İstanbul’un fethinden iki sene sonra kurulan Haliç Tersanesi, dünyanın hâlâ işler durumda olan en eski tersanesi konumunda.
567 yılda “imparatorluğun tersanesi” unvanına sahip olup, pek çok deniz zaferinin gemilerinin de inşa edildiği alan, 2000’lerin başından bu yana ise önce “kaderine terk edildi” haberleriyle, daha sonra “özelleştirmelerle” gündeme geldi.
2013 yılında 70 dönümlük arazi üzerinde yer alan Haliç, Taşkızak ve Camialtı tersanelerinden, Taşkızak ve Camialtı, “yap-işlet-devret” 49 yıllığına özel sektöre devredilmişti.
Bölge için 1 milyar 346 milyon dolar teklif veren “Sembol-Ekopark-Fine Otel” konsorsiyumunun parçası Sembol İnşaat’ın sahibi Fettah Tamince.
Yat limanı, otel, restoranlar, kongre ve kültür merkezleri kurulacak Haliçport’ta 2020’de Katar da ortak olmuş, 2021’de 150 yıllık Divanhane Karakolu bir gecede yıkılmıştı.
İBB'nin ilk modern sanat müzesi
Kamuoyundan tepkilere yol açan projelerin yanısıra bölgenin gündeminde bir proje daha var: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) elindeki tek tersane olan Haliç Tersanesi’nin üzerine yapılacak sanat müzesi
Haliç’in kayısında, Tersane binaları içinde, akşam vakti müzik etkinlikleri de düzenleyen İstanbul Müzik Müzesi güzel olmaz mi? Bir çok farklı müze ve kültür mekanı yaratacağımız alanda çalışmaya başladık.
— Mahir Polat (@mhrpolat) February 16, 2020
Şehrin müzik kimliğini yansıtan İstanbul Müzik Müzesi için ilk adımlar pic.twitter.com/B1U7iRBCE0
İBB’nin amacı, hiçbir tarihi yapıyı bozmadan, burayı tersane vasfıyla yaşatmak ve insanlara açmak.
İstanbul’un Hasanpaşa semtinden daha büyük bir alanı kapsayacak projede bir çağdaş sanat müzesinin yanısıra müzik müzesi, fotoğraf müzesi, sinema müzesi, kütüphane, arşiv binası, çalışma alanları ve diğer kamusal alanlar olacak.
"Birlikte" sergisi açıldı
“Kültür-sanat havzası olacak” hedefiyle yola çıkılan projenin restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Hatta müzenin ilk sergisinin açılışı yapıldı bile.
Türkiye’nin ilk baskı müzesi İMOGA’nın İBB’ye yaptığı bağışın parçası baskı sanatı eserlerinden özel bir seçkiyle hazırlanan “Birlikte” sergisi ile ilk defa Müze Gazhane’de İstanbullularla buluştu.
Projesi bittiğinde İBB'nin taşınacak olan sergide farklı kuşaklardan 85 sanatçının 91 eseri bulunuyor.
"Sanatı arka mahallelere taşıdık"
Serginin açılışında konuşan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Son zamanlarda özellikle kültür, sanat alanlarının şehrimizde daraldığını biliyoruz ve bizi üzüyordu” dedi ve şunları söyledi:
Bu anlamda kültür sanatın kentin belli merkezlerinde toplanmasını ve yoğunlaşarak ticarete, tüketime sunulmasını şehrin en önemli kültürel altyapı sorunlarından birisi olduğunun tespitini yapmıştık.
Bu nedenle her yaştan, her kesimden insanın ulaşabileceği sanatla bir arada olabileceği, etkileşim içerisinde olabileceği çok fazla unsuru, alanı, etkinliği İstanbul’a kazandırmanın önemli bir sorumluluğumuz olduğunun farkına vardık.
‘Şehrin arka mahallesi’ diye tanımlanan birçok noktaya şehrin kültürel duygularını, sanatsal izlerini taşımaya ve toplumla buluşturmaya, kütüphanelerle, başka alanlarla bunu zenginleştirmeye özel bir gayret gösterdik.Daha önce olmayan belediyemizin içerisindeki Saraçhane'deki sergi salonumuz, Mecidiyeköy Sanat, Bebek'teki Sarnıç, Galatasaray Meydanı, şu an içerisinde olduğumuz Müze Gazhane Sergi Salonu gibi oluşturduğumuz alanlar ile aslında 10 ayrı sergiyi İstanbul'a kazandırmış olduk.
Haliç Tersanesi’ndeki yoğun çalışmanın da devam ettiğini söyleyen Ekrem İmamoğlu, İMOGA’nin İBB’nin ilk sanat müzesi olacak İstanbul Çağdaş Sanat Müzesi’ne 250 eser bağışladığını duyurdu.
İmamoğlu'nun konuşmasında da teşekkür ettiği, IMOGA'nın kurucusu Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan da "Biz karınca kararınca bir sanat eğitimcisi olarak, bir atölye sahibi olarak Türk sanatının en büyük isimleriyle bir arada yaşama şansı bulmuş, 82 yaşında olan bir sanatçıyım. Ne kadar yaşarım bilmiyorum ama bugünü yaşamış olmaktan mutluluk duyuyorum. Çok mutluyum ki, İstanbul büyük bir sergiye büyük bir müzeye kavuşacak” açıklamasını yaptı.
Serginin açılışında konuşan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da söz konusu müzeyi bir yıl içerisinde tamamlamayı planladıklarını söyledi.
Polat, bu sanat alanının yanısıra bir müzenin daha duyurusunu yaptı: İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi'ne ait tarihi Cendere binası.
"Cendere, bahçesindeki tarihi çınarla birlikte İstanbul'un özel bir mekanı olacak"
Mahir Polat, Independent Türkçe’ye yaptığı açıklamada tersanedeki ve Cendere’deki müzelerin iki farlı konseptte olacağını söyledi.
Polat’ın aktardığına göre Cendere Sanat Müzesi’nde daha çok çağdaş sanatın geçici sergilerine ev sahipliği edecek. İstanbul Sanat Müzesi ise Türkiye’nin resim sanat tarihine yoğunlaşacak.
“Tabii keskin bir ayrım yok. Ne kadar müze ve sanat alanı üretebilirsek, hepsini değerlendirmeye çalışacağız” diyen Polat, Cendere binalarında restorasyonun sürdüğünü ifade etti ve ekledi:
Haliç’teki müze alanı, farklı müzelerin de yer aldığı oldukça kapsamlı bir kompleks.
Biraz daha niş bir yapı konumundaki Cendere, avlusunda bulunan bir tarihi çınarla beraber İstanbul’un özel bir mekanı olacak.
İnsanlar, yaşam alanı olarak da kullanacaklar. Sadece müze değil, geniş bir bahçe alanı da olacak.
Ne kadar bütçe ayrıldı?
Her iki sanat müzesini de bir sene içerisinde açmak istediklerini söyleyen Mahir Polat, söz konusu yatırımların bütçesiyle ilgili ise şöyle konuştu:
Hem binaların restorasyonu, hem müze alanı hazırlıkları ve hem koleksiyon geliştirme süreci var ve bunların hepsi farklı farklı parametreler. Şu an bunun rakamını vermek güç.
Ama kamu bütçesinin kaldırabileceği, yorucu olan bütçelerle değil dayanışma ile yapıldığını söyleyebilirim.
Zaten Cendere’de geçici sergiler olacağından sabit bir koleksiyon maliyeti olmayacak.
Cendere binası nedir?
İstanbul Ayazağa'da yer alan, Cendere Hamidiye Su Pompa İstasyonu, "Cendere Su Terfi İstasyonu" ya da "Cendere Pompa İstasyonu" olarak da biliniyor.
1902'de II. Abdülhamid döneminde, Fransa'dan getirilen mühendisler tarafından inşa edilen istasyon, haznelerde toplanan memba sularının şehre aktarımını sağlıyordu.
İstasyon, 1990’lı yıllara kadar faaliyet gösterdi ancak o dönemlerde de şehrin yalnızca birkaç çeşmesine su veriyordu.
Dış görünümünü büyük oranda koruyan yapının 33 metrelik tuğladan yapılmış bacası ise artık bugün yok.
Kağıthane Bölgesi’ndeki 20 farklı maslaktan gelen suyu buharlı pompa makineleri ile Balmumcu ve Beşiktaş- Tophane istikametine pompalayan istasyonun daha sonradan pompa ve kazanları söküldü. Yerine elektrikle çalışan santrifüjlü makineler getirildi.
2009'da restorasyondan geçen yapının, Cendere Su Müzesi olması kararlaştırılmıştı.
Cendere Su Müzesi için su tarihine ışık tutacak, İSKİ bünyesinde çeşitli su tesislerine ait tarihi haritaların, plan ve projelerin, konu ile ilgili kitapların, endüstri mimari örneği olan su pompalarının ve ekipmanlarının sergileneceği bir mekan planlanmıştı. Ancak proje hayata geçmedi.
© The Independentturkish