Tarihin her döneminde sık sık karşılaştığımız ve bunun yanı sıra, antik devletler, halklar yahut gruplar başta olmak üzere modern dünyada dahi savaş hegemonyası devam etmektedir.
Bu sebepledir ki, mevcut savaş taktikleri, yöntemleri ve stratejileri değişiyor olsa da temelinde yatan asıl sebebin başta ekonomik daha sonra ise güçlü bir devletin inşasıdır.
Dönemin savaş aletleri kullanılan yere, zamana ve mekana göre değişse de mutlak surette silah aletleri olarak karşımıza çıkan binlerce envanter vardır.
Antik İsrail'de ordu kavramı yahut askeri yapılanma hakkında çok fazla kaynak bulunmamakla birlikte Eski Ahit'teki bazı bölümler bize onlar hakkında çıkarım yapmamıza olanak sağlar.
Savaş, insan hayatının ayrılmaz bir parçası olarak kabul görürken, onların savaşçı bir millet olduğunu söyleyebilmemiz de oldukça güç görünmektedir.
Bunun aksine girilen her savaş kutsal olarak görülmüşse de Ortaçağ Hristiyan dünyasındaki gibi bir Haçlı ordusunun varlığı yahut amacının da olduğu pek söylenemez.
Antik İsrail'de elde edilen her savaş zaferi Tanrıya adanırken, kaybedilen savaş ise İsrail halkının beceriksizliğinden ileri geldiği düşünülürdü.
Bu ideoloji Kutsal Kitap'ta yer alan Hakimler 5 bölümünde anlatılırken Dobarah zafer ilahisi ile de yakından özdeştir.
Antik İsrail'in Filistinlilerle giriştikleri savaş da yine aynı şekilde bu ideolojini bir tezahürüdür.
Kaybedilen her savaş Tanrının öfkesiyle karşılaşırken, onun adına çıkılan savaşta elde edilen hezimet; Tanrının gazabına denk geliyordu.
Antik İsrail halkı savaşlarda Tanrıyı memnun etme adına yeri geldiğinde acımasız olurken, mahkumların toplu haldeki infazları üstelik erkek-kadın ve çocuk demeden girişilmiş ve ağır sonuçları olan bir yöntemi gerçekleştirmişlerdir.
Oysa Tanrı esir düşen düşman güçlerine karşı yapılacak her türlü kötü muameleyi yasaklarken İsrail halkı bu yasakların aksine düşmana karşı bir felaket olarak anılıyordu.
Eski İsrail'de hatta Filistin'de bile savaş tarihi hakkında çok az şey bildiğimizi söylemiştik.
Geç Tunç Çağı Batı Asya'da savaş, profesyonel, çoğunlukla nispeten küçük orduların işiydi.
Ordunun ana gövdesi, bir savaş arabası kolordusu tarafından desteklenen piyadelerden oluşuyordu.
Sadece Mısır ya da Hitit İmparatorluğu gibi o zamanın büyük güçleri, hafif ve ağır piyadeler de dahil olmak üzere daha büyük ve daha uzmanlaşmış askeri örgütlere ve çok uzmanlaşmış seçkin bir savaş arabası kolordusu tarafından yönlendirilen çok sayıda savaş arabasından meydana geliyordu.
Erken Demir Çağı'nda, gerillalar gibi örgütlü kabilelerden oluşan bir ayaktakımı, farklı silah türlerinde uzmanlaşmaya dair herhangi bir belirti göstermeden profesyonellerden devralındı.
İbrani Krallığı döneminde, uzmanlaşmış örgüt, örneğin Süleyman'ın askeri sisteminin tanımında görüldüğü gibi yeniden ortaya çıktı.
Bununla birlikte, savaştaki gerçek değişim, dokuzuncu-sekizinci yüzyıllarda Levant'taki ağır zırhlı Asur ordularının gelmesiyle başladı.
Asurlular, hafif ve ağır piyadeler, uzman okçular, taş sapancılar, atlılar ve savaş arabaları da dahil olmak üzere eski Yakın Doğu'nun gördüğü en özel askeri organı yaratmayı başardılar.
Asurlular, kuşatma makinelerinin inşası söz konusu olduğunda da yenilikçiydiler, ancak daha sonraki Helenistik ve Roma orduları gibi öğelerin tedarikinde hiçbir zaman profesyonelliğe ulaşamadılar.
Böylece Babil Kralı Nebukadnezzar 25 yıl boyunca Tire'yi hiçbir başarı göstermeden kuşattı.
Yeni gelişmeler ancak 5'inci yüzyılda, Pers yerel yöneticilerinin Yunan hoplitlerini üstün eğitimlerini ve morallerini kullanarak paralı asker olarak kullanmaya başlamasıyla gerçekleşti.
Şimdiye kadar geleneksel olan Yakın Doğu askeri örgütü ile Greko-Romen ordusu arasındaki fark, Büyük İskender'in birkaç yıl içinde Pers İmparatorluğu'nu ezmesiyle ve bundan sonra Roma'nın başarısını tekrar etmesiyle, bu kez İskender'in generalleri tarafından kurulan krallıkları yenmesiyle ortaya çıktı.
Eski Ahit, denizdeki savaş hakkında neredeyse hiçbir şey söylemiyor. İsrail ve Yahuda krallıklarının donanması yoktu.
Asur veya İran'ın emperyal güçleri denizde akınlar planladığında, yardım için Fenikelilere döndüler.
Devam edecek…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish