Kaddafi sonrası Libya'daki siyasi çekişmeler çok olduğu için artık vatandaşların ilgisini çekmiyor. Zira geçmiş yıllarda yaşanan olayların da gösterdiği gibi değişen hiçbir şey yok.
Ne zaman bir adım ileri gidilse ve insanlar bunu hayra yorsa çok geçmeden zorla iki adım geri gidiliyor.
Çıkarların çatışması, ganimetlere üşüşülmesi ve dış müdahaleler, bu garip karmaşanın Libyalıların kalplerine kaybolan umutları geri getirecek ve onlar için artık uzak bir hayal olan güveni tekrar sağlayacak bir uzlaşma durumuna ulaşmasını imkansız hale getirdi.
Geçtiğimiz günlerde 17 Şubat Devrimi'nin 11. yıldönümü ülkeyi tekrar savaş meydanına sürüklemekle tehdit eden gerilim dolu siyasi bir atmosfere denk geldi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Libya şu anda başka bir siyasi sahnenin eşiğinde duruyor. Ancak bazılarının beklediği gibi bu sahne yeni veya alışılmadık bir sahne değil.
Rakip iki hükümet durumuna geri dönülmesi, Libyalıların 2014'ten 2020'ye kadar yıllarca deneyimlediği bir şey.
Ülkeyi dipsiz bir uçurumun eşiğine getiren aynı eski isimler ve yüzler hala sahneyi kontrol ediyorlar ve kazanımları için endişelenerek favori güç elde etme ve koltuklarını koruma mücadelesi oyunlarını sürdürmeye devam ediyorlar.
Geçen hafta başkent Trablus, korkunç ve tüyler ürpertici bir suikast ile uyandı.
Bir gece maskeli silahlı bir grup, Trablus Devrimcileri Tugayı'na bağlı bir grubun liderinin evini bastı ve lider ile tüm aile üyelerini IŞİD'in yaptığı gibi bıçakla boğazlarını keserek öldürdü.
Suç ile ilgili ayrıntılar hala belirsiz. Ancak gelecekteki olumsuz yansımaları şimdiden aşikar.
En ciddi tehdit, iktidar için rekabet eden iki kamp arasında savaş çıkma olasılığı. Bir kampa Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe başkanlık ederken diğerine Eski İçişleri Bakanı Fethi Başağa liderlik ediyor.
Her ikisi de meşruiyet iddia ediyor. İkisi de geri adım atmamaya kararlı. Dibeybe iktidarın yalnızca seçilmiş bir hükümete devredilmesi gerektiğinde ısrarcı. Bu ilginç bir ısrar.
Zira Dibeybe gelecekte cumhurbaşkanlığına aday olmama şartıyla ve seçimleri gerçekleştirme vaadiyle Cenevre Anlaşması hükümleri uyarınca makamına gelmiş, seçilmemiş bir başbakan.
Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan anlaşmada 24 Aralık 2021 tarihi, Dibeybe'nin sahneyi terk etmesi ve hükümet anahtarlarını teslim etmesi için nihai tarih olarak belirlenmişti.
Ancak bilindiği üzere Dibeybe sözünü yerine getirmekte başarısız oldu ve seçimler herkesin bildiği sebeplerce yapılamadı.
Gelecekte aday olmayacağına dair verdiği şahsi taahhüt onun gözünde kanuni olarak bağlayıcılığı olmayan ahlaki bir taahhüt sayılıyor.
Öyle ya da böyle şu anda Dibeybe koltuğunu bırakmıyor ve savaş tehdidi imasında bulunuyor.
Öte yandan rakibi Fethi Başağa yetkilerini kaybetmiş iki yasama organı tarafından başbakanlığa atanmasının ardından Dibeybe'nin iktidarı devretmesini talep ediyor.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams tarafından temsil edilen BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL) hükümetin sorumluluğunu kimin alacağına odaklanmanın ikincil bir konu olduğunu ve seçim sürecini gerçekleştirmeye odaklanmanın daha önemli olduğunu düşünüyor.
Yakın bir zamanda UNSMIL hükümeti kimin devralacağı konusunun Libya'nın iç meselesi olduğunu belirtti.
Başağa, yapılırsa cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koymayacağına dair söz verdi. Bence bu sözü Parlamento başkanının desteğini alma karşılığında verdiği diğer şeyler arasında yer alıyor olabilir.
Dibeybe yeni bir başbakan atama meselesinin Başkanlık Konseyi'nin yetki alanına girdiğini savunuyor. Bu yanlış ve kendisini iktidara getiren Cenevre Siyasi Anlaşması'nın şartlarıyla çelişiyor.
Ayrıca çeşitli çevrelerde Dibeybe'nin silahlı grupların liderlerine ve egemen meclisin üyelerine askeri ve siyasi destek karşılığında fon sağlamaya başvurmakla suçlandığına dair söylentiler de var.
Söylentiler doğası gereği şeffaflığın yokluğunda daha fazla yayılıyor. Şeffaflık, hiçbir Libya pazarında geçmeyen bir para birimidir.
Şu anda Libya'da iki hükümet var. Biri UBH diğeri ise ‘istikrar hükümeti' olarak adlandırılıyor. İşin ilginç yanı şu ana kadar sözde birlik, ismen bile sağlanmış değil. Sözde istikrar da yetkilerini kaderin ellerine bırakıyor.
Libya çatışmasına dahil olan dış güçler, mevcut tablonun detaylarında görünmeseler de perde arkasında hala ipleri hareket ettiriyorlar ve olayların gidişatını kontrol ediyorlar.
Bu da önümüzdeki süreçte çatışan iki taraf arasında bir anlaşmaya varılmadığı takdirde, aralarındaki hummalı iktidar rekabetinin siyasi açıdan tamamen kontrolden çıkıp savaş meydanlarına doğru ilerleyebileceği anlamına geliyor.
Bu, başkentte çeşitli silahlı gruplar arasında askeri toplanmalar da dahil olmak üzere, sahada dönen birçok olay tarafından desteklenen olası bir durum.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil