TOGG

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Rahmetli babam hep şöyle derdi:

Yapılan bir işi önce takdir et sonra tenkit.


Hayatta bunu kendime prensip edinmişimdir. Hatta bu bende öyle bir hal aldı ki birçok işi tenkit etmekten daha çok takdir etmek için çalışmışımdır. Çünkü tenkit etmek kolay ama takdir etmek zordur.

Bir işi takdir ettikten sonra tenkit ederseniz, bir kıymeti bir değeri ortaya çıkarmış olursunuz. Çünkü tenkit etmek temizlemek, fenasını atmak ve düzenlemek anlamlarına da gelir.

Takdir ve tenkit birlikte bir mizan ortaya koyar. Artıda mısınız yoksa ekside misiniz işte bu mizanda belli olur.

TOGG, Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu'nun kısa yazılışıdır.

Anadolu Grubu, BMC, Kök Grubu, Turkcell, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği vb. gibi kurumların ülkemizde bir araba üretmek için oluşturduğu bir gruptur.

Grup, fabrikasını kurup ilk araçlarını ortaya çıkarmış ve cumhurbaşkanı başta olmak üzere devlet erkânı da bu araçlara binerek bir nevi tanıtımına katkıda bulunmuşlardır. 

TOGG, fabrikasının yanı sıra teknoloji merkezini, bilişim vadisini, Avrupa ofisini de kurmuş ve entegre bir şekilde çalışarak araçları üretip yola koymuştur. Bu hakikaten büyük bir başarıdır.

Ülkemizde araba üretimi maceralarını düşündüğümüzde nasıl büyük bir iş başarıldığını daha iyi anlarız.

Hele hele ülkemiz araba pazarını elinde tutan birkaç dev üreticinin arasından sıyrılıp çıkmak ancak devletin sağlam desteği ile olabilirdi ki bu desteği de hem kurulumunda hem de tanıtımında gördük. 

Araçlar yollara çıkınca yapılan eleştirileri dikkatlice okudum ve bazılarına çok üzüldüm.

Bazılarına diyorum çünkü cahillerin takdir kabiliyetleri yoktur. Benim nazarımda, takdir kabiliyeti olmayanların tenkit hakları da olamaz. Dolayısıyla onları dikkate almam.

Lakin ürünü ve süreci takdir edebilecek kabiliyette olanların, acımasız bir şekilde tenkit etmeleri beni üzdü.

Bu üzüntü ile oturduğum koltukta arkama yaslandım. Hafif gevşemiş ve dalmıştım. 
Uyku ile uyanıklık arası bir halimde gözümün önünden neler geçti neler…
 

Nuri Demirdağ AA 1.jpg
Nuri Demirdağ / Fotoğraf: AA

 

Önce Nuri Demirağ kendi yaptığı uçağıyla hızlı bir geçiş yaptı.

Evet. Türkiye'de 1938 yılında Nuri Bey uçak yapmıştı. Birçok Avrupalı devlet hemen sipariş vermişti.
 

Nuri Demirdağ AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Sonra devam edemedi. Ettirilmedi. Nedenini ve yaşadıklarını belgesellerden takip edin. Lakin benim için bu maceradaki en önemli şey, Nuri Bey'in bu milletin evlatlarına "Çocuklar, biz uçak yapabiliriz. Bakın ben yaptım. Siz de yapın ve devam edin…" demiş olmasıydı.
 

Devrim AA.jpg
Devrim otomobili / Fotoğraf: AA

 

Sonra Aydın Menderes'in devrim otomobili ağır ağır geçti gözümün önünden. Ağır ağır geçti diyorum çünkü Menderes, otomobili dört beş kişinin sırtına yüklemiş onlara eşek gibi taşıttırıyordu.

Neden diyecektim ki bana; bunlar, otomobilin benzinini koymayan ahlaksızlar dedi gülümseyerek.

Anladım. Arabayı yapmışlar ama benzini koymayarak resmigeçitte Menderes'i güya madara etmişlerdi. Lakin şimdi bin pişmanlar.
 

 

Sonra Erbakan Hocamın, Ağır Sanayi Atılımı programına göre atmış olduğu temeller geldi geçti bir bir.

Gece aydınlatmasının olmadığı zamanlarda bile traktör farlarının ışığında atılan birkaç metreküplük beton bloklar.

O bloklardan biri Senatör Niyazi Ünsal'ın kucağında idi. Mahcup bir şekilde sessizce gözümün önünden geçti gitti. 

Hatırladım. Erzincan Senatörü Ünsal, Erzincan'a kurulacak takım tezgâhları fabrikasının temelini arabasının bagajına koyup Meclis'e getirmişti.

Bir basın toplantısında da işte Erbakan'ın fabrikası, diyerek alay etmişti. O zamanlar, Erbakan temel atar atmaz, gökten yapılı bir fabrika aşağıya inecek diye mi bekliyordu bilemedim.


Sonra, birkaç uyanık Kayseriliyi gördüm. Ünsal'ın elinden beton bloğu almışlar gülerek kaçıyorlardı.

Programı Kayseri takım tezgâhları fabrikası olarak değiştirttiler. Bildim onları. Bugünkü Kayseri sanayisinin temelini oluşturanlardı. 

Sonra TAİ F-16 uçak fabrikasında yaptığımız çalışmalar geldi gözümün önüne. 10 No'lu ana imalat ve montaj binasındaki çalışmalarımız.

Uçan tabut diye eleştiriler vardı. Yüzde 99'u yabancı deniyordu. Dünya terk ediyor deniyordu. Ama o çalışmaların bugünkü hava harp araçlarında ulaştığımız seviyeye altlık oluşturduğunu göremiyorlardı.

Görenler de vardı elbette. İşte o görenler, eleştirilere aldırmadan çalışmalarına devam ettiler. İyi ki ettiler. Artık bugün, milli muharip uçağımızı (MMU) bekliyoruz heyecanla. 

Sonra bir çift Stinger füzesi geçti gözümün önünden. 1980'li yılların sonuna doğru, Gölbaşı'nda üretilmeye başlanmıştı. Tabi ki de montaj ile başlanıldı.

Vay, sen misin montajlayan. Denilmedik laf, yapılmadık eleştiri kalmadı. Bugün Roketsan'ın ürettiği seyir füzesi Tayfun, 561 Km'den tam isabet vuruş yapıyor. Yakında 1000 kilometre üzerine çıkarlar.

Gurur duyuyoruz. İyi ki varsınız çocuklar.
 

 

Sonunda, Özdemir Bayraktar ağabeyi de gördüm. Ağır ağır geçti gözümün önünden. Ardından oğulları Haluk ve Selçuk. Ellerinde küçücük maket uçaklar. Oyuncaklar. Sonra gökyüzüne işaret ettiler. İhalar, sihalar, tihalar birbirleri ile yarışıyorlardı. 

Birkaç dakikaya sığan bu büyük geçit, sonunda üzüntümü de alıp gitti. Evet, bu işlerin doğasında var kınanmak.

Eleştirilmek ve tahkir edilmek. Lakin sonunda hep, kınayanın kınamasına aldırmadan çalışanlar kazanıyor. Kazanacaklar.
 

TOGG AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

Şimdi gelelim TOGG'a.

Benim bu aşamadaki eleştirim, tamamlayıcı bir eleştiri olacaktır.

TOGG bu şekilde yapılsın. Proje sonuna kadar devam etsin ve devlet buna pozitif ayrımcılık yapsın.

Yoksa pazarı elinde tutanlar, TOGG'u yaşatmazlar.

Ancak devlet iki projeyi daha hemen yürürlüğe koysun.

Bunlardan biri, güneş enerjisi ile çalışan arabalardır. TOGG elektrik ile çalıştığı için batarya teknolojisinde büyük gelişimler olacaktır.

Güneş enerjisinin kullanımı ve bataryalardaki gelişmeler yeni bir araç provizyonu ortaya çıkaracaktır. Devlet bu alanda yeni bir girişime öncülük yapabilir. Yapmalıdır.
 

TOGG.jpeg
Fotoğraf: Twitter

 

İkincisi, bugün dünyada elektrikli araçlar üzerinde eskisi kadar büyük bir ilgi yok. Eskisi gibi Ar-Ge çalışmaları yapılmıyor.

Yakıt probleminden dolayı farklı alanlar çalışılmaya başlandı. Bu alanların başında hidrojen enerjisi geliyor.

Bugün dünyada artık hidrojen ile çalışan arabalar üzerinde çalışılıyor. Bu konuda en büyük çalışmaları yapan kişi Prof. Dr. Nejat Vezioğlu'dur. Yetiştirdiği talebeleri de vardır. Katkıları büyük olur.

Bu günden tezi yok devlet bu alanda da yeni bir girişime öncülük etmelidir. Hidrojenle çalışan araçlar üretmeye başlamalıdır. 

Bu iki adım Türk sanayisine önemli bir sıçrama yaptırır. Bizi bir numara yapar.

Kredi verecek iseniz işte esas bu iki girişime kredi verin. Bu iki girişim grubu TOGG'u doyurur. Yoksa siz hâlihazırda verdiğiniz kredilerle toku doyuramazsınız.


Vesselâm

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU