BM Güvenlik Konseyi reformu mümkün mü?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Her yıl eylül ayının üçüncü salı günü devlet/hükümet başkanları ve üst düzey siyasiler ABD'nin New York kentinde düzenlenen BM Genel Kurulu görüşmelerine katılırlar.

Çoğu lider dünyanın karşı karşıya kaldığı sınamalara ve kendi ülkeleri ile bölgelerindeki meselelere değinir, dünya barışının önemine vurgu yapar. 

BM Genel Kurulu marjında o yıl belirlenen temaya göre onlarca yan etkinlik yapılır. Bu toplantılara katılan liderler/ülke temsilcileri çeşitli taahhütlerde bulunurlar ve uluslararası toplumun sorunlara ortak çözümler araması gerektiği yönünde mesajlar verirler.

BM Genel Kurulu bittikten sonra da herkes ülkesine döner ve bir sonraki yıla kadar verilen taahhütlerin bir çoğu unutulur ve hayata geçirilemez.

Söz konusu toplantıların büyük bir kısmına ev sahipliği yapan BM ve ihtisas kuruluşları ise, alınan kararlar ve konulan hedeflerin takibini yapmakla büyük ölçüde sorumludur. 

Ancak iki kutuplu dünya düzeninin bozulmasıyla ortaya çıkan çeşitli sınamalara ve çağın değişen koşullarına ayak uyduramayan BM, belirli ülkelerin imtiyazlarını kaybedecek olması nedeniyle kendini yenilemekte başarılı olamadı ve son yıllarda artan oranda eleştirilere maruz kaldı. 

Bu yılki Genel Kurul görüşmelerinde, onlarca yıldır gündemde olan BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) reform ihtiyacı, Ukrayna'daki savaşın da etkisiyle belirgin bir şekilde ön plana çıktı. 
 

aa1.jpg
Fotoğraf: AA

 

BM Güvenlik Konseyi'nin yapısı nasıl oluşturuldu?

BM'nin karar alma ve icra organı olan BMGK'nın yapısı 21 Ağustos-7 Ekim 1944 tarihleri arasında ABD, Birleşik Krallık, Çin ve SSCB'den heyetlerin katılımıyla Vaşington'daki Dumbarton Oaks Görüşmeleri'nde belirlendi. Bilahare, Fransa da bu dört büyük ülkeye katılarak veto hakkını elde etti.

Ayrıca BMGK'da iki yıllığına seçilen fakat veto hakkı olmayan 6 geçici üye olması kararı alındı. Dönemin koşullarına göre oluşturulan Güvenlik Konseyi, veto hakkına sahip üyelerin belirli avantajlar elde etmelerini amaçlamıştı.

Zira 1920-1946 yılları arasında faaliyet gösteren Milletler Cemiyeti'nin Güvenlik Meclisi'nde temsil edilen tüm ülkelerin veto hakkı var iken, BMGK'da daimi ve geçici üye ayrımları yapılarak bu imtiyaz sadece beş ülkeye veriliyordu. 

Birçok koloninin bağımsızlıklarını elde etmesi neticesinde BM'ye üye ülkelerin sayısı artınca 1963'te BMGK'nın geçici üyelerinde yeniden düzenlemeye gidilerek, sayıları 10'a çıkartıldı.

Böylelikle, Asya ile Afrika grubundan beş, Batı Avrupa ile diğer devletler grubundan iki, Doğu Avrupa grubundan bir ve Latin Amerika ile Karayipler grubundan iki geçici üyenin BMGK'da temsil edilmesi esasa bağlandı. 

Burada önemli olan bir husus BM'nin ilk kurulduğunda üye ülke sayısı 51 iken, günümüzde bu sayının 193 olması. 1963'ten bu yana BM'ye üye ülkelerdeki sayı artmaya devam etse de BMGK üyelerinin sayısında 1963'ten bu yana bir değişiklik olmadı.

Dolayısıyla, ülkelerin BMGK'daki temsil oranı yüzde 22den yüzde 8'in altına düştü. 

Bir diğer önemli husus ise, kurulduğu dönemden itibaren doğu ile batı kampının farklı tutumlara sahip olması ve üye ülkelerin ulusal çıkarlarını ön planda tutmaları nedeniyle Güvenlik Konseyi, sunulan tasarıların veto edildiği bir yapıya büründü.

Örnek vermek gerekirse, SSCB BM'nin kuruluşunun sadece ilk 10 yılında 79 defa veto hakkını kullandı. 


Reform çalışmaları ne zaman başladı?

1990'lı yılların başına gelindiğinde BM'ye en çok finansal katkı yapan ilk beş ülke arasında yer alan Japonya ve Almanya ile bölgesel güçler Brezilya ve Hindistan BMGK'da daimi üye olmak istedi.

Daha sonraları bu dört ülke G4 olarak anıldı. Bu ülkelerin bölgesel rakipleri Güney Kore, İtalya, Arjantin ve Pakistan ise G4'lerin bu isteğine karşı çıktı.

İtalya ve Pakistan yanlarına Mısır ve Meksika'yı da alarak "Uzlaşma için Birlik" grubunu kurdu. Türkiye'nin de bilahare katıldığı bu grup, G4'lerin daimi üyeliklerinden ziyade üyeliklerin bölgesel temsil temelinde belirlenmesi gerektiği görüşünü savundu.

Afrika ülkeleri de kendi aralarında bir grup oluşturarak BMGK'nın mevcut yapısına itirazlarda bulundu. 

Genişleme talepleriyle eş zamanlı olarak 1993 yılında BM Genel Kurulu uhdesinde reform konulu bir çalışma grubu oluşturuldu.

Fakat BM'ye üye ülkelerin BMGK'nın yapısı ve veto hakkı, BMGK ile BM Genel Kurulu arasındaki ilişki gibi konularında birbirinden ayrışan görüşlere sahip olmaları nedeniyle bir ilerleme kaydedilemedi ve sorun günümüze kadar geldi. 

Diğer yandan, geçtiğimiz bu yıl Nisan ayında alınan bir kararla veto hakkını kullanan daimi üyelerin söz konusu hakkı neden kullandığını Genel Kurul'da açıklamaları yönünde Türkiye'nin de ortak sunucu olduğu bir karar kabul edildi.

Bu yeni gelişme yetersiz görülse de, doğru yönde atılmış bir adım olarak nitelendirildi. 
 

aa.jpg
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada yaptığı "Dünya beşten büyüktür" açıklaması, dünya kamuoyunda ses getirdi / Fotoğraf: AA

 

Dünya beşten büyüktür

BMGK daimi üyelerinin kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ettiğini, yapının değişen küresel koşullara uyum sağlamakta zorlandığını ve dünyadaki sınamalara çare üretmekte yetersiz kaldığını, bu nedenle temel görevi barışı ve güvenliği sağlamak olan BM'nin başarılı olamadığını savunan Türkiye, örgütün "tüm insanların umudu olma niteliğini sürdürmesi gerektiği inancıyla" yapılan reform çalışmalarını geçmişten bu yana destekledi. 

Yıllardır "Dünya beşten büyüktür" diyerek BMGK reformunu savunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu yılki BM Genel Kurul konuşmasında; "BM, kapsayıcı vasfına yakışan, daha adil bir dünya düzeni için çözümler üretebilen, tüm insanlık adına ortak iradenin vücuda getirildiği bir teşkilat olarak yeniden yapılandırmamız şarttır. Bilhassa Güvenlik Konseyi'nin daha etkin, demokratik, şeffaf ve hesap verebilir bir yapı ve işleyişe kavuşturulması, tüm insanlığın barış, adalet ve refah arayışında önemli bir dönüm noktası teşkil edecektir. Bu yöndeki ortak vazifemizi unutturmamak için, 'Dünya beşten büyüktür' ve 'Daha adil bir dünya mümkündür' gerçeğinin altını, her platformda en kuvvetli şekilde çizmeye devam edeceğiz" ifadeleriyle değişimin gerekliliğine vurgu yaptı. 


Yakın gelecekte BMGK reformunu beklemek gerçekçi mi?

BMGK reformu bu yılki BM Genel Kurulu'nda diğer ülke liderlerinin de gündeminde vardı. ABD Başkanı Joe Biden ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere, birçok ülkenin lideri konuşmalarında BMGK reformuna değindi.

BMGK daimi üyeleri olması nedeniyle ABD ve Fransa'nın reform çağrısı dikkat çekiciydi. Fakat liderler bunun nasıl olması gerektiği konusunda farklı tezler öne sürdü.

Biden daimi üyelerin sayısının artırılması ve Latin Amerika ve Karayipler ile Afrika ülkelerine sandalye verilmesini savunurken, diğer bazı ülke temsilcileri geçici üyelerin artırılması ya da bir rotasyon usulünün benimsenmesi yönünde fikir beyan ettiler. 

Uzmanlar mevcut fikir ayrılıkları nedeniyle yakın gelecekte BMGK'da bir reform olmasını imkansıza yakın olarak nitelendiriyorlar.

Dünyanın farklı bölgelerinde çatışma riskinin arttığı bu dönemde BMGK'nın mevcut yapısıyla barış ve güvenliğin nasıl sağlanacağı ciddi bir mesele haline geldi.

Bu durum ise, ülkelerin BMGK kararı olmadan hareket etmeleri sonucunu doğurarak, uluslararası hukukun hiçe sayılması riskini beraberinde taşıyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU