Çekmeye gelmez boynum

İsmail Müftüoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının, kamuda bir türlü uygulanamayan başörtüsü serbestisini sağlamaya matuf kanun teklifi çıkışını yürekten tebrik ediyoruz.

Teklifi, geçmişi gündem konusu yaparak önlemeye çalışmayı ya da anayasa değişikliği teklifi ile engellemeye çalışmayı doğru bulmuyoruz.

Zira böyle müspet bir teklif gelmiş, önemli olan bu teklifi, belki de eklemeler yaparak geliştirip, kanunlaştırmaktır.

Ayrıca yapılacak anayasa değişikliği de, bu kanunun çıkmasına mani değildir. 

Uzun yılların, kamuda kördüğüm haline getirdiği başörtüsüne hürriyeti sağlayacak bu teklif, helalleşmenin somut bir örneğini göstermektedir.

Bu tavır, bazıları istemese de, milletin gönlünde makes bulmuş durumdadır. Aykırı davrananların siyasi notu kırılacaktır. 


Uzun yıllar sadece başörtüsü için değil, tesettür için de mücadele verilmiştir. İnsanlar kılık-kıyafetleri ile değerlendirmeye çalışılmıştır.

Yıllarca süren bu ayrıştırmalar, elan, az da olsa devam etmektedir. Tesettürün mahiyeti bilinmeden vaki olan tesettür itirazları, cehaletin bir göstergesidir. 

Zira tesettür, emri İlâhî'dir. Fıkıh açısından izahı ise; kadın ve erkeklerin namahrem olan yerlerini kapatmaları, başkalarına göstermemeleridir.

Çünkü Allah; "Mümin kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını korusunlar, süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstünü kapatacak şekilde örtsünler" (Nur/31) buyurmaktadır. 

Ayrıca buyruluyor ki;

Ey Âdemoğulları size çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise, bir de giyinip, süsleneceğiniz örtü indirdik. Takva sahipleri ise daha hayırlıdır. (A'râf/26)


Bir hadiste de; "Ziynetini kocasından başkasına gösteren (yani açık saçık gezen) kadın kıyamet gününün karanlığında kalacak, aydınlığa kavuşmayacaktır" buyrulmuş, böylece bu konuda söylenmesi gerekenleri özetlemiştir.

Bu beyanlar ilahi emirlerdir, Müslümanım diyen herkesin uyacağı prensiplerdir. Unutmamak gerekir ki, "En güzel kadın, hayâ perdesiyle mestur olan kadındır" (Sokrates) Merhum Necip Fazıl Kısakürek'in de tespit ettiği gibi:

Meyveler cevherini gömer de kabuğuna
İnsan kadını soyar başından topuğuna


Hamdi Gülal 1967 tarihli bir makalesinde; "Memleketimize gelen Avrupalı turistler, günlük kıyafetleriyle dolaşan hanımefendilerimizi görmüşler de, 'biz artist olduğumuz halde Türk kadınları kadar çıplak gezemiyoruz' demişler, bizimkiler de Avrupalıları geçtik diye övünmüşler" diye yazmıştır.

Günümüzde ise çıplak dolaşmak moda haline geldi, insanlar neredeyse üryan dolaşmaktadır.

Bunlar; "Kuaförde saçları, manikürcüde tırnakları, tuvalet masasında kaşları, dudakları, gözleri, terzilerde etekleri, çorapta naylon neslin çoraplarını, sinemada ahlakı, sokaklarda hayâ hissini, diskoteklerde ise genç kızlık haysiyetini sarhoş kusmuğuna terk eden, sarhoş nazarlardan sapık zevkler duyan bu iptidai, bu vahşi, bu geri insanlar nerede, nasıl doğdular? Milli ve manevi ahlakı nasıl boğdular, fazileti bu ülkeden nasıl kovdular? Bu gün kim açarsa bedeni, ona derler medeni…Eğer açık saçıklık bir medeniyet ölçüsü ise, mağara devri insanını bizden daha medeni saymalıyız." Zira onlarda tesettür yoktur. 

Maalesef, açık-saçıklık, gün be gün biraz daha artmaktadır. Tesettür konusunda; "Baba susuyor, göz yumuyor. Ana da konuşuyor, genç diyor, zaman böyle diyor, yazık."

Hayâ sıyrılmış inmiş öyle yüzsüzlük ki her yerde
Ne çirkin yüzler örtermiş, meğer bir incecik perde

(Mehmet Akif)


Psikiyatri uzmanlarına göre, açık-saçık giyinen kadınlarda beğenilme arzusu hâkimdir.

Nitekim 7 Kasım 1969 tarihli Amerikan Psikoloji Derneği raporunda; "Modacıların iddiaları ne olursa olsun, psikolog gözü ile mini etek, çıplak görünüşü veren şeffaf elbise ve açık bel modası toplumun ahlak dokusunu ciddi şekilde zedelemektedir… Dünyayı saran çıplaklık modası, cinsiyetin rolünü her türlü mantık ölçüsünün dışında, ön plana geçirerek sahte değer yargılarına yol açmaktadır. Çıplaklık modasının sebep olduğu cinsi gerilim toplumu tehlike noktasına getirmiştir" ifadeleri yer almaktadır.  

Unutmamak gerekir ki; "Kadınları alçalmış bir millet, yükselemez. Kadın yalnız tuvaletini düşünen, uzun tırnağı, yapma kirpiği, takma saçı için çılgınca para harcayan bir varlık değildir. Babası meyhanede içki masasında, anası poker masasında sabahlayan yeni nesil, zamanın, hayatın, insanlığın ne demek olduğunu nasıl, kimden öğrenecek? Kendine ve çocuğuna yar olamayan anne, milletine hiç yar olabilir mi?"

Bir zamanlar, 1980'lerde "Devrim damarı debreşen bir yetkili üniversitede başörtülü kızları gördükçe içim sızlıyor diyor. Bir vali de kendisinden okul isteyen başörtülü kadınlara şu cevabı veriyordu: 'Örtülerinizi çıkarırsanız olur' (!?.)

(Ne yazıktır ki) bunlar Müslüman kadınların ve kızların kıyafetleri karşısında kinlerini kusmaktan vazgeçmiyorlar. Sütçü İmam'ın torunlarının tesettürle dolaşması Fransızları değil, Fransız kültürünün kölelerini çileden çıkarıyor. Al görmüş danalar gibi, (her fırsatta) başörtüsüne saldırıyorlar." *1

Mehmet Akif der ki:

Sanki olmazmış ilim, her şey gidermiş elden
Atılmayınca örtü, açılmayınca beden…


Başka bir şiirinde de şöyle söyler:

Kızımın iffeti batıyor rezilin gözüne
Acırım tükürüğe billahi, tükürsem yüzüne


Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kılıçdaroğlu, kör düğüme kılıcını indirmiştir. Ancak iktidar, olayı anayasada görüşme teklifiyle geçiştirmeye çalıştığı izlenimi uyandırmaktadır.

Hemen belirtelim ki, vatandaşlar dinin emrettiği, farz kıldığı bir ameli veya ibadeti yerine getiremiyorsa, istediği gibi başını kapatamıyor ve tesettürünü uygulayamıyorsa, ülkede din ve vicdan hürriyetinden söz edilebilir mi?

Unutmamak gerekir ki, "(Biz) Allahın boyasıyla (boyanmışızdır). Allah'tan daha güzel boyası olan kim? Biz ona kulluk edenleriz" (Bakara/138)

Makalemizi Mehmet Akif'in bir beyti ile tamamlayalım:

Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum


Kalın selametle.

 

 

1. Tırnak içinde yer alan metinler, Mustafa Taşçı'nın 'Nesillerden Nesillere Armağan Sözler Hazinesi' isimli kitabından alıntılanmıştır.    

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU