İş başvurusunda bulunan bazı adaylar onlarca işe başvurduktan sonra artık iş tanımlarını okumakla uğraşmıyor, başvuru yapmanın zaman kaybı olduğunu belirtiyor.
Çünkü aylarca yayında olan iş ilanlarına rastladıklarını, yayından kaldırılan ilanların birkaç gün içinde yeniden yayımlandığını, hangi periyotta aynı ilanın tekrarlanacağına vakıf olduklarını, deneyimli, iyi eğitimli olmalarına rağmen mülakata çağrılmadıklarını aktarıyor. İş bulamayan yüksek nitelikli adaylar, "sistemde bir sorun var" diyor.
Başvuru sahiplerinin ara sıra işverenler tarafından gölgede bırakılması elbette yeni bir şey değil.
Ancak son zamanlarda, açık iş ilanlarının gerçekten açık pozisyonlar mı yoksa bir işe alım olmadığı halde "asılsız işler" mi olduğu soruluyor.
Asılsız işler, uzun zamandır yayında olan ancak aktif olarak işe alımın gerçekleşmediği ilanlar…
Ekonomik koşullara bağlı olarak strateji geliştiriliyor
Bazı araştırmalar da bu durumu destekliyor. İki ila üç aydan uzun süredir açık bir iş ilanına sahip olan işyerlerinin oranı yüzde 40 olarak karşımıza çıkıyor.
Mevcut açık pozisyonlarını 2023'e kadar doldurmayı planlamadıklarını söyleyen bazı yetkililer, aktif olarak işe alım yapmasalar bile her zaman yeni adaylara ihtiyaç duydukları için iş ilanlarını açık tuttuklarını belirtiyor.
Araştırmacılar, açık iş ilanlarının bugün eskisinden farklı bir anlama gelebileceğini belirtiyor.
Şirketlerin işe alım yoğunluklarını artırıp azaltarak rutin olarak ekonomideki ve endüstrilerindeki değişen dinamiklere uyum sağladığını savunuyor.
Bazı işe alım uzmanları, son iki buçuk yıldır devam eden artan belirsizlik seviyesi nedeniyle asılsız işlerin arttığını söylüyor.
Ekonomiyle ilgili belirsizlikler, yaklaşan bir durgunluk korkusu yetkilileri, adaylara taahhütte bulunmakta tereddüt ettiriyor.
Neden bu yola başvuruluyor?
Boş pozisyonları doldurmak için esnek davranılmasının birçok nedeni bulunuyor.
Bunlardan biri, enflasyonist bir ekonomide şirketin büyüdüğü izlenimini vermek.
Diğer nedenler arasında; reklam yapmak, her zaman ihtiyaç duyulan roller için aday havuzu oluşturmak, mümkün olan en iyi adayı seçmek, adayların işe uygunluğuna bakmadan her işe başvurmasının önüne geçmek, yorgun çalışanlara mesaj vermek, motive etmek, pazar hakkında bilgi edinmek, veri elde etmek, fazla mesai yapan mevcut çalışanlara daha fazla kaynak sağlamaya çalışıldığını göstermek, vb.
Ayrıca, işe alım bütçesi yoksa ilanın açık kalmaya devam ettiğini, hazır olduğunda adaylara dönüş yapıldığını belirtmek gerek. Elbette adaylar bunu bilmiyor. Asılsız işler tüm dünyada yaygın bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
İşletmenin algısına zarar veriyor
Her ne sebeple olursa olsun asılsız iş ilanı yayımlamanın tehlikeli yanları bulunuyor.
Aylarca açık olan bir pozisyon, işin ilanı veren şirket tarafından doldurulmadığı anlamına geliyor.
Aynı ilanın belli aralıklarla yeniden çıkılması turnover oranının yüksek olmasıyla ilişkilendiriliyor.
Adaylarda içeride danışıklı bir ilan çıkma durumunun oluştuğu ancak süreci mümkün olduğu kadar uzun tutarak mevcut çalışanlar ile işlerin yürütülmeye çalıştığı algısı oluşuyor.
Adaylara göre bir ilan ne kadar uzun süre yayındaysa o işin asılsız iş olma olasılığı o kadar yükseliyor.
İşletmelerin olumsuz bir işe alım sürecinin gelecekteki adaylar üzerindeki etkisini anlaması gerekiyor.
Şayet adaylar bir özgeçmiş kara deliğine başvuru yüklüyorsa, bu adaylarda iyi bir ton oluşturmuyor.
Özellikle son günlerde enflasyonist koşullar nedeniyle iş değiştirmeye yönelen adaylar, gerçek işe alma deneyimi yaşamak istiyor.
Bazı nitelikli adaylar açık işlere başvurup hiçbir geri dönüş alamadıklarında işe uygun eşleştirme sürecinde bir sorun olduğunu görüyor ve bu olumsuz deneyimini sosyal medyada paylaşıyor.
Asılsız işlere başvurmaktan kaçınmak isteyen herkes, bir iş ilanının ilk olarak ne zaman yayımlandığına çok dikkat etmeli.
Çünkü 48 saat önce yayımlanan bir iş ilanına aktif olarak işe alım yapılması 3 ay önce yayımlanan bir işe göre daha olası.
Ayrıca, adaylar da kendilerine uygun olmayan işlere başvurmak için zamanını boşa harcamamalı.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish