Son süreçlerde geçmişe oranla sakin günler geçiren Suriye'nin İdlib bölgesinde ÖSO olarak da bilinen Suriye Milli Ordusu'na (SMO) bağlı Ceyş el İzze grubu ile Beşar Esad yönetimine bağlı Suriye ordusu arasında geçen günlerde sessiz, sakin bir takas işlemi gerçekleşti.
İranlı subayın cenazesi de verildi
Bölgeye dair haberler yapan Mepanews sitesinde yer alan bilgilere göre takas kapsamında muhaliflerin elindeki 5 esir Suriye askeri ile 3 esir SMO askeri takas edildi.
Ayrıca takas kapsamında muhaliflerin elinde olan ama kim olduğu, ne zaman, nerede ölü ele geçirildiği belirtilmeyen İranlı bir subaya ait olduğu öne sürülen bir cenaze de Suriye tarafına teslim edildi.
Sosyal medyada kimi hesaplarca bir tümgenerale ait olduğu öne sürülen cenazenin takas anına ait fotoğraflar da servis edildi.
Düşman cenazeleri de artık savaşlarda pazarlığın bir parçası
Savaşlarda taraflar çoğu zaman sadece karşı taraftan esirler elde etmiyorlar kimi zaman öldürdükleri düşmanlarının cenazelerini de ele geçiriyor.
Bunlar geçmişte çoğu zaman toplu halde gömülürken sonraki yıllarda imkanların da gelişmesiyle sonrada iade edilmek üzere saklanmaya çalışılıyor ve hatta bu cenazeler takaslarda önemli bir pazarlık gücü haline bile gelebiliyor.
Bunlara dair örnekler vermek gerekirse şunları sıralamak mümkün.
İsrail askerlerin cenazelerini alabilmek için yüzlerce kişiyi bıraktı
Haziran 1984: İsrail, karşı tarafın elinde kalan altısı asker 11 İsraillinin cenazelerini geri alabilmek için elinde esir tuttuğu 291 Suriyeli askeri ve 20 Arap uyrukluyu, 72 Suriyelinin cenazesini teslim etti.
Haziran 1996: Hizbullah ile İsrail arasında Almanya'nın arabuluculuğuyla varılan esir değişimi anlaşması çerçevesinde iki İsrail askerinin cesedine karşılık 123 militanın cenazesi teslim edildi. Hizbullah ayrıca İsrail'in desteklediği Güney Lübnan Ordusu'na bağlı 17 milisin cenazesini, Lübnanlı 45 tutsak karşılığında iade eder.
30 Ocak 2004: İsrail, yine Almanya'nın aracılığı ile dört yıldır Hizbullah'ın elinde rehin bulunan 1 işadamı ve 3 askerin cesedine karşılık 429 Arap mahkumu serbest bıraktı.
2008: İsrail, 2006'da sınır ötesi bir operasyonda yakalanan iki askerinin cesetleri karşılığında beş Hizbullah militanını serbest bırakır.
Suriye sahasında esir kadar cenaze takası da yaygın
Suriye'de 2011 yılından beri devam eden savaş sırasında pek çok defalar esir değişimi kadar cenaze değişimi de oldu.
Hatta bazen cenazeleri alabilmek için karşılığında esirlerin bile verildiği oldu.
Suriyeli gazeteci Sarkis Kassarjian, Suriye ordusu ile muhalifler arasında Şam kırsalındaki bir takasa tanık olmuş.
Önce isimler veriliyor sonra cenazeler
Kassarjian, takasların hem ordu hem muhaliflerle bağlantıları olan arabulucular kanalıyla sağlandığını belirterek, "Önce isimler karşılıklı veriliyor. Taraflar ellerinde isimleri belli olan cenazeleri bildiriyor. Benim tanık olduğum olayda Beyaz Miğferliler olarak bilinen grup ile Suriye ordusuna bağlı Tıbbi Birlik arabulucular eşliğinde buluşmuş iki tarafta alana getirilen cenazelerini alıp ayrılmıştı" dedi.
"Çanakkale Savaşı'nda cenazeleri toplayabilmek, alabilmek için kısa ateşkesler yapılıyordu"
Geçmişteki savaşlar sırasında cenaze takasları saklanma imkanlarının daha az olması nedeniyle sonradan değil anlık yapılan bir işlemdi.
Emekli Tuğgeneral Osman Aydoğan, Çanakkale Savaşı'nın en şiddetli günlerinde dahi zaman zaman karşılıklı cenazelerin toplanması için aralar verildiğini tarafların kimi zaman karşı tarafın bölgesine gelerek cenazelerini aldığını hatta bu sırada hediyeleşme gibi karşılıklı jestlerin bile yapıldığını söyledi.
Cenevre Anlaşması düşman cenazelerinin de korunmasını emrediyor
Cenaze almak için çatışma arası karşılıklı molaların ve takasların Almanya-Fransa ve Rusya arasındaki savaşlarda da olduğunu kaydeden Aydoğan, Cenevre Anlaşması'nın savaşan taraflara esirlere iyi davranma gibi ölen düşman cenazelerine eziyet etmeme, saklama ve iade etme gibi yükümlülükler getirdiğine dikkat çekti.
Aydoğan hatta kimi durumlarda ele geçirilen düşman cenazelerine rütbesine göre tören bile yapılabildiğini de ekledi.
"Yunan askerlerinin cenazelerini Barış Gücü'yle gelen Yunan teğmene teslim ettim"
Peki çatışma anında ele geçirilen düşman cenazeleri nasıl saklanıyor? Hemen gömülüyorlar mı yoksa morglarda mı saklanıyor?
Muharip Gaziler Derneği Başkanı Emekli Albay Mithat Işık, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda toplu bir cenaze tesliminin tanıklarından.
Işık, harekatın başladığı dönemde Kıbrıs'ta bulunan Türk alayında teğmen olarak görev yapıyordu.
Kıbrıs'taki Yunan alayına karşı girişilen çatışmalara katılmış ve son aşamasında Yunan Alayı'nın ele geçirilmesinde bulunmuştu.
Alayın ele geçirilmesinin ardından çatışmalarda yaşamını yitiren 100'ü aşkın Yunan askerinin cenazesini ele geçirdiklerini belirten Işık, o anları şöyle anlattı:
Hava sıcaktı. Komutan cenazelerin sıcağın etkisiyle kokmaması için toplanmasını ve güvenli bir alana kaldırmamızı istedi. Gölge olan bir köprü altında topladık. Uzun süre bekletme şansımız yoktu. Gömecektik. Öğle saatlerine doğru komutanım Barış Gücü eşliğinde Yunanlı bir heyetin geleceğini cenazeleri teslim etmemi söyledi. Dediği saatlerde Barış Gücü'yle ve birkaç kamyonla birlikte bir Yunanlı teğmen geldi. Cenazeleri kendisine teslim ettim ve araçlarla birlikte götürdüler.
"Bir süre morgda da bekletilebilir"
Çatışma anında ele geçirilen düşman cenazelerinin imkan dahilinde soğuk bir ortamda veya morgda bekletilebileceğini kaydeden Işık, "Ancak süreç uzar ise uzun süre morgda bekletilemeyeceğinden gömülmesi gerekir" dedi.
"İranlı asker rütbeli biri olduğundan cenazesi özel olarak saklanmış olabilir"
Işık, Suriye'deki son takasta da öldürülen İranlı subayın rütbeli biri olması nedeniyle cenazesinin uzun süre saklanmış ya da yeri belli olacak şekilde gömülmüş olabileceğini söyleyerek, muhtemelen cenazesine ait kemiklerin verilmiş olabileceğini belirtti.
"Ele geçirilen düşman cenazeleri önceden tespit edilen mezarlıklara gömülür"
21. Yüzyıl Enstitüsü Terörizm ve Terörizmle Mücadele Araştırmaları Merkezi Başkanı Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay da çatışan taraflar arasında meydana gelen zayiatların genellikle tarafların kendi sorumluluk sahalarında kaldığını ve bu durumda tahliye, defin işlemlerinde pek sorun olmadığını kaydetti.
Atabay, sözlerine şöyle devam etti:
Ancak ölenler tarafların karşılıklı sahaları içerisinde kalırsa, bu durumda önceden tespit edilen mezar yerlerine defnedilirler. Ateşkes şartlarında karşılıklı takas anlaşmaları çerçevesinde iadeleri sağlanır. Bu durum zaten her şeyden önce insani hukukun, uluslararası hukukun bir gereğidir.
Çatışmada ölenler ilk fırsatta toplanır
Cenazeler muharebe sahasında hiçbir zaman bırakılmadığını söyleyen Atabay, "Bu iş için görevli lojistik unsurlar olur, ölenler daima ilk fırsatta toplanır ve her fırsatta mekik sistemi halinde geriye doğru tahliye edilmeleri sağlanır" ifadelerini kullandı.
"Açık kimliğinin tespiti mümkün değilse DNA örneği alınarak cenaze muhafaza edilir"
"Kimlik bilgileri tespit edilsin veya edilmesin ileride işlemleri kolaylaştıracak şekilde mutlaka cenazelerin gerekli kayıtları tutulur" diyen Atabay, "Açık kimliğinin tespiti mümkün değilse DNA örneği alınarak gerekli muhafaza işlemleri yapılır. Tüm bu işlemler uluslararası hukuk sistemi içerisinde Cenevre Sözleşmesi kapsamında yapılır. Bu sözleşmede tarafların hukuki sorumlulukları açıkça belirlenmiştir. Tarafların her halûkarda yükümlülükleri vardır. Aykırı davranışlarda bulunan taraflara yaptırım kapsamında uluslararası yargı yolu açılabilir" diye konuştu.
© The Independentturkish