Şeriat ve "Yallah Arabistan'a!"

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Büyüklerimiz üzerlerine düşen hiçbir işi doğru düzgün beceremeyen, ancak olur olmaz işlere heveslenerek boylarından büyük maceralara giren kişileri "Her bir rengi tamam boyadı da, bir tek fıstıki yeşil kaldı!" diyerek kınarlardı.

Tuğçe Kazaz ile Ezgi Mola'nın şeriat tartışmaları da fıstıki yeşil misali!

Her bir şeyi safi ettiler de sıra buna geldi!

Önce ne dediklerine bakalım,

Tuğçe Kazaz;

"Şeriat temiz toplumlara gelir. 

Şeriat; Allah'ın merhamet ve rahmeti, 

Hz. Muhammed'in ahlakı, 

Hz. Ömer'in adaleti,

Hz. Ali'nin cesareti, 

Fatih'in ferasetidir.

Şeriat insanca, hakça, Allah'ça yaşamanın formülüdür. 

Korkmayın, biz şeytanca yaşamaya çalışan bir toplumuz bize şeriat gelmez! 

Benim anladığım şeriat ile sizin İslam'dan soğutmak adına kötülediğiniz şeriat bir değil" ifadelerine yer verdi.


Tuğçe Kazaz'a cevap veren Ezgi Mola ise; "Yallah Arabistan'a" yanıtını verdi. 

Süleyman Demirel mezarından kalktı da konuşuyor sanırsınız!

O da başörtülülere Arabistan'ın yolunu göstermişti. 

Kazaz'ın son cevabı da şu şekilde:

Ezgi Mola bana 'Yallah Arabistan'a' demiş! Türkiye babanın çiftliği mi ki oraya buraya yol veriyorsun?

Haddini bil, medya maymunluğuna devam et. Burası şehit kanlarıyla sulanarak vatan edilmiş Osmanlı bakiyesidir, sadece din düşmanlarının ülkesi değildir, bunu size öğreteceğiz.


Tuğçe Kazaz Wikipedi'nin dediğine göre, 26 Ağustos 1982 doğumlu Miss Turkey 2001 birincisi bir manken kadın.

2005 yılında George Seitaridis ile evlenerek Yunanistan'a gitmiş. Nikahtan önce Rum Ortodoks dinine geçerek Maria Seitaridis adını almış.

Üç yıl süren bu evliliğin ardından Türkiye'ye ve Müslümanlığa dönmüş.

Hayli ilginç bir CV'si var. 

Geçmişinde neler olmuşsa olmuş; neler yaşamışsa yaşamış; ancak vardığı son durak bir hayli ilginç.

Sen kalk 23 yaşında bir Yunanlıyla evlenerek adını ve dinini değiştir; 3 yıl sonra boşanarak tekrar eski adın ve dinine dön, 2022'de 40 yaşında iken de bir Nakşibendi şeyhi gibi konuşmaya başla!

Gerçekten ilginç!


Gelelim şeriat meselesine;

Şeriat öyle bir kelime ki her ağza alındığında yer yerinden oynuyor.

Özellikle bizim kendilerini laik zanneden laikçilerimiz (çakma laikler) yeri göğü inletiyor.

Bunların kuru gürültülerine neredeyse 100 yıldır alıştık da, esas alışamadığımız bugün Müslümanlıklarından utanan dünün hızlı İslamcıları.

Hiçbir şeyi doğru düzgün hazmedememiş, kasabalılık kompleksinden kurtulamamış, her şeye aç (başta kadın, mevki, para, şöhret, giyim kuşam...) sözde çakma liberalliğe terfi ettiğini sanan zavallılar.

Şeriat lafı geçtiği vakit kaçacak delik arayanlar ve 'şeriatçılıktan' teberri ederek cahil laikçilere selam duranlar, yaltaklananlar.

(Laiklik ve laik olmak başlı başına ayrı bir mevzudur. Laikçilikle bir alakası yok.)


'Şeriat' sözlükte;

"Bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açık olmak; açık hale getirmek", "insanların ya da hayvanların su içtiği, açıkta olan ve kesilmeyen, sürekli akan akarsu; bu suya giden yollar açık ve doğru kurallar, yerleşik davranış biçimi (âdet)" manalarına gelmektedir

Dini terminolojide ise bir dine ait kurallar demektir.

İslam şeriatı, Yahudi şeriatı, Hıristiyan şeriatı (Hz. İsa Yahudi Şeriatı'nı uygulamak üzere gönderildi) gibi.

Tartışma İslam şeriatı üzerinde olduğu için açıklayalım;

İslam şeriatı, Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de açık olarak belirttiği emir, yasak ve kuralların tamamıdır.

Bir kişi bunlara inanırsa Müslüman olur, bir tekini bile inkar ederse (uygulamama ayrı, inkar etme ayrı) dinden çıkar.

Bu kadar açık ve net.


Gelelim dinlerin şeriat anlayışlarına;

Bu konuda her dinde onlarca mezhep, yüzlerce farklı görüş var.

Hangileri doğru, hangileri yanlış; uzun ve bitmeyen bir tartışma. Kıyamete kadar da bitmesi mümkün değil.

Ancak inandığınız dinin içinde kalmak istiyorsanız her halükarda inandıklarınızı yine inandığınız dine refere etme zorundasınız.


Kısaca;

"Ben Yahudi'yim", "Hristiyan'ım", "Müslüman'ım"; "ama mensubu olduğum dinin şeriatına (kurallarına) inanmıyorum" derseniz saçma sapan bir söz söylemiş olursunuz.

'Şeriatçılıktan' kastedilen eğer bir dinin kurallarını (kendi yorumunuzu, mezhebinizi) tüm topluma dayatmak ise bu da dinin/dinlerin özünde yok.

Tarihteki örneklerini bir yana bırakacak olursak, son yüzyılda bile başta Lenin, Stalin, Mao, Hitler, Mussolloni, Kaddafi, Saddam, Burgiba, Şah Rıza Pehlevi...olmak üzere onlarca kişi inandıkları ideolojilerin kendilerine ait yorumlarını tüm vatandaşlarına zorla uyguladılar. 

Örnek olarak Marks hiçbir kitabında ve hiçbir konuşmasında (Stalin'in yaptığı gibi) "on milyon kişi öldürülebilir" demedi.

Hz İsa da hiçbir Papa'ya "Engizisyon kurun ve dilediğinizi kesin, yakın" demedi.

Emevilerden bu yana onlarca Müslüman hanedan ve yüzlerce sultan, padişah, cumhurbaşkanı ve başbakan da aynı şekilde davrandı. 

Ne yazık ki Müslümanların siyaset tarihindeki karneleri hiç de iç açıcı değil.


Son olarak Türkiye'de son 20 yılda yaşananlar da İslam-Müslümanlık-Şeriat-Müslümanlar açısından oldukça sorunlu geçti.

Kapitalizme sarık bağlamaya çalışmanın ötesine geçilemedi!

Bu da özellikle yeni yetişen neslin din ile (İslam ve kuralları) arasına mesafe koymasına neden oldu.

Dinlerin ve ideolojilerin 3 ana temeli vardır:

  1. İtikat (dünya, alem, insan ve hayat tasavvuru)
  2. Hukuk
  3. Ahlak 

Bütün dinlerin esas amacı (semavi olsun olmasın- Buda ve Konfiçyus dahil) iyi bir insan oluşturabilmektir.

Özetle dinlerin ve ideolojilerin özleri ayrı, uygulamaları ve uygulayıcıları ise ayrıdır.

Bir tarih ve siyaset felsefesi olarak tüm iktidarlar az veya çok kirletir ve zorbalaştırır.

Bundan sakınmak ise oldukça zordur ve tüm dünya siyasi tarihi bu 'aklanma/aklayabilme' mücadelesi ile doludur.

Sizin de takdir edeceğiniz gibi konu oldukça derin ve hassas.

Sapla samanı ayırmak; algıları olgular doğrultusunda düzeltmek bir hayli zor.

Tuğçe Kazaz'ın;

"Şeriat; Allah'ın merhamet ve rahmeti, 

Hz. Muhammed'in ahlakı, 

Hz. Ömer'in adaleti, Hz. Ali'nin cesareti, 

Fatih'in ferasetidir. 

Şeriat insanca, hakça, Allah'ça yaşamanın formülüdür. 

Benim anladığım şeriat ile sizin İslam'dan soğutmak adına kötülediğiniz şeriat bir değil" sözlerinin altını çizmek lazım.

İslam ile İslam şeriatı aynı şeydir ve birbirlerinden ayrılamazlar.

Her Müslüman aynı zamanda İslam şeriatçısıdır.

"İslam iyi, şeriat kötü" demek saçma sapan bir söz etmekten başka bir şey değil.

İslam'dan soğutmak adına "Kahrolsun şeriat" diyorsanız; yani takiyye (bunu da bilirsiniz artık!) yapıyorsanız, yorulmayın.

Açık olun yeter!

"Yok kardeşim kalsın istemez! 

İslam da sizin olsun, şeriat da, biz zaten toptan İslam'a karşıyız!" derseniz; daha dürüst davranmış olursunuz, buna bir itirazımız olmaz.

O sizin bileceğiniz bir iş.

Açıkça İslam'a inanmadığınızı (şeriat diyerek örtülemeden) ve Müslüman olmadığınızı söyleyebilirsiniz.

Bir diyeceğimiz tabi ki olmaz.

En azından İlyas Salman ve Aziz Nesin kadar cesur ve açık olmanız halinde hiçbir sorun yok.

Bize gelince dünün çakmaları gibi dinimizden utanacak ve 'gavura kızarak oruç bozacak' değiliz.

Elhamdülillah Müslümanız ve İslam şeriatına da inanıyoruz.

Ha bir de unutmadan şunu da söyleyeyim, doğrusunu isterseniz Tuğçe Kazaz 'fıstıki yeşili' daha güzel boyadı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU