Halkların Demokratik Partisi (HDP), dün Ankara Spor Salonu'nda 5. Olağan Büyük Kongresi'ni gerçekleştirdi.
Tek liste halinde gidilen seçimlerde Pervin Buldan ve Mithat Sancar, kullanılan 806 oyun 796'sını alarak tekrar eş genel başkan seçildi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Kongrede, yeni Parti Meclisi (PM), Merkez Disiplin Kurulu ve Uzlaşma Kurulu'nun asil ve yedek üyeleri belirlendi.
Yazar, siyasetçi, akademisyen ve sanatçılardan oluşan 43 kişilik danışma kurulu da deklare edildi.
Danışma kurulu aktifleştirildi
Kongrede Kürt sorunundan İstanbul Sözleşmesi'ne, özgürlüklerden savaş politikalarına kadar birçok mesaj verildi.
Ancak danışma kurulu listesinde Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Rıza Türmen, Hasan Cemal ve Tarık Ziya Ekinci gibi isimlerin yer alması dikkati çekti.
HDP'nin kurulduğu ilk dönemlerde aktif olarak kullanılan ancak atıl kalan danışma kurulunun tekrar aktifleştirilmesi hedefleniyor.
Kurulun eş başkanlarla zaman zaman toplanarak, çeşitli konularda parti politikalarını tartışacağı, eleştiri ve önerilerde bulunacağı ifade ediliyor.
Peki, HDP yeni dönemde neyi hedefliyor? Danışma kurulunda yer alan isimlerin nasıl bir katkısı olur?
Konuyu Independent Türkçe'ye değerlendiren akademisyen ve siyasetçiler, HDP'nin "Türkiyelilik" siyasetini sözkonusu isimlerle destekleyeceği görüşünde.
"İsimlerin kurulda yer alması iyi bir adım"
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, danışma kurulunun sembolik bir anlamı olduğunu söyledi.
HDP'nin "Türkiyelilik" siyasetini danışma kuruşundaki isimlerle destekleyeceğine dair bir tablonun olduğuna değinen Coşkun, kurulda yer alan isimlerin önemli bir kısmının AK Parti'nin özgürlükçü adımlarını desteklediğini, otoriter yöne evrilmesiyle birlikte eleştirmeye başladıklarını belirtti.
İsimlerin danışma kuruluna alınmasının aynı zamanda HDP açısından bu yönde bir açılımı ifade ettiğini aktaran Coşkun, "Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla ‘Neden HDP içerisinde yer aldılar?' şeklinde birtakım tepkiler de gösterildi ama ben bu isimlerin danışma kuruluna alınmasını iyi bir adım olarak görüyorum" dedi.
"HDP yeni bir açılıma gidiyor"
Coşkun, "Sözkonusu isimlerin HDP ile nasıl bir ilişkisi olacak, kurul aktif mi yoksa sembolik mi olacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:
Bunu zaman gösterecek. Ancak ortaya çıkan ilk tablo, HDP'nin yeni bir açılıma gittiği yönünde.
Özellikle bazı etik konularda karar alırken bir beyin fırtınası gerçekleştirmek, bir siyasal tartışmayı yürütmek amaçlı seçilen isimler. Bu isimlerin hepsi aynı fikri savunmuyor olabilirler.
Daha çok parti içerisinde bir siyasal tartışma, kararların alınması sırasında bir beyin fırtınası gerçekleştirme amacına yönelik olduğunu düşünüyorum.
"HDP'nin diğer kesimlerle temasını sağlayacak"
Eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Dr. Nesrin Nas da Coşkun ile benzer görüşte.
Dr. Nas'a göre HDP, kurulda yer verdiği isimlerle kriminalize edildiği, sıkıştığı köşeden çıkma ve Türkiye partisi olma hedefinde daha kararlı bir şekilde yürüyeceğinin mesajını veriyor.
İsimlerin HDP'nin temel politikalarına yön verebileceğine vurgu yapan Dr. Nas, "Hem HDP'nin diğer kesimlerle temasını sağlayacak hem de HDP'yi sıkıştırıldığı köşeden çıkmasına katkı sunacak isimler diye düşünüyorum ve olumlu buluyorum" dedi.
"Seçim sonrasına dönük bir yapılanma"
Kurulun Rıza Türmen, Hasan Cemal, Ahmet Türk gibi akil adamlardan oluştuğunu kaydeden Nas, "Bu insanların şöyle bir özelliği var; Türkiye'yi bütün farklılıklarıyla birlikte demokrasi, eşitlik ve adaletle yeniden kurulabileceğini vurgulayan isimler. HDP'nin bunu hedeflediğini düşünüyorum" dedi ve ekledi:
Önümüzdeki seçimler sıradan seçimler değil.
Türkiye bu seçimde, eksikliklerini gideren, ana dilli, eşitlikçi ve çoğulcu bir demokrasiye mi kapı aralayacak, yoksa otokrasinin yanın da mı yer alacak? Bunun kararını verecek.
Kurulun seçim öncesi değil, seçim sonrasına dönük bir yapılanma olduğunu düşünüyorum.
HDP'nin yürüttüğü politikaların Türkiye'nin demokratikleşmesine çok ciddi etkisi olacaktır.
Kurulda yer alan insanlar da bu politik ana hatlarının belirlenmesi ve tartışılmasında katkı sunacaklardır.
"Bir bakıma savunma mekanizması güçlendiriliyor"
Yazar Ümit Fırat ise HDP'nin sözkonusu isimlerle PKK ile herhangi bir bağının kalmadığını veya eskisi olmadığını göstermeye çalıştığını söyledi.
HDP'ye açılan kapatma davasını hatırlatan Fırat, "Şimdi kapanmaya dönük adli bir süreç var. Bu süreçte savcıların iddia ettiği gibi değil, aksine müesses nizam tarafından iddianamaye uymayan profillerin orada bulunması, bir tür savunma mekanizmasını güçlendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.
"CHP'nin gösterdiği dayanışma desteği gibi bir şey bu"
Kurulda yer alan isimlerin bazılarının gelecek seçimlerde HDP'ye oy bile vermeyebileceğini dile getiren Fırat, "Meral Akşener'in aniden seçim dışı bırakılmak süretiyle CHP'nin gösterdiği dayanışma desteği gibi bir şey bu. Belki aynı olmayabilir ama benzer bir dayanışma diyebiliriz" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:
Kapatılma sürecinde veya tehdidinde olan bir partinin yanında olmak, içinde gibi gözükmek ya da en azından bir tür savunulması ve sahip çıkılması anlamında bir davranıştır.
Baştan itibaren HDP'ye mesafeli kalmış ama Türkiye'nin geldiği süreç bakımından kapatılma tehdidi altında bulunan bir partiye beraberlik kurma anlayışından kaynaklı olabilir.
HDP'nin aktifleştirdiği danışma kurulu şu isimlerden oluşuyor:
Ahmet Telli, Ahmet Türk, Akın Birdal, Ali Alfatlı, Ali Bayramoğlu, Ayşe Erzen, Ayşegül Devecioğlu, Bülent Küçük, Celil Kaya, Cihan Sincar, Erdoğan Aydın, Fatma Gök, Ferda Koç, Gençay Gürsoy, Halil Aksoy, Hamit Geylani, Hasan Cemal, Kenan Kalyon, Kerem Fırtına, Levent Köker, Mahmut Demiralp, Mehmet Altan, Meral Camcı, Mustafa Kemal Coşkun, Muzaffer Kaya, Naci Kutlay, Nizamettin Toğuç, Nurettin Sözmez, Nurten Ertuğrul, Onur Hamzaoğlu, Özgür Müftüoğlu, Rıza Türmen, Several Ballıkaya, Sevilay Çelenk, Seyfi Öngider, Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, Süreyya Karacabey, Şebnem Oğuz, Tarık Ziya Ekinci, Veli Büyükşahin, Yavuz Önen, Zerrin Şahin Kurtoğlu.
© The Independentturkish
