CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce'de Kanaat Önderleri Muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşmaları'nda konuştu. Konuşmasında sorumluluklarının farkında olduğunu söyleyen CHP lideri, sadece kendisine değil tüm vatandaşlara sorumluluk düştüğünü belirterek siyasi tercihleri konusunda çağrıda bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Bizim bir numaralı sorunumuz demokrasi"
Konuşmasında Düzce'nin olağanüstü bir doğası olduğunu ve bu doğaya sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Doğa sadece Düzcelilere değil aslında bütün Türkiye'ye hitap ediyor. Bütün Türkiye'ye baktığınız zaman, yeşilin, doğanın korunmasını istiyor. Bu da hepimizin ortak görevlerinden bir tanesi" dedi.
Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını ve bu sorunların konuşarak çözülebileceğini kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, " Sorunların nasıl çözüleceğini biliyorum. Bizim bir numaralı sorunumuz demokrasidir. Çünkü demokrasinin olmadığı yerde insanlar önünü göremezler, özgürce tartışamazlar, insanlar düşüncelerini ifade edemezler" dedi.
Düzce'de 25 dilin konuşulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun bir kavga nedeni sayılmaması gerektiğini belirterek "Bu bizim zenginliğimiz" diye konuştu.
"Bu milletin alnına ırkçılık lekesini sürdürmeyeceğiz"
Suriyelilerin kendi ülkelerine gitmesi gerektiğini ifade eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, can ve mal güvenlikleri sağlanarak geri dönüşün finansmanının da Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği tarafından karşılanması gerektiğini söyledi.
Geri dönüş planlarını Avrupalı muhatapları ile de paylaştığını belirten Kılıçdaroğlu, "Burada asgari ücretin yarısına niye sürünsünler. Kendi ülkelerine bu çerçevede göndereceğiz. Irkçılık yapmayacağız, bu milletin alnına ırkçılık lekesini asla sürdürmeyeceğiz. Her birimiz, onlar da bizim akrabalarımız, kardeşlerimiz, ortak kültürümüz, tarihimiz var, onları kendi ülkelerine onların özgür iradeleri ile göndereceğiz. Altyapısını hazırlayarak" şeklinde konuştu.
Muhtarlara seslendi: Kanun teklifinizi reddeden partilere oy vermeyeceksiniz
Demokrasinin tabandan başlayarak yukarıya doğru büyütülmesi gerektiğini ve bunun yolunun da muhtarlık kurumunun güçlendirilmesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, muhtarların sorunları ile ilgili TBMM'ye sundukları kanun teklifinin reddedildiğini hatırlatarak,"Muhtar kardeşlerime şunu söylemek isterim, eğer siz gerçekten de muhtarlık kurumunun güçlü olmasını istiyorsanız, sizin kanun teklifinizi reddeden partilere oy vermeyeceksiniz. Veriyorsanız, bu haliniz ile kalacaksınız. ‘Ben muhtarım, benim de belli yetkilerim, haklarım olmalı' diyorsanız o zaman bu çalışmayı yapan, sizin hakkınızı savunan siyasi partilere oy vereceksiniz" dedi.
Seçilmiş milletvekilleri hangi hakka sahipse muhtarların da sahip olması gerektiğini ifade eden CHP lideri, "Mademki aynı millet bize oy veriyor, geliyoruz, bu kuralın herkes için olması lazım" diye konuştu.
"Altı benzemez" eleştirilerine yanıt
CHP'nin girişimi ile kurulan altılı masaya yönelik yapılan ‘altı benzemez' eleştirilerine de yanıt veren Kemal Kılıçdaroğlu, "Evet, altı ayrı partiyiz. Doğru. Ama altımız, insan hakları konusunda aynı düşünüyoruz. Demokrasi, sosyal devlet konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Türkiye'nin büyümesi, kalkınması konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. Bizi bir araya getiren, Türkiye'yi bugün içinde bulunduğu bu çıkmazdan çekip doğru dürüst bir alana Türkiye'yi çıkarmaktır. Demokrasi açısından çıkartmaktır. Bizim ana hedefimiz budur" dedi.
"13 uçak nedir?"
İktidara geldiklerinde yapacakları ilk işin bir genelge ile devletteki israfa son vermek olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, "İsraf yapan adamın burnundan getireceksin. ‘13 uçağım olacak benim', niye 13 uçağım olacak? Bir tane yetmiyor mu? Hadi 2 tane olsun. Cumhurbaşkanı adayımızın, seçilirse, Allah nasip ederse bir uçağı, iki uçağı olur. 13 uçak ne arkadaşlar ya. Ya israf değil mi bu söyler misiniz Allah aşkına" diye konuştu.
"Planlama yapmayan bir devlet olur mu?"
İktidarı devraldıklarında derhal bir stratejik planlama teşkilatı kuracaklarını dile getiren CHP lideri, "Planlama yapmayan bir devlet olur mu? Koskoca, yıllar yılı, bu ülkenin en önemli kurumlarından olan Devlet Planlama Teşkilatı'nı kapattılar. Bir planlama örgütü kuracağız, süratli bir şekilde, oraya en nitelikli, işin uzmanları olan insanları atayacağız. Devlet yönetmek ciddi iştir, sorumluluk ister. Sorunluluğun farkında olmak gerekir. O nedenle böyle bir planlama teşkilatımız olacak" dedi.
"Arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var?"
İktidara geldiklerinde atacakları üçüncü önemli adımın ise Merkez Bankası'nın başına hem iç hem dış piyasalarda güven verecek bir ismi getirmek olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına Düzceli kardeşlerim; bir arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var? Ben arkeologları küçümsemiyorum. Onların da çok önemli işi var. İyi de ne işi var arkeoloğun, emekli milletvekillerin, güreşçilerin, rüşvet alanların bankaların yönetim kurullarında? Ne işleri var? İşi ehline teslim edelim derken bunu kastediyorum" diye konuştu.
"Beşli çeteyi saf dışı bırakacağım"
Bülent Ecevit döneminde kurulan ve anayasal bir kurum olan Ekonomik ve Sosyal Konsey'in bu iktidar döneminde işletilmediğini ve kendilerinin yeniden işler haline getireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil torunlarınızın geleceği de ipotek altına alındı. Dolar, avro bazında garanti veriyorsunuz. Milliyetçi geçiyorsunuz, Türk lirasını çöpe atıyorsunuz. Nasıl milliyetçilik bu? Size, bu millete sözüm söz; Allah nasip ederse geldiğimizde önce bu beşli çeteyi saf dışı bırakacağım
"Feriştahınız gelsin, ben alın terine değer veririm"
Kendisinin "beşli çete" dememesi için mahkeme kararı aldırıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, " Sizin feriştahınız gelsin kardeşim, ben alın terine değer veririm. Sen alacaksın soyacaksın, biz buradan seyredeceğiz. Olmaz. Efendim biz gideceğiz uluslararası mahkemelere… Nereye giderseniz gidin kardeşim, hiçbir adil mahkeme, vicdanı olan hiçbir hâkim devletin soyulmasına seyirci kalmaz" dedi.
"Partiler takım tutar gibi tutulmaz"
Türkiye'ni bir yol ayrımına geldiğini ve ülkede yaşayan her vatandaşın sorumluluğu olduğunu ifade eden CHP lideri, şöyle konuştu:
Benim daha fazla sorumluluğum var. Doğru, ben bunu biliyorum. Siyasi partiler takım tutar gibi tutulmaz. Yenilse de kazansa da biz takımı tutarız. Siyasi partiler öyle değil. Futbol kulüpleri devlet yönetmezler. Devlet yönetmek ayrı bir şey. Seçim yapmamızın nedeni bir siyasi eğer Türkiye'yi kötü yönetiyorsa yeni bir siyasiyi getirmek, yeni bire anlayışı iktidar yapmaktır. Dolasıyla bu çerçevede bakmaz lazım
Independent Türkçe