Ev sinemasından vizyona bu hafta: Yaşayan en hızlı adam; Top Gun: Maverick

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için bu hafta çevrim içi platformlarda ve sinema salonlarında gösterime girecek filmler ile "Festival ve etkinlik ajandası"nı kaleme aldı

80'lerde işe yarayan bir formüle dayanarak Hollywood'un kahramanlıklarını parlak görseller ve akıllarda yer eden pop müziklerle insanlara empoze ettiği bir dönemin ürünü olan "Top Gun"ın çıkış yapmasından neredeyse 40 yıl sonra gelen bu devam filmini izlemeden önce oldukça önyargılıydım.

Bu yeni filmin, henüz bir çocukken bende bırakmış olduğu o hatırasına zarar vereceğinden emindim.

Ama hem sevgiyle hatırlanan bir klasiğe saygı gösteren hem de onu mümkün olan her şekilde geride bırakarak daha tatmin edici bir drama ve daha başarılı bir aksiyonla yeni nesil için parlatan Joseph Kosinski, yeniden kült olabilecek bir film ortaya koymuş gibi görünüyor.

Üstelik bu film, insanlara sinemaya gitmenin neden bir dijital platformda film izlemekten daha iyi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.


Yaşayan en hızlı adam; Top Gun: Maverick

Yönetmen: Joseph Kosinski / Oyuncular: Tom Cruise, Val Kilmer, Miles Teller, Jennifer Connelly, Bashir Salahuddin, Jon Hamm, Charles Parnell, Monica Barbaro, Lewis Pullman, Jay Ellis, Danny Ramirez, Glen Powell, Jack Schumacher, Manny Jacinto, Kara Wang, Greg Tarzan Davis, Jake Picking, Raymond Lee, Jean Louisa Kelly, Lyliana Wray, Ed Harris, Chelsea Harris, Darnell Kirkwood, Austin Bowerman, Stephanie Andrea Barron, Alec Williams, Rachel Winfree, Peter Mark Kendall, Ian Gary, Bob Stephenson, Landon Gordon, Margatet Strabala, Ryan Heilmann, Shantel Limbo, James Handy, Whylip Lee, Tristan Henry, Jason Robert Boles, Brian Ferguson, Chido Nwokocha, Chaz Ingram, Rachael Markarian, Shannon Kane, Norman Ralph Eliasen, Joseph Aro, Daniel Aryeh, Sergio Briones, Dana Byrne, Leland Campbell, Ethan Cappello, Erik Carpenter, Ernesto Chaverri, Carl Collanus, Mark Anthony Cox, Randy Davison, Nancy DeMars, Jack Emmel, Andre Franco, Ghadir, Nicole Gilbert, Gerren Hall, Ari Huber, Orion James, Amy S. Johnson, Ryan Kanfer, Penelope Kapudija, Mobin Khan, Tommy Kijas, Kelli Lessie, Doug Lito, John Luder, Giulia Lupetti, Molly Malin, Luke Matheis, Jennifer Messina, Jillian Moray, Jill Pancio, Tom Parks, Kevin Pitcairn, James Quach, Wyomi Reed, Douglas Rouillard, Brandon Rush, Janett Salas, Filip Sertic, Lady Conny Sharples, Roberta Sparta, Giancarlo Sta Cruz, John Stableforth, Catherine Shrader Taylor, Madison A. Taylor, John Visser, Aaron Weis, Adam Weis, John Wilcox, Alexandra Williams, Skylar Witte, Jason Woods, Charlotte Xia / Süre: 130 dakika
 

 

Orijinalinden çok daha tatmin edici, aksiyon dozu yüksek bir devam filmi…


UIP Filmcilik'in dağıtımı ve iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz, 1986 yapımı Top Gun'ın devam hikayesi olan Top Gun: Maverick; usta pilot Maverick'in bu kez eğitmen olarak Top Gun'a geri dönüşünü ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor.
 

 

Dünyanın en iyi pilotları

Bilenler için hatırlatmak, bilmeyenler için bir ön bilgi vermek gerekirse; Amerika Birleşik Devletleri Donanması, 3 Mart 1969'da kurdukları seçkin bir okulda, başarılarıyla yüzde birlik dilime girmiş olan pilotlarına özel bir eğitim vermeye başlar.

Bu eğitimin amacı, hava savaşı taktiklerinin geliştirilmesi ve mezun olabilen az sayıdaki öğrencinin buradan dünyanın en iyi pilotları olarak çıkmasını sağlamaktır.

Donanma günümüzde artık unutulan bir sanat olan hava muharebesini öğretmek için açtıkları bu okula Savaş Silahları Okulu (resmi adı Jet Muharebe Okulu) adını vermiştir, ama pilotlar buradan "Top Gun" olarak bahsetmektedir.
 

 

Maverick hala zirvede

Bu yeni film, orijinalinden yaklaşık otuz beş yıl sonra başlıyor ve aksiyonun merkezindeki Kaptan Pete 'Maverick' Mitchell hala bir donanma pilotu olarak izleyicinin karşısına çıkıyor.

Temel olarak hatırlatmak gerekirse Tom Cruise'un hayat verdiği Pete Mitchell nam-ı diğer Maverick, zorlu bir kariyere sahip, hava koşullarına yenik düşen bir test pilotudur.
 

 

İlk filmde başından geçen olaylardan iki ay sonra Top Gun'dan kovulan Maverick'ten donanmadaki herkes nefret ediyor çünkü emirlere itaat etmiyor ve kendi bildiğini okuduğu için kimseye bir güven vermiyor.

Şimdiye kadar hiç evlenmemiş olan, donanmanın en iyi pilotlarından Maverick'in havadaki tek rakibi 'Iceman' yıllar içinde Amiral rütbesine ulaşmıştır ama kıdemine ve eşsiz başarılarına rağmen Maverick yaklaşık otuz beş yıllık hizmetten sonra Kaptan rütbesine sıkışıp kalmıştır.

Normal koşullarda "Amiral" ya da "General" olması gerekirken kendisine göre bu yerinde saymasının nedeni hak ettiği yerin mevcut konumu olduğunu düşünmesinden kaynaklıdır.

Ama madalyonun diğer yüzünde Maverick'in arzusu zaten böyle bir rütbenin sorumlulukları ile karada hapsolmak değil, göklerde jetleri olabildiğince hızlı uçurmaktır.
 

 

Günümüzde geçen bu yeni film başladığında Maverick kendisini yere bağlayacak olan herhangi bir terfiden kaçmak için bir donanma test pilotu olarak çalışmaktadır, ama onun sorumluluğunda olan bir projenin, bu yeni çağda miadı dolduğuna kanaat getirildiği için fişi çekilmek üzeredir.

Yine de cesur bir test pilotu olarak bu pojeyle ilgili son kez sınırları zorlar ve onunla yıldızı bir türlü barışmayan komutanlarının emirlerine bir kez daha karşı gelerek süpersonik bir hız denemesiyle yaşayan en hızlı adam olduğunu donanmaya ispatlar.
 

 

Ancak "yapay zekâ" ve "teknolojik" gelişmeler yüzünden Maverick'in bu başarısını boş bir çaba olarak gören ve bu yüzden de onun türünün yok olmaya doğru gittiğini düşünen üst düzey komutanı emirlere itaat etmediği için Maverick'i en sonunda donanmadan kovar.

Bu anda Maverick artık yapabileceği tek şeyin işsizlik ödeneğine başvurmak olacağını düşünürken, eski rakibi ve dostu Iceman'ın emriyle donanma onu, en iyi pilotları yetiştirmek üzere kurulmuş olan Top Gun özel eğitim programı için işe alır.
 

 

Ama Maverick aldığı bu davet ile Kuzey Adası Deniz Hava Üssü'ne gittiğinde hayal ettiğinden daha farklı bir gerçekle karşılaşır; donanma onu uçması için değil, bildiklerini öğetmesi için bu programa dahil etmiştir.

Pek tabii ki sadece gerçeklerden uzak biri, Maverick'in hava dinamikleri bu kadar cazipken karada kalmasını isteyebilir, bu yüzden onun başkaldırıp bulutlara yönelmesi an meselesidir.

Böylelikle Maverick kendisini Top Gun mezunlarından oluşan bir müfrezeyi o güne kadar hiçbir pilotun görmediği bir şekilde eğitirken bulur.
 

 

Aynı zamanda Maverick, lakabı "Goose" olan merhum dostu, eski yardımcı pilotu, Muharebe İstihbaat Subayı Yüzbaşı Nick Bradshaw'un oğlu olan, "Rooster" lakaplı, Yüzbaşı Bradley Bradshaw ile karşılaşır.

Bu süre içinde Rooster göklerde babasının hayaletini kovalarken duygularına hâkim olmaya çalışan Maverick de ülkesine hizmet etmek ve meslektaşlarını korumak için önündeki tüm zorluklarla savaşır.

Kendisine karşı kızgın olan, suskun genç pilotu mutlak bir özgüven gerektiren böylesi zorlu bir göreve en iyi şekilde nasıl hazırlayacağını bilemeyen Maverick, Rooster ile de arasını düzeltmeye çalışır.
 

 

Düşman yolu

Orijinal Top Gun'da isimsiz bir ülkeden gelen MİG'leri uçuran isimsiz pilotlar, Maverick ve Top Gun kupası için aday olan diğer pilotlar tarafından etkisiz hale getirilmeye çalışsa da düşmanın kim olduğu tamamen belirsizdir.

Ama filmde tam olarak düşmanın kim olduğu zaten hiç önemli değil, propaganda sinemasının en iyi örneklerinden olan bu filmde önemli olan kahramanın "Amerika" olmasıdır.
 

 

İlk filmden otuz beş yıl sonra gelen ve aynı başarılı pilotu tekrar ön plana çıkaran bu yeni filmde de düşman meçhuldur, ama bu sefer kahraman Amerika değil, artık "Maverick"tir.

Belirsiz bir gelecekle ve geçmişinden gelen anılarla karşı karşıya kalan Maverick ise filmde tam bir paradokstur; hem üstün yetenekli yaşayan bir efsane hem de tarihi geçmiş bir kalıntı gibidir.
 

 

Maverick, en büyük korkularıyla yüzleşerek büyük bir fedakârlık yapmasını gerektirecek bu "son" görevini mevcburen kabul zorunda kalsa da bu süre içinde sadece öğrencilerini öğretmekle kalmayacak, bu görevde onlarla birlikte uçuracaktır.

Filmi doruk noktasına çıkaran düşman yolunda verecekleri savaş son derece tehlikeli ve gizli bir görevdir.

Maverick bu görev kapsamında, adı belirtilmemiş bir dağın eteklerinde gizlenmiş olan ve tüm dünya için bir tehdit oluşturan yeraltındaki uranyum laboratuvarını ortadan kaldırmak için Top Gun filosundaki en iyi deniz pilotlarını eğitirken bu süre içinde zamanla da yarışmaları gerekir.

Görev için tarih yaklaşırken Maverick, alışılmadık zorlukların üstesinden gelmelerini umduğu Rooster, Hangman ve diğer pilotlar arasında bir takım ruhu oluşturmak da zorundadır.
 

 

Bu arada Maverick, simule edilmiş düşman hattı boyunca hayatta kalmayı zorlaştıran dolambaçlı kanyonlar boyunca tehlikeli derecede düşük irtifalarda uçarak savaş yeteneklerini geliştirmeye çalışan öğrencilerinin başarı ve başarısızlıklarından yansıyan şeylerde kendisini görse de onlar için geçmişi düşünmek için zamanlarının olmadığının da farkındadır.
 

 

Bu bir Tom Cruise filmi

Dünyaya pilot mont ve gözlüğünü sevdiren ilk film, Tom Cruise'u yirmili yaşlarında ünlü yaparken, 1986 yılının gişe hasılatı en yüksek film unvanını da kazanmıştı.

Tom Cruise ve Kelly McGillis'in boş rollerini paylaştıkları Top Gun'ın devam halkası olan Top Gun: Maverick'in başrolünde yine, bugün artık neredeyse 60 yaşına yaklaşan Tom Cruise yer alıyor.
 

 

Tom Cruise, ilk filmde olduğu gibi Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetleri Teğmeni Pete Mitchell olarak hayranlarının karşısına çıkıyor.

Bu yeni filmdeki otorite figürlerden biri Maverick'e "Gelecek geliyor ve sen onun içinde değilsin!" diye çıkışırken bir başka otorite figür ona "Zamanı geldi, senin türün yok olmaya doğru gidiyor…" diyor.
 

 

Doğrusunu söylemek gerekirse kendi hayatlarımızda bir şekilde hepimizin duyduğu, karşılaştığı ve çoğu zaman yüzleştiği bu durum, altmış yaşına merdiven dayamış olmasına rağmen bir gün bile yaşlanmamış gibi görünen ve fiziksel yaşlanmaya meydan okurcasına direnen Tom Cruise'un muhteşem performansıyla hayat verdiği Pete 'Maverick' Mitchell'i pek tehdit ediyormuş gibi görünmüyor.
 

 

Öyle ki bu devam filminin gereksiz olduğunu düşünen ve 1986 yılındaki görüntüsüyle hafızalara kazınmış olan Tom Cruise imgesine zarar vereceğini düşünerek bu filmde yeniden oynamış olmasına karşı çıkanları susturacak kadar formda görünüyor; tüm saçma maço oyunlarına rağmen Tom Cruise artık çizgileri olsa da yine de çocuksu görünen o yüzü, rüzgarda savrulan o doğal saçları, sevimli ve çılgın halleri, gömleğini her çıkardığında sergilediği o tuhaf bir şekilde yaşlanmayan vücudu ve o süperstar gülümsemesiyle büyülemeyi kusursuz bir şekilde başarıyor.

Ki oyuncu tüm bunları hem dürüst hem de duygusal nüanslarla dolu mükemmel bir performansla ortaya koyuyor.
 

 

Kendi neslindeki pek çok oyuncu gözden kaybolurken gündemde kalmayı nasıl başardığını bir kez daha gösteren Tom Cruise, kendisinden onlarca yıl daha genç oyuncularla oynarken bile ekrana hâkim olmak için gereken her şeye sahip olduğunu kanıtlıyor.

Hatta öyle ki yaptığı şeyin fiziksel gerginliğini bize hissettirme konusunda hala olağanüstü görünüyor.
 

 

Burada bir eleştiri getirmek gerekirse; hangi filmde olursa olsun, insan gözlerini ondan alamadığı için kesinlikle bir topluluk oyuncusu olmayan Tom Cruise film boyunca o kadar parlıyor, güneşe o kadar yakın uçuyor ki doğal olarak yetenekli bir karakter kadrosunu aydınlatabilecek her şeyi kapatıyor ama bu zaten bir "Tom Cruise" filmi olduğu için bu kusuru da artık görmezden gelmek gerekiyor.
 

 

Joseph Kosinski etkisi

Filmin geneli için konuşacak olursak bana göre Maverick'in hikayesi ve sekansları ilk filme kıyasla çok daha tutarlı, çoğu zaman daha heyecan verici ve hatta daha nefes kesici.

Bunların bir kısmı daha iyi bir teknolojinin sonucudur, ancak bir kısmı kesinlike Joseph Kosinski'nin filme katmış olduğu kendi vizyonu ve yorumudur.

Filmde eleştirebileceğim diğer şey ise ilk filmde Top Gun'ın göz alıcı eğitmenlerinden Charlie'ye hayat veren Kelly McGillis sanki hiç var olmamış ve Maverick ile sanki aralarında hiçbir şey yaşanmamış gibi yok sayılması.

Neredeyse homoerotik bir şekilde terli erkeklere, onların egolarına ve uçaklarına sabitlenen her iki filmin kadınlara nasıl tamamen ilgisiz olduğu başka bir makale konusu olabilir.
 

 

Ve yine, evet belki bu hala propaganda amaçlı bir fantezi, bir şekilde ABD ordusundan daha iyi teknolojiye sahip isimsiz bir düşmanla önceden yüklenmiş bir it dalaşı simülatörü, tek düze ilerleyen bir senaryodan ibaret ama yine de bunu pek umursamadım.

Göz kamaştıran bu filmi büyük bir coşku ile izledim, yeri geldiğinde gözyaşı döktüm, orijinal filmi yenisine bağlayan düşük seviyeli espirilere tebessüm ettim, doruk noktasında ise koltuğuma sığamadım.

Bunların hepsinin oldukça harika olmasının çeşitli nedenleri var, çarpıcı görseller, heyecan verici şekilde sürükleyici ses tasarımı ve uçuş sahnelerinin izleyicisine orada olma duygusunu teknolojik bir sanal gerçeklik simülatörünün hissettirebileceğinden daha çok hissettirmesi bu nedenlerden bazıları.
 

 

İlk filmde F-14'ler ve MiG'ler birbirine belirsiz yakınlıkta göyüzünde süzülürken, buradaki jet avcıları kanyonlara, ağaçlara, köprülere ve birbirlerine son derece tehlikeli bir şekilde yakın hareket ediyor ve izleyicinin her hareketi ölümcül bir dans gibi takip etmesini sağlıyor.

Kosinski, tüm oyuncu kadrosunu, karakterlerinin uçtuğu uçakların kokpitlerine yerleştirirken, başarılı görüntü yönetmeni Claudio Miranda, kamerasıyla inanılmayacak şeyler yapıyor.

Bazı yerlerde dijital iyileştirmeler olsa da genel olarak havadan alınan görüntülerin gerçek olması bu filme neden saygı duymamız gerektiğini de bize gösteriyor.


Haftanın diğer filmleri

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrimiçi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra,  "Benim Güneşli Maad'ım", "Dijital Esaret", "Hopper ve Çılgın Çetesi: Büyük Macera", "İçimdeki Kahraman", "İkinci Seans: AEEP", "Müsfer: Cin Kabilesi", "Örümcek ve Kız", "Payidar: Gazi'nin Büyük Tablosu", "Pi Sonsuzluk" ve "Rüzgargülü" gibi filmler bu hafta vizyonda kendine yer buluyor.


Benim Güneşli Maad'ım

Yönetmen: Michaela Pavlátová / Oyuncular: Zuzana Stivínová, Shahid Maqsoodi, Shamla Maqsoodi, Mohammad Aref Safai, Maryam Malikzada, Hynek Cermák, Ivan Trojan, Miroslav Krobot, Berenika Kohoutová, Daniela Kolárová, Eliska Balzerová, Haji Gul Aser, Elizabeth Wautlet / Süre: 85 dakika
 

 

En zor koşullarda bile bir seçim yapma özgürlüğü her zaman vardır…


Başka Sinema dağıtımı ve Bir Film iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan My Sunny Maad adlı bu animasyon; bir Afgan olan Nazir'e âşık olan Çek Herra'nın hikâyesini anlatıyor.

Prag'da ekonomi öğrencisi olan ve kendisini hiçbir yere ait hissetmeyen Herra adındaki genç bir Çek kadın, bir Afgan olan Nazir'e âşık olduğunda, ne Taliban sonrası Afganistan'da onu nasıl bir hayatın beklediğinden ne de dahil olmak üzere olduğu aileden haberdardır.

Çevresindekiler Herra'yı, Nazir'in onu burka giymesi için zorlayacağını, çocuk yapması için eve hapsedeceğini söyleyerek kararından döndürmeye çalışırken tüm bunlar için hazırlıklı olan Herra, kültürel farklılıklara rağmen Nazir'in kendisi için doğru kişi olduğuna inancı tamdır.

Nihayetinde, geleneksel toplumun değişim içinde olduğu bir dönemde yaptıkları evlilikle hayatlarını birleştiren çift, bu evliliklerinde bazı hayal kırıklıkları yaşasalar da ne pahasına olursa olsun kendi kararlarını verirken çekirdek ailelerini de korumaya çalışır.

Hayatı boyunca şehir merkezinde fotoğrafçı olarak çalışan liberal bir büyükbaba, son derece zeki, evlat edinilmiş bir çocuk ve kocasının şiddet dolu pençesinden kurtulmak için her şeyi yapacak olan Freshta da dahil olmak üzere Herra hiç tahmin edemeyeceği insanların hayatlarına dokunmaya kararlıdır.


Çıkıntı

Yönetmen: Howard J. Ford / Oyuncular: Brittany Ashworth, Ben Lamb, Louis Boyer, Nathan Welsh, Anaïs Parello, David Wayman, Krsto Nikcevic / Süre: 86 dakika
 

 

Kendini savunmanın ve hayatta kalmanın farklı bir yolu…


Netflix'in Britanya Yapımı Aksiyon ve Macera Dramaları kategorisinde gösterime giren The Ledge adlı bu heyecan verici filmde; bir tırmanış gezisinde arkadaşının öldürülmesine tanık olan bir kadın, peşindeki katillerden kaçmak için bir dağa tırmanmak zorunda kalır.

Kusurlarına rağmen izlemek için yeterince keyifli olan filmde, iki arkadaş arasındaki kaya tırmanış macerası korkunç bir kabusa dönüşür.

Kelly, en iyi arkadaşının cinayetini kameraya kaydettikten sonra, kanıtları ve önlerine çıkan herkesi yok etmek için her şeyi yapacak olan birbirine sıkı sıkıya bağlı bir arkadaş grubunun bir sonraki hedefi haline gelir.

Kelly çaresizlik içinde, tehlikeli bir dağ uçurumuna tırmanır ve sadece yirmi metre ötedeki katillerle kapana kısıldığında dağdaki bir çıkıntıda hayatta kalma içgüdüsüyle yüzleşir.

Film kesinlikle akrofobi (yükseklik korkusu) olan kişiler için uygun değildir.


Dijital Esaret

Yönetmen: Emre Kavuk / Oyuncular: Rasim Öztekin, Özgün Çoban, Yeşim Alıç, Zümra Atalay, Simay Barlas, Kaan Sevi, Ufuk Meriç, Özlem Mahmutoğlu, Ümit Ünker, Birce İrem İliçan, Eray Ertüren, Elif İşçi, Merve Sevin, Arda Adil Görgen, Doğa Konakoğlu, Burçin Serdar, Ecem Atalay, Onu Alp Demir, Ozan Bozbura, Baran Taylan Yolalan / Süre: 108 dakika
 

 

İnsanlığın internet ile imtihanı…


TME Films dağıtımı ve MinT Prodüksiyon iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Dijital Esaret; internetsiz nefes bile alamadıklarını söyleyen gençlerin, işledikleri dijital suçlardan dolayı gönderildikleri sıra dışı bir cezaevinde yaşadıklarını anlatıyor.

İzleyicisini yeni suçlar ve suçlular ile tanıştıran ve pek çok ilke imza atan film ayrıca diğer filmlerin aksine seyirciden filmi izlerken telefonlarını açık tutmasını isteyerek sinemaseverlere ezberleri bozacak bir deneyim yaşatmayı hedefliyor.

Dijital hayatın yarattığı bağımlılıktan dolayı suç işleyen gençleri hayata kazandırmak için yeni bir cezaevi kurulur ve suç işleyen sosyal medya fenomenleri, hackerlar, e-alışveriş, oyun ve sanal kumar bağımlıları bu cezaevine atılır.

Her şeyin kendi kontrollerinde olduğunu düşünen ancak bir süre sonra bu dünyanın esiri haline gelen gençler, getirildikleri bu cezaevinde, dört ay boyunca orada oynanacak oyunlarda 80 puanı toplayabilirse özgürlüklerine kavuşabilecekken, toplayamayanlarsa cezalarını çekmek için normal cezaevine gitmek zorunda kalacaktır.

İşler gittikçe içinden çıkılmaz hale geldiğinde kendilerini cezaevinde bulan ve sıra dışı bir ortamda yolları kesişen bu gençlerin özgürlüklerine kavuşabilmeleri için son bir şansı vardır, ancak bu süreçte onları büyük bir sürpriz beklemektedir.


Dünyanın En Ölümcül Havası
 

 

Eylül ayında BBC Earth izleyicileri birbirinden ilginç deneyimler yaşayacak…


Yaşanan iklim krizi ile son dönemde daha sık karşılaşılan afetleri konu alan doğa belgeseli The World's Deadliest Weather, eylül ayında BBC Earth ekranlarına geliyor.

Bu sürükleyici belgeselde; farklı coğrafyalarda yaşanan deprem, sel ve kar fırtınalarının yarattığı yıkım ve bu inanılmaz yıkıma şahitlik eden insanların hikayeleri yer alıyor.

On üç bölümden oluşan yapımın beşinci sezonu; meydana gelen en ölümcül afetlerle ilgili haber arşivlerini ve dünyanın dört bir yanından gelen amatör ve şaşırtıcı görüntüleri bir araya getiriyor.

Her bölümde, doğanın milyonlarca insanın hayatını durma noktasına getirecek yıkıcı gücü karşısında hayatta kalmayı başaran ve onlara yardım etmeye çalışan kahramanların çarpıcı hikayelerine yer veriliyor.

Doğanın durdurulamaz gücü karşısında insanlığın tek seçeneği ise bu olağanüstü gücü izlemekle sınırlı kalıyor.
Heyecan verici belgesel 9 Eylül Cuma günü saat 23.00'da BBC Earth ekranlarında olacak.

İlgiyle takip edilen belgesel serileri yeni sezonda da BBC Earth'de

En hızlı iklim değişimine maruz kalan bölgeleri ve bu bölgelerde neler yaşandığını anlatan "Panorama: Vahşi Hava ile Dünyamız Tehdit Altında"; zengin yaşam çeşitliliği için bir yuva halini alan dünyanın en muhteşem nehirlerinin konu edildiği doğa belgeseli "Dünyanın Büyük Nehirleri"; ayrıca bilim insanlarının karşılaştığı en büyük bilmeceleri inceleyen, kayıp dünyaları, eski uygarlıkları ve evrenin uzak köşelerini konu alan "Bilimin En Büyük Gizemleri" de BBC Earth ekranlarına geliyor.


Forma

Yönetmen: Gowtam Tinnanuri / Oyuncular: Shahid Kapoor, Mrunal Thakur, Pankaj Kapur, Prit Kamani, Ronit Kamra, Geetika Mehandru, Shishir Sharma, Rudrashish Majumder, Azzy Bagria, Anjum Batra, Rakesh Bhavsar, Badrish Chhabra, Sanjiv Chopra, Kuku Diwan, Naresh Gosain, Akdas Hayat, Md Anan Islam, Seerat Kapoor, Sharik Khan, Prince Kohli, Shanu Kumar, Vikky Kumar, Abhishek Madrecha, Karan Mishra, Saurabh V Pandey, Rihead Ronni Jr., Sunil Saraswat, Shivam Sharma, Vaibhav Sharma, Mohammad Shawon, Deepak Simwal, Deependra Singh, Palak Singh, Rituraj Singh, Hani Yadav / Süre: 170 dakika
 

 

Terk etmek ile pes etmek arasındaki ince çizgi…


Netflix'in Hindistan Yapımı Spor Dramaları kategorisinde gösterime giren Jersey adlı bu duygusal filmde; kriketi bırakmasının üzerinden on yıl geçen yetenekli ancak hevesini kaybetmiş bir vurucu, oğlunun forma dileğini gerçekleştirmek için milli takıma girmeye çalışır.

Ama o bu kararı verirken dengelerin bozulduğu evliliğindeki sorunlarla da yüzleşmek zorunda kalır.


Hopper ve Çılgın Çetesi: Büyük Macera

Yönetmen: Ben Stassen, Benjamin Mousquet / Oyuncular: Danny Fehsenfeld, Michael Ornstein, Dino Andrade, Joe Ochman, Laila Berzins, Kyle Hebert, Jordan Tartakow, James Fredrick, Jeff Doucette, Joey Camen, Cedric L. Williams, Donte Paris, Michael Sorich, Brad Venable, Christopher McCullough, Marcus Griffin, Mark Irons / Süre: 91 dakika
 

 

Farklılıklarına rağmen uyum sağlamaya ve sevildiğini hissetmeye istekli olanların hikayesi...


CGV Mars Dağıtım ve Siyah Beyaz Movies iş biliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Chickenhare and the Hamster of Darkness (Hopper et le hamster des ténèbres) adlı bu animasyon; ünlü bir tavşan maceracısı olan Kral Peter tarafından evlat edinilen, yarı tavuk ve yarı tavşan olarak dünyaya gelen genç bir kahraman Hopper ve arkadaşlarının maceralarını konu alıyor.

Krallığın en büyük kötü adamı hapisten kaçıp babasını devirmekle tehdit ettiğinde Chickenhare ne kadar sakar olursa olsun bu kötü adamı durdurmaya kararlıdır.

Yemyeşil bir dünyada geçen filmde, amcası Lapin'den önce Karanlığın Hamster'ının Asasını bulmaya kararlı olan Hopper, dalgacı kaplumbağa Abe ve onu durdurmak için dövüş sanatları uzmanı bir kokarca olan Meg ile birlikte destansı bir maceraya atılır.


İçimdeki Kahraman

Yönetmen: Sinan Sertel / Oyuncular: Ahmet Melih Yılmaz, Ulvi Kahyaoğlu, Öykü Naz Altay, Benian Dönmez, Muttalip Müjdeci, Cüneyt Yalaz, Turgay Doğan / Süre: 84 dakika
 

 

İçindeki güç ortaya çıktığında bu kiminde bir aşk olur, kiminde büyük bir yıkım, kimi ölümden döner, kimi her şeyini kaybeder, ama unutma her şeyin bir bedeli olur…


Bir Film dağıtımı ve Fanus-u Hayal Film Yapım iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan İçimdeki Kahraman; henüz onların ne olduğunu keşfedemediği süper güçleri olduğuna inanan Kahraman'ın hikâyesini anlatıyor.

Babası, oğlu Kahraman'ı bir süperkahraman olduğuna inandırmıştır.

Henüz altı yaşındayken, talihsiz bir olay sebebiyle babasını kaybeden ve babasının ölümünden kendini sorumlu tutan Kahraman, ondan kalan en özel mirasın süper güçleri olduğuna inanmaktadır, ancak bunların ne olduğunu bilmemektedir.

Süper güçlerini keşfedip babasını geri döndüreceğine yemin eden ve bu güçleri bulmak için fantastik bir maceraya çıkan Kahraman, yolculuğu sırasında, daha önce hiçbir süper kahramanın karşılaşmadığı bir düşmanla karşılaşır; "Kader" ile.


İkinci Seans: AEEP

Yönetmen: Gökhan Murat Toktamışoğlu / Oyuncular: Güler Aşık / Süre: 60 dakika
 

 

Psikolojik gerilim korku türünde Türkiye'de daha önce denememiş bir proje…


CJ ENM dağıtımı ve Hann Yapım iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz, fobi üçlemesinin ikinci filmi olan İkinci Seans: AEEP; bu defa hayatı boyunca travmalardan kaynaklı fobileriyle mücadele etmek zorunda kalan Demet'in korkuları ve kabuslarını anlatıyor.

Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen korku-gerilim konsepti, bilimsel gerçeklere dayanarak çoklu fobi sendromu yaşayan insanların hayatlarının nasıl zindan olabileceğini beyaz perdeye aktarıyor.

Filmin ismi, bu bölümde yer alan fobilerin baş harflerinden oluşuyor; korku dolu atmosferiyle izleyiciyi derinden etkileyecek filmde, Ablutofobi (yıkanma korkusu), Emetofobi (kusma korkusu), Eizoptrofobi (ayna korkusu) ve Pedofobi (çocuk korkusu) işleniyor.

Demet, kusma ve yıkanma fobileri yüzünden hem annesinden hem de arkadaşlarından tepki görmüştür.

Ayna korkusu ise evlenip çocuk sahibi olduktan sonra başlamış, yansıtan tüm yüzeylerden korkar hale gelmiştir.

Kocası terk edince psikiyatrik tedavi görmeye başlayan Demet, hastaneden çıktıktan sonra temizliğe dikkat etmemiş çöp bir evde yaşamaya başlamıştır.

Komşularından izole hayat süren Demet, bir gece ağırlaşan fobik tepkileri yüzünden hayatının en korkunç kâbusunu yaşayacaktır.

Cinler, periler, paranormal olaylar ve seri katillerle dolu gerilim ve korku filmlerinden sıyrılıp daha çok insanların kendi hayatlarında karşılaştıkları şeyleri ele almaya çalışan film bu bölümde fobilerin insan aklını nasıl esir aldığını ve bir insana neler yaptırabileceğini gözler önüne semektedir.


İllüzyon

Yönetmen: Marta Minorowicz / Oyuncular: Agata Buzek, Marcin Czarnik, Malgorzata Hajewska, Anna Paliga, Sandra Drzymalska, Karol Bernacki, Paulina Walendziak, Joanna Gonschorek, Jacek Bala, Marzena Nieczuja-Urbanska, Robert Ciszewski, Piotr Boratynski, Marcin Kasprzak, Jaroslaw Tyranski, Wojciech Namiotko, Michal Czyz, Michal Kowalski, Piotr Lukawski, Zbigniew Ceplin, Maciej Richter, Dariusz Groth, Jerzy Kedzior, Tymoteusz Kaniewski, Adam Kordowski, Szymon Szenk, Jan Rzezniczak, Antoni Zukowski, Kornelia Krajnowska, Hubert Kunc, Maria Blaszkiewicz, Mikolaj Schowcher, Szymon Mrowiec, Artur Drewnowski / Süre: 90 dakika
 

 

Duygusal ağırlığı ve görsel olarak çarpıcı manzaralarıyla dikkat çeken bir keşif filmi…


Netflix'in Polonya Yapımı Dramalar kategorisinde gösterime giren Illusion (luzja) adlı bu film; insan ruhunun gücü hakkında, trajik olasılıklara karşı kabul ve uyum arasındaki dengeyi aramakla ilgili bir hikâyeyi ele alıyor.

Hannah kayıp kızı onu kargaşa içinde bıraktıktan sonra umutsuz bir şekilde hayatına devam ederken çarpık bir gerçeklik ile kızının yokluğunu kabullenmek arasındaki ince bir çizgide yürümeye başlar.

Karolina, harap olmuş annesi Hannah, bir sahil kasabasında son derece mantıksız da olsa kendi soruşturmasına başladığında aylardır kayıptır.

Hanna, ergenlik çağındaki kızını ararken bazı gerçeklerle yüzleşirken, bu onun pek çok şeyi sorgulumasına sebep olur.

Bu deneyimler onun gözlem yeteneğini güçlendirir ve bu da nihayetinde mucizenin ötesine geçen bir saf algı anına yol açar.


Jana Gana Mana

Yönetmen: Dijo Jose Antony / Oyuncular: Prithviraj Sukumaran, Suraj Venjaramoodu, Mamta Mohandas, Mammootty, Vincy Aloshious, Dhanya Ananya, Rajesh Babu, Raja Krishnamoorthy, Sri Divya, Dhruvan, Pasupathi Raj, Shammi Thilakan, Ilavarasu, Priyanka Nair, G.M. Sundar, Vinod Sagar, Vaishnavi Venugopal, Harikrishnan, Josekutty, Midhun Venugopal, Anand Bal, LittleDarshan, Benzi Mathews, Shari, Mohammad Farman Ali, Prabhat Singh Bhadauriya / Süre: 162 dakika
 

 

KanunIara dayanan adIi muhakemeIerden daha büyük bir muhakeme vardır ki, bu da her kişinin kendi vicdanıdır…


Netflix'in Hindistan Yapımı Dramatik Mahkeme Filmleri kategorisinde gösterime giren Jana Gana Mana adlı bu filmde; bir üniversite profesörünün acımasızca katledilmesi öğrenci eylemlerini tetikler.

Bunun üzerine bir polis soruşturma başlatırken bir avukat da mahkeme salonunda adalet arayışına girer.

Zaten kardeşinin ölümüyle harap olan avukat ilgili makamlardan adalet ister, ancak ne yazık ki kimsenin ona yardım etmeye zahmet etmediğini hemen anlar.

Bu kayıtsızlığa daha fazla dayanamayan avukat kendi adaletini uygulamak için şiddet kullanan bir kanunsuz olarak sokaklara döner.


Küçük Bheem ile Büyük Maceralar: Tac Mahal Sevgisi

Yönetmen: Rajiv Chilaka / Oyuncular: Aranya Kaur, Sabina Malik, Nishka Raheja, Samriddhi Shukla / Süre: 20 dakika
 

 

Popüler Bheem serisinden okul öncesi çocuklar için konuşma içermeyen, slapstick türünde yeni bir film…


Okul öncesi çocuklara yönelik bir animasyon dizisinin devamı olan ve Netflix'in Hindistan Yapımı Çocuk Filmleri kategorisinde gösterime giren Mighty Little Bheem: I Love Taj Mahal adlı bu özel filmde; güzelliğiyle meşhur Tac Mahal'e giden Bheem, küçük bir kızın kayıp oyuncak ayısını başka biri çalmadan önce geri vermeye çalışır.


Lewis Hamilton: The Winning Formula

Yönetmen: Piers Garland / Oyuncular: Jenson Button, Lewis Hamilton / Süre: 64 dakika
 

 

F1'in gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden olan Hamilton'un cüretkâr hikayesi…


GAİN'in Biyografik Belgeseller kategorisinde gösterime giren Lewis Hamilton: The Winning Formula adlı bu yapım; Formula 1'in gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden Lewis Hamilton'ın cüretkâr ve zorluklarla dolu hikayesini hayranlarıyla buluşturuyor.

Endüstrinin önde gelen isimlerinin yorumlarıyla, efsane pilotun kariyerini mercek altına alan film, Lewis Hamilton'un, F1'in tek siyah pilotu olarak bir rekortmene dönüşme serüveninde hayaller, cesaret ve kararlılıkla bezeli hayatını gözler önüne seriyor.

Hamilton, karting pistlerinde dikkat çeken bir genç yetenek olduğu günlerden, motor sporları dünyasının zirvesine ulaşana dek önyargılar ve ayrımcılıkla baş etmek zorunda kaldı.

İngiliz kültürünün en yüksek onurlarından birinin bahşedildiği Sir Lewis Hamilton, sporun ötesine geçerek sektördeki onlarca yıllık sorunları gün ışığına çıkardı.

Bugün Lewis, Formula 1 tarihinde daha önce görülmemiş bir hayat tarzını ve anlayışı simgeliyor.

Şampiyonluklar kazanmanın dışında, fethettiği endüstrinin yapı taşlarını ve sporun temsil biçimini değiştirmek için sarf ettiği çabayı gözler önüne seren belgesel, Formula 1 dünyasının açılmamış kapılarını da aralıyor.


Mutluluğa İkinci Şans

Yönetmen: Ginanti Rona / Oyuncular: Aurélie Moeremans, Abimana Aryasatya, Ardhito Pramono, Cantika Abigail, Azizah Hanum, Ryoichi Adityo Hutomo / Süre: 59 dakika
 

 

Aşk her zaman yaralayan bir şey değildir…


Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Filmler kategorisinde gösterime giren Story of Dinda: Second Chance of Happiness adlı bu filmde; sahiplenici erkek arkadaşıyla zehirli bir ilişki içinde sıkışıp kalan bir kadın, sorunları hakkında başka bir adama güvenirken onunla arasında gelişen ilişkide teselli bulur.

Dinda sadece mutlu olmak isteyen bir kadındır, ama çoğu zaman gerçekler beklentilerle çakışır.

Yaşadığı son ilişki yüzünden aşktan dili yanan Dinda günün birinde ona bambaşka duygulara sürükleyen biriyle tanışır.

Ona sonsuz sakinlik, çocuksu bir özgürlük ve saygı duyulan bir olgunluk kazandıran bu ilişki sayesinde Dinda, bu hayatta acı vermeyen bir aşk olduğuna inanır ki Pram ile yaşadığı şey bunun en büyük kanıtıdır.


Müsfer: Cin Kabilesi

Yönetmen: Massimo Manjjed / Oyuncular: Engin Kahya, Zülfü Hamit Altın, Murat Duran, Zekai Yılmaztürk / Süre: 67 dakika
 

 

Bitmeyen paranormal ve sıra dışı olaylar…


Chantier Films dağıtımı ve Aria Films iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Müsfer: Cin Kabilesi; amcasının cenazesi için uzun yıllardır gitmediği köyüne dönen Kadir'in başından geçenleri konu ediniyor.

Kadir, amcasının beklenmedik ölümü sonrasında cenazesinin toprağa verilmesi için uzun yıllardır hiç gitmediği ve görmediği köyüne dönmek zorunda kalır.

Ancak amcasının bu gizemli ölümü onun herkesten sakladığı büyük bir sırrı ortaya çıkarır ve sonrasında ise Kadir'in yaşayacağı bir dizi gizemli ve şüpheli olayları başlatır.


Örümcek ve Kız

Yönetmen: Ramon Zürcher, Silvan Zürcher / Oyuncular: Henriette Confurius, Liliane Amuat, Ursina Lardi, Flurin Giger, André Hennicke, Ivan Georgiev, Dagna Litzenberger-Vinet, Lea Draeger, Sabine Timoteo, Birte Schnöink, Yuna Andres, Ella Gfeller, Dorian Heiniger, Margherita Schoch, Philippe Schuler, Seraphina Schweiger / Süre: 98 dakika
 

 

Değişim, fanilik, yakınlık ve ayrılık acısı üzerine şiirsel bir balat…


Başka Sinema dağıtımı ve Bir Film iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan The Girl and The Spider (Das Mädchen und die Spinne) adlı bu trajikomik film; iki ev arkadaşı olan Lisa ile Mara'nın başından geçenleri konu ediniyor.

Ev arkadaşı olan Lisa ve Mara adındaki iki genç kadının arkadaşlığı Lisa'nın tek başına yaşayacağı kendi evine geçmek istemesiyle sona ermek üzeredir.

Lisa ne istediğine karar vermiş olsa da geride kalan Mara bu değişime pek hazır değildir.

İki gün, bir gece boyunca koliler hazırlanır, duvarlar boyanır, aradaki uçurumlar derinleşir, özlemler büyür ve duygusal bir fırtına başlar.

Ev arkadaşlığı ötesinde bir dostluk bağına sahip ikili arasındaki gerilim, araya Lisa'nın annesinin, bir usta ve çırağının, komşunun, evin sessiz sakini örümceğin girmesiyle kâh artar kâh azalır.

Arzularının yönlendirmesiyle kırılgan bir evrende gezinmekte olan iki arkadaşın başından geçen bu trajikomik taşınma felâketi, değişim ve geçicilik, ayrılık acısı ve yakınlık ihtiyacı hakkında şiirsel bir şarkı gibidir.

Yenilikçi bir sinema diline sahip yönetmen ikiz kardeşler Ramon ve Silvan Zürcher'in insanların birlikteliği hakkındaki bu günlük yaşam incelemesi, bir peri masalı ve kırılgan bir dünyanın psikolojik portresi arasında dolanan insan ilişkileri biçimlerinin şiirsel bir gözlemini oluşturuyor.


Paris, 13. Bölge

Yönetmen: Jacques Audiard / Oyuncular: Lucie Zhang, Makita Samba, Noémie Merlant, Jehnny Beth, Camille Léon-Fucien, Oceane Cairaty, Anaïde Rozam, Pol White, Rong-Ying Yang, Geneviève Doang, Xing Xing Cheng, Fabienne Galula, Lilian Nze Nong, Ornella Nzingoula, Tony Zola, Stéphanie Germonpré, Léo Mira, Léa Rostain, Agathe Mougin, Isadora Guzniczak, Raphaël Quenard, Teki Latex, Jules Benchetrit, Hugo Lacroix, Théotim Leclerc, Jeanne Disson, Nicolas Godart, Lumina Wang, Yves Yan, Annabelle Milot, Carl Malapa, Bruno Dondero, Lijun 'Lili' Wi-Kupiec, Steve Chaban, Mattéo La Capria, Feng Lili, Feichan Zeng, Line Phé, Weiting Chao, Tom Mairat, Patrick Guérineau, Sacha Petronijevic, Jiaxi Gao, Najim Zeghoudi, Lily Rubens, Soumaye Bocoum, Tony Harrisson, Misungui Bordelle, Carrie Lam, Stephen Manas, Rose Harlean / Süre: 105 dakika
 

 

ABD edebiyatının en büyük çağdaş yeteneklerinden Adrian Tomine'in yimi birinci yüzyılın sesi olarak tanımlanan Killing and Dying adlı grafik romanının beyazperde uyarlaması…


Film festivallerinin gözdelerini izleyicileriyle buluşturan MUBI'nin Aşk Zamanı kategorisinde gösterime giren Paris, 13th District (Les Olympiades) adlı bu film; yolları Paris'in 13'üncü bölgesinde kesişen dört genç insanın portresini kadrajına alıyor.

Filmde Émilie, Nora'ya ilgi duyan Camille ile tanışır ve yolları Amber ile kesişir.

Yaşadığımız çağın ve aşıklar şehri Paris'in ruhunu yakalayan zarif ve hayat dolu bu hikâyenin mekezindeki üç kadın ve bir erkek; Émilie, Nora, Amber ve Camille… bazen arkadaş, bazen sevgili ve çoğu zaman her ikisi birden oluyor.

Filme adını veren Paris'in 13'üncü Bölgesi'nde yer alan kozmopolit, modern, hareketli, gri apartmanlarla dolu Les Olympiades mahallesinde geçen olay örgüsünde yönetmen, dört gencin birbirleriyle değişken ilişkilerini gözlemlerken bir yandan da çağdaş dünyada aşkın yeni halini siyah beyaz görüntüler ve akıcı diyaloglarla yansıtıyor.

Aşk, dostluk ve cinselliği zekice harmanlayan Jacques Audiard, Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi'nden tanıdığımız senarist Céline Sciamma ve oyuncu Noémie Merlant'ı bu filmde yeniden bir araya getiriyor.

Céline Sciamma ve Léa Mysius tarafından kaleme alınan bu hayat dolu modern hikâye, Fransa'nın başkentinde arkadaş ve sevgili olmak arasında gidip gelen dört genç yetişkine odaklanarak dijital çağda hayatı, aşkı ve bağlanma arayışını keşfediyor.


Payidar: Gazi'nin Büyük Tablosu

Yönetmen: Görkem Uludüz, Onur Ögden / Oyuncular: Mert Baymak, Aycan Balkan, Meral Navdar, Ziver Navdar, Berke Swec, Kaya Deniz Yalçın / Süre: 91 dakika
 

 

Atatürk'ün çoğu insan tarafından bilinmeyen özelliklerinin anlatıldığı bu eser, birçok ilke imza atıyor…


CJ ENM dağıtımı ve Uludüz Medya iş birliğiyle gösterime giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Payidar: Gazi'nin Büyük Tablosu adlı belgesel; Atatürk'ün kişisel hayatının yanı sıra sanata olan tutkusuna da odaklanıyor.

Bir baş sanatçı olarak tasvir edilen Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve payidar kalacak o büyük tablosu Türkiye Cumhuriyeti'nin konu alındığı belgesel, duygusal anlatımları ile olduğu kadar, canlandırma sahnelerinde gösterilen büyük özen ile de izleyicileri adeta sürükleyecek bir yapıt.

Ana teması Atatürk'ün özel hayatı, kişiliği ve sanat tutkusunun olduğu filme, Ulu Önder'in sevdiği şarkılar eşlik ediyor.

Geniş kadrosu, anlatım dili ve canlandırma sahnelerindeki benzerlikler izleyicileri adeta döneme götürürken, Atatürk'ün yaşayan amcazadesi Selin Söğütlügil'in birinci ağızdan ve doğrudan kaynakçalarla olan anlatımına, bir sanatçı gözü ile eşlik eden büyük ustalar Bedri Baykam ve Müjdat Gezen de belgesele adeta renk katıyor.


Pi Sonsuzluk

Yönetmen: Yılmaz Aydın / Oyuncular: Umut Özalp, Wilma Elles, Taner Şahin, Güney Kılınç / Süre: 85 dakika
 

 

Pi sayısının gizemini çözmeye çalışan bir öğretmenin başından geçen esrarengiz olaylar…


Skypic Film dağıtımı ve Fi Yapım iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Pi Sonsuzluk; küçüklüğünden beri kendisi için çevresindeki herkesin bir sayısal karşılığı olan fizik öğretmeni Burak'ın hikâyesini anlatıyor.

Özel bir kolejde fizik öğretmeni olan Burak, mesai arkadaşları ve çevresi tarafından sevilen biri olmakla beraber, aykırı biri olarak da tanınmaktadır, çünkü ders anlatımını sıra dışı tarzda yapar.

Çocukluğundan beri sayılara meraklı olan ve sayıların gizemini savunan Burak, çevresindeki herkesin sayısal bir karşılığı olduğuna inanmaktadır.

Bu durum bazı velilerin hoşuna gitse de gitmeyenlerin sayısı da o kadar fazladır ve bu velilerin şikâyeti üzerine hakkında soruşturma açılır.

Durum bu noktya geldiğinde Burak öğretmen bir gün ailesinden kalan sandığı karıştırırken, çocukluğundan kalan en sevdiği oyuncağı, abaküsü bulur.

Gece boyunca tıpkı çocukluğundaki gibi abaküsü ile oynayan Burak öğretmen ertesi gün uyanınca yine okuluna gider fakat ortada bir tuhaflık vardır, çünkü kimse onu tanımamaktadır.

Başta kendisine şaka yapıldığını zanneden Burak öğretmen için durum hiçte öyle değildir.

Artık Burak öğretmenin kendince numaralandırdığı hiç kimse onu tanımamaktadır.


Plastik Ülke

Yönetmen: Dandhy Dwi Laksono, Rahung Nasution / Oyuncular: Prigi Arisandi, Tiza Mafira, Gede Robi / Süre: 98 dakika
 

 

Tek kullanımlık plastik kirliliğine karşı verilen bir mücadele…


Aynı adlı bir diziden uyarlanan ve Netflix'in Belgesel Filmler kategorisinde gösterime giren Plastic Island (Pulau Plastik) adlı bu dikkat çekici film; Endonezya'da plastik kirliliğine karşı savaşmak için güçlerini birleştiren bir müzisyen, bir biyolog ve bir avukatı kadrajına alıyor.

Ekolojik ve politik sorunları ele alma konusunda geniş deneyime sahip olan üç aktivistin verdiği bu mücadele Endonezya'daki plastik kirliliğinin boyutunu, gıda zincirimize nasıl girdiğini, sağlığımızı nasıl etkilediğini ve plastik kirliliği krizini ele almak için neler yapılabileceğini araştırıyor.

Herkesi gerçek anlamda harekete geçmeye ve tek kullanımlık plastiklere olan bağımlılığı ve neden olduğu sorunları azaltmaya teşvik etmeyi ve bu yönde neler yapılabileceği konusunda ilham vermeyi amaçlayan film, Endonezya'daki insanlık tarihinde, sorunları yeni sorunlar yaratmadan çözmeye çalışmak için bell başlı noktalara dikkat çekiyor.

Dünyamızı korumak için harekete geçme zamanı!

Tek kullanımlık plastik ürünleri ve ambalajları reddetmek gibi günlük yaşamlarında küçük adımlar atmaya ne kadar çok insan dahil olursa, gezegenimizi korumak için getirebileceğimiz olumlu değişim o kadar büyük olur.

Bu amaçla film, bir araya gelerek ve güçlerimizi birleştirerek, hükümetleri ve şirketleri gerçek bir değişim yapmaya, tek kullanımlık plastiklere olan bağımlılığı azaltmaya ve tek kullanımlık plastik kirliliğini durdurmaya teşvik edebilmenin yollarını izleyicilerine gösteriyor.


Prenses Diana'nın Son Günleri

Yönetmen: Jordan Hill, Brian Aabech / Katkıda Bulunanlar: Tony Blair, Paul Burrell, James Hewitt, Hasnat Khan, Cheril Lee, Katie Nicholl, Prince Charles, Princess Diana, Queen Elizabeth II, Charles Spencer, Camilla Tominey / Süre: 52 dakika
 

 

Özgünlüğü ve cömertliğiyle milyonların kalbini kazanan Prenses Diana, yıllar boyu küresel basının gözleri önündeydi, ancak kraliyet evliliğinin prangalarından kurtulup hayatı kendi kurallarına göre yaşamaya başladı, ta ki her şey acı bir feryatla son bulana kadar: İşte Galler Prenses'inin kaderini belirleyen son günleri…


GAİN'in Biyografik Belgeseller kategorisinde gösterime giren The Last Days of Princess Diana adlı bu yapım; Prenses Diana'nın hüzün dolu son günlerine odaklanıyor.

Yapım, prensesin ölümünün monarşi kurumunu nasıl sarstığını ve bir ülkeyi devrimin eşiğine nasıl getirdiğini, dönemin en yakın tanıklarının yorumları eşliğinde anlatıyor.

İngiliz kraliyet ailesinin önemli üyesi ve Galler Prensesi Diana 1997'ye kadarki on yıllık süre boyunca yaşamını spot ışıklarının altında geçirdi.

Sahiciliği ve cömertliğiyle tüm dünyada milyonlarca kişinin sevgisini ve hayranlığını kazandı ve bir masal prensesinden güçlü ve bağımsız bir figüre dönüştü.

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in oğlu Prens Charles ile evliliğini sonlandırdıktan sonra, dünyayı bu kez kendi bildiği şekilde fethetmeye hazırdı, ancak her şey bir anda son bulacaktı.

2021 yapımı, Jordan Hill imzalı belgesel, prensesin ilham verici ve hüzünlü hikayesine dair izleyiciyle buluşan en son yapımlardan biri olma özelliğini taşıyor.

Belgesel, Diana'nın ölümünün monarşi kurumunu nasıl kökten sarstığını ve bir ülkeyi nasıl devrimin eşiğine getirdiğini dönemin tanığı önemli isimlerin görüşleri eşliğinde aktarıyor.

Tony Blair, Charles Spencer, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ve Prens Charles'ın söz konusu dönemdeki yorumları da yeniden ekrana taşınıyor.


Rüzgargülü

Yönetmen: Meryem Beyza Er / Oyuncular: Murat Akkoyunlu, Hande Katipoğlu, Yılmaz Gruda, Pelin Candar, Ebrar Alya Demirbilek / Süre: 96 dakika
 

Hayata dair sıcacık mesajlar veren güzel bir aile filmi…

 

 

CJ ENM dağıtımı ve Kum Film - K. A. Yapım iş birliğiyle vizyona giren, bu hafta sinemalarda izleyebileceğiniz filmlerden biri olan Rüzgargülü; dedelerinin yaptığı şaşırtıcı ve çok teferruatlı plan ile kendilerini esrarengiz bir oyun şatosundaki gizemli ve karışık bir oyunun içinde bulan, birbirlerinden oldukça uzak yerlerde büyümek zorunda kalan beş maceracı çocuğun olağanüstü merak uyandırıcı hikâyesini konu ediyor.

Sinemamızda son yıllarda artış gösteren tamamen çocuklara yönelik kurmaca filmlerin en yeni ve sonuncusu beyazperdede izlenmek üzere tüm çocukları bekliyor.


Tata ile 100 Gün

Yönetmen: Miguel Ángel Muñoz / Oyuncular: Luisa Cantero, Miguel Ángel Muñoz / Süre: 82 dakika
 

 

Tatlı, sevgi dolu ve gerçekten ilham verici…


Netflix'in Belgesel Filmler kategorisinde gösterime giren 100 Days with Tata (100 días con la Tata) adlı bu filmde; pandemi sırasında aktör Miguel Ángel Muñoz, Instagram yıldızı olan 95 yaşındaki sevgilisi Tata ile küçük bir dairede yaşadığı 100'den fazla günü belgeliyor.

Söylenmesi gereken fazla bir şey yok; sadece izleyin ve Tata ile Miguel'e âşık olun.


Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrimiçi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2022 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


beIN CONNECT

Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün, izleyicilerine diledikleri zaman arzu ettikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT, bu ay birbirinden güzel filmleri evinize getirmeye devam ediyor. Platformun zengin kütüphanesinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Çıkış Planı (Selvmordsturisten / Exit Plan, 2019)
  • Çok Satanlar (Best Sellers, 2021)
  • Düşkapanı (Dreamkatcher, 2020)
  • Kayıp Kız (Still Here, 2020)
  • Louis Wain'in Renkli Dünyası (The Electrical Life of Louis Wain, 2021)
  • Yol Arkadaşım (2017)

MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI, dünya festivallerinde dikkat çekmiş yapımlardan oluşan geniş seçkisini özel yayın kuşaklarıyla sinemaseverlerle buluşturmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Aether (2019)
  • Cameron Post'a Ters Terapi (The Miseducation of Cameron Post, 2018)
  • Hizmetçi (Hanyo / The Housemaid, 1960)
  • Kadınların Cevabı: Bizim Bedenimiz, Bizim Cinsiyetimiz (Réponse de Femmes: Notre Corps, Notre Sexe / Women Reply, 1975)
  • Kara Kız (La Noire de… / Black Girl , 1966)
  • Paramparça (Aus dem Nichts / In the Fade, 2017)

Netflix

190'dan fazla ülkede 221 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in bu hafta kütüphanesinde öne çıkan filmler şöyle:

  • Alan Partridge (Alan Partridge: Alpha Papa, 2013)
  • Altın Pusula (His Dark Materials: The Golden Compass, 2007)
  • Amerikan Pastası III: Düğün (American Wedding, 2003)
  • Ateşten Uzak Durun (Keep Away from Fire / Lejos del fuego, 2019)
  • Ayı Paddington 2 (Paddington 2, 2017)
  • Beni Eşleştir (Make Me a Match, 2013)
  • Bir Günlük Adam (Man for a Day, 2012)
  • Bu Dünyanın Dışında (The Space Between Us, 2017)
  • Büyücüler Kulübü (The Craft, 1996)
  • Büyüleyici Bir Serap (Dazzling Mirage, 2014)
  • Craigslist Katili (The Craigslist Killer, 2011)
  • Çöl Kahvesi (Desert Coffee, 2017)
  • Demir Yumruklu Adam 2 (The Man with the Iron Fists 2, 2015)
  • Dövüşçü (The Fighter, 2010)
  • Eduardo Souto de Moura İle Sohbet (Conversaciones con Eduardo Souto de Moura, 2016)
  • Efsane (Legend, 2015)
  • Efsane Beşli (Rise of the Guardians, 2012)
  • Federico Correa (2015)
  • Genç Ölürüz (We Die Young, 2019)
  • Görevimiz Tehlike (Mission Impossible, 1996)
  • Görevimiz Tehlike II (Mission Impossible II, 2000)
  • Görevimiz Tehlike 4: Hayalet Protokol (Mission Impossible: Ghost Protocol, 2011)
  • Hayalet Yazar (The Ghost Writer, 2010)
  • Hep Yanınızdayım (Lean on Me, 1989)
  • Juan Navarro Baldeweg (2014)
  • Kalp Atışı (Detak: Tarian Lengger Maut / Heartbeat, 2020)
  • Kayıp Cennet (Paradise Lost, 2014)
  • Kırlangıçlar ve Amazonlar (Swallows and Amazons, 2016)
  • Lanetli Çocuk (The Boy, 2016)
  • Madagaskar 2: Afrika'dan Kaçış (Madagascar: Escape 2 Africa, 2008)
  • Manolo Sanlucar, Miras (Manolo Sanlucar, The Legacy / Manolo Sanlúcar, el legato, 2019)
  • Manuel Gallego (2014)
  • Menese (2019)
  • Monty Python İle Hayatın Anlamı (Monty Python's The Meaning of Life, 1983)
  • Mr. Bean Tatilde (Mr. Bean's Holiday, 2007)
  • Neler Kaybedildi (What Has Been Lost, 2019)
  • Norman Foster İle Sohbet (Conversaciones con Norman Foster, 2018)
  • Onur (Pride, 2014)
  • Oyuncular Kulübü (The Players Club, 1998)
  • Ölümcül Tuzak (The Hurt Locker, 2008)
  • Ölümsüz Aşk (The Crow, 1994)
  • Ölümüne Savaş (Half Past Dead, 2002)
  • Peter Eisenman İle Sohbet (Conversaciones con Peter Eisenman, 2018)
  • Piyano (Piano, 2017)
  • Samurayın Ayak İzleri (Las huellas del samurai / The Samurai's Footsteps, 2018)
  • Seninle Birlikte (Together Together, 2021)
  • Sevimli Aile Vegas'ta (Vegas Vacation, 1997)
  • Silici (Eraser  1996)
  • Siyahlı Kadın (The Woman in Black, 2012)
  • Suzuz Yaşamak (Living Without Water, 2016)
  • Süper Ot (How High, 2001)
  • Swooni (Hotel Swooni, 2011)
  • Tai Chi'nin Adamı (Man of Tai Chi, 2013)
  • Truva (Troy, 2004)
  • Öldür.com (Untraceable, 2008)
  • Ucubeler Sirki: Vampirin Çırağı (Cirque du Freak: The Vampire's Assistant, 2009)
  • Uçakta Şenlik Var (Soul Plane, 2004)
  • Umut Işığım (Luce Mia / My Beacon of Hope, 2015)
  • Uzun Hafta Sonu (Long Weekend, 2021)
  • Veba (Carriers, 2009)
  • Yanan Aşk (Burning Love, 2012)
  • Yeraltı Canavarı 5 (Tremors 5: Bloodlines, 2015)
  • Zafer Bizimdir (We Are Marshall, 2006)

SinemaTV

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun yanı sıra D-Smart, TV+ ve KabloTV platformları üzerinden de yayın yapan SinemaTV, yerli ve yabancı farklı türlerdeki kanallarında pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş aksiyon, macera, korku, komedi ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.

SinemaTV'nin izleyicilerine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Eve Yolculuk (Evge / Homeward, 2019)
  • Hiçbir Zaman Burada Değildin (You Were Never Really Here, 2017)
  • İlk Öpücük (2017)
  • Profesör (The Professor, 2018)
  • Son Mohikan (The Last of the Mohicans, 1992)
  • Tek Atış (One Shot, 2021)
  • Yabancı (Exil / Exile, 2020)
  • Yalanlar Şehri (City of Lies, 2018)
  • Yetenekli Simon (La dernière vie de Simon / Simon's Got a Gift, 2019)

SPI International

Ülkemizin yanı sıra 25 ülkede 30 milyon kişiden oluşan geniş bir abone kitlesine ulaşan uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde yer alan, popüler TV dizileri, gişe rekorları kıran Hollywood filmleri, yılların eskitemediği klasikler ve farklı türlerde içerikler sunan FilmBox ile etkileyici öyküleri, dünya yıldızları ile buluşturan sinema filmleriyle ekranlara heyecan ve eğlence katmaya devam ediyor.

Oscar ödüllü bir ustanın gözünden hayata farklı bir bakış, hareketli sahnelerle heyecan veren ölümsüz bir masal ya da eğlenceli bir romantik bir komedi; aileniz ve sevdiklerinizle güzel zaman geçireceğiniz birbirinden güzel üç film, bu hafta, iyi filmlerin adresi FilmBox ekranlarında sizi bekliyor.

  • Aladdin'in Yeni Maceraları (Les nouvelles aventures d'Aladin / New Adventures of Aladdin, 2015)
  • Can Dostlar (House of D, 2004)
  • Taze Gelin Şaşkın Damat (Wedding Daze, 2006)

SPI International bünyesinde HD kalitesiyle izleme deneyimiyle ödüllü belgeseller sunan kanalı DocuBox HD de bu hafta hayvanların benzersiz dünyasına misafir olacağınız aşağıdaki ilginç yapımlarla muhteşem deneyimlerin kapısını açıyor.

  • Bolivya, Küçük Böcekler, Büyük Paralar (Bolivia Small Beetles Big Money, 2014)
  • Penguen Cenneti Falkland Adaları (Falkland Islands Penguins Advancing Forward, 2014)
  • Sumatra'nın Son Orangutanları (The Last Orangutans of Sumatrai, 2014)

FilmBox ve DocuBox HD izlemek isteyen sinemaseverler, seçkin TV platformları, Vodafone TV, KabloTV ve D-Smart üzerinden bu kanallara ulaşılabiliyor.

Sinemaseverler FilmBox içeriklerine ayrıca, www.filmbox.com websitesi ve FilmBox+ uygulaması kullanılarak bilgisayar, tablet ve mobil telefon ekranlarından da ulaşılabiliyor.


TRT 1 & TRT 2

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri orijinal dilleriyle sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle:

  • Beyaz Sayfa (Poppie Nongena, 2019)
  • Camdan Kale (The Glass Castle, 2017)
  • Charlie'nin Çikolata Fabrikası (Charlie and the Chocolate Factory, 2005)
  • Çingene (Cigan / Gypsy, 2011)
  • Çok Şey Bilen Adam (The Man Who Knew Too Much, 1956)
  • Dersu Uzala (1975)
  • İyi Elma (Bonne pomme / Nobody's Perfect!, 2017)
  • Kar Beyaz (2010)
  • Kimliksiz (Unknown, 2011)
  • Kuklalı Köşk: Hırsız Var (2019)
  • Örümcek-Adam: Eve Dönüş (Spider-Man: Homecoming, 2017)
  • Sıkı Dostlar (The Deadly Companions, 1961)
  • Şendul Şaban (1985)
  • Tatil Kitabı (2008)
  • Tatlı ve Kirli (Sweet and Lowdown, 1999)


Festival ve Etkinlik Ajandası

Adana Altın Koza Film Festivali

Adana Büyükşehir Belediyesi Başkanı Zeydan Karalar'ın başkanlığında düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde geri sayım başladı.

29'uncusu düzenlenen festivalin Türk edebiyatının en önemli yazarlarından Orhan Kemal'in adını taşıyan, "Orhan Kemal Emek Ödülleri" bu yıl Zihni Göktay, Suzan Kardeş ve Zafer Ayden'e verilecek.

Sanat dünyamızın önemli oyuncularından Yetkin Dikinciler'in sunuculuğunda 12 Eylül Pazartesi akşamı gerçekleşecek festivalin açılış gecesinde Orhan Kemal Emek Ödülleri sahiplerini bulacak.
 

 

Emek Ödülleri, Türk tiyatrosu ve Türk sinemasına verdiği katkılardan dolayı Zihni Göktay'a; makyaj sanatçısı, oyuncu ve şarkıcı Suzan Kardeş'e; Sine Sen (Sinema Emekçileri Sendikası) Eski Başkanı ve 40 yıldır Sine Sen'in yönetim kurulunda yer alan Zafer Ayden'e takdim edilecek.
 

 

Altın Koza'nın "Ulusal Yarışma" filmleri belli oldu

Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 12-18 Eylül 2022 tarihleri arasında düzenlenecek olan 29'uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nin merakla beklenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması'nda yer alan filmler de açıklandı.

50 filmin başvurduğu yarışmada sekiz film, "Altın Koza Ödülleri" için jüri karşısına çıkacak.
 

 

Bu sene üç filmin dünya prömiyerini bir filmin de Türkiye prömiyerini yapacağı festivalde Altın Koza için yarışacak filmler şöyle:

  • Bana Karanlığını Anlat (Yönetmen: Gizem Kızıl)
  • Bir Zamanlar Gelecek: 2121 (Yönetmen: Serpil Altın) - Dünya Prömiyeri
  • Çilingir Sofrası (Yönetmen: Ali Kemal Güven)
  • Ela ile Hilmi ve Ali (Yönetmen: Ziya Demirel)
  • Kabahat (Yönetmen: Ümran Safter) - Dünya Prömiyeri
  • Mendirek (Yönetmen: Cem Demirer) - Türkiye Prömiyeri
  • Suna (Yönetmen: Çiğdem Sezgin) - Dünya Prömiyeri
  • Yaban (Yönetmen: Tareq Daoud)

Yarışma seçkisi filmlerin hepsinin yönetmenlerinin ilk ya da ikinci filmleri olmaları ve yönetmenler arasında cinsiyet eşitliği sağlanması sinemamızdaki yenileşme ve gençleşme potansiyeline bir kez daha dikkat çekti.
 

 

29'uncu Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nin Uzun Metraj Film Yarışması'nın, başkanlığını yönetmen ve senarist Özcan Alper'in üstlendiği jürisinde, Odessa Uluslararası Film Festivali eski direktörü, Palic Uluslararası Film Festivali programcısı Julia Sinkevych, görüntü yönetmeni Gökhan Atılmış, oyuncu Nazan Kesal, oyuncu Levent Özdilek, müzisyen Fahir Atakoğlu, yazar ve akademisyen Prof. Dr. Umut Tümay Arslan yer alıyor.
 

 

Altın Koza'nın "Ulusal Belgesel" filmleri belli oldu

Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nin bu yıl ilk kez düzenlenen Ulusal Belgesel Film Yarışması'nda yer alan filmler de açıklandı.

53 filmin başvurduğu yarışmada on film "Altın Koza Ödülleri" için jüri karşısına çıkacak:

  • Bakırköy Underground (Yönetmen: Berkay Şatır)
  • Bir Zamanlar Yeşilçam: Abdurrahman Keskiner (Yönetmen: Mehmet Güreli)
  • Bu Ben Değilim (Yönetmen: Jeyan Kader Gülşen, Zekiye Kaçak)
  • Crossroads (Yönetmen: Mahmut Fazıl Coşkun)
  • Herkes Toprağa Gömülür, Ben Suya (Yönetmen: Fettullah Çelik)
  • Koudelka: Aynı Nehirden Geçmek (Yönetmen: Coşkun Aşar)
  • Köşe Başı Beklerim (Yönetmen: Neslihan Kültür)
  • Maffy's Jazz (Yönetmen: Deniz Yüksel Abalıoğlu)
  • Metamazon (Yönetmen: Can Adiloğlu)
  • Senin Yıllardır Gerçekleştirmeyi Beklediğin Bir Düş Var (Yönetmen: Pınar Fontini)
     

 

Dört filmin dünya prömiyerini yapacağı yarışmadaki belgeseller yapımcı ve yönetmen Sevinç Yeşiltaş, yapımcı ve yönetmen Vedat Atasoy ve yapımcı Derya Tarım'dan oluşan jüri tarafından değerlendirilecek.

Ödüller 17 Eylül akşamı düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak.
 

 

Altın Koza'dan Seçme Klasikler

Sinema tarihinin hepsi kendine özgü birer yaratıcı, kuramcı ve öncü olan, kendi kuşakları kadar gençleri de derinden etkileyen dört büyük ustası Satyajit Ray, Pier Paolo Pasolini, Luis Bunuel ve Robert Bresson 29'uncu Adana Altın Koza Film Festivali'nde özel gösterimlerle anılacak.
 

 

Satyajit Ray 101 yaşında

Hindistan ve dünya sinemasının büyük ustalarından Satyajit Ray'ın yüzüncü doğum yılı pandemi nedeniyle hakkıyla kutlanamadı.

Belgeseller ve kısa metrajlılar dahil 36 filme imza atan bu eşsiz sinemacı 101. yaşında filmografisinin en sevilen eserleriyle, Apu Üçlemesi'ni oluşturan Yol Ağıdı (Pather Panchali), Yenilmez (Aparajito), Apu'nun Dünyası (Apur Sansar) ile Adana'da anılacak.

Çocukluğundan yetişkinliğine Apu'nun mücadelelerle dolu yoksul hayatını anlatan üçleme İtalyan Yeni Gerçekçiliğinin Ray'ın sinema idealiyle harmanlanarak Hindistan'a uyarlanmasıdır.

Destanları, aşkları, melodramları kapsayan uzun müzikallerin kitleleri eğlendirerek unutturduğu dertleri ve meseleleri beyazperdeye yansıtan öncü filmlerdir.


Sinematek / Sinemaevi iş birliğiyle "Pasolini" ve "Bunuel"

Kadıköy Belediyesi Sinematek / Sinemaevi iş birliğiyle gösterilecek olan üç film de Ray sinemasıyla birlikte yoksulluk, cehalet ve sofuluğa rağmen eğitimin ve sanatın gücünü, umut ve inançla geleceğe yürüyen insanı anlatan bir sinema anlayışını tamamlayacak.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İtalyan sinemasının en etkili entelektüellerinden biri olan, sinemaya başlamadan önce şair, eleştirmen ve ressam olarak tanınan Pier Paolo Pasolini'nin yüzüncü yaşı dolayısıyla ilk filmi Dilenci (Accattone) gösterilecek.

1960 yapımı bu filmde İtalya'yı tüketim toplumuna dönüştüren ekonomik patlamanın yol açtığı sosyal ve kültürel yozlaşmayı eleştirir.

Gerçeküstücü sinemanın en önemli temsilcilerinden, filmlerinde yerleşik değerleri kıyasıya ve mizahla eleştiren, ikon kırıcı bir kültürel figür olarak ün kazanan Luis Bunuel'den iki kısa metrajlı film seçildi: Adını Salamanca'nın yoksul bölgesi Las Hurdes'ten alan, uluslararası alanda Ekmeksiz Toprak adıyla gösterilen 1937 yapımı, yarım saatlik sürrealist belgesel, Cumhuriyetçi propaganda yaptığı gerekçesiyle Franco rejimi tarafından yasaklandı.

Bunuel gerçekçi olma kaygısı gütmediği için son derece kışkırtıcı bir tavırla çektiği ve belgesel etiğine uymadığı için tartışmalı olan bu filmiyle radikal ve muhalif sinemacı kimliğini pekiştirdi.

Bunuel'in 5'inci yüzyılda yaşamış, bugünkü Adana Kozan'a bağlı Sis'te doğan Süryani Yaşlı Aziz Samaan'ın münzevi hayatından esinlenerek yaptığı 43 dakikalık film, keşişin, şeytanın kılıktan kılığa girerek onu baştan çıkarmaya çalışmasına rağmen, Halep yakınlarında bir sütunun tepesinde yaşayarak çile çekmesini konu alır.


Her devirde "Bresson"

Polonya sinemasının ustalarından Jerzy Skolimowski, 1966 tarihli Bresson klasiği, bir eşeğin çileli hayatını onun gözünden anlatan Rastgele Balthazar (Au Hasard Balthazar)'ı çağdaş bir yaklaşımla yeniden tasarladığı EO ile Cannes Film Festivali'nde Jüri Ödülü kazandı.

Seksen dört yaşındaki yönetmenin bu cesur adımını hem yenilikçi yaklaşımını daha iyi vurgulamak ve geçen yıl yüz yirminci doğum yılı olan Bresson'u anmak için Rastgele Balthazar da programa alındı.

Saf sinemanın kuramcısı Bresson'un en sevilen filmi büyük perdede sinemaseverlerle buluşacak.

Dünyaca ünlü güncel sanatçı Ergin Çavuşoğlu'nun bu klasikten yola çıkan Başkalık (Alterity) adlı tek kanallı video çalışması ise Bresson'un her devirde süren etkisinin bir sanatsal yorumu olarak EO ile birlikte gösterime sunulacak.
Skolimowski, Fransa'nın Pirene bölgesinde bütün sahiplerinden kötü muamele gören Balthazar'ı Polonya'dan bir sirk hayvanına dönüştürdü.

Başkalık'ta Çavuşoğlu, Bresson'un filmindeki çocukların kötü kaderini bilinçli olarak es geçerek, eşeği, doğanın kırsal ve engebeli manzaralarının fonunda kurulmuş gerilim yüklü bir ahlak ve ihanet hikayesinde kurban olan ana kahraman biçiminde tasvir ediyor.

Çavuşoğlu, filmini sunmak ve izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere Adana'ya gelecek.


Film Adana'da izlenir

29'uncu Adana Altın Koza Film Festivali'nde Cannes başta olmak üzere dünya festivallerinin en iyilerinden oluşan 33 filmlik seçki Kadir Beycioğlu anısına gösterilecek.

Seçkide Claire Denis, Dardenne Biraderler, Cristian Mungiu, Hirokazu Koreeda gibi ustaların yanı sıra genç yeteneklerin filmleri de yer alıyor.

Türkiye'nin en sinemasever izleyici profillerinden birine sahip olan Adana Altın Koza Film Festivali kapsamında bu yıl, 34 ülkeden 33 filmin gösterileceği gerek kazandıkları ödüller gerek yönetmenleri açısından çarpıcı bir seçki oluşturuldu.

Önde gelen festivallerden ödüllü yapımlar, usta yönetmenlerin yeni filmleri, iklim değişimi ve yoksulluk temalarının işlendiği özel seçkiler geçen yıl vefat eden Sinema Koordinatörü Kadir Beycioğlu anısına gösterime sunulacak.


Cannes Film Festivali'nin en iyileri

Günümüz Fransız sinemasının özgün yaratıcılarından; Çikolata'dan 35 Tek Rom'a, Beyaz İnsan'dan İyi İş'e bir dizi klasiğe imza atan Claire Denis, Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü kazanan "Öğle Güneşinde Yıldızlar"da izleyicileri filmlerinde aşina oldukları coğrafyadan uzağa götürüyor.

Büyüdüğü Afrika'dan ve yaşadığı Fransa'dan Orta Amerika'ya gidiyor; Nikaragua'da mahsur kalan tuttuğunu koparan bir gazeteci kadın ile gizemli bir iş adamının arasındaki tutkulu ilişkiyi politik gerilim fonunda anlatıyor.

Çifte Altın Palmiyeli Luc ve Jean-Pierre Dardenne Biraderler bu yıl da Cannes Film Festivali'nden eli boş dönmedi.

Batı Afrikalı iki göçmenin Avrupa'da tutunmaya çalışırken kanunsuz işlere sürüklenmelerini anlattıkları "Tori ve Lokita" ile Cannes 75. Yıl Ödülü'nü kazandı.

Arakçılar ile Altın Palmiye kazanan Hirokazu Koreeda, izleyicinin doğrudan yüreğine dokunan öyküleri ve kameranın varlığını unutturacak kadar pürüzsüz yönetmenliğiyle bu yıl da Cannes'ı sarstı.

Terk edilen bir bebeği ona iyi bir aile bulmak için kaçıran iki erkek ve bebeğin pişman olan annesinin yasa dışı çabasını anlatan "Bebek Servisi", Ekümenik Jüri Ödülü'ne değer görüldü, Song Kang-ho'ya da En İyi Erkek Oyuncu Ödülü kazandırdı.

Babası Mısırlı olan İsveçli yönetmen Tarek Saleh, öyküsü Kahire El Ezher Üniversitesi'nde geçen, ama İstanbul'da çektiği "Cennetten Gelen Çocuk" ile Cannes Film Festivali'nde En İyi Senaryo Ödülü'nü aldı.

İstihbarat örgütleriyle din adamlarının karanlık ilişkilerini konu alan film gazetecilikten belgeselciliğe geçen Saleh'in ikinci uzun metrajlı kurmacası.

Mısır devrimi fonunda ülkenin kaymak tabakasını rahatsız eden bir seks işçisi cinayeti soruşturmasını konu alan ilk kurmacası Esrarengiz Cinayet (The Nile Hilton Incident) ile 2017'de Sundance'te Jüri Büyük Ödülü kazanmıştı.

İtalyan sinemasının önde gelen yönetmeni, filmlerinin çoğu Venedik'te yarışan Mario Martone ile kuşağının en beğenilen oyuncularından Pierfrancesco Favino'yu bir araya getiren "Nostalgia" bu yılın Altın Palmiye adayları arasında yer aldı.

Martone'nin mafyaya karşı sadece kilisenin direnebildiği Napoli şehri fonunda sıra dışı bir dönüş, intikam ve dostluk öyküsü anlattığı filmde Favino olağanüstü bir performans veriyor.

Berlin Film Festivali'nde yarışan yeni Li Ruijun filmi "Topraktan Toprağa" da Adana'da gösterilecek.

Yoksulluğa ve önyargılara direnen iki ince ruhun aşkını ve hayatı güzelleştirme çabasını eşsiz bir hümanizmayla anlatan bu trajik film, Yaz Göndönümü ve Yaşlı Eşek ile tanınan Çinli yönetmenden yeni bir mücevher.


Sinema yazarı Murat Özer anılıyor

Bu yılın bir başka Altın Palmiye adayı ise Romanya sinemasının en başarılı temsilcilerinden Cristian Mungiu imzalı MR (Manyetik Rezonans).

Mungiu, 2002 yılında Occident ile ilk filmlere verilen Altın Kamera'yı kazanarak başlayan Cannes yolculuğunda 4 Ay, 3 Hafta, 2 Gün ile Altın Palmiye ve FIPRESCI Ödülü, Tepelerin Ardı ile En İyi Senaryo, Mezuniyet ile En İyi Yönetmen ödüllerini kazandı.

"MR", Mungiu'nun sinemasında takdir edilen bütün özellikleri bir araya getiren ve Romanya'nın ekonomik krizle birlikte yükselen ırkçılık sorununa ayna tutan bir film.

Bu yıl yitirdiğimiz sinema yazarı Murat Özer'in sevdiği yönetmenlerden olan Mungiu'nun bu filmi onun anısına gösterilecek.


Yıldızı yükselen yönetmenler

İlk ya da ikinci filmleriyle önemli ödüller kazanan, eleştirmenlerin dikkatini çeken filmler 29'uncu Adana Altın Koza Film Festivali'nde sinemaseverlere keşif keyfi tattıracak.

Cannes Film Festivali'nin Lise Akoka ile Romane Gueret'nin Belirli Bir Bakış bölümünün ödülünü kazanan filmi "İşe Yaramazlar", güçlü ve taze sinema duygusuyla geleceğin ustalarını müjdeliyor.

Felix van Groeningen filmlerinden, Yeni Ahit ve Umut Bahçesi'nden aşina olduğumuz Flaman aktör Johan Heldenbergh'in dezavantajlı bir bölgede belgesel çeken bir yönetmeni canlandırdığı film sosyal gerçekçi yaklaşımını mizahla harmanlıyor.

Belirli Bir Bakış bölümünün En İyi Senaryo Ödülü ise Şahsi Bir Mesele adlı filmiyle tanıdığımız Filistinli Maha Haj'a değer görüldü.

Hayfa'da yaşayan depresyondan mustarip Waleed ile küçük çapta dolandırıcı olan yeni komşusu arasındaki ilişki üzerinden yönetmenin kendisi dahil birçok Filistinlinin baskı altında hissettiklerini aktarıyor "Akdeniz Ateşi"; bu kara mizah örneği Filistin şiiri ve müziğinden örnekler de sunuyor.

2011 yılında Berlin Film Festivali'nde En İyi İlk Film yarışmasında mansiyon kazandığı Babasız (Die Vaterlösen)'dan bu yana sinemadaki yükselişini emin adımlarla sürdüren Avusturyalı Marie Kreutzer çağdaş feminist yaklaşımı, şiirselliği ve ritmiyle izleyiciyi hipnotize eden "Korsaj" ile Cannes'ı da fethetti.

Sıra dışı İmparatoriçe Elisabeth - Sissy portresiyle başrol oyuncusu Vicky Krieps'e hem Belirli Bir Bakış Bölümü'nün En İyi Oyuncu Performansı hem Saraybosna Film Festivali'nin En İyi Kadın Oyuncu ödüllerini kazandırdı.

Tunuslu - Fransız Erige Sehiri, iki demiryolu çalışanının kurumlarına sadakatle tren kazalarını ihbar etmek arasında kalmalarını konu alan "As-Sekka" adlı belgeseliyle hem festivallerde büyük başarı kazandı hem Tunus'ta altı hafta vizyonda kaldı.

Yönetmenlerin On Beş Günü'ne seçilen ilk uzun metrajlı filmi "İncir Ağaçlarının Altında"; incir hasadı sırasında bahçelerde yaşanan flörtleri ve çatışmaları, mevsimlik işçilerin planlarını ve özlemlerini büyük bir zerafetle yansıtıyor.

Şili sinemasının dünya çapında başarılı yönetmenlerinin filmlerinde oyuncu olarak tandığımız Manuela Martelli, ilk uzun metrajlı filmiyle Yönetmenlerin On Beş Günü'ne seçildikten sonra San Sebastian dahil birçok festivale davet edildi ve yarışmaya alındı.

Diktatörlük döneminin şiddetini siyasi iktidar, kilise ve egemen burjuvaların özenle koruduğu ataerkil düzenin bir uzantısı olarak tanımlayan 1976 politik duyarlığı kadar sinematik incelikleriyle de öne çıkıyor.


Altın Kamera ve Altın Göz, Altın Koza'da

Bu yıl Cannes'da en iyi ilk filme verilen Altın Kamera Ödülü'nü kazanan "Kelebek Görüşü" bir Ukrayna yapımı ve kaçınılmaz olarak savaştan bir kesit sunuyor.

Yönetmen Maksym Nakonechnyi'nin Iryna Tsilyk ile birlikte yazdığı senaryo iki ay Donbas'ta esir tutulduktan sonra salıverilen hava keşif uzmanı Lilya'nın yaşadığı travmayı ve genel olarak kirli savaşı kadın bakış açısından aktarıyor.

Bu yıl önce Sundance sonra Cannes film festivallerinde En İyi Belgesel seçilerek benzersiz bir başarıya ulaşan "Dünyanın Bütün Nefesleri", içinde hala bilinç ve iyilik kalan insan türüne dair umut aşılayan bir film.

Yeni Delhi'de yaşayan iki kardeşin hava kirliliği sebebiyle topluca ölen karaçaylak kuşlarını kurtarma çabasına odaklanıyor.

İlk uzun metrajlı belgeseli Cities of Sleep ile Yeni Delhi'deki evsizlerin uyuyacak güvenli mekân arayışlarını ve onlara yer açan bir sinemayı anlatan "Shaunak Sen", ikinci filminde olağanüstü bir başarıya ulaştı ve Altın Göz Ödülü'nü aldı.

Cenevre İnsan Hakları Film Festivali ve Uluslararası Forumu'nda ödül kazanan "Sincar'ın Melekleri", sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan Ezidi soykırımının kurtulan Hanife'nin IŞİD tarafından kaçırılan beş kızkardeşini kurtarma çabasını konu alan etkileyici bir belgesel.

Hanna Polak imzalı Polonya-Almanya ortak yapımı Sincar'ın Melekleri'nde zamanımızın en korkunç olaylarından birinin dünyada ne kadar kolay kabullenildiği gözler önüne seriliyor.

Karlovy Vary Film Festivali'nde Beata Parkanova'ya En İyi Yönetmen ve Martin Finger'e En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandıran Çek yapımı "Söz" de Adana Altın Koza Film Festivali programında.

Bu özenli dönem filmi, Komünist Parti'ye üye olmayı reddeden bir noter ve ailesinin Prag Baharı öncesinde gördüğü baskıyı anlatıyor.


Mizahsız olmaz

Festival programında, komedi denemese de mizah içeren yapımlar, savaşlardan vahşi kapitalizme her tür sömürü ve şiddeti ele alan filmler arasında izleyicilere nefes aldıracak.

Kariyerini daha çok televizyon çalışmaları üzerine kuran Polonyalı yönetmen Anna Kazejak, sinemada da iddialı: "Kahrolası Bornholm"de bir tatilde yaşanan aile krizini hem olanca dramatik ağırlığıyla ele alıyor hem izleyiciyi mizahla rahatlatıyor.

İnsan psikolojisine kadın erkek ilişkileri, bastırılan arzular, evlilik, çocuk sahibi olmak, hatta tatil yapmak üzerinden ironik ve Freudyen yaklaşımıyla izleyiciye keyifli zaman geçirtecek, Kahrolası Bornholm.

Norveçli yönetmen Kristoffer Borgli'nin "İlgi Manyağı" sanat dünyasına ve ayrıcalıklı sınıflara yaklaşımıyla Ruben

Östlund filmleriyle Dünyanın En Kötü İnsanı arasında konumladırılabilecek bir film.

Cannes Belirli Bir Bakış bölümündeki filmler arasından kara mizahıyla sıyrıldı.

İskoçyalı Charlotte Wells ilk uzun metrajlı filmi "Aftersun" ile Cannes Eleştirmenler Haftası'nda jüriden Fransız Dokunuşu Ödülü'nü aldı.

Lynne Ramsay ve Andrea Arnold gibi artık usta mertebesine ulaşmış yönetmenlerin açtığı yoldan ilerlemesi beklenen Wells, bir baba kız ilişkisini bir Türkiye tatilinin anılarıyla harmanlayarak ele alıyor, Britanya'ya özgü humor ve ironiyi ihmal etmeden…

Tüm gösterimler 12-18 Eylül tarihleri arasında Esas 01 Burda AVM'deki Cinemapink salonlarında ücretsiz olarak izlenebilecek.


Antep Kısa Film Festivali

Gaziantep'te yaşayan bir grup gönüllünün "Gel ses ver!" diyerek, Antep Kısa Film Günleri organizasyonuyla başladıkları serüvenlerini daha ileriye götürerek mütevazı organizasyonlarını bir festivale dönüştüren 'big bang ve berisi' ekibi bu yıl da kısa film ilgilileri ve heveslilerini Antep Kısa Film Festivali'nde buluşturmak için hazırlık yapıyor.

big bang ve berisi olarak Gaziantep'te kısa film üretimini arttırmak, kısa film ilgililerini bir araya getirerek yeni üretimlere vesile olmak arzusuyla 2016 yılında çıktıkları yolculuklarında düzenledikleri iki kısa film festivalinin yanı sıra kısa film yapımı eğitimi, çekimleri ve gösterimleri gerçekleştiren ekip bu yıl kısa film üretimine doğrudan katkı sağlamak için 3'üncü Antep Kısa Film Festivali (AKFF) kapsamında kısa film yapım eğitimini FilmAda Prodüksiyon ortaklığında gerçekleştiriyor.

Bu programda, sinema profesyonellerinden Armağan Lale yapımcılık, Ceylan Özgün Özçelik yönetmenlik, Selda Taşkın kurgu ve Tunç Şahin senaryo üzerine deneyimlerini aktaracaklar.

3. Antep Kısa Film Festivali 11-13 Kasım 2022 tarihlerinde Kültür için Alan desteğiyle Gaziantep'te sinema salonlarında gerçekleşecek.
 

 

Festivalde "En İyi Kısa Kurmaca Film" ve "En İyi Kısa Belgesel Film" ödülleri, sinema ilgilileri ve profesyonellerinden oluşan bir jüri tarafından verilecek.

Yarışma bölümüne seçilmiş her filme 400 TL gösterim ücreti; buna ek olarak, En İyi Kısa Kurmaca Film ve En İyi Kısa Belgesel Film ödüllerini kazanan filmlere de 6 bin TL değerinde para ödülü takdim edilecek.

Antep Kısa Film Festivali'ne başvurmak için son tarih 14 Ekim 2022.

Detaylı bilgi için www.bigbangveberisi.com adresini ziyaret edebilir, bigbangberisi adıyla Instagram, Twitter, YouTube sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU