Zihinsel bir yolculuk

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Düşünme meselesi yıllardır kafamı kurcalıyor. Zaman zaman içimden düşünür, tartışır, bir sonuca varmaya çalışırım. Kendi kendime zihnimdeki tahtaya yazar, çizer, sonra da silerim.

Buna rağmen düşündüklerim kısme  zihin tahtamda kalır, kimisi uykuya yatar, kimisi bir süre sonra yeniden beynimde belirir.  

Hatta yıllar önce düşündüğüm, unuttuğum bir ayrıntı bile bazen kendiliğinden ortaya çıkar. 

Sanırım bu hemen hemen her insanda olan bir durum. Bana özgü değil. İnsan beyninin ve düşünce denilen enerjinin devinim sürecidir kanımca.
 

Van Bahçesaray.JPG
Van, Bahçesaray  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

İnsanı diğer canlılardan ayırt eden bu enerji, aslında hayatın şekillenmesine neden olur ve insan düşünce ile varlığını korur.

Yani düşünce insanın özüdür, uygarlığın kök hücresi, kültürün de temelidir.

Toplumlar, coğrafyalar, diller, inançlar, yaşam biçimleri bir farklılık disiplini barındırır.
 

siverek 1988 .jpg
Siverek, 1988  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Bazı şeyler farklı, bazı şeyler farklı olmaktan öte özgündür. Bunun bir ayrılık değil, ayırt etme ile ilgili olduğunu düşünürüm.

Çünkü insan doğduğunda kendi rengini, dillini, inancını, coğrafyasını seçemiyor. 
 

Van1 2008.JPG
Van, 2008  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

İçinde yaşadığı toplum, aile ve çevre neyse kişi de onun yansıması oluyor. Az ya da çok kendi toplumuna benziyor.

Bazı kalıtsal ve coğrafik özellikler, toplumsal ilkeler, yaşam biçimleri adeta kodlanıyor, insanla birlikte yaşamına dahil oluyor ve bir kişilik oluşuyor.
 

Diyarbekir 1990.jpg
Diyarbekir, 1990  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Düşünce dünyası ne kadar güçlü ise, insanın varlığı da o kadar güçlü oluyor. Buna belki kültür demek mümkün bence.

Başka tanımlar da var tabii. İşin uzmanları, filozoflar ve antropologlar kültürü çok daha doğru tanımlıyor. 

Bendeki tanım böyle şekilleniyor ve uygarlıkla/kültür arasında bir çizgide duruyor…

Düşünce medeniyet, medeniyet kültür, kültür ise insanı var ediyor.
 

2010 Urfa .jpg
Urfa, 2010  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

İnsan bütün canlıların en karmaşık sosyal varlığı da olsa, sonuçta geçmişiyle var oluyor, kök salıyor ve geleceği zamanı damıtarak yaratıyor.

Yani düşünme yetisi, konuştuğu dil, inancı ya da taşıdığı kültür onun varlığını oluşturuyor. Tek başına canlı olmaktan öte düşünsel bir mekanizma oluyor.

Duygulardan oluşan, iyi ile kötüyü ayırt eden, düşünce üreten ve diliyle yaratan bir varlık.
 

2019 Sivas.jpg
Sivas, 2019  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Bu nedenle her toplumun, her insanın düşünce biçimi, yaşama bakışı, düşünsel üretim süreci, dili farklıdır.

Bu aslında kültürel dokunun kendisidir. İnsanı insan yapan, varlığını değerli kılan kültürel dokudur...
 

Van Bahçesaray2013.jpg
Van, Bahçesaray, 2013  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Varlık olmanın ana rahmi kültürdür. Dil ise, kültürel varlığın ana rahminde büyüyen bir ağaçtır.

İnsana, topluma dair ne varsa bu rahimde filizlenir, gelişir, kök verir, büyür.

Tıpkı ölümsüz bir ağaç misali… Her dalı, her yaprağı değerli olan bir ağaç gibi…
 

İzmir 1990.jpg
İzmir, 1990  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Kök toprağa kendini saldıkça, dallar serpilir, yapraklar daha bir yeşillenir.
Ağaç yıllarca yaşar.

Su, toprak ve yeterli ısı varsa ve genetiği yaşamaya müsaade ediyorsa ağaç büyümesine devam eder.
 

VAN 2008.jpg
VAN, 2008  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Kültür ise insana bağlıdır. Yaşaması, toprağa kök salması insana bağlıdır. Tabii ki yaşama süreci de.

İnsan kültürel dokusunu, varlığında yaşatıp, taşıyorsa kültür büyümeye devam eder.
 

Karacadağ Siverek 2015.jpg
Karacadağ, Siverek, 2015  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Yıllar, asırlar, çağlar boyu yaşama devam ederek, binlerce yıllık enerjiyi geleceğe taşımaya devam eder.

Ağaçtan ötedir yani. Kökleri derine indikçe etkisi artar.
 

Viranşehir 2005.JPG
Viranşehir, 2005  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Bugün yaşantımızda var olan kültürel dokuların yaşının peşinde koşan antropologlar her araştırmada yeni bilgilere ulaşıyor.

Çünkü kültür tarihle eşdeğerdir, yaşıttır ve iç içedir, insanlık sürecidir.
 

Siverek 1986.jpg
Siverek, 1986  / Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

Burada bir nokta koymam gerekiyor.

Belki yazımda çelişkiler olacak, yanlış tanımlamalar ve belki dağınık bir zihnin izleri olacak.

Biliyor ve buna rağmen yazıyorum…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU