Geçen yıl, fotoğraf çekmek için gittiğim Muradiye Şelalesi ile ilgili uzun süreden beri bir yazı kaleme almak istiyordum.
Hem yörenin yabancısı olmam hem de ilk defa gitmem, yazma konusunda zihnimde soru işaretleri oluşmasına neden oldu.
Bu nedenle, yazıp yazmamak arasında gidip geldim. Uzun süre elim kaleme gitmedi; Muradiye Şelalesi'ni yazamadım.
Sonunda, aradan bir yıl geçtikten sonra şelale hakkında yazıyı kaleme almaya karar verdim. Böylelikle hem çektiğim fotoğrafları açığa çıkarmayı hem de şelale hakkında az bilinenleri incelemeyi hedefledim.
Bir fotoğrafçı olarak, şelaleden oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. Harika bir doğa ve etkileyici bir su kaynağı, Van'ın doğasına yakışır alan.
Debisi, akış hızı oldukça fazla. Şelalenin köpüren süt beyaz suları, insanı yazın ortasında serin bir ortama çekiyor ve buz gibi su kütlesi asırlardır çağlayarak Van Gölü'ne akıyor.
Yerel halkın, Kürtçe isimleriyle Çırava Bendi, Çırava Bêgiriyê ya da Sûlava Bêgiriyê dedikleri şelale, 50 metre yükseklikten akıyor.
Özellikle yağışın bol olduğu yıllar şelale tam anlamıyla coşarak çay tabanını dolduruyor ve daha geniş bir alanda şelaleler oluşturarak yoluna davam ediyor.
Her yıl binlerce kişinin ilgisine nail olan şelalenin resmi ismini, Bağdat seferine çıkan Osmanlı Sultanı IV. Murat'tan aldığına inanılıyor.
Bu konuda herhangi bir belge ve salname bulamadım. Söylenenlere göre, Bağdat seferine çıkan Sultan Murat, Van sınırları içinde yer alan şelalenin bulunduğu havzada mola verir.
Birkaç gün şelale kenarında dinlenen Sultan Murat, şelaleyi oldukça beğenir, çevresinde metheder. Buradan yola çıkan yöneticiler padişahı memnun etmek için buranın adını Muradiye Şelalesi olarak değiştirir.
Halk arasında eski ismi söylense de resmiyette Sultan Murat'ı çağrıştıran ismi kullanılmaya başlanılır.
1912 yılında Bargiri ve Kandahar yerleşim yerlerinin birleştirilip, Muradiye adıyla ilçe olmasından sonra hem şelalenin hem de ilçenin adı artık Muradiye olur.
O gün bu gün resmiyette ayrı, halk arasında ayrı ismi kullanılmaya davam edilir.
Tendürek Dağları'nda yağan kar sularının beslediği su kaynakları birleşe birleşe Çaldıran İlçe topraklarında Bendi Mahi Çayını oluşturur.
Çayın su debisi Muradiye'ye doğru artar, yer yer şelaleler oluşur. İşte bu şelalelerden biri olan Muradiye Şelalesi kendine has bir ekosisteme sahip olarak çaya apayrı bir güzellik katar.
Bendi Mahi Çayı geçtiği yerlere adeta can suyu, hayat öpücüğü vererek canlılar için harika bir ortam oluşturur.
Çayın su debisi, geçtiği yerlerde oldukça özel ekosistemlerin oluşmasına neden olur.
Bendi Mahi havzasında oluşan ekosistemin gereği olarak endemik bitkiler yetişir, değişik kuş çeşitleri yaşar, en önemlisi Van Gölü'nün nadide balığı inci kefali akıntıya karşı yüzerek, yer yer uçarak çaya yumurtalarını bırakıp, soyunu devam ettirir.
Yani Van Gölüne özgü, inci kefalinin soyunu sürdürmesi dağlardan süzülen buz gibi suların varlığına bağlı.
Dolayısıyla hem Bendi Mahi, hem de şelalenin geleceği açısından havza doğasının korunması çok önemli.
En küçük müdahale en başta şelaleyi etkiliyor, buradaki ekosisteme zarar veriyor. Hatta bazı durumlarda çayın kuruma ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor.
HES'lerin yapımı sırasında bu tehlike baş gösterdi ve çay su kütlesinin büyük kısmını kaybetti.
Bu yıl yağışların çok olması nedeniyle öyle bir risk olmaz diye düşünüyorum; ama şelalenin suyunun zaman zaman kirli ve çamurlu akması da havza açısından ciddi sorunlara neden olduğu da biliniyor.
Bu çayın varlığı hem Van Gölü açısından hem de doğasında yaşayan balıklar, kuşlar, endemik bitkiler ve havzasından yaşayan canlılar açısından önemi büyüktür, hayatidir.
Benim gibi gezip, görmek, birkaç fotoğraf çekip geri dönenler açısından Bendi Mahi Çayı'nın fotojenik olması yeterli gelebilir.
Ama orada yaşayanların bu güzellikten yararlanıp, doğanın sonsuza kadar korunması herkes açısından önemlidir.
Havza yönetimi tamamıyla ekosistemi esas alan bir anlayışla hareket edip, şelale ve Bendi Mahi Çayı'nı korursa, hem Van Gölü temiz kalacak hem havzanın ekosistemi varlığını sürdürecek.
Yani uzun lafın kısası, en iyi koruma planı, hiç bozmamak, doğal olanı korumaktır. Önce bozup, sonra korumaya almak kandırmacadan öte bir şey değildir.
Şelalenin aktığı çay havzası, yüzlerce çeşit canlı türünün yaşam alanıdır. Bilinçsiz sulama, HES'ler ve girişimler Bendi Mahi ve şelalenin geleceğini tehlikeye sokacağı aşikârdır.
En iyisi şelale ve çay yatağına hiç dokunmadan geleceğe akmasını sağlamaktır.
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish