Şehzade Mustafa katledilirken babası çadırda mıydı?

Şehzade Mustafa boğdurulurken Kanuni Sultan Süleyman'ın otağda bulunduğuna dair kaynaklar çoğunlukla Batı menşeilidir. Hatırı sayılır yerli kaynakların önemli bir kısmı hadiseyi, Sultan Süleyman’ın nerede olduğunun bilinmediği şeklinde nakleder

İktidar kavgaları içerisinde şüphesiz en elemlilerinden birisi Şehzade Mustafa'nın katlidir. 

Öldürüleceği çadıra yürürken babasının kendisini katledeceğinden bihaber Şehzade Mustafa ordudan bürokrasiye tüm Osmanlı'nın teveccühüne henüz hayattayken nail olmayı başarmıştı.

Solakzade, o acı günde Şehzadenin ölüm yürüyüşünü şu shözlerle betimler:

Seher zamanı, yüce feleğin kemend atıcı cellatları, talihsiz Şehzadeye düşmanlık kastederek çatık kaş ile yumuşak cihan toprağından baş gösterdiği sırada, Hüdavendigar ve sahipkıran Padişah hazretlerinin fermanları ile bütün devlet erkânı ve saltanat ayanı, Şehzadeyi istikbale vardılar. El öpüldükten sonra, herkes kendi mertebelerine göre hil‟atler giydiler. Kanun üzere Ordu-yı Hümayun tarafına büyük bir alay ile önüne düşerek alıp geldiler. Padişahın otağına yaklaştıkları gibi, bütün vezirler piyade oldular. Tazim ve tekrim ile kendisini attan indirdiler. Otağın perdesi önüne gelince, koltuğuna girdiler. O anda acelece içeriye davet olundu.


Şehzade, otağa vardığında onu katledecek cellatlar birer davetçi gibi giyinmiş ve sevinç içerisinde gülüşüyorlardı. 

Venedikli tarihçi Busbecq'in aktardığına göre, cellatlar işe başladıklarında Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman otakta bulunuyordu.
 

kanuni sultan süleyman.jpg
Kanuni Sultan Süleyman

 

Görgü tanıklarından aktardıklarına göre Sultan Süleyman, cellatlara hitaben "Hala o hainin hakkından gelemediniz mi?" der.

İddialara göre Şehzade arbede sırasında Sultan Süleyman'ın bulunduğu bölmeye geçmeyi başararak babasının önünde selam durur.

Sultanın oğluna cevabı ise "Ah köpek! Sende hala beni selamlayacak cesaret var mı?" sözleri olur.

Peçevi ise olayı naklederken Sultan Süleyman'ın otağda olduğuna dair bir malumatta bulunmaz:

Şehzade, padişahın otağının önüne gelip selam verdikten sonra içeriye girdiği anda, Yüce Tanrı böyle takdir etmiş, ömrü sona erişti. Taşra ağalarından mirahur ile bir ağasının da aynı anda boyunları vuruldu.


Önemli tarihçilerimizden İsmail Hami Danişmend de vakayı aktarırken Sultan'ın çadırda olmadığını belirtir:

Şehzade Mustafa yalnız başına çadıra girdiği zaman, çadırda babasından eser olmadığını hayretle görmüş ve bu sırada üzerine birdenbire yedi dilsiz saldırmıştı. Bu dilsizlerin vaktiyle Topkapı sarayında Sadrazam Makbul İbrahim Paşa'yı boğan dilsizler olduğu rivayet olunur. Çok güçlü bir bünyesi olan Şehzade Mustafa, bir yandan babasını imdadına çağırırken, diğer yandan da dilsiz cellatlarla Şiddetli bir mücadeleye girişmişti.

Nihayet Zal Mahmut lakaplı bir canavar kollarından tutarak boğulmasına yardım etmiştir. Bu sırada otağın kapısında Şehzadenin Emir ahuru ile ağalarından birinin bekleşmekte olduğu rivayet olunur. Herhalde Sultan Mustafa'nın feryadı üzerine bunlar içeri atılmak istemişler ve her ikisi de hemen yakalanıp boyunları vurulmuştu. Bu sırada Sultan Süleyman ile diğer iki Şehzadesi Selim ile Cihangir'in nerede oldukları kesin bir şekilde bilinmemektedir.


Sultan Süleyman'ın çadırda olduğunu iddia eden Busbecq ise olayı tam olarak şu sözlerle betimler:

Şehzade, çadırın iç bölmesine girer girmez üzerine saldırıp boğazına kement geçirmeye uğraştılar. Mustafa güçlü bir adam olduğundan kendini cesurca savundu, sadece canı için değil, taht içinde boğuştu. Eğer kurtulup yeniçerilerin arasına kaçabilseydi, askerler gözdeleri olan Şehzade için harekete geçecekler, onu sadece korumakla kalmayıp, sultan ilan edeceklerdi.

Bu facianın sahnelendiği yeri bir perde ile ayıran bölmede bulunan Kanuni, bundan korkarak tasarladığı infazın geciktiğini görünce başını uzatıp dilsizlere tehdit dolu, öfkeli gözlerle baktı. Cellatları tereddüt ettikleri için azarladı. Dilsizler bundan telaşa kapılarak daha büyük bir gayret gösterip Şehzade Mustafa'yı yere yıkarak, boynuna yay kirişini geçirip boğdular.

 

Şehzadenin katli temsili.jpg
Şehzadenin katli temsili

 

Bu katliamdan sonra Taşlıcalı Yahya ve Sami mahlaslı kimliği belirsiz bir şairin yazdığı dizeler dilden dile söylendi ve ezberlendi:

Ey Ģeh-i kan-ı kerem sende adalet bu mudur
Şeh-i alem olasın sende inayet bu mudur
Padişahlar ki ezel ettiği adet bu mudur
Ehl- i tedbir olana fehm ü kıyaset bu mudur
Sen Muhibbi olasın sende mahabbet bu mudur
Mustafa gibi ciğer-guşene şefkat bu mudur
Al ile kıydın ana kanı hakikat bu mudur
Kavl-i düşman sana kar itdi meveddet bu mudur
Yok yire kan idesin ya'ni hilafet bu mudur
Mustafa noldu kanı neyledün a padişahım

(Sami)


Cinayetin sorumlularından birisi olarak gösterilen Rüstem Paşa'nın himayesinde olan Şair Taşlıcalı Yahya, tüm ikbalini riske atarak şu dizeleri kaleme alır:

Meded meded bu cihânûn yıkıldı bir yanı 
Ecel Celâlîleri aldı Mustafâ Han'ı
Tulundı mihr-i cemâli, bozuldı dîvânı 
Vebâle koydılar âl ile Âl-i Osmânı.
Geçerler idi geçende o merd-i meydânı 
Felek o cânibe döndürdi şâh-ı devrânı.
Yalancınun kuru bühtânı bugz-ı pinhânı 
Akıtdı yaşumuzı yakdı nâr-ı hicrânı.
Cinâyet itmedi cânî gibi anun cânı 
Boguldı seyl-i belâya, tagıldı erkânı.
N'olaydı görmeye idi bu mâcerâyı gözüm 
Yazuklar ana revâ görmedi bu râyı gözüm.

Bunun gibi işi kim gördü, kim işitdi acep 
Ki oğluna kıya bir server-i Ömer-meşreb?

(Taşlıcalı Yahya)
 

Rüstem Paşa.jpg
Rüstem Paşa

Bu elemli vaka Türk edebiyatının da sınırlarını aşmış Jean Mairet, Şehzade Mustafa'nın katlini anlatan "Le Grand et dernier Solyman ou la mort de Moustapha" isimli bir trajedya kaleme almıştır. 

Cinayetin müsebbibi Rüstem Paşa, ömrünün sonuna kadar çok istediği makamda kalmayı başarsa da gönüllerde her daim habis ruhlu bir devlet adamı olarak anılmaktadır.

Esasen Rüstem Paşa'nın da sıra dışı bir hikâyesi bulunur. Saraya damat olmasını istemeyenler onun cüzzamlı olduğunu iddia eder.

Yakasında bulunan bir bit hasta olmadığını ispatlar:

Olucak bir kişinin bahtı kavi talii yar. 
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar.

(Talihi açık olan kişinin yakasındaki bit bile işe yarar)


Keçecizade İzzet Molla'nın dediği gibi "Tâli'i yâr olanın yâri bakar yarasına."

Uzun lafın kısası, Şehzade Mustafa boğdurulurken Kanuni Sultan Süleyman'ın otağda bulunduğuna dair kaynaklar çoğunlukla Batı menşeilidir.

Hatırı sayılır yerli kaynakların önemli bir kısmı hadiseyi, Sultan Süleyman’ın nerede olduğunun bilinmediği şeklinde nakleder.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU