Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir hayli konuşulan meselelerden biri de 2 yaşındaki bir kız çocuğunun cinsel istismara uğradıktan sonra öldüğü iddiasıydı.
İddiaya göre, 6 Eylül'de "yüksekten düşme" gerekçesiyle Beylikdüzü Devlet Hastanesi'ne getirilen E.Y ismindeki çocuğun cansız bedeni burada muayene edilmiş, acil servisteki doktorlarca vajinal ve anal bölgelerde yırtıklar tespit edildiği genel muayene raporuna yazılmıştı.
Konu gündeme gelir gelmez Beylikdüzü'ndeki kaynaklarımla konuşmuştum. Normalde bir şehri karıştıracak böyle bir iddiayı duymayanlar olduğu gibi olayın bahsedildiği gibi olmadığını söyleyenler de vardı.
Daha önce karartıldığı, kapatıldığı söylenen benzer olaylardan birisi olmaması için kendi adıma destek vermek istedim. Böyle bir şey olduysa bu açığa çıkmalıydı.
İlk raporu yazan hastaneden bir doktor dışında olayı doğrulayan yoktu. Bahse konu doktor, bu gibi meselelerle ilgili tespiti hukuken geçerli olmayan bir hekimdi.
2 yaşındaki bir çocuğun cenazesi üzerinde gezinmemek için dosyayı kendi adıma kapattım.
Çünkü konuyla ilgili Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Artık soruşturmayı takip etmek daha uygun olacaktı.
Soruşturma kapsamında aynı gün Adli Tıp Kurumu'na yazı yazıldı ve otopsi yapılması istendi.
Aynı gün otopsi başladı
E.Y'nin cenazesi 7 Eylül Çarşamba günü saat 01:20'de Adli Tıp'a götürüldü, otopsi 08:30'da başladı.
Otopsiyi 4 yeminli doktor yaptı, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı da refakat etti.
Dış muayene, iç muayene, DNA incelemesi, MR görüntülemesi dahil bütün tetkikler yapıldı.
Ancak otopside herhangi bir cinsel istismar bulgusuna rastlanmadı.
Bahsedilen tetkiklerin sonucu şöyle:
"Otopside alınan biyolojik örneklerde herhangi bir sperm ya da başka bir kişiye ait DNA tespit edilmediği, cinsel istismar bulgusu saptanmadığı, çocuğun ölümün genel beden travmasına bağlı atlantooksipital ayrışma, göğüs kemik kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu…"
Independent Türkçe'nin Adli Tıp Kurumu'ndan ulaştığı kaynaklar, adli tıp uzmanı olmayan doktorların yaptığı muayenenin asıl sonucu vermeyeceğini, yüksekten düşme olaylarında benzer durumlarla karşılaşıldığını ancak bunun her zaman "cinsel istismar" olmadığını belirtiyor.
"Bu kadar insan nasıl ikna edilecek?"
Bir kaynak, "Soruşturma savcı idaresinde yapılıyor, tahkikat emniyet eliyle yürütülüyor, 3 adli tıp uzmanı bir de asistan hekim otopsiyi yaptı. Bunca insanı birden, 2 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismarını kapatmaya ikna edecek bir güç yok. Hele adli tıp uzmanlarına böyle bir baskı yapılması mümkün değil. Onları adli tıp başkanı ya da başkan yardımcıları dahi böyle konularda aramaz" diyor.
Aynı kaynağa, baskı yapılmış olma ihtimalini de ortaya çıkarmak için ölen çocuğun ailesinin varlıklı ve siyaseten güçlü olup olmadıklarını da sordum. Aldığım cevap şöyleydi: "Herhangi bir rapora etki edebilecek bir aile değiller. Öyle bir güçleri yok."
Ancak, 2 yaşındaki bir çocuğun ölümü çoktan bir propagandanın objesi olmuş görülüyor.
Hikayeden geriye ise bu dünyada henüz sadece 2 yıl geçirmiş bir çocuktan kalan 3 sayfalık bir otopsi raporu ve sosyal medya kızgınları kaldı. Hikayenin aslını ise merak eden çok kişi yok.
© The Independentturkish