Ukrayna'yı işgalinden sonra Rusya'ya bir dizi ekonomik yaptırım uygulanması sonucunda Batılı ülke ekonomilerinin bugünlerde tanık olduğu karışıklık, bu yaptırımların işlevselliği konusunda pek çok soru işaretini beraberinde getiriyor.
Genel ve ilk izlenim, aslında ekonomik yaptırımlar uygulayanın Batılı ülkeler değil, tam tersine Rusya olduğunu gösteriyor.
Rusya'dan gelen petrol ve gaz arzındaki düşüş nedeniyle akaryakıt ve doğalgaz fiyatlarındaki artış, yaşam ve sanayi sektörlerini etkiledi.
Buna ek olarak, Ukrayna ve Rusya'dan tahıl arzı sıkıntısı nedeniyle de gıda fiyatları arttı.
Batı medyası, yaşam koşullarının gözle görülür şekilde kötüleştiğine dair haberler yayınlamaya devam ediyor ve doğalgaz sıkıntısı nedeniyle önümüzdeki kış Avrupa halklarının karşı karşıya kalacağı sonuçlar konusunda uyarılarda bulunuyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Almanya'da ekonomi çarkının tamamen duracağı ve resesyona gireceği korkusu var.
Enflasyon oranındaki ani artış sebebiyle yükselen fiyatların ardından hükümetler faiz oranını yükseltmeye başvuruyor.
Tüm bunlar, bu yaptırımların uygulanabilirliğini şüpheye düşürmektedir. Avrupa Birliği'nin (AB) internet sitesinde, Rusya'ya yönelik yaptırımların işe yaradığı ve hedeflerine ulaştığı söyleniyor.
Aynı zamanda yaptırımların başarılı olması için stratejik sabır gerektiğine dikkat çekiliyor ve yaptırımların istenen etkiyi yaratmasının uzun zaman alabileceği belirtiliyor.
Stratejik sabır sınırları belli olmayan bir kavramlaştırmadır ve yıllar sürebilir. Bu yaptırımların amaçlarına ulaşması için ABD ve AB halklarının neden acı çekmesi gerekiyor?
Batılı ülkeler Rusya'ya çeşitli ekonomik sektörlerde 11 bin yaptırım uyguladı. Fakat şu ana dek bu yaptırımların Batılı ülkelerin ekonomilerinde yaşananlarla eşit oranlarda Rusya ekonomisine olumsuz etkilerini görmedik.
Bu yaptırımlar, Rusya'nın Ukrayna'daki askeri faaliyeti üzerinde de henüz gözle görülür bir etki göstermedi.
Rus güçleri, Batı'dan gelen sürekli desteğe rağmen ilerlemeye devam ediyor. Bu, sihrin sihirbazın aleyhine döndüğü anlamına mı geliyor?
ABD'nin Küba'ya elli yıldır uyguladığı ticari yaptırımlar, istenen hedeflere ulaşamadı. Ne siyasi sistemi yıktı ne halk devrimi gerçekleştirdi ne de Castro rejiminin yönelimlerini ve politikalarını değiştirdi.
Diğer taraftan ekonomistler, 2015 yılında İran'ı nükleer programıyla ilgili müzakere masasına sürüklemenin arkasında yaptırımların olduğunu söylüyorlar.
Nükleer anlaşmanın eski Başkan Donald Trump yönetimi tarafından iptal edilmesi ve daha fazla yaptırım uygulanması, onun bölgedeki yayılmacı politikasını durduramadı, molla rejiminin düşmesine yol açmadı ve rejime karşı halk devrimini de tetiklemedi.
Aksine İran uranyum zenginleştirmeye devam etmek üzere laboratuvarlarına geri döndü.
Libya hususunda uzmanlar, Kaddafi rejimine yönelik ekonomik yaptırımların, onu Lockerbie Faciası'nın sorumluluğunu kabul etmek ve tazminat ödemek zorunda bıraktığını söylüyor.
Bu doğrudur, fakat Kaddafi rejimi yaptırımlar döneminde düşmedi. 2014'te Kırım'ı işgal etmesinin ardından Rusya'ya uygulanan yaptırımlar da bu bağlamda zikredilebilir.
Nitekim yaptırımların rublenin değeri üzerinde kısa süreliğine hafif bir olumsuz etkisi oldu.
Ekonomik yaptırımlar ve başarıları konusunda uzmanlar tarafından yapılan ve 170 vakayı içeren kapsamlı bir çalışmada, başarı oranının kısmi olduğu ve yüzde 34'ü geçemediği kaydedildi.
O halde Batı, siyasi hedefine ulaşamayabileceğini önceden bilmesine rağmen neden tekrar tekrar yaptırım uygulama yoluna gidiyor?
Rusya'ya yönelik yaptırımların gerçek amacı nedir?
Rus ekonomisinin hızlı bir şekilde çökmesine neden olmak mı yoksa onu zayıflatmak mı?
Batılı ekonomistler bu türden hızlı bir çöküşün mümkün olmadığını düşünüyorlar. Bununla birlikte yaptırımların zamanla zayıflatma hedefinde başarılı olacağı konusunda hemfikirler.
Yaptırımların Rusya'da ve yurtdışında rublenin devalüasyonuna sebep olduğunu ve uluslararası şirketleri Rusya'daki ofislerini kapatmaya zorladığını inkar edemeyiz.
Fakat Rus para biriminin kısa bir süre içerisinde oldukça iyi bir şekilde toparlanmayı başardığı görüldü ki, şu anda dünya üzerindeki en güçlü para birimlerinden biridir.
Bu, Rus hükümetinin Çin ve Hindistan'a petrol ihracatını artırmasının ve ithalatındaki düşüşün bir sonucuydu.
Ekonomistler, yaptırımların Rus ekonomisi üzerindeki etkisinin anlık olmayacağını ifade ediyorlar
Bunun anlamı, Rus halkının açlık çekmeyeceği fakat daha düşük bir yaşam standardında yaşamayı kabul edeceğidir.
Bunun için öngörülen sebep ise, fabrikaları işletmek için gerekli olan elektronik ekipman ve cihazların Rusya'ya gelişini durdurmaktır.
Fransız otomobil şirketi 'Renault' gibi Batılı şirketlerle kurulan ortaklıklar örnek olarak verilebilir.
Fransızların çekilmesinden sonra üretim durmasa da üretilen arabalar karakterize oldukları lüks ve konfordan mahrum kalacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil