Koçgiri'de tenkil mi oldu sadece? (7)

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Genelkurmay Başkanlığı görünürde Heyet-i Nasiha'nin uzlaşma politikasını sahipleniyor olsa da aslında askeri harekat hazırlıkları bitene kadar Koçgiri aşiretlerini oyalama politikası izliyordu.

Genelkurmay Başkanlığı bu çerçevede Merkez Ordu Kumandanlığı'na şu emri göndermişti;

Ümraniye usatı (eşkıyası)gerek Heyet-i Nasiha'ya, gerekse ellerine geçen zabitana kendi lehlerinde telgraf yazdırmışlardır, aff-ı umumi talep eylemleri ancak bekledikleri muavenete intizaren (bekledikleri yardıma kavuşma düşüncesi için) zaman kazanmaktan başka bir şey değildi. Garbi Anadolu'da usat bu gibi iğfalatta (aldatmalarda) bulunmuşlardır.

Binaenaleyh bu kabil dehalet (sığınma) teşebbüslerine katiyen aldanılmaması ve Ümraniye isyanı'nın behemehal suret-i kafiyede tenkili ve ancak istihzaratımızın ithamına (hazırlıklarımızın sonuna) kadar usatı tatmin yollu teşebbüsatla zaman kazanılması.

Bu emir Koçgiri Tahkik Heyeti raporu taslağında, katliamın başlıca gerekçesi olarak kabul edildi ve kondu.

 
Sıkıyönetim

10 Mart 1921'de Büyük Millet Meclisi Vekiller Heyeti kararıyla Elazığ sancağı, Sivas ili, Divriği ve Zara kazaları ve Elazığ ilini kapsayan bölgelerde sıkıyönetim ilan ediliyor.

Sıkıyönetimin ilanından sonra Haydar Bey ve Nasiha Heyeti'nin telgraflarına cevap verilmiyor.

Koçgiri aşireti, Heyet-i Nasih'nın teklifleriyle oyalandığını fark ediyor.

Aldatıldıklarını anlayan Kürtler kendilerini ve ailelerini korumak için ister istemez harekete geçiyor.

Direniş ve çatışma süreci kendini dayatıyor.

Bu durum karşısında Alişer 13 Mart'ta 400 atlıyla Kuruçay'a giriyor. Kaymakam ve Hükümet mensuplarını ve kazanın ileri gelenlerinden beş kişiyi rehin alıyor.


"Şiddetle tenkil" hazırlanıyor

30 Ocak 1921'de Vekiller Heyeti kararıyla Merkez Ordusu Kumandanı Nurettin Paşa'nın yetkileri daha bir artırılıyor. Yetki artırımı Meclis adına yapılıyor ama Meclis'in bundan haberi yok.  

Nurettin Paşa yayınladığı ilk genelgede Koçgiri'yi "şiddetle tenkil" için Sivas'a bizzat gideceğini bildiriyor. 14 Mart'ta, 3 Nisan sabahı harekete başlama emrini veriyor.

Yine 14 Mart'ta yayınlanan ordu bildirgesinde,

'Bozguncu ve tahrikçilerin teslim olması, asiler tarafından yağmalanmış malların iadesi, silahların teslim edilmesi' isteniyor.

'Olaylara karışmış olanlara teslim olmaları için 48 saat süre' veriliyor.

'Teslim olmayanlar veya bu bildirgedeki hükümlere uymayanların asi sayılacağı' belirtiliyor.

'Firari asilerin mallarına el konulacak, evleri yakılacaktı.'

Bildirge olası hedefleri de tanımlıyor; 'Öncelikle Dersim'den gelen aşiretlerin bastırılması hedefleniyor.'

Tenkil ve kırım için bütün hazırlıklar tamamlanmıştı.

14. Süvari Tümeni Sivas'ta toplanmış,

5. Kafkas Tümeni Yozgat'ta bekletiliyordu.

5. Hücum Taburu Reşadiye'ye getirilmişti.

Binbaşı Osman Ağa (Topal Osman) komutasındaki Giresun Piyade Taburu ile Milli Müfreze de Refahiye'ye yönlendirilmişti.

Eğin Millî Müfreze Taburu, Fırat üzerindeki İliç ve Şeytan köprüsü ile bölgedeki geçitleri kapatırken,

Kemah Milli Müfrezesi, Kemah Boğazı ile Fırat üzerindeki Acemoğlu köprüsünü tutarak bölgeye giriş ve çıkışları kapatıyor.

 
Tenkil başlıyor

Merkez Ordu Kumandanlığı öngörülen bütün tedbirleri aldıktan sonra telgrafla Ankara'nın düşüncesini soruyor.

Telgrafa kişisel düşüncesini de ekleyen Nurettin Paşa, 'meselenin çözümünün en uygun yolun umumi af olduğunu' yazıyor.

Ancak Nurettin Paşa'nın genel af düşüncesi kabul görmüyor.

"Mücrimlerin(suçluların), silahların, mağsubatın teslim alınması ve tazminat taleb olunması ve asilere hükümet af ediyor kanaatinin verilmemesi ve usatın (eşkıyanın) en ufak bir muvaffakiyet ümidi vermeyecek vechile tedibatın şiddet ve katiyle icrası (başarı ümidi vermeyecek şekilde şiddetle cezalandırmanın kat kat uygulanması)" emrediliyordu.

Verilen emirde 'harekatın acilen başlatılması' isteniyordu.

Buna karşı 'Merkez Ordusu'nun verilen emir doğrultusunda harekete geçtiğini' belirten Nurettin Paşa, 'sorumluluğun hükûmette olduğuna' dikkati çekiyor. Manidar…

Merkez Ordusu birlikleri tenkile başlıyor.

Halkın iyi niyeti ve Nasiha Heyeti'nin çalışmaları hiç ama hiç gözetilmiyor.

Ermenilere yapıldığı gibi Alevi Kürt katliamı yapılacağı korkusuyla insanlar canlarını kurtarmak için köylerini terk ediyor, dağlara sığınmaya başlıyor.

 
Halkı böl, çatıştır, yönet siyaseti

Hazırlık sürecinde harekatın bir parçası olarak Sünni Türk köylerine silah dağıtılmış, köylülerden oluşan milis birlikleri kurulmuştu.

Milislere katılmayan Sünni halk kesimleri de vardı. Onlar da baskı ve şantajla taraf olmaya zorlanıyor, muhbir olarak kullanılıyordu.

Halk arasında kutuplaşma bir yönetme biçimi olarak organize ediliyordu. Milis örgütlenmesi ile Alevi Kürtlerle Sünni Türkleri karşı karşıya getirme amaçlanıyordu.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu çerçevede Zara, Koçhisar, Kemah, Kemaliye, Kangal, Divriği'de gönüllü asayiş bölükleri kuruldu. Bölüklere katılanların hepsi gönüllü değildi ama köylüler baskı altında "gönüllü" olmaya zorlanıyordu. 

Halk ikiye bölününce Türk Sünni milislerin saldırısına ve ihbarına maruz kalan Koçgiri Kürt Alevi aşiret reisleri, milislere katılan kaza ve köyleri hedef aldılar. Böylece kamplaşma çok daha keskinleşti.

Kurucu ataların yönlendirdiği bu "yüksek" politikalar sonucu Osmanlı'da zaten var olan Alevi-Sünni çatışmalarının günümüze kadar uzanan temeli atılmış oldu.

Dönemin Sivas Valisi Ebubekir Hazım Bey gibi,tehlikeyi yaşayarak gören,"Gelecek kuşaklara husumet aktaran ve aktaracak nedenleri bir an önce kaldırmalıyız" önerisinde bulunan sağduyu sahibi akıllılar davardı yok değil ama siyasi gücü elinde tutanların hükmü yürüyordu.

Koçgiri Kürt Alevi aşiret reisleri Alişan ve Haydar Beylerin siyaseti ise kurucu ataların siyaseti karşısında ziyadesiyle naifti…

Alişan Bey ta Dersim'den doğru ortalığı yatıştırmaya çalışıyordu. Haydar Bey ise Nasiha Heyeti'ne verdiği sözü tutmak için gerginlikleri sona erdirmeye çalışıyordu.

 

Direniş!..

Öte yandan Barış ve af umutları kırılan Koçgiri'li Kürtler, direnişçileri desteklemenin kırımdan kurtulmanın tek yolu olduğunu düşünmeye başladılar.

Kadınlar ve çocuklar dağlardaki mağaralarda saklanıyordu. Dersim'e gitmek isteyenler Fırat'ın üstündeki köprüler tutulduğundan çaresiz geri dönüyordu.

Erkekler ellerine aldıkları her türlü silahla direnişe katılıyordu.

Milisleşen köylere baskınlar birbirini takip ediyordu.

26-27 Mart gecesi onbir jandarma teslim alındı, silahları alınarak serbest bırakıldılar.

Olaylar Koçgiri'den Dersim'e sirayet diyordu.

Dersim aşiretlerinden gruplar, 29 Mart'ta Kuruçay'a, 30 Mart'ta Kemah'a saldırdı. 

1 Nisan'da Koçgiri aşiretinden dört yüz kişilik bir Kürt direniş birliği milisleşen Yarıağil, Tuzla gölü ve Panik köylerine saldırdı.

Giresun Gönüllü Piyade Alayı ve Milli Tabur Refahiye'de tenkile katılmıştı. Koçgirili direnişçiler Alişer, Alişan ve Haydar beylerin amcası Mahmut Bey'in yönetiminde Refahiye'ye saldırdı.

4 Nisan günü de Kırıktaş ve Divriği köylerine girdiler.

Alişer 5 Nisan'da altı yüz kişiden oluşan bir direniş grubuyla Güneyden Refahiye'ye saldırdı. Alişer, Topal Osman birliğini tutsak almayı hedefliyordu.

Refahiye'de öldürülen isyancıların cesetlerinin ilçe meydanında teşhir edilmesi Alevi Kürtleri çileden çıkarıyordu. Halbuki onlar esir aldıkları hiçbir askeri öldürmemiş, silahlarını aldıktan sonra serbest bırakmışlardı. Yine de bu tutumlarını sürdüreceklerdir.

Merkez Ordusu Kumandanlığı 4 Nisan 1921'de askeri birliklere bir genelge daha gönderdi. 'İdari amirlerin propaganda için halkın içine girmeleri, tedibin hedefinin fesatçılar olduğunun anlatılması, İsyana katılmayan aşiretlerin sadakatinin sağlanması, askeri birliklerin ayrıldığı bölgelerde gönüllü birlikler kurulması' isteniyordu.

 
Direnişin liderliği

6 Nisan'da çatışmalarda isyancıların liderlerinden Karmanlı Nuri öldürüldü. Olaylar başladığından beri ilk kez lider düzeyinde bir ölüm gerçekleşiyor olmalı ki moral bozucu olmuştu.

Ancak bu ölümle aşiret reisleri oyalandıklarını, NasihaHeyeti'nin barış ve uzlaşma görüşmelerinin araç olarak kullanıldığını fark ettilerama çok geçti.

Alişer'in Koçgiri ve Batı Dersim'de bütün aşiretlerin kabul ettiği özgün konumu ve inisiyatifi bir yana, görünen isyanın merkezi yönetimi var denemezdi.

Anlaşıldığı kadarıyla ortak karar her aşiret reisinin etrafına topladığı aşiret grubuyla kendi eylemini organize etmesi idi. Aşiretler toplumunda başka türlü yürümek zaman meselesiydi herhalde.


Koçgiri liderleri çözüm arıyor!

Koçgiri ve Dersim'de bir kısım aşiret reisleri tıkanan sürecin önünü açmak için olmalı, Alişer'in önerisiyle 8 Nisan 1921'de Büyük Millet Meclisi'ne bir telgraf gönderdi.

Telgrafta "Nasiha heyeti ile yaptıkları sözleşmenin ve iyi niyet çabalarının sonuç vermediği, Refahiye ve çevresine asker sevkiyatının sürmesinin aşiretlerin devlete olan itimadını sarstığı, meselenin tamamen halledilmesi" için asgari denebilecek taleplerini yazıyordu.

"Koçgiri, Zara, Divriği, Refahiye, Kuruçay ve Kemah ilçelerini kapsayan bir vilayet oluşturulması; başına bir Kürt vali, yardımcılığına da Türk bir vali muavininin atanması, bu şekilde yeni bir idari yapılanmaya gidilmesi, daha fazla kan dökülmeden sorunun çözülmesi" isteniyordu.

Aynı gün, 8 Nisan 1921'de Ovacık'ta esir tutulan Teğmen Kâmil, Zeranik'e gelen Alişan Bey tarafından bırakıldı. Haydar Bey tarafından da Kemah Kaymakamı ve Jandarma Komutanı serbest bırakıldı. Bunlar Ankara Hükümeti'nin zayıflık olarak değerlendirdiği iyi niyet mesajları olarak kalacaktı.

Koçgiri liderleri gerçekten çözüm peşindeydiler.

Sonuç alamayınca Zara ve Ümraniye'de Alevi Türklerle ittifak arayışına girdiler.

Kürt aşiretlerin hepsi Alevi idi. Mesele Alevi- Sünni boyutu da kazandığından olmalı, bir kısım Alevi Türk köyleri Koçgiri aşiretine destek verdi.


Batı Dersim sahada dayanışıyor

Koçgiri Aşiret kolları, Zara'dan Kuruçay'a bölgede hakimiyet kurmuştu.

Merkez Ordusu taktik yapmaya devam ediyor, bölgesel çatışmalara girilmemesi konusunda birlikleri ikaz ediyordu.

Küçük çaplı çatışmalarda başarısızlık halinin halka isyancıları güçlü göstereceği, katılımı artırabileceği düşünülüyor olmalıydı.

Planlanan harekat başlayana kadar kontrollü çatışmalarla durum idare ediliyordu.

Sanırız isyancılar bu taktiği anlayamadılar ki bunu ordunun zayıflığı olarak gördüler.

Bu durumun da güçlerini abartmalarına ve saldırılarını yoğunlaştırmalarına, taktik çatışmalarla enerji tüketmelerine yol açtığı anlaşılıyor. 

Nasiha Heyeti'nin işlevsizliğini, hükümetin savaşmaktan başka bir seçenek sunmadığını anlayan Haydar bey, 'Alevi Kürtlerinde Ermeniler gibi katledileceğini, Koçgiri'de bütün Alevi Kürtler adına direnildiğini ilan ediyor, Dersim aşiretlerinin yardıma gelmesini' istiyordu.

Batı Dersim'in Ovacık, Hozat bölgelerinden dört yüz kişilik bir kuvvet destek için Koçgiri'ye gitti.


Tenkil!..

11 Nisan 1921'e Koçgiri'yi kuşatma perspektifiyle tespit edilen alanlarda bütün cephelerde eşzamanlı olarak kapsamlı bir tenkil harekatı başlatıldı.

Tenkil merkezden içeriye doğru planlanmıştı.

11 Nisan'da Giresun Müfrezesi Pusans köyüne girmiş, ayrıldığında taş üstünde taş kalmamıştı.

Aynı gün Erzincan Müfrezesi Brastik köyünü yakmıştı.

12 Nisan'da Erzincan Müfrezesi Tavginer ve Karni köylerinde, 14. Süvari Tümenine bağlı bir tugay Aşağıçömez, Çuhalı, Pazarcık'ta; başka bir tugay Kuzviran, Karibo ve Korkut köylerinde aynı şeyleri yaptı.

13 Nisan'da o gece köylerde kalan 14. Tümen, 13 Nisan'da Pazarcık'ı yakıp yıktı.

7. Süvari Tugayı mıntıkasındaki Terkiloh, Çakşur, Vasıl, Acemoğlu köprüsü üzerinden yardıma gelen Dersim aşiret güçlerine ağır kayıplar verdirdi.

14 Nisan'da mağaralarda saklanan kadınlı erkekli, çocuklu ailelere yönelik arama tarama operasyonu yapıldı.

14. Tümen Korkut, Karahasan, Alişan çiftliği bölgesini temizlemişti.

Aynı Tümen 15 Nisan'da Korkut, Kızılkale, Karahasan, Sorkun, Boğazviran köylerindeki erzak ve hayvanlara el koymuştu.

Aynı gün Giresun Alayı, Belensor ve Taşdibi'ne doğru ilerlerken, Kemah Müfrezesi İspidik yönüne doğru saldırıya geçti

Her iki birlik daha sonra birleşerek Refahiye'ye bağlı Koçgiri (Gümüşüakar) köyüne girerek yakıp yıktı.

İmranlı Köylerindeki harekatda bütün hızıyla sürüyordu. 16 Nisan'da Boğazviran köylerine giren birlikler Alişan Bey'in hanımı ve çocuklarını yakalamıştı.

Giresun Alayı ile 13. Tugay arasında kalan Koçgirililer ciddi kayıplarda vererek çekildi.

Askeri birlikler aynı gece Aktepe, Koyunkaya, Karataş, Görünmez Kale köylerine girip yakıp yıktı.

Ayrıca Kapımahmut, Cafolar ve İngürek'de arama taramalar bitirilince evler aynı şekilde yakılıp yıkıldı.

Resmi kayıtlara göre 16 Nisan'a kadar çıkan çatışmalarda üç yüzden fazla Koçgirili öldürüldü.

19 Nisan'da Alişan, Naki ve Azimet köyleri yakıldı. 796 küçükbaş, 76 adet sığıra el konuldu.

Koçgirili kadınlı, erkekli, çocuklu Kürt aileler Çengeli dağına sığınmaya çalışırken, 27 Süvari Tugayı bölgedeki bütün birliklerin katılımıyla Koçgirilileri yakalamak için dağın etrafını kuşatmıştı.

 Önce dağın etrafındaki bütün köyler yakıldı.

Köylülerin değerli eşyalarına ve hayvanlarına el konuldu.

Ailelerin kırım korkusuyla terk ettikleri evlerde ne varsa talan edildi, evler ateşe verildi.

Sadece Topal Osman'ın bölgede el koyduğu 80 bin bin civarında hayvanın önemli bir kısmı Çengeli dağı eteklerinden gasp edilmişti. Resmi kayıtlar 650 hayvanla sınırlamıştı bu rakamı. Resmi kayıtlarda el konulan kilim sayısı ise 142 görünüyordu.

Katıkları elinden alınan halk yerleri belli olmasın diye soğukta ateş dahi yakamıyordu. Bir kısmı sersefil ve aç bir şekilde mağaralarda hayatını kaybetti.

Operasyona katılan gönüllü sivil birlikler Topal Osman'ı örnek alıyordu ki girdikleri köyleri yağmalıyor, yakıp yıkıyorlardı.

Koçgiri'de Kürt Alevilerin köyleri ve evleri denebilir ki tamamen yakılıp yıkılmıştı.

Aşiret mensuplarının sığınacak bir yeri de kalmamıştı. Bir tek Dersime gidebilirlerdi ancak kendileride Kürt olan Balaban aşireti buna geçit vermeyecekti.

Son bir çabayla Sipikör dağını aşıp Dersim'e gitmeyi denediler ama buna da gönüllü Türk müfrezeleri engel oldu.

Teslim olmanın son derece kötücül ve onur kırıcı davranışla karşılaşma gibi Kürdün bir ömür boyu hazmedemeyeceği bedeli vardı.

 
Çıragediği'nde ne oldu?

Bu sırada Çıragediği'nde 1921 yılının herhalde en şiddetli ve en büyük çatışması yaşanıyordu.

 Giresun Müfrezesi ve 28. Süvari Tugayı ile Koçgiri direnişçilerin çatışması gün boyu sürdü.

28. Tugay tamamen dağıldı. Beş subay, kırk er esir düştü. Hiçbiri öldürülmedi. Askerlerin silahları alınarak serbest bırakılırken subaylar rehin olarak tutuldu.

Çıragediği çatışmasının bir sonraki gününde Topal Osman'ın yönetimindeki Giresun Müfreze birliği dört yüz kişilik Koçgiri direnişçisi ile karşılaştı. Bir grup Koçgiri direnişçisi hayatını kaybetti.

 Aynı direniş grubu 30 Nisan'da Kemerli'deki askeri bölüğü kuşattı. Resmi kayıtlarda her nedense karşılıklı kaybın ne kadar olduğuna dair bir bilgiye yer verilmedi.

Aynı gün Dersim'e ulaşmaya çalışan kadınlı erkekli gruba Milli Müfreze'nin saldırısında bu grupta yer alan dört erkek öldürülürken, Alişan ve Azimet Bey'in anneleri, Hacı Bey'in karısı yakalandı.

Mayıs ayında hızla süren tenkil ve arama tarama operasyonu süresince direnişin liderlerinden yirmi bir kişi öldürüldü, onu yakalandı. Haziran'ın ilk haftasında Haydar Bey'in teslim olmasıyla birlikte teslim olan aşiret reisinin sayısı elli altıya ulaştı Resmi kaynaklara göre de beş yüz isyancı öldürülmüştü.

Alişan Bey ve Alişer Dersim'deydi. Arananlar listesindeydiler.

Koçgiri bölgesinde etnik temizlik tamamlamıştı.

 
Tenkil sona ererken

Direnişin son liderlerinden Mısto ve oğlu ile dört arkadaşı öldürüldü. Mısto'nun karısı, aile mensupları ile birlikte yedi kişi yakalanırken, iki arkadaşı ele geçirilemedi.

1 Haziran'da Darısergisi ve komşu köylerin halkı sığınma talebiyle Çengeli dağından indi.

2 Haziran'da Dersim aşiretlerinden Pezgan, İliç nahiyesinin Hiğdar, Gümüşkan, Başarğı köylerine saldırıya geçti. Ancak gönüllü kuvvetler, askeri birlikler ve köylüler tarafında püskürtüldü.

Haziran'ın ilk haftasında Zara ve Suşehri arasındaki mıntıkada da tedip sona ermiş, halktan kalabalık gruplarla teslim olmalar hızlanmıştı.

Koçgiri direnişi kırımla kırılmış ama dağlardan inen halk savunmasız kalmıştı.

Harekat sırasında tecavüzkarlık, yağmacılık, hırsızlık ve gaspın da önü adeta açılmıştı.

Birçok aşiret ağasının karısı veya kızı kaçırılmıştı. Karataşlı İzzet Bey'in hanımı Arife Hanım ve yanında götürülen kadınlardan hiçbir zaman haber alınamayacaktı.

Zulüm ve işkence sıradanlaşmıştı.

 

 

1. Koçgiri Tahkik heyeti Rapor Taslağı
2. TBMM Gizli Oturum Zabıtları, Cilt 2. 1921-Ankara
3. İstiklal Harbinde Ayaklanmalar, TBMM Arşivi
4.Ebubekir Hazım (Tepeyran), Belgelerle savaş Hatıraları, 1. baskı, Gürer yayınları, 2009- İstanbul
5. Kürdistan Tarihinde Dersim, Nuri Dersimi,Dilan yayınevi,1992-Diyarbakır
6. Mahmut Akyürekli, Koçgiri Kırımı, 1920-1921, Tarih Kulübü Yayınları,2016-İstanbul

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU