Habertürk yazarı Fatih Altaylı, muhalefet tarafından “sansür yasası” nitelendirilen yasa hakkında bir köşe yazısı kaleme aldı. İstanbul Kadıköy’deki patlamanın ardından Vali Ali Yerlikaya’nın “doğalgaz kaynaklı” açıklamasını anımsatan Altaylı, “Bu yasa ile vali yargılanırdı” dedi.
Altaylı bugünkü köşe yazısında dün gece TBMM’den geçen “dezenformasyonla mücadele” yasasını “sansür yasası” olarak niteledi ve şunları yazdı:
Bu tip yasalara genelde ya devrimler ya da karşı devrimler ihtiyaç duyar. Ya da diktatörlükler. Uzun soluklu, kalıcı olmazlar. Ama bir dönemi karartır, o dönemi yaşayanlara hayatı dar ederler.
Eskiden sansür uygulamasının daha kolay olduğunu belirten Habertürk yazarı, teknolojinin bu işi zorlaştırdığını ifade etti ve şöyle devam etti:
Çünkü binlerce, on binlerce internet sitesi, milyonlarca sosyal medya hesabı var. Bunları tek elden ön denetime tabi tutmak, mevcut basın yasasındaki maddeler ile hizaya getirmek mümkün değil. Başka bir şey denemek, farklı bir şey yapmak gerekiyordu. Bu “sansür yasası” tam olarak o başka bir şeydir. Bir denemedir. Çıkaranların işlerine yarar mı, istedikleri amaca hizmet eder mi emin değilim. Dahası ihtiyaçları olduğundan da çok emin değilim. Ve hatta yasa adil bir şekilde uygulanır ise, iktidar yanlısı yayınların bu yasadan olumsuz etkileneceğinden eminim. Bu son derece ağır sansür yasası muhalefetin cılız tepkilerine rağmen geçti Meclis’ten.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Geçen hafta geçseydi ne olurdu?"
Altaylı, Kadıköy’de yaşanan patlamanın ardından İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın açıklamasını anımsatarak şu yorumu yaptı:
Peki bu yasa geçen hafta geçseydi ne olurdu! Söyleyeyim. Muhtemelen bu yasanın ilk kurbanı İstanbul Valisi Ali Yerlikaya olurdu. Değerli Valimiz geçen hafta İstanbul’da bir evde meydana gelen bir patlamadan sonra hemen bir açıklama yaptı. Patlamanın doğalgaz kaynaklı olduğunu söyledi.
Bunu kötü niyetten yapmadı elbette. Kendisine öyle söylenmişti muhtemelen. Vali bunu söyleyince, tüm iktidar yanlısı basın ve iktidar kontrolündeki sosyal medya organizasyonları bu bilgiyi yaymaya başladılar. İGDAŞ “Yahu o evde doğalgaz bağlantısı bile yok” dedi ama iktidar gücünün yoğun gürültüsü altında herkes patlamanın doğalgazdan meydana geldiğine inandı. Al başına belayı. Yasa o gün yürürlükte olsa Vali Yerlikaya yanıltıcı bilgi paylaşmaktan, iktidar medyası ise yanıltıcı bilgiyi yaymaktan ötürü bir anda yasanın radarına girecek, yargılanacaktı. Patlamanın evdeki bir kişinin bomba imalatı yapmasından kaynakladığı ortaya çıkacak, valimiz bir terör faaliyetini saklamaya yönelik olarak yanıltıcı bilgi vermekle suçlanacak, medya da bunun suç ortağı olacaktı. İş mi bu!
Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da daha önce ifade ettiği “Abdülhamit Han’ı astılar” sözünü birisi söylediği zaman hakkında “Yanıltıcı bilgiyi vererek halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlanabilecekti. Çünkü ne birinci ne de ikinci Abdülhamit’in asılmadığı, Abdülhamit Han olarak bayraklaştırılan Sultan 2. Abdülhamit’in 10 Şubat 1918’de 75 yaşında iken kalp yetmezliği nedeniyle öldüğü bilinen bir gerçekti. Keza “Sultan Abdülhamit döneminde hiç toprak kaybedilmedi” diye ısrar etmek de, en fazla toprak kaybeden hükümdar olduğu aşikar olan Abdülhamit Han hakkında yanıltıcı bilgi vermek ve yaymak olarak yargının konusu haline gelecekti.
"Ama tabii ki bunlar olmayacak" diyen Altaylı, yasanın amacının "herkesi korkutmak" olduğunu vurguladı:
Bu yasa daha çok Sedat Peker ve benzeri sesleri susturmak, sokak röportajlarını engellemek, özellikle seçim atmosferinde Whatsapp, Telegram ve Signal gruplarını denetleyebilmek ve genel olarak herkesi korkutmak için kullanılacak.
Yargının içinde bulunduğu durum dolayısı ile yaydığınız bilginin yanlış olup olmaması değil, bu yanlışın kimin işine yaradığına göre kişiler veya gruplar suçlanacak. İhtiyaca göre yasa belki başta yumuşak ama sonrasında sertleşen bir tutumla uygulanacak. Çeşitli iletişim gruplarında şimdiden bir panik olduğunu, pek çoklarının geçmiş mesajları sildiğini duyuyorum.
Zaten yasanın amacı da bu idi. Bu korkuyu, bu paniği yaratmak. Benim ise emin olun umurumda değil. Gazeteci olarak zaman zaman yanlış haberim olmuştur. Genelde güç odakları tarafından yalanlanan pek çok haberim ilerleyen zamanlarda sapına kadar doğru çıkmıştır.
Bildiğim yoldan dönmem. Doğru bildiğimi yazmaktan korkmam. Bundan önce korkmadım, bundan sonra da korkmam. Her zaman söylediğim gibi. “Bu da geçer yahu.”
Habertürk