İran konusunda bir B planı yok

B planı, söylemlerle kalmamalı, gerçek bir tehdit içermeli. Washington ve Batı, zeytin dalını bir sopa ile değiştirmenin zamanının geldiğini anlamalı. Zira Tahran en iyi bu dilden anlıyor

Fotoğraf: Reuters

Özellikle Avrupa Birliği'nin (AB) nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirmek için İranlılar ve ABD'lilere sunduğu 'nihai teklife' İran'ın verdiği yanıtın ardından, ABD ve Batı tarafından yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla İran ile konusunda bir B planı bulunmuyor.

Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İran'ın Avrupa önerisine verdiği yanıtın kısa vadede bir anlaşma olasılığını azalttığını söyledi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise "Anlaşmayı tamamlama olasılığı konusunda 28 saat öncesine nazaran şuan kendime daha az güvendiğimi söylediğim için üzgünüm" vurgusunda bulundu.

İsrail Başbakanı, imzalanmış olsun ya da olmasın, nükleer anlaşmayla ilgilenmediğini, İran'a karşı harekete geçme hakkına sahip olduğu konusunda Washington ile anlaştığını açıkladı.

Nitekim tüm bunlar İran ile başa çıkmada bir B planı olmadığını kanıtlıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

ABD'lilerin de dediği gibi; ABD ara seçimlerinin ardından nükleer anlaşmaya varmanın ne derece kolay olacağını tahmin etmek zor.

Bu nedenle Washington'da İran nükleer projesini durdurmayı taahhüt etmedikçe, aleyhinde askeri güç kullanma tehdidinin gerekliliğine yönelik sesler yükseliyor.

Bu seslerden öne çıkanı, Foreign Policy dergisinde "Yeni bir İran anlaşması bir İran bombasına engel olmayacak" başlıklı makaleyi yazan, eski Demokrat büyükelçi Dennis Ross oldu.

Nükleer bir İran ile bir arada yaşamaya alışma gerekliliğinden alaycı bir şekilde bahseden Dennis Ross, "Bölgedeki diğerlerinin nasıl tepki vereceğini göremiyorlar" dedi.

Ortadoğu'da istikrarın tehlikeye atılacağı uyarısında bulunan Ross, sözlerini şöyle sürdürdü:

Anlaşma imzalanmadığı taktide İran er ya da geç bombaya ulaşmaya yaklaşacak. Ancak Ortak Kapsamlı Eylem Planı'nın (JCPOA) yeniden hayata geçirilmesi ile birlikte bu vakit alacak.


Biden yönetimine Washington'ın 'güç kullanacağını açıkça belirtmesi' çağrısında bulunan Ross, "Tahran, Washington'ın bir noktada harekete geçeceğini, tüm nükleer altyapısını yok edeceğini idrak etmeli" diye ekledi.

Bakan Blinken'den İran konusunda belirleyici bir tutumu vurgulayacağı bir açıklamada bulunmasını isteyen Ross, Biden'ı ise Birleşmiş Milletler'de konuşma yapmaya çağırdı.

Ross'un ABD yönetimine bu yönde hazırlık olarak askeri ittifaklar kurma çağrısının bir benzerini yapan Amerikan Dış İlişkiler Konseyi (CFR) Başkanı Richard Haass, Biden'dan dış politikada idealizmdense gerçekçiliği takip etmesini istedi.

Bu talepler 2015 yılı öncesinde de gündeme gelmiş ancak Obama yönetimi tarafından görmezden gelinmişti.

Eski Başkan Trump'ın İran'a karşı azami yaptırım politikasına karşı çıkan Demokratlar, Kasım Süleymani'nin öldürülmesini de şiddetle protesto etmişti.

Bugün ABD ve Avrupalılar devreye bir B planı sokmadıkça ve nükleer eşiğe yaklaşan Tahran aleyhinde bir askeri harekata başvuracak gibi görünmedikçe vahim neticeler kaydedilecek.

Belki uluslararası sistem çökecek, belki de silahlanma yarışı körüklenecek.

B planı, söylemlerle kalmamalı, gerçek bir tehdit içermeli.

Washington ve Batı, zeytin dalını bir sopa ile değiştirmenin zamanının geldiğini anlamalı.

Zira Tahran en iyi bu dilden anlıyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU