İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Subay ve Astsubay Öğrencileri Mezuniyet Töreni'ne katıldı.
Burada bir konuşan Soylu, konuşmasının bir bölümünde mezun jandarma subaylara yönelik "Benim sizden isteyeceğim bir tek şey var" dedi ve şunları ekledi:
Mesleğinizin hakkını verin. Görevinize çıkarken, Allah rızası için abdestli ve Ayetel Kürsilerle çıkın. Biliniz ki, Cenab-ı Allah sizin muhafızınızdır.
Soylu, daha önce de 10 Temmuz 2022 Pazar günü İstanbul Bayrampaşa'da bulunan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne yaptığı bayramlaşma ziyaretine polislere "Evden Ayetel Kürsi'siz çıkmayın, abdestsiz görevinizde olmayın" şeklinde tavsiyede bulunmuştu.
Soylu'nun sözleri laiklik tartışması başlattı
Polislere bu tavsiyesi gibi Soylu'nun dün jandarma subaylara yönelik ifadeleri de sosyal medyada tartışma konusu oldu.
Bakan Soylu'nun tavsiye niteliğinde de olsa dini konularda yaptığı telkinlerin laiklik ilkesine aykırı olduğunu ve görevliler arasında bunlara uyanlar, uymayanlar yönünde ayrımlara yol açabileceğini iddia edenler var.
Buna karşın Türkiye nüfusunun ezici çoğunluğunun Müslüman olduğunu ve önemli kısmının da dindar olduğunu hatırlatıp Soylu'nun tavsiyelerini destekleyen çok sayıda kişi de bulunuyor.
Peki Soylu'nun bu çıkışı gerçekten de laikliğe aykırı mı değil mi?
Bir bakanın altındaki görevlilere dini içerikli bir tavsiyesi emir olarak algılanarak zorlamaya, görevliler arasında sorunlara neden olabilir mi? Yoksa sadece tavsiye düzeyinde mi kalır?
"Türk-İslam bilinciyle yoğrulmuş beyinlerin ayrıca dini telkinlere ihtiyacı yok"
Bu soruları bir dönem emniyet müdürlüğü yapmış ve İçişleri Bakanlığı koltuğundan oturmuş Yurt Partisi Genel Başkanı Saadettin Tantan'a yönelttik.
Polis ve jandarmanın büyük ölçüde Anadolu çocuklarından oluştuğunu hatırlatan Tantan, "Anadolu çocuklarına zaten aileden ve eğitim sisteminden başlayarak dini hassasiyetler veriliyor. Geleneksel Türk-İslam bilinciyle yoğrulmuş beyinlerin ayrıca dini telkinlere ihtiyacı var mı? Bence yok" dedi.
Tantan'a göre vatan uğrunda her şeyi göze almış, şehitlik mertebesinin öneminin farkında olan bu genç kamu görevlilerine bu şekilde bir telkinde bulunulması pek kabul görmüyor,
"Söylemler seçime yönelik"
Selçuklu Sultanı Tuğrul'un 1000 yıl önce Abbasi Halifesi'ne "Din işleri sende, devlet işleri bende" dediğini hatırlatan Tantan, "Daha o günlerde devreye sokulan laiklik ilkesinin yasal altyapısı cumhuriyetle birlikte devreye girmiş ve yurttaşlık bilinci yerleştirilmeye çalışılmıştır. AK Parti'nin dini söylemleri ne amaçla kullandığı biliniyor. Dolayısıyla Soylu'nun son söyleminin de seçime yöneliktir" diye konuştu.
"Türk insanı besmelesiz işe başlamaz, bakanın öğreteceği bir şey değil"
Jandarma teşkilatı her ne kadar şu an İçişleri Bakanlığı'na bağlı olsa bile organizasyon yapısıyla silahlı kuvvetlerle özdeşleşmiş bir teşkilat.
Bu nedenle aynı soruları iki eski askere de yönelttik. Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, Türk insanının aldığı aile içi eğitimden dolayı zaten herhangi bir işe veya operasyona besmelesiz başlamadığını kaydederek, "Bu bakanın öğreteceği bir şey değil" yorumunda bulundu.
"'Hak, hukuk, adaletten ayrılmayın' demek dışında tavsiyede bulunamaz"
Aydoğan, bir İçişleri Bakanı'nın güvenlik teşkilatları polise ve jandarmaya vereceği tek tavsiyenin 'Hak, hukuk, adaletten ayrılmayın' demek olacağını söyleyerek, "Bunun dışında tavsiye veremez. Başka hiçbir söylemin faydası da yok, iyiye de hizmet etmez" ifadelerini kullandı.
"Beyanlarından dolayı Soylu'ya şükranlarımı bildiririm"
Bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a askeri konularda danışmanlık yapan ve SADAT adlı güvenlik şirketinin kurucusu olan emekli tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'den ise Bakan Soylu'ya destek geldi.
Üst düzey görevlerdeki devlet büyüklerinin inançları, görüşleri ve tecrübeleri kapsamında gençlere tavsiyelerde bulunmasının normal olduğunu kaydeden Tanrıverdi, "Gençler bu tavsiyeleri kendi inançlarına göre uygular ya da uygulamaz. Dolayısıyla bağlayıcı bir niteliği yok. Tavsiye niteliğinde. Ben İçişleri Bakanı'mıza cesaretinden ve bu konudaki beyanlarından dolayı şükranlarımı bildirmek isterim" diye konuştu.
"Farklı istikametlere çekerek suiistimal etmenin anlamı yok"
Şehitlik makamına inanmayan insanların ölüme gönderilemeyeceğini kaydeden Tanrıverdi, şunları kaydetti:
O bakımdan imanı ve ameli olanlar şehitlik makamına inanarak ve gerekirse ölüme gözü kapalı gider. Bu çocuklar da terörle mücadele edecek, asayiş olaylarıyla uğraşıp canlarını tehlikeye atacak. Dolayısıyla bakanın tavsiyelerini bu istikamette yapmasını son derece faydalı kabul etmek gerekiyor. Bunu farklı istikametlere çekerek suiistimal etmenin bir anlamı yok.
"İnanan yapsın inanmayan yapmasın, laikliği bozmaz"
Soylu'nun tavsiyelerinin zorlayıcı ve tahkim edici olmadığını söyleyen Tanrıverdi, "Herkesi inancı dışında hareket etmeye zorlar mı? Hayır ama inancın da rahat hareket etmesini sağlar. Sonuçta inananlar yapsın, inanmayanlar yapmasın. Laikliği de bozmaz bu iş" diyerek sözlerini tamamladı.
"Laiklik ilkesiyle yüzde 100 çelişir"
Bir bakanının astları durumundaki görevlilere dini telkinde bulunmasını laikliğe aykırı bulanlar oldu.
Bu iddiayı 2010 yılındaki anayasa değişikliklerinin mimarlarından olan Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ergun Özbudun'a sorduk.
Özbudun, Soylu'nun açıklamalarıyla ilgili şunları söyledi:
Laiklik ilkesiyle yüzde 100 çelişir. Tamamen dini bir telkindir. Anayasa, devletin laik olduğunu ve hatta değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini yazıyor. Yetkili bir bakanın kendi emrindeki kamu personeline böyle bir dini telkinde bulunması laiklik ilkesiyle kesinlikle bağdaşmaz. Kimin uyup uymayacağını tespiti son derece zor. Birçok kamu görevlisinin böyle bir telkine itibar etmeyecektir. Bir siyasal İslamcı söylem ama hukuki neticeleri olacağını sanmıyorum.
© The Independentturkish