Karar gazetesi yazarı İsmet Berkan, TBMM’den hafta sonu geçen Nükleer Düzenleme Kanunu içerisinde yer alan bir maddenin “elektrik piyasasına sarsıcı bir müdahale” olduğunu yazdı.
Berkan, bugünkü köşe yazısında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in elektrik üreticileri ile bir araya geldiğini ifade etti:
Geçen hafta Enerji Bakanı Fatih Dönmez, termik veya rüzgar veya güneş veya jeotermal bütün elektrik üreticilerini bir araya getiren Elektrik Üreticileri Derneği ile bir toplantı yaptı. Toplantıya üreticileri dinlemeye gitmemişti Bakan Dönmez, aksine onlara bir tebligatta bulunuyordu.
Bakana göre bazı rüzgar ve güneş santralları, süreleri dolduğu için artık YEKDEM adı verilen destek mekanizmasının dışına çıktıklarından, piyasaya piyasa fiyatından elektrik satıyordu. Oysa maliyetleri bu satış fiyatının çok altındaydı. O yüzden onlara bir “fiyat tavanı” getirilecekti. Bakanın gözü çok kararmıştı, böyle bir kararın hukuka aykırı olacağı hatırlatıldığında, iddiaya göre “Mahkeme kimin umurunda” bile demişti toplantıda.
Nitekim cumartesi akşamı Türkiye Büyük Millet Meclisi Nükleer Düzenleme Kurulu yasasını görüşmeyi tamamlamak üzereyken Ak Parti’den bir değişiklik önergesi geldi. Değişiklik nükleerle ilgili değildi; Elektrik Piyasası Kanunu’nda değişiklik yapıyordu. İlgili kanunun 17. maddesine bir yeni fıkra (11. fıkra) eklendi değişiklikle.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Değişiklik ne?
Berkan, yapılan değişikliği şöyle anlattı:
Bu eklenen yeni fıkra, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu EPDK’ya çok ilginç bir yetki veriyor. Buna göre elektrik kaynak maliyetlerinde veya girdi maliyetlerinde “makul olmayan artış”lar yaşanması halinde, kurum bir “destekleme bedeli” belirleyecek ve maliyeti artan elektrik üreticilerine bu bedeli ödeyecekti. Peki para nereden gelecekti? Aynı fıkraya göre parayı da “Üretim maliyeti düşük üretici” karşılayacaktı. Yani, yenilenebilir kaynaklardan üretim yapanlar, kazanacakları paranın bir bölümünü termikçilere verecekti.
“Tüketici açısından baktığınızda devletin yaptığını ilk bakışta doğru bulabilirsiniz” diye devam eden Berkan, şunları yazdı:
“Elektrik faturamız artmasın, bizim faturamız artarken başka birileri (Rüzgara, güneşe, HES’e, JES’e yatırım yapanlar) fahiş karlar elde etmesin diye bir yasa çıkmış işte” diyebilirsiniz. Demeyin. Çünkü yenilenebilir kaynaklardan üretim yapanlardan alınacak para bizim cebimize konmuyor; aksine ithal kömür ve doğal gazla üretim yapanların cebine gidiyor.
Bir şirketin karının başka bir şirkete aktarılmasının başlıca sebebi ise devletimizi yönetenlerin elektrik üretim planlamasını yaparken termik santralları korumuş olması. Şimdi aynı korumayı bu kez onlara doğrudan para aktararak sürdürüyorlar.
Şöyle düşünün: Son 20 yılda elektrik üretimi için 60 milyar doları aşan (nükleer santral maliyeti hariç) yatırım yapıldı Türkiye’de. Bu paranın pek azı yenilenebilir kaynaklara gitti. Bugün Türkiye’nin toplam kurulu gücünün yüzde 18,3’ü rüzgar, güneş ve jeotermal. Oysa o kurulu gücün yüzde 40’ının bu üç kaynaktan gelmesi sağlanmış olsaydı, bugün bırakın elektrikte arz sıkıntısını, bugünkü ölçeklerde fiyat zamlarını bile konuşmuyor olacaktık büyük ihtimalle.
TBMM ne kadar farkında bilmiyorum ama cumartesi akşamı çıkardığı yasayla “Siz rüzgar ve güneşe yatırım yapmayın” dedi potansiyel yatırımcılara. Yani hedefimiz kaymıştı, Meclis eliyle biraz daha kaydırdık. Sadece kendimize kötülük yapıyor olsak neyse, dünyaya da çok büyük bir kötülük bu.
Karar, Independent Türkçe