Sri Lanka'da halk isyanı: Diktatörler kaçıyor; sarayları ve saltanatları yıkılıyor!

Prof. Dr. Bilal Sambur Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Sri Lanka'da müesses nizamı sarsan halk hareketi "Janatha Aragalaya (Halkın Mücadelesi)" olarak adlandırılıyor.

Hiçbir siyasi partiyle bağlantısı olmayan Halkın Mücadelesi Hareketi, toplumun din veya etnik temelde kamplaştırılmasına ve çatıştırılmasına karşı çıkıyor.

Sri Lanka'da aylardır süren protesto gösterileri, ülkenin sosyal ve siyasal yapısını radikal şekilde değiştirecek güce ulaşmayı başardı.

Halkın başkanlık sarayını basması üzerine, Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa'nın istifa etmesi ve ülkeden kaçması, dünyanın gündemine "Sri Lanka'da neler oluyor" sorusunun gelmesine neden oldu.

Başkanın resmi konutu ve sarayı, başbakanın resmi konutu üç aydan fazla bir süredir protestocuların kontrolü veya kuşatması altında.

Protestocular, ülkeyi tek adam diktatörlüğüyle yöneten Gotabaya Rajapaksa'nın konutunun artık halkın sarayı olduğunu göstermek için değişik görüntüleri dünya medyasına veriyor.

Sarayın havuzunda yüzen protestocular, bunu halkın havuz keyfi olarak niteliyorlar.  


Sri Lanka'daki halk isyanı durup dururken meydana gelen gelip geçici bir hareket değil.

Ülkede yaşanan ekonomik buhran, ülke genelinde halkın sokaklara dökülmesine, başkanlık sarayını basmaya, devlet başkanı ve başbakanı istifaya zorlamaya yöneltti.

Sri Lanka halkı 1950 yılından beri iş başına gelen yönetimlerin hırsızlıklarına, sömürülerine, talanlarına, kötü yönetimlerine karşı bir protesto ve direniş içinde.

12 Ağustos 1953 tarihinde Birleşik Ulusal Parti'nin politikalarına karşı ülke genelinde gerçekleştirilen ulusal grev ve sivil itaatsizlik eylemleri ülke tarihinde Büyük Grev (Great Hartal) olarak biliniyor.

1953'te gerçekleşen Büyük Grev, Sri Lanka halkının bilincine demokratik bağımsızlığın ve katılımcılığın pratiği olarak kazındı.

Bu senenin mart ayından beri devam eden gösteri ve protestolar da, 1953 protestosu gibi tarihi öneme sahip.


Protestocular, yoksulluk ve sefalet içinde yaşayan halka karşı Rajapaksa ailesinin ve bu aile çevresinde kümelenen küçük bir çetenin ülkeyi nasıl sömürdüklerini dünyaya göstermeye çalışıyorlar.

Ülkede yaşanan ekonomik ve siyasal krizin tek sorumlusunun Rajapaksa ailesi olduğunu söyleyen protestocular, bu ailenin ülkeyi uçurumdan aşağı attığını ve bu ailenin neden olduğu ekonomik felaketten çıkışın kolay olmadığının altını çiziyorlar.

Eskiden tatile gittiklerini söyleyen protestocular, bugün ise evlerine gitmek için arabalarına benzin koyacak paraları olmadığını ifade ediyorlar.


Rajabaksa ailesi, eskiden prinç alanında kendi kendine yeten Sri Lanka'yı dışarıdan pirinç almaya muhtaç hale getirdi.

Günlerce ekmek, gıda, ilaç ve gaz kuyruğunda bekleyen Sri Lanka halkının sefaleti karşısında Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa; krizin sorumlusunun kendisi değil, Kovid-19 pandemisi olduğunu söyleyebildi.

Pirinç ve ekmek gibi temel gıda maddelerini bulamayan, evlerinde elektriksiz karanlıkta kalan Sri Lanka halkının yoksulluğu ve sefaleti karşısında tek adam olarak ülkeyi yöneten Gotabaya Rajabaksa ve çevresinin sınırsız lüks ve israfla dolu hayatları, protestocuları öfkelendiriyor ve isyan ettiriyor.


Sri Lanka, 4 Şubat 1948 tarihinde İngiltere'ye karşı bağımsızlığını kazanmış bir ülke.

Mevcut ekonomik kriz, bağımsızlığın kazanılmasından sonraki dönemde yaşanan en büyük kriz olarak değerlendiriliyor.

Rajapaksa hükümeti, ekonomik ve siyasal açılardan ülkeyi çok kötü yönetiyor. Sri Lanka halkı, Rajapaksa hükümetinin kötü yönetiminden bıkmış durumda.

Rajapaksa yönetimi, Sri Lanka'yı iflas eden devletin en iyi örneği haline getirdi. Yönetim, yaşanan ekonomik krizi ciddiye almadı; günü kurtarmayı amaçlayan yüzeysel politikalarla halkın oyalanacağını düşündü.

Hükümet, turizm gelirleri ve dışarıdan gelecek dövizle ekonomik krizden çıkılacağı şeklinde bir yanılgıyla hareket etmiş ve krizi ciddiye almadı.

Daha doğrusu Rajapaska yönetimi, ülkede ekonomik kriz olduğunu inkar etti ve kendisini ekonomik ve siyasal krizin sorumlusu olarak görmedi.

Hükümet, kısa vadeli ikili swap antlaşmalarıyla yabancı yatırımcıyı çekmeye çalıştı. Bütün döviz rezervlerini tükettiği anlaşılan Sri Lanka'da gıda, gaz, elektrik ve diğer önemli maddelerde kıtlık baş göstermeye başladı.

Son olarak yaşanan 13 saatlik elektrik kesintisi, bardağı taşıran son damla odu. Sri Lanka'da yaşanan bir ekonomik kriz değil, ekonomik buhrandır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

1956 yılından beri hükümetler, ekonomik krizleri çözmek yerine Sinhalisler ve Tamiller arasındaki etnik çatışmayı derinleştirdiler.

Çoğunluğu oluşturan Budist Sinhalistleri tek meşru vatandaş olarak gören ve Tamil azınlığı tanımayan milliyetçi politikalar, etnik çatışmanın derinleşmesine ve Tamil milliyetçiliğinin yükselmesine neden oldu.

Tamilleri bölücü iç tehdit olarak sunan Sri Lanka yönetici elitleri, askeri harcamalara büyük paralar ayırdı, ordunun otoriter yönetimlerin yanında yer almasını sağladı ve Tamil sorununu istismar ederek toplumu yoksullaştırıp mülksüzleştirdi.

Sri Lanka'da yaşanan ekonomik krizin en önemli sorumluları milliyetçilik, militarizm ve otoriteryanizmdir.

Faşist ve militarist güçler, halkın yoksulluğu ve sefaleti üzerine bir sömürü ve hırsızlık iktidarı inşa ettiler.


Sri Lanka'da temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları astronomik şekilde artıyor. Petrol, pirinç ve ekmek fiyatlarında yaşanan yüksek artışlar, insanların saatlerce uzun kuyruklar oluşturmalarına neden oluyor.

Yakıcı güneş altında ekmek kuyruğunda saatlerce bekleyen insanlar hayatlarını kaybediyorlar.

Yokluklara ve kuyruklara dayanamayan halk, 31 Mart'ta Başkan Rajapaksa'nın Colombo'daki evine girmeye kalktı.

Protestolar kısa sürede ülke geneline yayıldı ve halk, Büyük Direniş olarak isimlendirdiği 6 Mayıs'taki protestoda devlet başkanı ve başbakanın istifasını istedi.

Başbakan Mahinda Rajapaksa'nın Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa'nın kardeşi olduğunun altını çizmek lazım.

Değerli meslektaşım Prof. Nezir Akyeşilmen'in ifadesiyle, Rajapaksa sülalesi, Sri Lanka'da bir aile diktatörlüğü kurdu.

Protestoları şiddetle ve silahla bastırmaya çalışan Sri Lanka yönetimi, bunun sürdürülebilir olmadığını fark etti ve 9 Mayıs günü Başbakan Mahinda Rajapaksa istifa etmek zorunda kaldı.


Mahinda Rajapaksa'nın istifasından sonra başbakanlığı Ranil Wickremesinghe üstlendi.

Yabancı yatrımları çekme ve nakit para bulma vaadiyle iş başına gelen Wickremesinghe, ülkeyi ekonomik krizden çıkarmayı başaramadı.

Sri Lanka halkı, Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa'nın ve Başbakan Wickremesinghe'nin istifasını istiyor ve müessel nizamın değişmesini en acil ihtiyaç olarak görüyor.

Sri Lanka'nın bütün yönetici elitlerini gayri meşru olarak gören halk, üst düzey yöneticilerin evlerine ve araçlarına saldırarak müesses nizama olan öfkesini ifade ediyor.

Sri Lanka halkı, 'bu düzen değişmeli' şeklinde devrimci bir talep ve motivasyonla bir isyan hareketi yürütüyor.


Sri Lankalılar, temel gıda maddelerinin temininde büyük sıkıntı yaşıyor. Rajapaksa yönetimi, ülkeyi yoksulluğa, açlığa ve işsizliğe mahkum etti.

Göreceli olarak durumları iyi olan orta sınıfa mensup kimseler, protesto hareketlerine katılmıyor.

Ekonomik kriz, orta sınıf diye bir şey ortada bırakmadı. Mevcut durumda, Sri Lanka'da yoksul halk kesimleri ile zengin yönetici azınlık şeklinde iki kesim var.

Sri Lanka'nın zengin yönetici azınlığı, 9 Mayıs'tan beri büyük bir korku içinde.

Başbakan Mahinda Rajapaksa'nın istifa etmek zorunda kalması, yönetici zengin azınlığın emekçi halk kesimlerinin protestoları önünde hiçbir gücün duramayacağı şeklinde bir korkuya kapılmasına neden oldu.

Yönetici azınlık, korkusunda haklı. Bugün halk isyanı sonucunda Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa ve Başbakan Wickremesinghe istifa etmek zorunda kaldılar. İstifa ettikten sonra Rajapaksa ülkeden kaçtı.


Sri Lanka halkı, temel gıda maddelerine, elektriğe, akaryakıta, pirince ve ekmeğe ulaşmalarını sağlayacak yeni bir ekonomik ve siyasal düzenin kurulmasını istiyor.

Müesses nizamın temsilcilerinin yaşadıkları kuyrukları, yoklukları ve yoksullukları çözmede başarısız olacaklarına tamamen inanan halk, devletten bir bütün olarak umudunu kesmiş durumda.

Halk, IMF'nin programını da ekonomik krizden çıkış için yeterli görmüyor. Sri Lankalılar, müesses nizamın yarattığı ekonomik ve siyasal krizden çıkış için yeni bir anayasal mutabakat yapılmasını ve devletin yeniden demokratik ve katılımcı bir şekilde inşa edilmesini talep ediyor.


Sri Lanka krizi, kendi aile çıkarları uğruna küçük bir çetenin kocaman bir ülkeyi ekonomik, sosyal ve siyasal bir felaketin içine sokabileceğini göstermesi açısından önemli.

Rajapaksa çetesinin elde ettiği ekonomik ve siyasal güç, sadece onları değil; bütün ülkeyi zehirledi. 

Rajapaksa ailesinin zehirinden arınmanın ve iyileşmenin yollarını arayan Sri Lanka halkının önünde tehlikelerle ve belirsizliklerle dolu bir gelecek bulunuyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU