Atatürk'ün heykeltıraşı Musollini'nin ajanı mıydı?

Ünlü İtalyan sanatçı Pietro Canonica, Atatürk'ün günlük rutininden özel hayatına kadar Mussolini'ye birçok detay aktarır. Özel hayatı ile ilgili Avrupa'daki şayiaların aksine, Paşa'nın hakkında yapılan yorumların çoğunun dedikodu olduğunun altını çiziyor

Fotoğraf: Wikipedia

Ünlü İtalyan sanatçı Pietro Canonica İstanbul ve Ankara'da yaptığı Atatürk büstleriyle kamuoyu tarafından biliniyor.

Canonica'nın yaptığı ilk Atatürk büstü, bugün Etnografya Müzesi önünde bulunan ve Mustafa Kemal Paşa'yı bir Roma İmparatoru edasıyla betimlediği çalışmadır. 

Öte taraftan Canonica'nın en bilinen çalışması ise Taksim Meydanı'ndaki Cumhuriyet Anıtı'dır. Bu anıt büyük bir servete mal olmuş ve parası ise esnaftan toplanmıştı.

Açılışta İtalya'nın yükselen yıldızı Mussolini, Reis-i Cumhura samimi mesajlar gönderecekti, Atatürk de bu mesaja benzer duygularla mukabelede bulunacaktı.
 

Cumhuriyet Anıtı, Taksim.jpg
Cumhuriyet Anıtı, Taksim

 

Bu heykel ile ilgili tartışmalar hiç bitmemiştir.

Atatürk ile İnönü'yü yarıştıran bir kesim oraya İnönü büstü yapmayı denemiş, heykel zaman zaman saldırıya uğramış ve hatta Ermeni bir terzi heykeldeki Atatürk'ün ceketinin yanlış iliklenmesi nedeniyle yıkılıp baştan inşa edilmesini talep etmişti.

Merhum Semavi Eyice Hoca'ya göre Ankara Ulus'taki Kurtuluş Savaşı Anıtı'ndaki Mehmetçiklere Alman Miğfer giydirildiği göz önüne alınca bu hatayı çok büyütmenin bir anlamı yoktu.
 

Alman Miğferi giydirilen Mehmetçik.jpg
Alman Miğferi giydirilen Mehmetçik

 

Canonica'nın bilinen son büyük çalışması da İzmir'deki meşhur Atatürk heykelidir. Bu çalışmaların açılışına bizzat İsmet İnönü de katılmış ve Atatürk'ün ölümünden sonra tamamlanmış çalışmadır.


Yıllar sonra ortaya çıkan bilgiler

1982 yılında Roma Büyükelçimiz Hamit Batu'nun ilk fark etmesiyle Canonica'nın Türkiye ve Atatürk'e dair notları keşfedildi.

Semavi Eyice bu haberi aldıktan sonra konuyu derinlemesine araştırdı ve ucu Mussoline'ye ulaşan birçok sıra dışı bilgiye ulaştı. 

Elbette Canonica çok büyük sanatçıydı ve çalışmaları yalnızca Türkiye'de değil bütün dünyada biliniyordu. Mısır Kralı Fuad ve Irak Kralı Faysal da Canonica'ya devasa büyüklükte tunç heykellerini yaptıracaktı. 

Canonica'nın hayatta olan büyük devlet adamlarının eserlerini yapması onu siyasete yakınlaştıran bir unsurdu. 
 

Pietro Canonica 2.jpg
Pietro Canonica 

 

Atatürk ile tanışma

Canonica, Türkiye'ye gelmeye çok hevesli değildi; ama devlet ricalinden gelen baskılar neticesinde İtalya'dan ayrılıp önce İstanbul'a ardından da büstünü yapmak üzere 1926 yılında Ankara'ya Atatürk'ün huzuruna geldi. 

Canonica, ilk tanışmayı şöyle aktaracaktı:

Ankara'da Kemal Paşa kelimenin tam anlamıyla bir burjuva evi zevkle ama lüksten uzak döşenmiş mütevazı bir saraycık olan ikametgâhında beni sade bir şekilde kabul etti.


Canonica ve Atatürk bu çalışma sırasında yakın bir dostluk kurmuştu, çalışma bittiğinde Atatürk şunları söyleyecekti:

Aynaya baktığımda büstümü görüyorum. Bittiğine üzüldüm, Canonica'yı görmek beni memnun ediyordu.
 

 

Canonica, büstün yapımı sırasında Atatürk ile siyasetten sanata varıncaya kadar birçok mesele hakkında yakından konuşma imkânı bulmuş ve ikili arasında iyi bir dostluk inşa edilmişti.

Oysa Canonica'nın tek dostu Atatürk değildi. 

İtalya'nın Faşist Diktatörü Mussolini de Canonica'nın yakın dostuydu ve Duce, Atatürk ile arasındaki tüm konuşmalarla fazlasıyla ilgileniyordu.
 

 

Canonica'nın Mussolini'ye Atatürk raporları

Canonica'nın Mussolini'ye hazırladığı raporlarda "zatı alinizin benden istediği bilgileri şu kısa raporumda vermeye çalışacağım" ifadeleriyle başlaması Türkiye'de bulunduğu süre zarfında bir misyon ile çalıştığına dair şüpheleri güçlendirmektedir.

Elbette Canonica için doğrudan bir ajan veya istihbaratçı yakıştırması yapmak doğru olmasa da başta Atatürk olmak üzere Türkiye hakkında siyasi raporlar hazırladığı gerçeği ortadadır.

İtalya'nın İstanbul işgali sırasında işgalcilerden farklı bir politika izlemesinin Türkler arasında İtalya'ya karşı bir teveccüh oluşturduğunu belirten Canonica, Türkiye'yi müstakbel bir müttefik olarak resmetmektedir. 

Hepsinden önemlisi Atatürk hakkında en ufak psikolojik detayları dahi dikkatle Duce'ye aktaran Canonica, Paşa'yı çok acı çekmiş bir kimse olarak etraflıca tasvir etmektedir. 

Elindeki tüm imkânlara rağmen mütevazı bir hayat yaşamasına ise büyük bir hayretle yaklaşmaktadır.
 

Mussolini.jpg
Benito Mussolini

 

Atatürk'ün günlük rutininden özel hayatına kadar Mussolini'ye birçok detay aktarır. Özel hayatı ile ilgili Avrupa'daki şayiaların aksine, Paşa'nın hakkında yapılan yorumların çoğunun dedikodu olduğunun altını çiziyor.

Atatürk'ün Orman Çiftliğindeki çabalarını ise beyhude bir uğraş olarak tanımlayan Canonica, böylesi bir uğraşla neden bu kadar vakit ve para kaybettiğini anlamakta güçlük çektiğini belirtiyor.

Sanatçı, Atatürk'ün birçok düşmanı olmakla beraber güçlü bir siyasi sistem kurduğunu ve bu anlamda kolay kolay otoritesinin sarsılamayacağını belirterek esasen son derece politik yorumlar yapıyor.

Bu yorumlardan hareketle Atatürk ile uyum sağlanamazsa muhaliflerin desteklenmesinin çok da verimli sonuçlar doğurmayacağına dair çıkarsamalar da mümkündür.

Sanatçının bir diğer önemli siyasi yorumu Musul Meselesi ile ilgilidir. İngiltere'nin bu sorunu körüklediğini ve İtalya'nın doğru pozisyon alması halinde Türkiye ile çok yakın ilişkiler kurabileceği belirtiliyor. 

Canonica'nın yalnızca siyasi değil, askeri yorumlarda da bulunması son derece dikkat çekicidir;

Kara kuvvetleri en küçük yerlerde bile iyi donatılmış, bakımlı ve disiplinli Avrupa'nın en iyi ordularına verilen karavana seviyesinde karavanların verildiğini gördüm.


Atlı birliklerden topçu güçlerine kadar birçok detaya giren Canonica, Türk ordusunun potansiyelinden uzun uzun söz etmektedir. 

Canonica, Türklerin Avrupalılarca işgal edilme korkularını diri tuttuğunu ve bu sebeple her an çıkabilecek bir savaşa karşı hazır olduğunu vurgulamaktadır. 

Canonica, İtalya'ya döndükten sonra Türkiye hakkında birçok çalışma yapmış ve kamuoyunun Türklere yönelik algısının değişmesinde önemli katkılar sunmuştur.

Faşist yönetime yakınlığı ile bilinse de savaştan sonra da çalışmaları için özgür bir ortam bulmayı başarmıştı.

Öyle ki 1950 yılında İtalyan Senatosuna seçilmiş ve politik olarak korunmuştu. Türkiye'de yaptığı çalışmalarla bilinse de Mussolini ile arasındaki yakın hukuk 1982 yılına kadar gölgede kalmış bir konuydu.

Mussolini'nin Türkiye siyaseti inişli çıkışlı bir politika izlemişti. 

Yunanlılarla yapılan savaşta "Yükselen Ay" isminde bir makale yazarak Türkiye'nin mücadelesinin yere göğe sığdıramayan Duce, Rodos'a asker yığarak her an Türkiye'yi işgal edecek bir pozisyon izlemesi nedeniyle Atatürk tarafından pek sevilmemiş bir lider portresi çizmişti. 

Öyle ki Türkiye'nin Musul'a olası bir askeri operasyona girişmesi durumunda İtalyanların çıkacak krizden yararlanarak Batı Anadolu'yu işgal edecek geniş bir plan hazırladığı Ankara tarafından biliniyordu.

Nitekim Mussolini o günlerde Ankara'yı şu sözlerle tehdit ediyordu:

Türkiye hükümetine Avrupa'ya karşı perverde ettiği husumet kabuğundan çıkmasını tavsiye ederiz. Bu hükümet kendisine yardım edecek olanların iktisadî ve ırkî teşrikini kabul etmelidir. Sonsuza kadar Akdeniz havzasında vâki olan bir memleket kapılarını Akdeniz ahalisine açmalıdır. Bu memleket, yalnız bu Akdeniz ahalisinin ölüme mahkûm kalması şartı ile Türkiye'nin olabilir.


1927 yılında ise iki ülke bir saldırmazlık paktı imzalayarak husumeti kenara bıraktı. Atatürk anlaşmayı şu sözlerle yorumlayacaktı:

İtalya ile imzalanan muahedenin iki memleket arasında emniyet havasını takviye etmesi iki komşunun samimi niyetlerini göstermesi itibarıyla takdir ve tasvibinize lâyık olması kuvvetle memuldür.


Şüphesiz bu gerilimli günlerde, Canonica'nın Türkiye ve Atatürk hakkında yazdığı raporlar Mussolini üzerinde önemli tesirler yaratmıştı.

Sonucuna rağmen bir sanatçının böylesi çalışmalar içine girmiş olması okuyanı şaşırtacak cinsten bir durum arz ediyor.

 

 

**Daha ayrıntılı bir okuma için Semavi Eyice'nin "Atatürk ve P. Canonica" isimli çalışması incelenebilir.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU