Seçim yaklaştıkça partilerin saha çalışmaları da giderek hız kazanıyor.
İlk mitingini Gaziantep'te, ikincisini ise Gebze'de düzenleyen Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), üçüncü mitingini 13 Ağustos Cumartesi günü Yozgat Meydanı'nda gerçekleştirdi.
Mitingin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, dikkat çeken mesajlar verdi.
Ancak ilk olarak bu mitingin, Gaziantep ve Gebze'den farklı olarak hem DEVA, hem de altılı masa için kritik ve riskli bir öneme sahip olduğunu belirterek başlamakta fayda var.
Çünkü TÜİK'in verilerine göre, 418 bin 500 nüfusu olan Yozgat'ın büyük bir bölümü muhafazakar seçmen profilinden oluşuyor.
Cumhur İttifakı, Yozgat'ta 2018 Genel Seçimleri verilerine göre yüzde 78,11'lik oyla Millet İttifakı'na büyük bir fark atmıştı.
Seçmenin çoğunluğu da yüzde 53,39'luk bir oranla tercihini AK Parti'den yana kullanmıştı.
Aynı seçimlerde MHP'nin oranı yüzde 24,72 olurken, CHP yüzde 11,64, İYİ Parti ise yüzde 7,40 oranında oy almıştı.
Dolayısıyla AK Parti'nin kalesi olan bir ilde hem partiden ayrılıp muhalif cephede konumlanan, hem de içinde bir sol partinin yer aldığı altılı masanın bileşeni olan Ali Babacan'ın bu mitingi gerçekleştiriyor olması, bölgede "cesur bir girişim" olarak yorumlandı.
Peki, 2018'den sonra halkın oy verme alışkanlığında bir değişim oldu mu?
DEVA ya da Millet İttifakı'ndaki diğer partilere bir yönelim olur mu?
Bu soruya yanıt aramak için miting başlamadan önce Yozgat'ın merkezindeki yurttaşlara mikrofon uzattım.
Bölge halkının yarısına yakın bir bölümü, geçimini çiftçilik ve hayvancılıkla sağlıyor.Geriye kalan kısmı ya memur ya da esnaflardan oluşuyor.
Gençlerin büyük bir bölümü ise büyük şehirlere göç etmeyi tercih etmiş. Çünkü iş olanakları oldukça kısıtlı.
Esnaf, çiftçi, emekli, ev hanımı ve memurlardan oluşan bir grup vatandaşın belirttiği ortak sorun, 'işsizlik ve ekonomik kriz' olarak öne çıkıyor.
"AK Parti, Yozgat'ta epey zorda. Oyların dağılacağını düşünüyorum"
Daha önce AK Parti'nin kuruluş aşamasında partinin Yozgat il başkanlığında görev yaptığını söyleyen bir vatandaş, 2010 yılından sonra teşkilattan ayrıldığını belirterek nedenlerini şöyle sıralıyor:
2010 yılından sonra gidişat kötüye gitti. Üyeliğim devam ediyor ama partimizi de eleştiriyoruz. Ekonomik olarak dışa bağımlı hale gelmemiz beni çok rahatsız etti. Mesela üretim yapmak varken, Giresun'daki kağıt fabrikasını peşkeş çektiler. AK Parti, Yozgat'ta epey zorda. Oyların dağılacağını düşünüyorum.
"DEVA kendi başına olursa daha güçlü olur"
Bir başka vatandaş, Ali Babacan'ın çalışmalarını ve söylemlerini olumlu bulduğunu söylüyor ancak altılı masada CHP ile ittifak yapmasını şu sözlerle eleştiriyor:
Muhafazakar ve sağ görüşlü olduğum için beş sağ partinin bir sol partiyle birleşmesini onaylamıyorum. DEVA Partisi'ni kabullenmişiz, Ali Bey'i de tanıyorum zaten. Ama kendi başına olduğunda daha güçlü olacağını düşünüyorum.
Önümüzdeki seçimlerde de yine AK Parti'ye oy vereceğini söyleyen bir seçmen ise ülkenin en büyük sorunu nedir diye sorduğumda bilindik bir AK Parti seçmeni yanıtıyla "Sorun, içimizdeki ve dışarıdaki hainler" cevabını veriyor.
'Kim onlar?' sorusunu ise cevapsız bırakıyor.
Gençlerin işsizlik nedeniyle Yozgat'tan göç etmesini nasıl yorumladığını sorduğumda ise "İsteyene her yerde iş var" diyor.
Yozgat mitingi referans olabilir
Konuştuğum seçmenlerin tamamı, daha önceki seçimlerde AK Parti'ye oy vermiş.
Ancak hem ekonomik kriz, hem de partinin politikalarındaki değişimden rahatsız olduklarını da belirterek alternatif bir muhafazakar partiye şans vermekte eğilimli olduklarını söylüyorlar.
Bölgede sol bir partinin şansı hala çok zayıf görünüyor.
MHP ise daha önceki seçimlerdeki oy oranını neredeyse eritmiş durumda.
Bu açıdan bakıldığında Yozgat, tercihini yine sağ bir partiden yana kullanma eğiliminde.
Ancak iktidara muhalif olan sağ partiler tarafından ikna edilmeyi bekliyorlar.
Dolayısıyla DEVA'nın Yozgat mitingi, AK Parti'nin kalesi olan bir il olması dolayısıyla referans niteliği taşıyor.
Mitingden 1 gün önce alana Erdoğan'ın posteri asıldı
Bölge halkını dinledikten sonra mitingin başlayacağı meydana geçiyorum.
Mitingin mehter marşıyla başlaması dikkat çekerken, alana gelenlerin büyük bir bölümünün orta yaşlı ve emekli kesimden oluştuğu görülüyor.
Kadınların ve gençlerin katılımı ise iyi oranda.
Çorum ve Ankara başta olmak üzere bölgei llerden de fena bir katılım olmamış.
Mitingden 1 gün önce DEVA Partisi lideri Ali Babacan'ın konuşma yapacağı sahnenin arkasına AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın afişinin asılmış olması dikkat çekiyor.
Tüm girişimlere rağmen afiş kaldırılmayınca partililer çareyi iş makinesine asılan Türk bayrağıyla kapatmakta bulmuş.
Bu görüntü, mitinge damgasını vuran önemli fotoğraf karelerinden biriydi.
Keza daha birkaç gün önce Denizli'de ve ardından da Karaman'da DEVA'ya yönelik çok ciddi saldırı ve engellemeler olmuştu.
Özellikle de Karaman'da MHP'liler tarafından il başkanına düzenlenen fiziksel saldırı, partinin hem MHP, hem de AK Parti'nin hedefinde olduğunun göstergesiydi.
Mitingde konuşma yapan Babacan, bu saldırılarla ilgili MHP lideri Devlet Bahçeli'ye seslenerek "Bildiği tek şey: Öfke, nefret, şiddet. Bir ayağı siyasetin, bir ayağı şiddetin içinde" ifadelerini kullandı.
Ancak partililerin belirttiğine göre, DEVA'ya yönelik engellemeler bununla da sınırlı değilmiş.
Çorum ve Tunceli'de ücretini ödeyip kiraladıkları billboardlara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafları asılmış.
Babacan, 'ön koalisyon' önerisinde bulundu
Mitingin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ali Babacan, hem altılı masa toplantılarına hem de ortak aday konusuna değindi.
Cumhurbaşkanı adayının erken aşamada açıklanması noktasında iki önemli sorun gördüğünü söyleyen Babacan, "Geçiş sürecinin yol haritası üzerinde siyasi partilerin mutabakatı önemli ama cumhurbaşkanı adayının da bu mutabakat içerisinde söz söylemesi, rol alması, hatta bu mutabakatı mümkünse adayın açıklaması gerek" diyor.
Babacan ikinci sorunun ise Cumhurbaşkanı adayı belirlendiği anda her şeyin ona sorulacağını söyleyerek, "Cumhurbaşkanı adayı kendi kafasına göre mi konuşacak? Yoksa ben bilmem, Altılı Masa'ya mı sorayım diyecek" ifadelerini kullanıyor.
Babacan, bu noktada bir ortak dil olması gerektiği vurgusunu yapıyor ve "ön koalisyon protokolü" önerisinde bulunuyor.
Babacan, DEVA Partisi'nin Doğu ve Güneydoğu illerinin sandık güvenliğine dair özel bir çalışması var mı diye sorduğumda şöyle yanıt veriyor:
Her bir sandığa bir, iki, üç kişi bile biz rahatlıkla görevlendirebiliriz ki onlar izlerler. Özellikle Güneydoğu ve Doğu'da sıkıntılar olabilir. Çünkü bazı partilerin çok güçlü oldukları bölgeler var ve zayıf oldukları bölgeler var. Bizim öyle bir durumumuz yok. Güneydoğu Anadolu'da, Doğu Anadolu'da gerçekten ekonomik şartlar çok kötü. Pırıl pırıl çocuklar okuyamıyor. İyi okulları kazanıyorlar, aileler gönderemiyor, para yok. Zaten o Kürt sorununun bütün izlerini her yerde görüyorsunuz. O dolayısıyla artık insanlar, kaybedecek bir şeyi kalmayınca kendilerini daha rahat hissediyor. 'Ne olacak ya' diyor. 'Çek kardeşim, çek' diyor, dönüyor kameraya.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish