Borçları 15 milyar lirayı aşan kulüpler TMSF'ye düşer mi?... "Mali yeterlilik sağlanamaz, risk oluşturursa el koyma durumu gerçekleşebilir"

Sancak, kulüplerin borçları nedeniyle TMSF'ye düşeceğini ve bu gerçekleşirse Beşiktaş'ı satın alacağını söyleyerek tartışma başlattı. Doç. Dr. İsmail Güneş, kulüplerin ekonomik durumunu ve TMSF'ye düşme tehlikesini Independent Türkçe'ye değerlendirdi

İş insanı Ethem Sancak'ın TV100'de Candaş Tolga Işık ile "Az Önce Konuştum" isimli programında kulüplerin mali durumlarıyla ilgili yaptığı açıklama tartışılıyor.

Programda koyu bir Beşiktaş taraftarı olduğunu dile getiren Sancak, "13 yaşımdan beri Beşiktaş'ın hiçbir maçını kaçırmam. Fanatik bir Beşiktaş taraftarıyım. En övündüğüm hasletlerin birisi olur. Neden? Çünkü Beşiktaş. Bu ulusu inşa edenlerin takımıdır. Milli mücadelenin takımıdır" dedi. 

Sancak, açıklamalarında kulüplerin borçlarından dolayı yaşayacağı zorluklara dikkati çekerek, mevcut dernek yapıları nedeniyle ilerleyen zamanlarda oldukça sıkıntılara düşeceğini öne sürdü:

En büyük hayalim Beşiktaş başkanı olmaktı ama ömrüm ona yetmeyecek gibi. Çok iyi bir başkanımız var. Çok fedakar ve çok dürüst biridir... Bu şirketleşme yasası ve kanunlar çıktı. Bunlardan dolayı çıkış yapılabilir. Bakın Göztepe'ye yabancı bir yatırımcı geldi. Futbolun mucidi İngilizler. İngiliz futbolu dernek yasası ile 1973 yılında çöktü. Dernekleri sildi, kaldırdılar. Şirket oldular. Beşiktaş eğer TMSF'ye düşerse ihaleye girip satın alacağım. Beşiktaş’ı Asya’nın Şampiyonlar Ligi şampiyonu haline getireceğim. Hepsi düşecek, görünen o. 4 büyük takımın her biri yılda 1 milyar lira faiz ödüyor. Beşiktaş yılda 1 milyar lira faiz ödüyor, nereden çıkaracaklar bunu? 

"Dört Büyükler"in borcu 15 milyar lira

Türk futbolunda spor kulüplerinin mevcut ekonomik durumları, pandemiyle birlikte daha da kötü günlere evrilerek borçları günden güne arttı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fenerbahçe'de 4 Haziran'da düzenlenen 2021 olağan mali genel kurul toplantısında kulübün borcunun 6 milyar 190 milyon lira olduğu açıklandı. 

Beşiktaş'ın 28 Mayıs'ta gerçekleştirilen toplantısında 31 Aralık 2021 itibarıyla kulübün borcunun 4 milyar 900 milyon lira olduğu bildirildi.

Galatasaray'da 26 Mart'ta düzenlenen yıllık olağan mali genel kurulda 31 Aralık 2021 itibarıyla net borcun 2 milyar 561 milyon lira olduğu belirtildi.

Trabzonspor'un ise 1 Haziran 2021-28 Şubat 2022 Dönemi Faaliyet Raporu'nda toplam borcun 2 milyar 27 milyon lira olduğu duyuruldu.

"Dört büyükler" olarak adlandırılan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un toplam borçları 15 milyar lirayı aşmış durumda.

Kamuoyu ise mevcut ekonomik tabloları nedeniyle kulüplerin TMSF'ye düşüp düşmeyeceğini tartışıyor.

 

İsmail Güneş - Independent Türkçe.JPG
Doç. Dr. İsmail Güneş / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Mali yeterlilik sağlanamaz, yatırımcı riski oluşursa el koyma durumu gerçekleşebilir"

Futbol ekonomisi alanında çalışmalarıyla tanınan Çukurova Üniversitesi'nden Doç. Dr. İsmail Güneş, kulüplerin ekonomik durumunu ve TMSF'ye düşme tehlikesini Independent Türkçe'ye değerlendirdi 

Güneş, futbol kulüplerinin durumuyla şirketlerin durumlarının birbirinden farklı olduğunu söyledi.

Kulüplerin şirket olan bölümlerinin mali açıdan denetime tabi olduklarını dile getiren Güneş, "Mali yeterliliklerini, yasanın öngördüğü koşulları sağlayamadıkları, yatırımcısına bir risk oluşturdukları takdirde TMSF'nin el koyma durumu gerçekleşebilir" dedi.

Derneklerde aynı şeyin geçerli olmayacağını hatırlatan Güneş, "Burada futbol AŞ'leri ayırırlar genelde. Kötü mali tablo, o işe yatırım yapan yatırımcıların güvenini sarsacak, yaptığı yatırımı riske edecek pozisyona gelmiş, mali yeterlilikleri de yok ise burada devreye girebilir. Böyle bir şey olduğu takdirde de TMSF alıyor, ilgili kurumun mali durumunun düzeltilebilmesi adına bir kayyum atıyor. Kayyum bunun sürekli sahibi olmuyor. Kayyum, mali seviyesini belli bir düzeye getirdikten sonra satışını gerçekleştiriyor" diye konuştu.

 

TMSF-AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

"TMSF tehlikesi var fakat bunu sporda uygulamak kolay değil, sosyal infial yaratabilir"

TMSF'nin spor kulüplerine el koyabilmesi gibi bir tehlikenin mevcutta bulunduğuna dikkat çeken Güneş, "Tehlike var fakat bunu spor açısından uygulamak çok kolay bir şey değil. Çok büyük kulüpler bunlar. Dolayısıyla böyle bir olay ciddi bir sosyal infial yaratabilecek bir olay her şeyden önce. Bunu da çok göze alabileceklerini açıkçası düşünmüyorum" ifadelerini kullandı. 

"Spor şirketlerine özgü bir yasa çıkarılmalı, şirket yapısı ona göre belirlenmeli"

Kulüplerin sorunlarının çözülmesinde şirketleşmenin önemine vurgu yapan spor yasasındaki ilgili maddeyi değerlendiren Güneş, yasadaki eksikliklere dikkat çekerek, şu öneriyi yaptı:

Şirketi iyi ya da kötü yönetmek, dernek statüsünde olması ya da şirket statüsünde olmasıyla ilgili bir şey değil. Öncelikle 'doğru yönetim' dediğimiz anlayışın olması lazım. Şirketleşme niçin gerekli? Artık futbol ekonomisini ya da şirketlerin borçları ya da ekonomik büyüklüklerinin ulaştığı nokta, bir derneğin boyutunu fazlasıyla aşıyor. Aslında burada normal ticaret yasasına tabii şirketler yerine spor şirketleriyle ilgili bir yasanın gelmesi gerekiyor. Spor şirketlerinin durumu çok farklı, basit bir ticari işlem gibi değerlendirirseniz yanılırsınız. Nitekim çıkan yasaya yöneltilen eleştirilere baktığınız zaman da haklılık payları da var. Bu haliyle uygulanmasında bazı zorluklar var. Dolayısıyla spor şirketlerine özgü bir yasa çıkarılarak şirket yapısının ona göre belirlenmesinde fayda olduğunu düşünüyorum. 

 

Göztepe-AA.jpg
Göztepe'nin Danimarkalı iş insanı Rasmus Ankersen'e satılacağı konuşuluyor / Fotoğraf: AA

 

"30-40 yıllık sorunlar var, bir yasayla '2-3 yılda çözün' demek kolay değil"

Yeni spor yasasının "Sorunları çözer mi, borçları azaltır mı?" gibi yorumlara neden olduğuna değinen Güneş, "Yasada çok sert tedbirler var. Seçilmişlere mali yükümlülükler ve hatta hapis cezası getiriyor. İster istemez küçülmeyi getirecek beraberinde. Yani bu işin altına elini koyanlar, mali yapıyı korumak, yükümlülüklere uymak zorunda oldukları için küçülmek zorundalar. Bu belirli bir dönem mali disiplin getirebilir. Diğer kulüpler lehine durumlar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Çünkü diğer kulüpler, daha akılcı, daha rasyonel mali politika izlemek zorunda. Başka şansları yok. 30-40 yıllık birikmiş sorunlar var. Bir yasayla '2-3 yılda bunu çözün' demek de kolay bir şey değildir. Aşamalı bir şekilde bu sorumlulukların devreye sokulması gerekir" şeklinde görüş belirtti.

"Başlangıçta mutlaka tepki alacaktır ama tepkinin sonucu başarıyla orantılı olarak değişir"

Kulüplerin satılmasının mevcut tablolar ve spor yasası nedeniyle "kaçınılmaz" olduğuna vurgu yapan Güneş, şu yorumu yaptı:

Şehir kulüpleri için daha kolay belki ama dört kulüp için gerçekten çok zor ama kaçınılmaz. Bu mali yapıyla kulüplerimiz uzun süre gidemez. Bizim dört büyük kulübümüzün taraftar yapısı, Liverpool'dan üstte ya da aşağıda değil. İlk satıldığında Liverpool taraftarı da çok mutlu olmadı, ciddi tepki koydu. Başarı geldikten ve doğru yönetilmeye başlandıktan sonra kimse yatırımcıyı artık konuşmamaya başladı. Bir spor alanında doğru yatırım yapacağına inandığınız bir şirket gelir, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor fark etmez, bir şekilde buraya girer ve başarı elde eder. Başlangıçta mutlaka tepki alacaktır ama tepkinin sonucu başarıyla doğru orantılı olarak değişir. Avrupa kupalarında çok başarılı bir sezon geçirdiğinizde ya da şampiyon olduğunuzda her şey değişebilir. 

 

Başakşehir7-AA.jpg
Göksel Gümüşdağ'ın sahibi olduğu Başakşehir Kulübü, Türkiye'nin 6. şampiyonu olmuştu / Fotoğraf: AA

 

"Kaçınılmaz! Yabancı yatırımcılar girecek, yasadan sonra bu daha da hızlanacak"

Türkiye'de milyonlarca taraftarı bulunan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor gibi büyük kulüplerin de mutlaka satılabilir duruma geleceğini öne süren Güneş, sözlerini şöyle noktaladı:

Maalesef üzülerek söylüyorum 'Halkın takımı' deniliyor değil mi? Bunun ölçüsü nedir? Taraftar sayısı mı? Taraftarlık şirket yapısıyla değişmiyor, azalmıyor. 'Temsiliyet' derseniz 'Halkın takımı' denilenlerde halk ne kadar var? Yapılarına bakın, çok kısıtlı sayıda temsiliyet var. Çok da tabana yayılmış değil. Burada halkla ifade edilmek istenen 'Türkiye'nin her yerinde taraftarının olması' şeklinde düşünülebilir. Dolayısıyla bunların çoğunluğu da başarı odaklıdır. Başarıyı getirebilecek formülü sunan her grup Türkiye'de birkaç yıl sıkıntı yaşar ama ardından çok kolaylıkla tutunabilir. Yine söylüyorum kaçınılmaz bir şekilde yabancı yatırımcılar girecektir. Şirket yasasından sonra bu daha da hızlanacaktır. Çünkü bu mevcut yasayla çoğu kişi şirketleri yönetmeye talip olamayacak. Öyle olunca da artık bunu yatırım olarak gören uluslararası sermaye, bu işin içerisine girmeye başlayacak. Hazırlıklar yapalım diyorum. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU