İkinci Elizabeth'in mirası

Oğul Tuna Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Bir fani hakkında söylemesi her ne kadar hoş ve yakışık olmasa da İkinci Elizabeth belki de on yıllardır beklendiği üzere vefat etti.

Akıllardaysa Kraliçe hakkında, defin işlemleri tamamlandıktan bir hafta sonra bugün, ilerde pek çok tarihçiyi ve siyaset bilimciyi ilgilendirmeye devam edecek iki soru kaldı:

İkinci Elizabeth'in tarihî bir mirası var mı ve varsa bu miras nedir? 

Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığının kraliçesi Elizabeth Windsor, bir zamanlar "ortalama insan ömrü"ne eş tutulan 70 yıllık iktidarıyla hafızalara çoktan kazındı.

Avrupa'nın, Fransa Kralı XIV. Louis'den (1638-1715) sonra en uzun süre tahtta kalan monarkı unvanını taşıyan İkinci Elizabeth, en çok da bu zamansal uzam sebebiyle küreselleşmiş ve tekrar kabileşen dünyada bir popüler kültür ikonu hâline geldi.

Fakat müteveffa Kraliçe'nin tek "mirası" bundan ibaret değil.


"İkinci Elizabeth Çağı"ndan bahsetmek mümkün mü?

İngiltere tarihine damga vuran monarkların ismi saltanat sürdükleri devre verilir.

Gelgelelim, rekorlarla anılan Elizabeth'in uzun soluklu ömrü ve saltanatı adaşı Birinci Elizabeth (1533-1603) ya da kendinden önce Britanya tahtında rekor sahibi Kraliçe Victoria (1819-1901) gibi ismini koca bir devre vermesi, en azından şimdilik, mümkün görünmüyor.

Kraliçe Victoria.JPG
Kraliçe Victoria

Tudor sülalesinden Bakire Kraliçe, 45 yıllık saltanatında İngiltere'yi 16'ncı yüzyılın önemli bir güç hâline getirmiş; çağının edebiyatı, mimarisi, savaş ve siyaset zanaatına, kısacası zevkine, ismini vermişti.

Shakespeare'lerin devrinden Dickens'lara uzandığımızda, 19'uncu yüzyılda aynı iktidar Victoria'ya da nasip olmuştu.

Aslında devrimler çağından endüstri ve emperyalizm hakimiyetine uzanan "en uzun yüzyıl"da İngiltere'de ve -sınırlarında güneş batmamasından mütevellit- dünyada bir "Victoria Çağı"ndan bahsetmek güç geliyor.

Yine de edebiyattan salon kültürüne hızlanan, küreselleşen, "ilerleyen" 19'uncu asır ada ülkesinde Victoria, yegâne hakimiyetin sembolü olarak, ebedileşti(rildi).
 

Kraliçe II. Elizabeth.JPG
Kraliçe II. Elizabeth'in
1958'de çekilen fotoğrafı

Peki Soğuk Savaş'tan bugüne, sayısız değişime sahne olmuş, Stalin'den Trump'a sayısız figürle devirdaşlık etmiş, Beatles'tan Adele'e türlü türlü sanatçının gelip geçtiği yetmiş yılda monarşinin değişmez yüzü olmuş Elizabeth Windsor benzer bir akıbeti paylaşabilir mi?

Bunu söylemek iki sebepten güç. Öncelikle son yetmiş yıllık siyasî ve sosyal değişim, tarihin hiçbir döneminde yaşanmadı.

1950'lerden 2000'lere dek "ilerleme"nin ivmesi hızla yükseldi; 2010'ların sonunda ise iki yüz karakterlik ifadeler ya da otuz saniyelik görüntüler insanlar için sıkıcı, bunaltıcı hâle büründü.

Unutkanlık küresel bir hastalık hâlini aldı. Bu hızlanmadan yetmiş yıllık saltanatın, köhnemiş bir aristokrasinin kendi payını almamasını beklemek gerçekçi olmazdı.

İkinci olarak, Elizabeth, kendinden asırlar önce gelen iki güçlü kadın lider gibi bir erke hiçbir zaman sahip olmadı.
 

Kraliçe II Elizabeth.jpg
Kraliçe II. Elizabeth, Edinburgh Dükü Prens Philip ile taç giyme töreninde, Haziran 1953 / Fotoğraf: Wikipedia

 

İngiltere'nin İkinci Abdülhamid'i

26 yaşında kendini beklenmedik biçimde tahtta bulan Kraliçe, klasik anlamda krallıkların ve imparatorlukların tarihin tozlu sayfalarına karıştığı bir siyasî atmosferi karşısında buldu.

İkinci Dünya Savaşı'nın ertesinde Sovyetler Birliği ve ABD'nin öncülüğünde ezilen halklar yahut manda ve protektora altında bulunan devlet ve siyasî yapılar birer birer hürriyetlerini ele geçirdiler.

Bunların kimisi kanlı kimisi şanlı devrimlerle veya süper güçlerin yorgun imparatorlukları zorlamasıyla gerçekleşti. 

Vefatından önce tarihî bir karakter olmuş Winston Churchill'i başbakanı olarak bulan genç Kraliçe, bu sebeple gitgide sınırları daralan ama imajını ve gücünü korumaya gayret eden bir devletin başına geçti.

Tıpkı genç yaşta, amcasının ve ağabeyinin ardından, beklemedik şekilde tahta geçen Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid gibi.
 

Sultan II. Abdulhamid.jpg
Sultan II. Abdulhamid tahta çıkışının kutlamaları sırasında, 31 Ağustos 1876 / Resim: DeAgostini

 

Okuduğunuz bu tarihî-siyasî metni büyük gayretle bir analoji ve parodiye çevirmeye çalışmıyorum.

Elizabeth, bazı açılardan İngiltere'nin Abdülhamid'i gibi hüküm sürdü. Gençken monark oldu, uzun süre tahtta kaldı, devrinde toprak kayıpları çoktu, ülke yine de modernleşmesini sürdürdü. Tarih olmuş bir sistemin temsilcisiydi.

Öte yandan Abdülhamid kadar şanslı değildi. İktidarı sadece kağıt üzerinde devam etti, her ne kadar Britanya halkından alınan milyonlarca sterlinle kendisinin ve ailesinin refahını sürdürmüş olsa da.

Eşi, kardeşi ve çocuklarının adı onlarca skandala karıştı; ne var ki içinde bulunduğumuz çağ Abdülhamid'inkinden farklı olarak (daha büyük bir) süratin ve şeffaflığın çağıydı.

Bütün bu şanssızlıklarına rağmen Osmanlı hükümdarından farklı olarak sürgün edilmedi, rejim değişikliği görmedi veya sürgünde bulunduğu şehrin düşman eline geçtiğini görmedi.

Dekolonizasyonla boğuşan bir başkentten, aralarında Kanada, Avustralya, Güney Afrika gibi ülkelerin bulunduğu 32 farklı devletin devlet başkanlığı makamında bulundu.
 

AFP.jpg
Kraliçe II. Elizabeth ve oğlu Charles, 2017'de Parlamentonun Eyalet Açılışı töreninde / Fotoğraf: AFP

 

Skandaldan skandala Üçüncü Charles devri

Elizabeth Windsor'un soyut mirasından ve mal mülkünden geriye bıraktığı bir başka nesne var ki o da oğlu Charles.

Tahta geçer geçmez dünyanın gözü önünde defalarca öfke nöbeti geçirmiş yeni kralı, annesininki kadar uzun olmayacak fakat en az onunki kadar çalkantılı ve hareketli bir saltanat bekliyor, diyebiliriz.

Britanya tarihindeki adaşları pek de hoş akıbetli değilseler de bu Üçüncü Charles için ümitsizlik sebebi mi, kestirmek güç.

Nitekim Birinci Charles (1600-1649) tahttan edilmiş ve kellesinden olmuş; oğlu İkinci Charles (1630-1685) ömrünün bir kısmını sürgünde geçirmiş, devrinde vebadan (1665) Büyük Londra yangınına (1666) pek çok felaket vuku bulmuştu.

Diana Spencer'dan (1961-1997) beri ismi türlü skandallara ve magazin haberlerine konu olan yeni kralın önündeyse ekonomik krizle boğuşan bir halk ve patlamaya hazır nükleer dünya savaşı var.
 

III. Charles.jpg
Kral III. Charles / Fotoğraf: Reuters

 

İkinci Elizabeth'in siyasî ve tarihî projesinin, nihayetinde de mirasının, olmadığı aşikar. Kendinden bağımsız gelişen onlarca sebeple beraber dünya tarihinde de sadece uzun ömrü sayesinde kırdığı rekorlarla anılacak.

Gelgelelim adını bir devre vermesi her ne kadar güç olsa da kültürel mirasının, televizyon ve bilgisayar çağına damga vurmuş bir devlet başkanı, bir monark olarak bir nebze de olsa yaşayacağı gözüküyor.

Sonuçta Britanya nüfusunun yüzde 75'inden fazlasının hafızasında hükümdar olarak yalnızca o vardı. Şimdi asıl mirası olan oğlu Charles ile beraber yeni bir dönemecin eşiğinde Birleşik Krallık.

Avrupa'daki diğer sokak hareketleri gibi üstü örtülen protestolar ve eylemler, asırlardır asıl güç olan hükûmet ve parlamentonun politikalarına nasıl yön verecek?

Üçüncü Charles, son yıllarda farklı İngiliz gazetelerinin işaret ettiği gibi, siyasete dahil olmaya çalışacak mı?

Devrinde üçüncü bir dünya savaşı, bir nükleer kıyamet mi göreceğiz?

Umulur ki Charles isminin laneti bu devrin insanları olarak bizleri de bulmaz ve İkinci Elizabeth'in sosyo-kültürel mirasını daha uzun ve detaylı şekilde tartışmaya, yazmaya devam edebiliriz. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU