Dünden bugüne Batı Sahra sorunu

Kuzey Afrika'nın batısındaki sorun neredeyse yarım asırdır çözüme ulaşmadı

2021'de, Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti'nin kendi iradesiyle bağımsızlığını ilan etmesinin 45. yıldönümünde Sahravi bir asker, Cezayir'in Tinduf kentinin dışındaki bir mülteci kampında Sahravi bayrağını taşıyor (AFP)

Batı Sahra bölgesi, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan kendini yönetemeyen topraklar listesinde Afrika kıtasında yer alan tek toprak parçası.

Uluslararası Adalet Divanı, 1975'te Batı Sahra halkının "kendi kaderini tayin etme hakkı" olduğunu ilan etti fakat bu kararın üzerinden 47 yıl geçmesine rağmen Fas'ın bazı devletler tarafından tanınan Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti ve buradaki Polisario Cephesi'yle yaşadığı kriz hâlâ çözüme kavuşmuş değil.

Fas, eski bir İspanya sömürgesi olan Batı Sahra bölgesini kendi toprağı kabul ediyor. Afrika kıtasının kuzeybatısında, Sahra Çölü'nün en batısında yer alan bölge 266 bin kilometrekarelik yüzölçüme sahip. Kuzeyinde Fas, güneyinde Moritanya, batısında Atlas Okyanusu, doğusunda ise Cezayir var.  
 

Batı Sahra harita
(Avrupa Dış İlişkiler Konseyi)


Batı Sahra bölgesinde etnik çoğunluğu Berberiler oluşturuyor. Bu halka Türkçe'de "çölde yaşayan kişi" anlamına gelen Sahraviler de deniyor. Arap ve Müslüman kimliklerinin öne çıktığı bölgede halk geçimini çoğunlukla balıkçılıktan sağlıyor. Fakat bölgede zengin fosfat ve petrol yataklarının oluşu yabancı yatırımcıların ilgisini bu topraklara çekiyor. 

Birçok ülkede birçok platform, Batı Sahra bölgesinin ve Sahravilerin kendi kaderini tayin etmesini destekleyen kampanyalar yürütüyor. Bunlardan biri de İlerici Enternasyonal (Progressive International). İmzacıları arasında ABD'li düşünür Noam Chomsky, Birleşik Krallık İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn, Pink Floyd'dan Roger Waters ve HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü'nün de bulunduğu kampanyanın internet sitesinde "Batı Sahra özgür kılınacak!" yazıyor.

İlerici Enternasyonal'in Sahravi mülteci kamplarındaki delegasyonunun kordinatörü Pawel Wargan, Independent Türkçe'ye Sahravilerin 1975'ten beri Batı Sahra ve Cezayir'deki bir dizi mülteci kampı arasında bölünmüş halde yaşadığını söyledi: 

Şu anda Sahravilerin üçüncü nesli bu kamplarda dünyaya geliyor. 7 milyon mayınla, radar sistemleriyle, toplarla, drone'larla, tanklarla ve askerle desteklenen, 2 bin 700 kilometrelik duvar onları memleketlerinden ayrı tutuyor.

 

Pawel Wargan
17 Eylül 2022'de Pawel Wargan, Rebouni mülteci kampındaki hastanenin önünde. Progessive International'ın Sahravilerin yaşadığı mülteci kamplarına gönderdiği delegasyonda 12 ülkeden 15 kişi var (Meraga Mohamed Abd El Raouf/İlerici Enternasyonal)

 

Fas ve Batı Sahra'da Sömürgecilik 

1860'ta İspanya'nın Fas'ın kuzeyini işgal etmesiyle Avrupa devletleri arasında başlayan mücadele 50 yıldan fazla sürdü ve 30 Mart 1912'de Fas Sultanı Mevlay Abdül Hafız, Fes Anlaşması'nı imzalayınca Fas resmen Fransa'nın himayesi altına girdi. Böylece Kuzey Afrika ülkesi 1956'da bağımsızlığını ilan edene kadar sürecek Fas Fransız Protektorası kuruldu.

Batı Sahra'nın sömürgeleştirilme süreciyse İspanya bölgeyi 1844'te işgal ettiğinde başladı. Bölgeyi ele geçiren İspanyollar burayı bir İspanya kolonisi haline getirdi. II. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan dekolonizasyon süreci, söz konusu bölgede nispeten yavaş işledi. Batı Sahra'daki özgürlük hareketi, İspanyolca "Polisario" (Saguia el Hamra ve Rio de Oro'nun Kurtuluşu İçin Halk Cephesi) adıyla bilinen direniş örgütünün 1973'te komşu Moritanya'da kurulmasıyla başladı. Polisario aynı yıl İspanyollara, 1976-1991'de ise Fas Krallığı'na karşı silahlı mücadele verdi. 

Morocco World News gazetesinin kurucusu ve genel yayın yönetmeni Samir Bennis, geçen yıl katıldığı bir panelde Fas'ın da Avrupa sömürgeciliğinin kurbanı olduğunu belirtmiş ve kriz hakkında şunları söylemişti: 

Tarihi okuduğunuzda, 19. yüzyıla gittiğinizde Fas'ın Batı Sahra üzerindeki hak iddiasının yasal gerçeklerle desteklendiğini görürsünüz. 19. yüzyılda Batı Sahra'nın Fas egemenliğinde olduğuna işaret eden sayısız belge, resmi evrak ve ülke liderlerinin açıklamaları var. 

Yeşil Yürüyüş ve Fas Duvarı

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dekolonizasyon sürecine yardımcı olmak için 1975'te Batı Sahra bölgesine ve çevresindeki ülkelere ziyaretler gerçekleştirdi. Uluslararası Adalet Divanı ise Sahravilerin kendi kaderini tayin etme hakkı olduğuna, Fas ve Moritanya'nın bölgede hakkı bulunmadığına karar verdi. Bunun üzerine Fas Kralı II. Hasan, tarihe Yeşil Yürüyüş olarak geçen hareketin çağrısını yaptı. Yaklaşık 350 bin Faslı, ellerinde Kur'an ve Fas bayraklarıyla Batı Sahra bölgesine silahsız bir yürüyüşe başladı.
 

Yeşil Yürüyüş
Yeşil Yürüyüş'e katılan Faslılar (AP)


II. Hasan'ın başlattığı yürüyüş İspanya üzerindeki baskıları artırdı ve söz konusu eylemden bir hafta sonra Fas, Moritanya ve İspanya arasında Madrid Anlaşması imzalandı. Anlaşma gereği İspanya, Batı Sahra üzerindeki haklarından feragat etti ve kontrolü Fas ve Moritanya'ya bıraktı. 

Batı Sahra meselesi üzerine uzmanlaşan Fransız akademisyen Meriem Naili, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada Rusya'nın Ukrayna'yı istilasıyla Fas'ın Yeşil Yürüyüş'ünü birbirine benzetti: 

Şu anda Ukrayna'da olanlar ve Rusya'nın ilhakı ve saldırganlığı aslında uluslararası toplumun çifte standardını vurguluyor çünkü Fas'ın 1975'te Yeşil Yürüyüş'le yaptığı şeye yaptırım uygulanmadı ve Fas eylemlerinden sorumlu tutulmadı.

Uluslararası toplumun Batı Sahra meselesindeki çifte standardının çok açık olduğunu vurgulayan Naili, ayrıca şu ifadeleri kullandı: 

Uluslararası toplum bu anlaşmazlığı tamamen unutmuş durumda. Fakat buna benzer şeyler olduğunda, başka yerlerde saldırganlıklar ya da uluslararası hukuku ihlaller gerçekleştiğinde onları kınıyoruz.

 

Meriem Naili (Twitter)
Meriem Naili, New York'ta Birleşmiş Milletler binası önünde. Fransız akademisyen, en hızlı ve barışçıl çözümün meseleyi ulusal ve uluslararası mahkemelere taşımak olduğuna inandığını söylüyor ve "Adalet diplomasiye yetişecek" diye ekliyor (Twitter)

 

Diktatörleri Francisco Franco öldükten sonra İspanya 1976'da bölgeden kağıt üzerinde de çekilince, Polisario Cephesi, 27 Şubat 1976'da Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti (SADC) devletini ilan etti. Polisario güçlerinin Fas ve Moritanya'yla girdiği çatışmalar sonucu bölgedeki Sahravi nüfusunun yüzde 40'ı Cezayir'in güneyine kaçtı. 10 Ağustos 1979'da Moritanya, hakimiyeti altına aldığı topraklardan SADC yönetimiyle anlaşarak çekildi ve yeni bağımsız devleti tanıdı. Fakat Fas, Moritanya'nın çekildiği bölgelere de el koydu. Dolayısıyla Batı Sahra bölgesi üzerindeki mücadele, iki taraflı bir meşruiyet savaşı haline geldi. 

Kendisinin kabul ettiği topraklara Polisario üyelerinin girmesini engellemek amacıyla Fas, Ağustos 1980'de bir duvar inşa etmeye başladı. 7 aşamada tamamlanan, Batı Sahra boyunca uzanan yaklaşık 2 bin 700 kilometrelik duvar, bugün Fas Duvarı adıyla biliniyor. 17 Kasım 2020'de Reuters'a konuşan dönemin Fas Başbakanı Saadeddin Osmani, tartışmaların merkezindeki Fas Duvarı'nın tamamlandığını açıklamıştı. 

Batı Sahra'da kendi kaderini tayin etme ilkesini savunan Polisario, bu amaçla silahlı mücadeleye başladı. Ancak Fas Duvarı, Polisario'nun 1980'ler boyunca yürüttüğü saldırıların etkisini büyük ölçüde azalttı. 
 

Sahravi kadınlar
27 Şubat 2021'de, Cezayir'in Tinduf kentindeki Awserd mülteci kampında Sahravi kadınlar yürüyüşe katıldı (Reuters)


1991'den günümüze

Birleşmiş Milletler, 1991'de Batı Sahra'daki Referandum İçin Birleşmiş Milletler Misyonu'nu kurup arabuluculuk görevini üstlendi. Aynı yıl savaş sona erdi ve referandum yapılması yönünde karar alındı. Fakat hiçbir zaman referandum yapılamadı. Birleşmiş Milletler'in Batı Sahra Özel Temsilcisi James Baker, 2001'de Sahravi topluluğunun Fas yönetimi altında sınırlı özerkliğini içeren bir plan teklif etse de tasarı Polisario tarafından reddedildi. Baker'ın 2003'te teklif ettiği ikinci planındaysa üç seçeneği kapsayan bir referandum önerisi vardı: Bağımsızlık, özerklik ve tam entegrasyon. Fakat bu planı da Fas reddetti. Krizin çözüme ulaşamamasının en büyük sebeplerinden biri, tarafların referandumda kimlerin oy kullanacağı üzerine anlaşamamasıdır. Polisario, Yeşil Yürüyüş'le bölgeye gelen Faslıların oy kullanmasını, Fas ise Cezayir'in Tinduf kentinin yakınındaki mülteci kamplarında yaşayan Sahravilerin referanduma katılmasını kabul etmiyor. 

2007'de Fas, Sahravilerin genişletilmiş özerkliğe sahip olduğu, savunma ve dış politika alanlarında Fas'a bağlı kaldığı bir planı Birleşmiş Milletler'e sundu. Polisario'nun sert eleştirileriyle karşılanan plan kabul edilmedi. 2016'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gerilimin sınır noktası olarak görülen Kerkerat'ı tampon bölge ilan etti. 14 Kasım 2020'de Polisario Cephesi, Fas ile 1991'de imzalanan ateşkes anlaşmasının iptal edildiğini açıkladı. 

Genişletilmiş özerkliğin Batı Sahra sorunu için tek ve gerçekçi çözüm olduğunda ısrar eden Fas'ın dışişleri bakanı Nasır Burita, bu yıl martta ABD'li mevkidaşı Antony Blinken'la düzenlediği ortak basın toplantısında bu görüşü yineledi. Burita, Batı Sahra Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'yla temmuzda yaptığı görüşmede de bölgedeki güçleri bir barış anlaşmasını görüşmek üzere masaya çağırdı.  

Polisario'nun Birleşmiş Milletler Temsilcisi Sidi Omar, eylülde Twitter'da yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: 

Polisario Cephesi adil barışın da, Sahravilerin vazgeçilemez ve tartışmaya açılamaz kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlık hakkını tüm meşru yollarla savunmanın da tam destekçisidir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Eylülde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşan Fas Başbakanı Aziz Ahnuş, Batı Sahra sorununda Cezayir'in rolüne işaret ederek Tinduf'taki durum için "uluslararası insani hukukun açık bir ihlali" dedi ve Cezayir'in "bu toprakların sorumluluğunu ayrılıkçı bir silahlı örgüte bıraktığını" söyledi. Fas'ın özerklik planının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve 90'dan fazla ülkeden destek gördüğünü belirten Başbakan, Cezayir'i Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin Tinduf kamplarında nüfus sayımı yapmasına izin vermeye çağırdı.

Fas Dışişleri Bakanı Burita ise Tinduf'taki kamplarda çocukların Polisario için asker yapıldığını öne sürdü ve Cezayir'e bölgedeki çocukları koruma çağrısı yaptı. İlerici Enternasyonal'den Pawel Wargan, söz konusu kamplardaki durumdan ve Sahravilere giden yardımlardan şöyle bahsetti: 

Kamplardaki durum aşırı derecede zor. Sahraviler çok büyük oranla dış yardıma bağımlı. Bugün Avrupa devletleri savaşa giderek daha fazla para yatırırken Sahraviler’in bağımlı oldukları yardım bütçelerinde çarpıcı kesintilere gidiliyor. Birçok Sahravi’nin hayatı bu yardımlara bağlı. 

Wargan, tüm bunların Batı Sahra'nın özgürlüğüne kavuşmasını daha acil kıldığını söyleyerek sözlerine devam etti: 

Sahravilerin balığa, fosfata ve tarıma erişmeye ihtiyacı var. Bu kalemler Avrupa Birliği’yle birlikte uluslararası hukuku açıkça çiğneyerek hareket eden Fas işgalci güçleri tarafından milyarlarca dolarlık ticaret haline getirildi.

Neredeyse yarım asırdır çözülmeyi bekleyen Batı Sahra sorununda tarafların talepleri ve iddiaları orta noktada buluşulabilmesini pek de mümkün kılmıyor. Uluslararası alanda faaliyet gösteren platformlar tarafından yürütülen kampanyalarla Batı Sahra'nın özgürlük hareketine destek sunulurken, Fas da söz konusu toprakların kendisine ait olduğuna yönelik lobicilik faaliyetleri yürütmeye devam ediyor.

 



Yararlanılan kaynaklar: AA, Orsam, Morocco World News, Reuters, Avrupa Dış İlişkiler Konseyi

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU