Sadr ile Maliki kavgası Şiiler arası iç çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyor

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Irak'ta hükümetin kurulması ve cumhurbaşkanının seçilmesi geciktikçe siyasi kriz de büyüyor ve taraflar arasındaki gerilim, çekişme, rekabet ve düşmanlıklar derinleşiyor.

Ülkede çözülemeyen kronik sorunlara yenileri eklenirken, ortaya çıkan yeni olgular kronik sorunları azdırıyor.

Irak'ta Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasındaki dünden bugüne çözüme ulaşmadığı gibi bugünden yarına çözülme imkanını da çoktan kaybetti.

Ülkede gönüllü birlikteliğe dayalı bir yönetim ihtimali da zaman geçtikçe azalıyor. Çünkü başa geçen iktidarı kendine yontuyor ve yerine sağlamlaştırma argümanına dönüştürüyor. 

Bölge ülkelerinin buradaki etkisi ve yer yer hegemonya kurma arayışları, ülkedeki elverişli zeminden de kaynaklı olarak halkın çilesini artırıyor. Bundan en büyük darbeyi de zayıf kesimler ve yönetimden pay alamayan yoksul sınıflar alıyor. 

Irak Şiiler arası iktidar savaşına sahne olurken bir yandan da İran hegemonyasını kabul eden ve ona hizmet eden çevreler ile buna karşı çıkan siyasi-dini akımlar arasında kıran kıran bir mücadele yaşanıyor. Bu savaş en somut haliyle Sadr ve Maliki ismiyle tezahür ediyor. 

Sadr ile Maliki arasındaki mücadele, Irak'taki Necef Şiiliği ile İran'daki Kum Şiiliği arasındaki rekabetin de bir yansıması. Ve Kum ile Necef arasındaki mücadele her zaman vardı. Bu realite konuya yabancı olmayanların malumudur.


Gündeme bomba gibi düşen Maliki'nin ses kaydı

Irak'ta Sadr'ın siyasetten çekilmesinin ardından İran'a bağlı grupların oluşturduğu Koordinasyon Çerçevesi hükümet kurma arayışlarına girmişken 13 Temmuz günü yayımlanan ve Maliki'ye ait olduğu iddia edilen ses kaydı gündeme bomba gibi düştü. 

13 ve 18 Temmuz tarihleri arasında Twitter'daki bir hesaptan 5 ayrı bölümde yayınlanan kısa ses kayıtlarında Maliki, Irak'taki tüm siyasi gruplarla ilgili yeni krizlere yol açacak sözler sarf ediyor. 

Maliki'ye ait olduğu belirtilen ses kaydında Şii siyasetçi, rakibi ve artık "düşmanı" olarak bilinen Sadr'a sert sözlerle yükleniyor. Sadr'ı korkaklıkla suçluyor ve 2008'de ona karşı savaştığını hatırlatıyor.

Maliki'nin Barzani ve KDP takıntısı da ses kaydında gün yüzüne çıkıyor. Maliki, Mesud Barzani'nin ikinci dönemde ona karşı yürüttüğü politikaları ve üçüncü döneme sert bir şekilde "hayır" demesini unutamamış.

Yayımlanan 5 ses kaydında asıl hedef Sadrancak; ikinci sırada aslan payını da Barzani'ye ayırmış.

Maliki, ses kaydının yayınladığı 13 Temmuz'da yaptığı açıklamada bu sözlerin kendisine ait olmadığını savunarak, "Sadr taraftarı kardeşlerim bu ses kaydına inanmasınlar. Bu montajdır ve uydurmadır" dedi; ancak ok çoktan yaydan çıkmıştı.


Ses kaydı Maliki'nin sonu olacak

Ses kaydının yayımlanmasının ardından Sadr 15 Temmuz'da taraftarlarına büyük bir katılımla Cuma namazı kılmaları çağrısında bulundu. Bağdat'ın Sadr semtinde bir araya gelen yüz binlerce Sadr taraftarı, Maliki'ye karşı adeta gövde gösterisi yaptı ve ülke yönetiminde söz sahibi olduklarını tüm taraflara hatırlattı. 

Sadr bu hamlesiyle Meclis'ten çekilse de siyasetten çekilmediğini ve hükümetin kurulması ile cumhurbaşkanlığı seçimi dahil ülke yönetiminin her merhalesine müdahale etmeye devam edeceğinin mesajını verdi.

Sadr'ın izin vermediği bir adayın Irak'ta başbakan olma şansı yoktur. Maliki gibi "baş düşman" olarak ilan ettiği birinin ise hiç olamaz. Maliki'nin başbakan olması, bu saatten sonra iç çatışma demektir. Hem de Şiiler arası bir iç çatışma.  


Sadr ile Maliki kavgasında kaybeden İran

Irak sokağında İran karşıtlığı artıyor ve Sadr bu olguyu kendi lehine çevirmeye çalışacaktır. Attığı adımlar da buna dönüktür zaten.

İran'ın bir numaralı adam olarak kabul edilen Maliki'yi hedef almak İran'a karşı bayrak kaldırmak anlamına da geliyor. 

Sadr'ın namazı ve Biden'ın ziyareti Ortadoğu'da yeni şekillenen dengeler kadar Irak'ta hükümetin kurulması sürecini de etkileyecektir. 

Sadr, mayıs ayında Koordinasyon Çerçevesi'ne hükümeti kurması için bir şans vermişti ancak bu gerçekleşmedi. 15 Temmuz'da cuma namazında yapılan gövde gösterisinde bu koalisyona ikinci bir şans daha verdi.

Sadr, Maliki'nin üstünü çizdi ancak İran'a yakın gruplara bir fırsat daha tanıdı. 

Bu sürece Tahran'ın da çok müdahil olması beklenmiyor. İran gelişmeleri uzaktan izlemeyi tercih ediyor. O nedenle başbakan daha çok Şii siyasi tarafların uzlaşması neticesinde şekillenecek.

Bu anlamda Kazımi en güçlü aday. Halihazırda Kazımi'den daha fazla öne çıkan bir isim görünmüyor. 


Kazımi ismi yeniden öne çıktı

Kazımi, taraflar arasındaki dengeleri gözeteceği mesajı veren bir isim. Tahran ile Riyad arasındaki müzakerelere arabuluculuk etti. Görüşmeler Bağdat'ta yapıldı.

Kısa bir süre önce Tahran'ı ziyaret etti. Geçen haftaki Cidde ziyaretinden önce de Koordinasyon Çerçevesi yetkilileri ile görüştü. 

Ayrıca Irak'ın İran'a olan borçları da Kazımi döneminde kısmen ödendi ve büyük bir sorun yaşanmadı. 

Kazımi'nin tek engeli İran'a bağlı Koordinasyon Çerçevesi. Çünkü bu çevreler Kazımi'den razı değil. Sadr'ın kendisini destekleyeceği kanaati hakim. 

Sadr aslında siyasetten çekilerek İran yanlısı Şiilerin masasına büyük bir bomba bıraktı. Koordinasyon Çerçevesi yetkilileri acilen bu bombayı etkisiz hale getirecek adımlar atmazsa o bomba patlayacak ve hepsi enkazın altında kalacak. 

O nedenle Hadi Amiri, Nuri Maliki ve Haydar el-İbadi, başbakanlık hülyasından vazgeçmek zorunda kalacaklardır. 

Bu gelişmeler ve olgular İran'a yakın bir ismin mevcut durumda konsensüsü sağlama şansı çok zayıf.

Son 2-3 yılı iyi bir şekilde yöneten ve İran ile ABD arasında kısmi bir denge sağlayan, tüm taraflarla diyalog kanalına sahip olan Kazımi'nin yeni dönemde de başbakan olması ihtimali yüksek. Kazımi'ye Sünniler ve Kürtler de itiraz etmeyecektir. 

Bu noktada KDP ile KYB'nin cumhurbaşkanı konusunda anlaşmasının Koordinasyon Çerçevesi'nin elini güçlendireceğini söylemek mümkün.

Bazı gruplar daha önce KYB'nin adayını destekleyeceğiz dese de ortaya çıkan son tabloda bu koalisyonun KDP'ye olan ihtiyacı çok açık. 


Maliki'den Haşdi Şabi'nin Devrim Muhafızlarına bağlı olduğu itirafı

Maliki'nin ses kaydında dikkat çekici bir diğer husus da Haşdi Şabi'nin doğrudan Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı olduğunu açık bir şekilde itiraf etmesi.

Biz yine bu kayıtlardan Maliki ile Hadi Amiri'nin de arasının iyi olmadığını anlıyoruz. Ayrıca kendi aşiretinden 15 bin kişilik bir silahlı grup kurduğunu da öğreniyoruz. 

Maliki'nin hedefinde sadece Kays Haz Ali ve Ebu Ala Velayi yok, onları "iyi adamlar" olarak nitelendiriyor. Çünkü bu iki isim de sadr karşıtı.


Maliki'ye ait olduğu belirtilen ses kaydındaki ifadelerinden bazıları: 

Şiiler kendilerini, dinlerini ve geleceklerini savunuyor. MesudBarzani, Sünnileri kucağına almış Şiileri vurmak için onların mercii haline gelmiş. Sadr yoluyla Şiilerin arasına girmek istiyorlar. Tüm bunlar plandır. Muktada iktidar olmak istiyor. Şimdi iktidarda değil mi? Sadr bakanları tehdit edip kendisine itaat ettirmiyor mu?
 

Sadr hareketini çok iyi tanıyorum. Kerbela, Bağdat ve Basra'da onlarla savaştım. Onlar o zaman da korkaktı. Allah'a yemin ederim ki Basra'ya gittiğimde bir tane uçak, helikopter ve doğru dürüst silah da yoktu. İki polise bir silah düşüyordu. Yine de onları yendik. O tarihte İranlılar onlara roket ve diğer silahları da veriyordu. İran Sadr'dan bir Hasan Nasrallah çıkartmak istiyordu fakat Sadr Nasrallah olmaz. O seyyid de değil. Cahil biri. Sadrkorkudan altına yapan biri.
 

Gelecek süreçte çatışma çıkacak. Kazımi'ye de söyledim, savaş olacak dedim. Herkes kendini savunmalıdır. Ben de kendimi savunacağım dedim.
 

Sadr öldürmek ve harap etmek istiyor. Polis ve orduya da güvenilmez.Bizim silaha ihtiyacımız var. Sadr'ın ilk hedef alacağı kişi benim. Irak'ı ve Şiileri Sadr'a bırakmayacağım. Kazımi'yepolisine ve askerine güvenmiyorum dedim. Şimdi 10 ila 15 bin kişilik bir askeri birlik hazırlamaya çalışıyorum. O (Sadr) mercilere ve halka saldırırsa ben de Necef'e saldırırım. Çünkü bu kindar adam (Sadr) hiçbir şey bırakmayacak.
 

Irak büyük bir savaşa doğru gidiyor. Kimse bundan kurtulamayacak. Mesud, Muktada ve Halbusi'nin planı bozulmazsa ülke savaşa gider.


Sadr Maliki'yi bitiren hamleyi yaptı ve son sözünü söyledi

Sadr ise 18 Temmuz'da yaptığı zehir zemberek açıklamada Maliki'yi hedef aldı ve son sözünü söyledi.

Sadr, "fitne" olarak nitelendirdiği bu gelişmelerin durması için Maliki'nin tavrının müttefikleri ve aşiretinin aksakallıları tarafından kınanmasını istedi. 

Şii lider, Maliki'nin sadece kendisini İsrail'in kiralık adamı olarak olarak suçlamakla kalmadığını Irak güvenlik güçlerine de saygısızlık yaptığını söyledi. 

Sadr'ın dikkat çeken ifadeleri: 

Üçüncü bir taraf olaya dahil olabilir ve ben bundan beriyim.
 

Maliki ve Dava Partisi tarafından ölümle tehdit ediliyorum. 
 

Nuri Maliki'ye siyaseti bırakmasını ve tevbe etmesini tavsiye ediyorum. Kendisi ve yolsuzluk yapan diğer müttefiklerini yargıya teslim etsin. Bu şekilde tevbeleri kabul olabilir. 
 

(Maliki) bu yıkıcı zihniyetle Irak'ı yönetmeye hiçbir şekilde hakkı yoktur. Böyle bir şey düşünmesin. Bu Irak ve halkı için yıkım demektir.
 

En şaşırtıcı olanı ise daha önce Saddam tarafından Sadr ailesine yöneltilen iftiraların senin (Maliki) tarafından dile gelmesidir. Aynı şekilde komşu devletler tarafından kiralanmış bazı yargı mensuplarının bizi ihanet ve yolsuzlukla suçlamasıdır…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU