Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Aralık 2021 Pazartesi günü yaptığı konuşmada, Türk Lirası'nın değerinin korunması için "Kur korumalı TL vadeli mevduat" uygulamasına geçildiğini açıkladı.
Uygulama başlangıç aşamasında olduğu için henüz ne düzeyde ilgi olup olmadığını kestirmek mümkün değil.
Sabah gazetesindeki köşesinde dün bir yazı kaleme alan ekonomi yazarı Dilek Güngör, "Anlaşılan, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve Hollanda ya da ABD gibi mevduatlarına düşük faiz aldıkları ülkelerde yaşayan gurbetçiler, bu yeni ürünle epeyce ilgileniyor. Bu ilginin rakamsal boyutunu henüz öğrenemedim. Ama belli ki, yeni ekonomik model işe yaracak…" iddiasında bulundu.
Gerçekten de gurbetçilerin dövize endeksli TL mevduatıyla ilgilenmesi mümkün mü?
Aslında aralar gurbetçilerin gündemini farklı bir konu oluşturuyor. O da "Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişim Anlaşması".
Bu anlaşmaya göre gurbetçiler, Türkiye'deki hesap bilgilerinin yaşadıkları ülkelere iletmek durumundalar.
Konu hakkında kısa bilgi vermek gerekirse, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi ülkeler, 2011 yılında küresel vergi kaçakçılığıyla mücadele anlaşması kapsamında "Finansal Hesap Bilgilerinin Otomatik Değişimi Anlaşması"nı onayladı.
Anlaşmanın bir hedefi de kara para aklanmasının ve terörün finansmanının önüne geçilmesi.
Türkiye'deki gelirlerine dair beyanda bulunmayan gurbetçilere vergi cezası kesilebilecek
OECD üyesi olan ancak aynı zamanda anlaşmaya taraf olan ülkelerde neredeyse 5 milyonu aşkın vatandaşı olan Türkiye, uzun yıllar boyunca alt yapısının bilgi paylaşımına uygun olmadığını ileri sürerek yürürlüğe koymadığı anlaşmayı, 31 Aralık 2019 tarihinden itibaren hayata geçirdi.
Buna göre ülkeler anlaşmaya taraf olan diğer ülkelerde ikamet eden kişilere ait hesap bilgilerini vergisel inceleme için elektronik ortamda diğer tarafa gönderecek.
Türkiye, Norveç, Letonya, Birleşik Krallık, Danimarka, Finlandiya, İsveç, İtalya, Kanada ve Avustralya gibi bazı ülkelerle 2019'a ait bilgileri paylaştı. Ancak 2020 yılındaki bilgi değişimine anlaşmaya taraf ülkelerden Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya ve Fransa'yı almadığını açıklamıştı.
Bu ülkelerin özelliği yurtdışında yaşayan ve halen Türkiye ile bağları süren Türklerin ezici çoğunluğunun buralarda ikamet etmesi.
Geçen ağustosta adı geçen ülkelerle ilgili de bilgi paylaşımının başlayacağı duyuruldu. Bu durum medyadaki haberlere de yansıdı.
Düzenlemeyle farklı ülkelerde ikameti bulunan kişilere ait bilgilerin bankalar kanalıyla Maliye Bakanlığı'na oradan da ilgili ülkenin makamına aktarılması gerekiyor.
Bu bilgileri alan muhatap ülke, şayet ülkesinde yaşayan kişinin Türkiye'de mevcut olan hesabına, gelirlerine dair kendisine bildirimde bulunulmadığını tespit ederse vergi kaçırmaktan ceza kesebilecek.
Aynı şekilde örneğin Türkiye'de yaşayan bir Alman, Almanya'daki gelirlerine dair beyanda bulunmamış ise o da aynı şekilde Almanya'dan gelen bilgilerle burada ceza alabilecek.
Sonuç olarak bu yeni düzenlemeden dolayı Türkiye'deki kazançlarını bildirmedikleri gerekçesiyle binlerce gurbetçinin yaşadıkları ülkelerde vergi cezası alması gündemde iken Türkiye'ye yasal engel olmasa dahi para göndererek kendi adlarına dövize endeksli mevduata para yatırmaları mümkün olmayabilir.
"Yurtdışındaki Türklerin, Türkiye’ye para getirmesi imkansız görünüyor"
Gurbetçilerin yaşadığı hukuki sorunlarla ilgili çalışmalar yapan avukat Mehtap Biçer'e göre yurtdışında ikamet eden Türklerden Türkiye'ye para gelmesi zor gözüküyor.
Finansal bilgilerin paylaşımı çerçevesinde yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının finansal verilerinin yurtdışı makamları ile paylaşılmaya başlandığını hatırlatan Biçer, "Bu kapsamda yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları yaşadıkları ülkelerde ciddi vergi ve cezalarla karşılaşacak. Ayrıca hapis cezası riski de mevcut. Bu nedenle artık yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye’ye para getirmesi imkansız gözüküyor" dedi.
Gurbetcilerin yurtdışında vergi ve para cezaları karşılaşmamak için Türkiye'deki paralarını götürmelerinin de kuvvetle muhtemel olduğunu ifade eden Biçer, "Hollanda, Belçika, Fransa, Almanya ve Avusturya makamları ülkelerinde anlaştıkları dedektiflik firmaları aracılığı ile Türkiye'de şirketler ile anlaşarak yurtdışında yaşayan vatandaşlarının mal varlığı bilgilerine gizlice ulaşarak yurtdışı makamlarına gayrimenkul verilerini aktarıyor" diye konuştu.
Bu konu nedeniyle yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının maddi ve hukuki olarak zorluk yaşamayla karşı karşıya geldiğini vurgulayan Biçer, "Yurtdışı makamlarının bu hukuka aykırı yolla ulaştığı gayrimenkul verileri ne yazık ki delil olarak kullanılıyor. Türkiye, gayrimenkul verilerini paylaşmıyor ancak gayrimenkul verilerinin yurtdışına aktarılmasını engellemek konusunda acilen ciddi tedbir ve yaptırımların alınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Şu an para girişi yok, olanı çıkarmaya çalışıyorlar"
Almanya merkezli Türkiye Araştırmalar Kurumu eski başkanı ve Türkiye-Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen de gurbetçilerin dövize endeksli mevduata ilgi göstermesinin zor olduğunu görüşünde.
Şen, "Yurtdışında yaşayan adam, parasını liraya çevirip de ondan para almayı hayal eder mi? İstisnalar olur ama fazla bir şey değil. Finansal bilgi paylaşımından dolayı vergi ödememek için buradaki parasını çekiyorlar zaten. Şu an para girişi yok olanı çıkarmaya çalışıyorlar" iddiasında bulundu.
"Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan olabilirler"
Almanya'da yaşayan eski Yeşiller Partisi Milletvekili Avukat Memet Kılıç da gurbetçilerin paralarını Türkiye'de dövize endeksli mevduata yatırmayacaklarını öne sürdü
"Dimyat'a pirince giderken eldeki bulgurdan olabilirler" diyen Kılıç, "Kar etmeyi bırak ana parayı da batırabilirler. Çünkü moratoryum riski var. Daha önce Venezuela'da oldu. Türkiye de 'paraları ödeyemiyoruz' diyebilir" uyarısında bulundu.
"Alacakları faizin de vergisini yaşadıkları ülkeye ödemek zorunda olduklarından avantajlı değil"
Kılıç, gurbetçilerin Türkiye'deki bankalara para yatırmasında yasal bir engel olmadığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
Ancak o durumda Türkiye'de faizden elde ettiği gelirin vergisini Almanya'ya ödemek zorunda. Yani hem burada hem Türkiye'de vergi ödemesi gerekecek. Artık Almanya'ya da bilgi vermeme şansı yok. Erdoğan'ın onayladığı finansal bilgi paylaşımı ile bilgileri zaten yaşadıkları ülkelere verilecek. Kısaca iki kez vergilendirileceğinden avantajlı olmaz. Ayrıca kimse parasını Türkiye'ye götürüp geleceği belli olmayan bir mevduat sistemine yatırıp risk almaz.
© The Independentturkish