Çalışma hayatında mobbinge maruz kalan kişi ne yapmalı?

Binay, "Tacize uğrayan kadına ülkemizde 'suçlu gözlerle bakılması' ya da 'acınması' sebebiyle kadın sessiz kalabiliyor" dedi

Fotoğraf: Twitter

Farkında bile değiliz ya da farkında olanlar bir elin parmaklarını geçmez. Ne var ki, Türkiye'nin en yaygın sorunlarından biri.  Sosyal salgın denebilecek seviyede.

Üstelik milyonlarca şikayetçisi var ve hukukumuzda da cezası belirlenmiş bir suç.

Ne olduğunu tam olarak bilemediğimiz bir kavram. Başımıza gelince ne yapmamız, nasıl yapmamız gerektiğini çıkartamadığımız bir fiili durum.

Kısaca tanımı: İş yerinde, genellikle 'üst'ün 'ast'a uyguladığı "psikolojik şiddet." Türk Dil Kurumu'nun (TDK) bulduğu karşılık: "Bezdiri."

Bu önemli konuyu işin uzmanı olan ilişki koçu Semra Binay'a sorduk.

Binay, çalışma hayatında mobbing hakkında merak edilenleri değerlendirdi. 


"Kadınlar sessiz kalmamalı"

Kadınların iş hayatında en büyük mücadelesinin, psikolojik mobbing veya fiziki yorgunluk değil, uğradıkları cinsel tacizler olduğuna değinen uzman ilişki koçu Semra Binay, "Bu tacizler sözlü, temaslı veya bakışlarla türlü şekillerde ortaya çıkıyor. Kanunlar mobbinge maruz kalanları 'haklı fesih' ile korusa da, tacizde bulunanı şikayet edebilmesi için yeterli ortam sağlanmadığında kadınlar susmak zorunda kalabiliyor. Tacize uğrayan kadına ülkemizde 'suçlu gözlerle bakılması' ya da 'acınması' sebebiyle kadın sessiz kalabiliyor" dedi.
 

İlişki Koçu Semra Binay.jpeg
İlişki Koçu Semra Binay

 

"Eşinin bir daha çalışmasına izin vermemesi ya da işinden atılmak  korkusu sebebiyle de kadınlar susmakta ve zor şartlarda çalışmaktadır" diyen Binay, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Tacize maruz kalan kadının açık net deliller ve şahitler bulması varsa ses veya kamera kayıtları ile desteklemesi gerekiyor. Ayrıca bu gibi durumlar için ALO 170 Destek hattına da başvurabilirler. Erkekler evlendikten sonra eşlerini neden çalıştırmak istemez? Size onu da anlatayım. Bunun en yaygın sebebi; erkeklerin bir türlü kırılmayan narsist egemenlik sevdası, kadını güçsüz bağımlı hale getirmekle besleniyor. Maddi olarak kadın kocasına bağımlı olunca sonrasında kadını eş, dost, akraba, ailesinden izole etmesi kolaylaşıyor böylece bağımlı kadın yaratıyor ve her türlü egosunu tatmin ediyor. Çünkü biliyorlar ki eşine uyguladığı baskıyı bırakırsa , kadının kendine güveni gelir.


"Kadınlarla erkekler yarış haline sokuldu"

İş yaşantısında kadınların üzerinde bir baskı uygulandığını ve erkeğin yaptığı tüm işleri yaparız yarışına sokulduğunu da belirten Binay, sözlerine şöyle şunları ekledi:

Bana öyle geliyor ki kadın ve erkeğin iş gücünü müşterek kullanmak isteyen kapitalist sistemin etkisi var kadınların üzerinde. Evet, kadın güçlüdür, çok yönlüdür. İnşaatta da çalışır, şoför de olur uzaya da çıkabilir. Ancak bunları yaparken bir yandan da çocuk bakımı ev işleri gibi sorumluluklar da kadından bekleniyor. Bu sorumlulukların da üstesinden geliyor fakat kendini, kadınlığını  yaşayamıyor adeta kendi kul hakkına girmiş oluyor.

Kadına kendi gücünü erkekle kıyaslanarak ölçümletmek doğru değil. İş ve siyaset hayatında kadınlarımız yüzde 15'lik yer kaplıyor maalesef. Bunun sebebi mesleklerinin olmayışı değil aksine çoğu üniversite mezunu meslek sahibi kadınlardır. İşverenlerin erkek personel arayışı, kadına iş yerinde uygulanan mobbingler, doğum izinlerinin işverene olumsuz etkisi, eşit ücret dağılımı olmayışı ve en başta evlenip, çocuk yaptıktan  sonra işini bırakmasıdır. İşyerlerinde kreşlerin olmayışı da buna sebep vermektedir. İşsizlik sorunu olan ülkemizde kadınlarımız bıraktıkları işlerine tekrar dönememektedir. 

 

 

Semra Binay, birçok Avrupa ülkesinde kadınlar kadar babalar da 6 ay kadar doğum izni aldığını da belirterek, "Maaşta eşitlik, işyerlerinde kreşler olmalı, (özellikle çalışmak zorunda olan bekar anneler açısından büyük kolaylık sağlamaktadır.) Anayasamızın 10.maddesine göre kadınlar ve erkekler kanun önünde eşit haklara sahiptir. Gel görelim ki dini inançlar, cinsiyet ayrımcılığı ve kadınların doğum izinleri  sebebiyle işverenler erkek çalışan talep etmektedir. Bu nedenle şartlar eşitlenirse, cinsiyet gözetmeksizin işe alımlar olacaktır. Toplumumuz erkeği evin geçimini sağlayan kişi olarak kabul eder. Erkek egemen yapı, cinsiyetçi ayrımcılık nedeniyle çalışan bir kadın , 'evine ekmek götürecek başka bir erkeğin' işine engel olarak görülüyor. Özellikle fiziksel yükün fazla olduğu sektörlerde kadınlara psikolojik şiddet daha çok uygulanıyor. Yapılan mobbingler kadınların iş verimini ve motivasyonunu düşürüyor. Bu da kadınların iş hayatında daha başarısız profil çizmesine yol açıyor" ifadelerini kullandı.


"Eşitlik, şartlara ve kişiye göre olmamalı"

Kadınlara iş yerinde neden mobbing uygulanır sorusuna da Binay, "Eşitlik demek kadınların erkeklerle illaki aynı sektörlerde çalışabilmesi olmamalı. İnsani haklarımız, şartlarımız eşit olmalı, Hayat müşterektir. Müşterek hayatta görev dağılımları paylaşımları herkesin fiziksel yeterliliğince sorumluluk alması beklenmelidir. Haklarımız verilsin, şartlarımız eşit olmalı tabi ama kadınları erkesileştiren  sisteme de karşıyım. Kadınlar eşitlik isterken 'erkek gibi kadın' yaftasından da mutlu oluyorlar. Eşitsek boşanıldığında erkeklerden nafaka istemek eşitliğin neresinde? Pozitif ayrıcalık beklemek eşitliğin neresinde? Demek istediğim eşitlik, şartlara ve kişiye göre olmamalı,  insani boyutta eşit haklar sağlanmalıdır" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

 

Independent Türkçe

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU