Ah şu 3'lü oynayan teknik adamlar

Okan Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Türk futbolunda uzun zamandır en popüler konu; dizilişler.

"Bu takım 3'lü oynayamaz" ya da "Bir an önce 4'lüye geçmeleri gerekir'' şeklinde yorumlar ve tartışmalar, daha sık duyulur oldu.

Ve bu yorumlar, taraftarların da devreye girmesi ile o kadar şiddetli baskı yaratmaya başladı ki, teknik adamların bağımsız karar alma mekanizmaları bile etkilendi.

Hatta geçen yıl Vitor Pereira, diziliş konusunda oldukça eleştirilmiş ve sonucunda ise tartışılan bir teknik adama dönüşmüştü.

Şimdi de benzer bir baskı ortamı, Valerien İsmael için geçerli.

En son Sampdoria ile oynanan hazırlık maçında 4'lü dizilişe geçmek zorunda kaldı İsmael.

Hatta oyun olarak biraz daha iyi gözükünce Beşiktaş, ben demiştimcilerin haklı gururu da hem ekranlarda hem de sosyal medyada dikkat çekti. 

Zaten genel olarak bakıldığında, yerli teknik adamların 3'lü dizilişi tercih etikleri pek söylenemez.

Yabancı hocaların tercih ettiği 3'lü dizilişlerde, akılda kalan Vitor Pereira, İsmael Valerien, ve geçmiş yıllarda Sumudica oldu.

Bununla beraber 4-2-3-1 dizilişi, Süper Lig'in resmi oyun dizilişi sanki.

Peki herkesin üzerine konuştuğu ve en popüler konu olmaya başlayan dizilişler, oyunu açıklamaya yeter mi?

Ya da gerçekten dizilişler, bu kadar önemli mi?

Dizilişler, oyun planının hayata geçirilmesi için kullanılan bir uygulama.

Bazen dizilişle ile taktiğin karıştırıldığı yorumlar karşımıza çıkıyor ama dizilişler, amaca ulaşmak için bir araçtır aslında.
 

1.jpg
Kolaj: Independent Türkçe

 

Guardiola'nın 7-8 dizilişi, Klopp'un heavy metal futbolu var

Dizilişler, top rakipteyken ve hücum ederken farklılıklar gösterir. Bu yüzden bazen 3'lü başladığınız oyunda, hücum ederken 2-1-4-3'e bile dönülebilir.

Mesela 4-4-2'yi merkezine alan Diego Simeone'nin, top rakipteyken 6 kişiyi defans çizgisine çekip, nasıl da Avrupa'nın geçilmez savunmasına dönüştüğünü hatırlamak gerekir.

Ve burada defans oyuncularının yerini çok oynatmayan Simeone, asıl yükü orta saha oyuncularına vererek ve çok koşmalarını sağlayarak, boşluk yaratmamaları üzerinde durur.

Ve hücuma kalkarken, 5'li orta sahaya döndürür takımını.

Sonuç olarak, esnek bir dizilişe bağlıdır Simeone. Yani saha içinde bazen 4'lü, bazen de 3'lüdür takımı.


Mesela Fenerbahçe'nin, iki Dinamo Kiev maçında topa sahip olduğunda 3'lü olduğu dikkat çekiciydi ki hücuma kalkarken, orta sahadan bir oyuncu defansın önünde kalıyordu.

Bekler kanat oyuncusuna dönüştüğünde, oyunu kanatlardan kurmaya çalıştı Jorge Jesus.

Ya da Jürgen Klopp'un 4-3-3 hücum öncelikli dizilişi, bazen 2-3-5'e döndüğünde, Klopp için diziliş detay kalıyor.

Kendi futbol anlayışını Heavy Metal futbolu olarak tanımlayan Klopp, bu şekilde agresif hızlı ve heyecan verici olduğunu anlatıyor Liverpool'un oyununu.

Guardiola'nın, Bayern Münih'de bir sezonda 7 farklı diziliş kullandığı biliniyor. Ya da Manchester City ile sezon içinde 8 farklı dizilişle oynadığı.

Aslında derdinin topa sahip olmak olan Guardiola'nın, merkezdeki oyuncu topu alsın diye, rakip oyuncuyu meşgul etme görevi olan oyuncusu var mesela.

Pas oyununda en iyi seçeneğe karar verme, her oyuncunun porsiyonlarında nereye doğru hareket edeceklerine kadar, detaylara takıntılı İspanyol.

Sahayı alanlara bölerek, aynı alanda oyuncu olmamasına bakıyor dizilişten çok.

Mesela bu yüzdendir ki birçok teknik adam, basketbol antrenmanlarına katılıyor ve saha parselizasyonuna önem veriyor.
 

 

Dizilişler oyunu açıklamaya yetmiyor

Savunma ya da hücumu öne çıkarmak isteyen takımlar, dizilişlerini ve hücum setlerini buna göre planlar.

Kısa pas, uzun pas, tempolu, temposuz, kanattan oyun kurmadan tutun da defans oyuncuların oyuna girmesine kadar, çok fazla taktiksel çalışmalar var.

Bu sebepledir ki dizilişler, oyunu açıklamaya yetmez.

Oyuncunun nerede duracağından, pası yarım saniye geç vermesine kadar, kompakt hareket eden bir takımdan, bireysel yeteneğin takıma entegre edilmesine kadar, çok fazla detaylar var oyun içinde.

İçgüdüsel oyunlar ile yıllardır güzel oyun çıkartamadı Süper Lig.

Bu yüzden 3'lü ya da 4'lü oynatmasından çok, oyuna ve neyi inşa ettiğine bakmak gerekir teknik adamların.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU