İlber Ortaylı ve Andımız

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

İlber Ortaylı bilgisi ve kültürü ile kendini kabul ettirmiş en ünlü aydınlarımızdan biri.

Batı sanat, tarih ve edebiyatına derinlemesine vukufuyeti, Tarih anlatırken Slav ve Germen hanedanlarının aile içi skandallarına kadar ayrıntılara girmesi, sanki bizzat yaşamış ve şahit olmuşçasınaki üslubu;

Küstahlık sınırlarına varmayan mağrur ve üstenci tavırları ile meşhur bir entelektüel.

Muhatabını zaman zaman azarlamaya kadar varan bu mağrur ve üstenci tavırları bile kamuoyu tarafından bir yere kadar 'tolere' ediliyor, 'anlayışla' karşılanıyor.

Yine bu tarzının kendine ayrı bir karizma sağladığı bile söylenilebilir.

Toplum psikolojisi ilginçtir.

Bazı insanlar 'özenli' bir aşağılanmadan bile tarif edilemez bir 'zevk' alabiliyorlar.

Gençliğimizde Diyarbekir'in en ünlü kaburga dolması ustası rahmetli Halil Dayı'ydı.

Büyük Postahane arkasındaki küçük dükkanına paldır küldür giren; oturmasına, kalkmasına dikkat etmeyen, garsonlara buyurgan bir üslupla hitap eden, sonradan görme müşterilere asla tahammül edemez;

"Sen kaburga yemeğe layık değilsin! 

Kalk git, çık dışarı!" diyerek anında kovardı.

Bu tip kişileri azarladıkça dükkanı boşalacağına, ünü her geçen gün artarak müşteriler kuyruk olmaya başladı.

Bugün Diyarbekir'in ihtiyar delikanlıları için 40 yıl önce Halil Usta'da kovulmadan bir lokma kaburga yemiş olmak "Ben Halil Usta'da kaburga yemiş adamım" demek bir övünç kaynağı.

İlber Ortaylı da Halil Usta misali yağıp gürledikçe kendisine olan ilgi arttı.  

Her geçen gün "Adam haklı kardeşim. Ne konuştuğunu biliyor, bilmediğini konuşmuyor, işkembeden sallayanlara da haddini bildiriyor" denilmeye başlandı.

"Her Kemal'in bir zevali vardır" sözü boşuna söylenmemiş.

Sağ olsun İlber Ortaylı bizlere birçok şey öğrettiği gibi, bilgelik ve entelektüelliğin bir sınırı olduğunu da öğretti! 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Trabzon gezisinde sahneye çağırdığı 9-10 yaşlarında bir çocuğun CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na "hain" demesi ile ilgili görüşü sorulması üzerine;

"Andımız kalktığında bu halk sustu, böyle abdeste böyle peşkir gelir"

"Andımızın kaldırılmasına tepki göstermeyen halk, şimdi kızıyor" 

"Öğrenci Andı'nın ortadan kaldırılması da zevzekliktir. Bunları yaparak neyi ispat etmek istiyorsunuz, akıl kârı değil" dedi.


'Andımız kaldırıldığında toplum ayağa mı kalkmalıydı?' sorusuna;

"Niye kalkmasın, kalkacak tabi. 

Ne var, okulda Türk olduğunu söylüyor, 'büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek' diyor, bunu mu kaldırıyorsun?" diye tepki gösterdi.


Bunca yılın 'liberal-demokrat' ve dahi uluslararası entelektüeli Ortaylı; iş Kemalist ulusalcı paradigmaya gelince, bırakınız 'es' geçmeyi; değme faşistlere taş çıkartırcasına iflas etmiş paradigmaya selama durdu!

Üstelik haddini aşarak ve zevzeklik ederek "Öğrenci Andı'nın ortadan kaldırılması zevzekliktir" dedi.

Uzun uzadıya tartışılacak bir şey yok.

'Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!'

Anlaşılan İlber Ortaylı'nın treni Haydarpaşa'ya kadarmış!

37 yıl önce Mardinli arkadaşımız Abdürrezzak Sadioğlu hararetli bir şekilde tartıştığı birine "Seni öyle bir geçerim ki; sollamam, sağlarım; kültürümle ezerim" dediğinde, böyle bir terimi ilk olarak duyduğumdan bir hayli gülmüştüm.

Açık ve net olan bir durum var ki; TV tartışmalarında karşıtlarını ezip geçmekten zevk alan Ortaylı, bu kez kendi kendini ezdi!

Kimsenin bir suçu yok;

Ne ettiyse kendine etti!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU