Pazar günü gerçekleşen altılı masanın ikinci tur toplantılarının ilkinde ortaya çıkan sonuç metninin birinci tur toplantılarından temel farkları vardı.
Bu farklar, muhalefetin Türkiye'nin sorunlarına birtakım somut önerilerde ortaklaşma niyetinde olmasından kaynaklanıyordu.
Altılı masanın ilk önemli vurgusu, geçiş süreci yol haritasının tartışıldığıyla ifadeydi. Bu geçiş, elbette cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş anlamına geliyordu.
Muhalefetin bu ifadesini metine yeni giren bir vurguyla, yani parlamento çoğunluğunun da kazanılacağına ilişkin iddiayla birlikte değerlendirmek gerekir.
Bir süredir ben dâhil birçok meslektaşım, muhalefetin yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasının yetmeyeceğini ve parlamento çoğunluğunu da kazanması gerektiğini ifade ediyoruz.
Bunun nedenlerinden biri, muhalefetin Türkiye'yi çoğunlukçu demokrasiden oydaşmacı demokrasiye, yani karar alma süreçlerine toplumun mümkün olan en geniş kesimlerini çeşitli vasıtalarla ortak etme arayışına dayanan düşüncesini gerçekleştirmek için mümkünse 400, ama en az 360 milletvekilini kazanmasına duyulan gereksinim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
İkincisi, muhalefetin bunun aksi bir tablo çıkması durumunda bu engeli Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle aşma düşüncesinin de anayasanın 104'üncü maddesinde yer alan "TBMM'nin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hâle gelir" hükmünden kaynaklı olarak Meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakı'nda kalması hâlinde gerçekleşemeyeceği.
Zaten Cumhur İttifakı, tam da bu yüzden hem muhalefetten hem de toplam seçmen sayısının yarısından az oy alsa dahi meclis temsilinin çoğunluğunu kazanabileceği bir seçim kanunu hazırladı.
Bu seçim kanunu, ittifakları negatif, tek başına oy alan partileri ise pozitif kayıran ve ittifakın önemini matematiksel olarak ortadan kaldıran, iktidar lehine bir mühendislik ürünüdür.
Yani iktidar, kaybettiği çoğunluğu kendisine çoğunluk imal ederek aşıp, cumhurbaşkanlığını kaybetse dahi sistemde egemen bir aktör olarak kalma arayışı içinde.
Bunun için de kritik seçim bölgelerinde Ak Parti ve MHP'nin ortak listeyle seçimlere gitme hesabı içinde olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.
Dolayısıyla en az salt, mümkünse nitelikli çoğunluğu kazanması gereken muhalefetin de benzer bir strateji üzerinde çalışması elzem ki CHP lideri de bu yönde bir çalışma yapılabileceğini daha önce vurguladı.
Çünkü aslında, muhalefetin mecliste çoğunluğu kazanamaması durumunda, yukarıda ifade ettiğim gibi, hazırladığı geçiş süreci yol haritası daha baştan kadük kalabilir.
Yine bunun yanında, bu sürecin hasar oranıyla kazanılacak milletvekili arasında muhalefet açısından ters orantı vardır.
Bu yüzden muhalefet, konunun uzmanlarına danışarak iktidarın "çoğunluk imal etme"ye dayanan bu mühendislik kanununa karşı, kendisi açısından en kârlı sonucu ortaya çıkaracak bir karşı mühendislikle cevap vermelidir.
Bu toplantıdan çıkan ikinci önemli sonuç ise, hukuk, adalet ve yargı; kamu yönetimi, şeffaflık, denetim ve yolsuzlukla mücadele; ekonomi, finans ve istihdam; sektörel ve bölgesel konular; bilim ve teknoloji; eğitim ve öğretim; sosyal politikalar; dış politika, güvenlik ve savunma alanlarında ortak çalışma grupları kurulacağının duyurulmasıydı.
Bu gruplara biçilen rol, Türkiye'nin temel meseleleri üzerine çalışıp, muhalefetin geçiş sürecinde topluma vadettiği ortak taahhütleri ortaya çıkarmalarıydı.
Bu bağlamda, toplantıdan çıkan bu sonucu önemli kılan üç temel neden vardır:
- Bu ortak taahhütleri ortaya çıkaracak olan ekibin geçiş döneminin üst düzey bürokrasisi ve bakanlıklarını da oluşturma potansiyeli taşıması,
- Ortaya çıkacak metinin bir hükümet programı niteliği de taşıyacak olması,
- Dağılıyor denilen masanın asıl şimdi kuruluyor olması.
Sonuç olarak, daha önce adaylık üzerinden şekillenen altılı masa tartışmaları, artık altılı masanın ortaya koyacağı somut vaatler üzerinden şekillenecek ve beklenti adaydan değil, ortaya çıkacak olan ekipten, programdan ve dolayısıyla masadan olacak.
Artık sadece aday değil, Türkiye'yi yönetecek muhtemel kadrolar ve muhalefetin ortak programı tartışılacak.
Bu durumda da olması gerektiği gibi süreç tersine çevrilecek; önce program ve ekip, sonra bunlara uygun bir aday.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish