En son ölüm gelir,
Yine de erken deriz
Bu mısralarda geçtiği gibi 7 Haziran 2022'de sanki erken öldü gibi; çocuk ruhlu, naif ve şair Mevlana İdris Zengin.
Evet, erken bir ölüm ama "Bir ateşe düşmekmiş yaşamak bildim" sözüyle de yaşamla arasında hep bir gerilim ve cedelleşme içinde geçirmiş biri olarak.
Bazen "öksüz bir kırlangıç" bazen çocuklarla ıslık çalan bir bülbül, bazen üniversite öğrencilerine mızıka çalan bir müzisyen, bazen yetişkinlerle "dergi kapmaca" oynayan mistik bir çocuktu Mevlana İdris Zengin.
Ama hep çocuk ruhluydu. Kalbi her daim çocuk sevgisiyle atan bir şahsiyetti. Bu sevgi, karşılıksız ve hesapsız bir sevgiydi. Hasbiliğin görkeminde olan bir sevgi.
Şiirlerindeki duruluk ve cüretkarlık, kişiliğinde cisimleşen naiflik kadar çocuk edebiyatı alanında poetikasıyla, üretimiyle, hayal dünyasıyla bir çığır açtı denilse abartıya kaçmaz özgür yürekli biriydi Mevlana İdris Zengin.
Boşuna yaşadık desene,
Özgür bir yürek olmaktı en güzeli
mısrasını öylesine ruhundan ve dilinden dökmemişti.
Otuza yakın masal kitabı, onlarca çocuk öyküleri, şiirleri, denemeleri, dergi yayıncılığı, beş dile çevrilmiş kitapları, ışık hızıyla işleyen zekasının zekatını adeta yerine getirmiş velut bir yazar olarak Mevlana İdris Zengin'i en yakınlarından olan kimi dostlarına sorduk.
Çocuk Vakfı Başkanı, şair Mustafa Ruhi Şirin'e çocuk edebiyatı alanındaki yönünü, edebiyatçı ve gazeteci Sibel Eraslan'a İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki arkadaşı olarak Mevlana İdris'in edebiyatçı damarını, şair ve yakın dostu Ömer Erdem'e Mevlana İdris'in şiir poetikasını ve son olarak Karar gazetesi yazarı, ÇETO dergisini Mevlana İdris ile beraber çıkartan, derginin editörü Enes Batman'a bir dost, bir arkadaş, bir insan olarak Mevlana İdris Zengin'i sorarak ona dair bir fotoğraf çıkarmaya çalıştık.
Mustafa Ruhi Şirin: Mevlana İdris, Türkiye'de çok az şair ve yazarın sahip olduğu çocuk edebiyatı poetikası olan öncü bir çocuk edebiyatı yazarıdır
Mevlana İdris Zengin'i bundan 36 yıl önce tanıdığımda iki çocuk gibi heyecanlanmıştık. Dünden bugüne o heyecan hep sürdü. Safiyetini, naifliğini ve nezaketini koruyarak yaşadı. Şair yeteneğiyle doğduğu için hep şair kaldı, şiirin ikliminden uzaklaşmayan yaman bir çocuktu o. Belki de modern çağın son mistik çocuklarından biriydi.
Mevlana İdris'in çocuk felsefesi, çocuğa saygıya dayanan bir felsefeydi. Türkiye'de çocuk hakları savunuculuğunu bu saygı anlayışına dayandırmıştı. Ne yazık ki dünya bu anlayışın çok gerisindedir bugün… Çocuk Vakfı'nın 32 yıllık yolculuğunda Mevlana İdris'in emeği vardır. Çocuk Hakları Okulu ve Çocuk Edebiyatı Okulu'nun kozalarının örülüşünde en önde olanlardandı.
Mevlana İdris, dünya ile barışık bir sanatkar değildi. Dünyayla dalgasını geçmeyi bildi ve hep çocukların safında yer aldı; dünyanın bütün çocuklarından yana taraf olmak için duruşunu hiç bozmadı.
Mevlana İdris'in çocuk edebiyatı poetikası çok önemlidir. Her şeyden önce çocuk edebiyatı poetikası olan bir şair ve çocuk edebiyatı yazarıdır. Çocuklar için şiirleri estetik dille yazmış çok az şairimizden biridir. Çocuk edebiyatı türlerinde yazdığı kitaplarda da şair yönü hep yansımıştır yazdıklarına. Kuş Renkli Çocukluğum şiir kitabıyla başlayan çocuk edebiyatı yolculuğunu sanat masalıyla başarıyla sürdürürken o hep çocukların arkadaşı kalmıştır.
Mevlana İdris'in çocuk edebiyatı yazarlığı henüz edebiyat ve çocuk edebiyatı kamusu tarafından yeterince anlaşılmış değildir. Mevlana İdris, "yerel" bir çocuk edebiyatçısı olmadığı gibi bir dönem edebiyatçısı da değildir. Çocuk edebiyatı poetikası olduğu için gelecek zamanlarda da okunacak bir yazar olacaktır. Mevlana İdris, doğmuş ve doğacak çocuklar ve çocuk edebiyatını keşfedecek yetişkinlerce okundukça, felsefesi ve edebiyatı dünyaya bir esenlik bildirisi olarak yansımada gecikmeyecektir. Ülkemin ve dünya çocuklarının başı sağolsun.
Sibel Eraslan: Gizemli diyebileceğim spekülatif zekası, şaşırtıcı kurgu vizyonu ve ışık hızıyla işleyen bir zihin dünyası vardı
Genç yaşında sırlanan harf emektarı arkadaşlarımızın kervanına şair Mevlana İdris Zengin de katıldı. Bir insanın ismi, hem Mevlana hem de İdris olunca işi gücü demek ki göklerle oluyordu ki onunki de öyle oldu. Bir melek gibi. Bir sükûnet gibi, bir derviş gibi, serin bir ağaç gölgesi gibi, ikindi vaktinde sakinleşen rüzgarlar gibi geldi geçti aramızdan.
Zarif bir beyefendi, değerli bir yoldaştı. Kendine has eğilip bükülmeyen duruşuyla, şeref sahibi, Elif gibi, dümdüz bir insan geçti aramızdan. Şiirinde de dediği gibi Elif olmak zordur, çünkü elif olmak yuvarlak bir dünyada dik durmanın, dik ve önde, belki acıyla, bu dünya ne kadar dönerse dönsün olduğu gibi kalmanın adıdır Elif olmak. Kaç silah varsa, Elife çevrilir. Elif hep olduğu yerdedir. Silahlar patladığında ilk vurulan Eliftir.
Zordur Elif olmak. Elif olmak hep vurulmaktır. Mevlana kardeşim ile aynı yıllarda, İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinde beraber okuduk. Aynı dergilerde, aynı gazetelerde yazdık, aynı kitap fuarlarında okurlarımızla buluştuk, ayın otellerde, aynı arabada, aynı ülkelerde, aynı şehirlerde gezdik dolandık.
Onun gençlere ve çocuklara adanmış ömrünü, idealizmi ve duygusallığını bir yanıyla Cahit Zarifoğlu'na benzetirim. Ve gerçekten gizemli diyebileceğim spekülatif zekasıyla, şaşırtıcı kurgu vizyonuyla "Küçük Prens'in yazarı Saint-Exupery'e de benzetirim.
Yazdığı çocuk hikayelerinde, kısa bir öykü değil adeta bir alemi anlatırdı. Mesela bir kirpi dili icat etmişti. Bunun alfabesini yazmıştı, sözlüğünü hazırlamıştı. Feci ayrıntılı düşünen bir zekaya sahipti. Işık hızıyla işleyen bir zihin dünyası vardı. Edebiyat teknesinin yelkenlerini coşkunlaştıran, yüksek bir hayal gücü vardı.
Bir üniversite konferansında, hiç konuşmadan, talebelere baktıktan sonra cebinden mızıkayı çıkardı ve orada çalmaya başladı. Herhali tek, tekrarsız ve orijinaldi. Ben cenabı Allah'ın rahmetinin, Mevlana İdris kardeşimizi sarması için dua ediyorum. Peygamberimiz şefaat kuşatsın O'na.
Mevlana İdris ile beraber aynı günde şair Cahit Zarifoğlu ve şair Abdürrahim Karakoç'ta vefat ettiler. Böyle bir kervana katıldı Mevlana İdris. Türk edebiyatı ve Türkçe çok değerli bir Çocuk Edebiyatı ustasını yolcu ediyor bugün. Bir şair hakka yürüyor. Melekler yoldaşı olsun diyorum.
Ömer Erdem: Kendine has bir şiir akledişi, derinlikli duyuşu ve bir dil duruluğu vardı
Her şeyden önce çıkışında bir dil duruluğu, derinlikli duyuşu, kavrayış özgünlüğü, kendine has bir şiir akledişi vardı Mevlana İdris'in. Bu şiirin mısralarıyla karşılaştığınız zaman; içten, zorlama olmayan ve insanın en saf haliyle irtibatlı olduğu duygusu size kolaylıkla geçebiliyordu. Bunu kendine özgü naif bir şaşırtıcılıkta getiriyordu elbette. Daha da önemlisi bir şairin daha ilk şiirleriyle birlikte bir vaat içermesi de dikkat çekiciydi.
Hakikaten sonunu kestiremediğimiz bir şiir vadediyordu Mevlana İdris. Ve onun bir çağdaşı olarak, bir yakını olarak, bir okuru olarak bu beni heyecanlandırıyordu. Doğrusu bu çizgide çok önemli şiirler yazdı. Hatta unutulmaz şiirler yazdı. Mısra-ı Berceste diyebileceğimiz çok kıymetli çok sevgili mısralar bıraktı. Jest Türkçe'de yeni bir humour bile kazandı. Oyuncu, zeki, masum ve yaratıcıydı.
Belki yerinde belki de gerekli bir kararla olsa gerek, daha sonraları Çocuk Edebiyatı alanına yöneldi. O sahada derinleşti. Burada da hakikaten öncü işler yaptı. Çünkü Mevlana İdris, duyarlılığıyla, hasbiliğiyle, kültürel birikimini mayalayan niyetiyle öncü bir insandı.
Çıkarmış olduğu o unutulmaz "Mavi Kuş" mutlaka hatırlanmalı. En son ÇETO Dergisi'nde gördüğümüz bütünlüklü, kavrayıcı ve kalıcı ufuk takdir edilmeli. Bunları çok önemli görüyorum ben. Bir özet ya da genel bir cümlem kurmam gerekirse, kendine özgü bir dil, has bir duyarlılık, insani bir öz ve bu özün jest karakterine bürünmesiyle sanırım her zaman hatırlanacaktır Mevlana İdris. Hem güzel bir şair, hem de nitelikli bir şiir damarı yoklayıcısı olarak yaşayacaktır diye düşünüyorum.
Enes Batman: Hesapsız-kitapsız bir dostluğu vardı. Şarkıları, çiçekleri ve devrimleri çok severdi
Benim Mevlana İdris ile tanışmam, kişisel hayatımın büyük kırılma noktalarından birisiydi. Tanıştığı insanlara bir şekilde dokunma yeteneği vardı. Çünkü insanların dertlerini, ilgilerini, heyecanlarını, ümitlerini çok iyi bilen, onlarla dertleşen, insanları tutan değil, onlara sarılan birisiydi.
Gerçek bir dostluk gösterirdi, hesapsız-kitapsız bir dostluğu vardı. İnsanları ölçmeden severdi. Onunla aramızdaki yaş farkıyla olsun, zengin deneyimiyle olsun o benim her zaman hocamdı. Bu hocalığı yaparken de her zaman büyük bir nezaket gösterirdi.
Belki onun bu zarif hali, nazik tavrı incelikli hali onu böylesine güzel bir insan yaptı. Şöyle ki, ansızın arardı ve şu an neredesiniz derdi? Ben konum olarak nerede olduğumu söylerdim. "Onu sormuyorum" derdi. Ben zihnen ve kalben nerede olduğuma dair bir şeyler söylerdim.
Şarkıları, çiçekleri ve devrimleri çok severdi. Çok şarkıları vardı. Bu dünyadan çok güzel bir şarkı gibi gelip geçti. Kimseyi incitmeyen, ama herkese incindiği yerleri hatırlatan, incelmeyi hatırlatan bir şarkı gibiydi. Beraber geceyarısı İstanbul'da nereye olduğunu bilmediğim, çok fazla yolculuğumuz vardı. O her zaman elinden geleni herkesle paylaşan bir insandı. Müthiş bir kalbi vardı. İnsana iyi gelen bir yanı vardı. Onunla saatlerce susabilirdiniz.
Kendini has bir tarzı vardı. Giyimiyle, fularlarıyla, susmasıyla, şiirleriyle. Kendine has tarzı gerçekten karşısındaki için büyüleyici oluyordu. Çok fazla genci etkilemiştir. Biz Sirkeci'de dergi fuarı yapardık, dergiler birliği olarak, rahmetli Asım Gültekin hocanın öncülüğünde. O her yıl mutlaka gelirdi. Orada gençlerin çabalarını, ortaokul öğrencilerin çıkarttığı dergileri büyük bir titizlikle takip ederdi. Ben "Serçe Dergisi"ni arkadaşlarımızla çıkarmaya başladıktan sonra onunla görüşmüştüm.
Bizimle yoğun bir şekilde ilgilenmişti ki, biz dergi çıkarttığımız için önemli bir şey yaptığımızı o zaman fark etmiştik. Onun desteği olmasaydı, verdiği fikirler ya da açtığı kapılar olmasaydı O dergiyi sürdüremeyebilirdik. Ben dahil birçok genç eğer yazıyla ilgileniyorsak, bu yolda yürüyebiliyorsak, onun önümüzü açmasıyla gerçekleşmişti.
Kendisi ÇETO Çocuk Edebiyatı dergisini çıkarmaya karar vermişti. Bu dergi bir çocuk dergisi değildi. Çocuklar için, çocuklarla ilgilenenler için, çocukları sevenler için, çocukluğunu yitirmeyenler için bir dergiydi. Çocuklara bir şeyler öğretmek, dikte etmek için ilgilenmiyordu. O çocuklardan bir şeyler öğrenmenin peşindeydi. Çocuklara bambaşka dünyalar açmaya çalışıyordu.
Bir çocuğun hayal dünyasına sahipti. Ansızın zihnen başka bir yere çocuk gibi giderdi. Kalbi bambaşka bir ritmle atardı. Mesela "Vejetaryen Aslan"ı düşlemişti. "Balon Satan Kirpi"yi düşlemişti. Bunların her biri bambaşka ufuklar açıyordu aslında. Mesela "Romantik Tilki" eseri, çocuk edebiyatı için bambaşka bir eserdir.
Bizim alıştığımız o ağır, didaktik dilin ötesinde şiirsel bir dil açıyordu. Çocuk şiiri demek bugün yalnızca aynı ritmin tekrarlandığı coşkun şeyler oluyor. Yani okullarda okutulan 23 Nisan şiirlerini çocuk şiirleri olarak düşünüyoruz. Oysa şiir kendi sesiyle, kendi ahengiyle vardır. Ahenk ile ritm arasındaki farkı kaçırmak, şiiri kaçırmaktır. Mevlana İdris, şiirlerinde böyle bir ahenk yakalayan şairdi.
Çocuklar için yazdığı şiirlerde, metinlerde müthiş bir incelik taşıyordu. Bu incelik çocukların düşünme biçimlerini etkiliyordu. Mevlana İdris'in 6-7 kitabını okuyan bir çocuk, düşünme biçiminde, ailesine sorduğu sorularla, bambaşka bir çocuk olabiliyordu.
Buradan ÇETO dergisine dönecek olursam, dergi yukarda bahsetmeye çalıştığım bu işlerin kıymetini bilenlerin dergisiydi. Üstelik zarar eden bir dergiydi. Kamuran Güneri de büyük bir fedakarlık gösterdi ve bu derginin yaşaması için elinden geleni yaptı. Bu dergi çok hacimli, çok renkli, çok iyi isimlerin yazılarının olduğu çok iyi bir dergi. İsimlerini saymakla uzun bir liste olur düşüncesiyle şunu söyleyebilirim ki, edebiyatımızın çok değerli isimleri, çocuklarla ilgili anılarını, çocuklarla ilgili şiirlerini burada yazarlardı.
ÇETO dergisinin bir buçuk, iki yıl boyunca editörlüğünü yaptım. Benim editörlük tecrübelerim içinde çok şey öğrendiğim bir mektep gibiydi.
Mevlana İdris'in ÇETO dergisi ve genel olarak yazdığı kitapların çocuk edebiyatı için bir çığır olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Umarım Onun açtığı bu dil ve çığır farklı şekillerde sürer.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish