Peşmerge'ye yapılan saldırılar İran-vekil güçleri, PKK ve bölge ülkelerinden birinin IŞİD'e açık desteği sonucunda gerçekleşmiştir. Referandum sonrası 2017'de Peşmerge'nin Kerkük'ten çıkmasını sağlayan koalisyon kimlerden oluşuyorsa bugün Peşmerge'nin Kerkük'e ve diğer tartışmalı bölgelere dönüşünü engellemeye dönük senaryolar da aynı mahfillerin bir oyunu.
Irak Ordusu ve Haşdi Şabi, uluslararası koalisyonun da hava desteğiyle geçen ay Bağdat-Diyala-Selahaddin üçgeninde Hamrin Dağı ve Makhul Dağı'nda, yaklaşık 200 kilometrelik geniş bir alanda 'Yıldırım' adını verdikleri bir dizi operasyon gerçekleştirdi.
Burada IŞİD'e darbe vurulduğu anlaşılıyor ancak Peşmerge güçleri ile koordinasyon içinde olmadıkları için o bölgelerden kaçan teröristler Peşmerge bölgesine yoğunlaşıyor ve orada saldırı düzenliyor. Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) yetkililerinin "koordinasyon yok" eleştirisinin böyle haklı bir yanı var.
IŞİD, Hamrin Dağı'nda barınamadığı takdirde kuzeye, Kürtlerin olduğu bölgeye Hanekin, Celevla, Kelar ve Kifri gibi yerlere kayıyor. Selahaddin'in kuzeyinde sıkıştığında ise Mahmur'dan geçen Zap ve Dicle nehirlerine doğru geliyor.
2014 Ağustos'unda da buna benzer bir durum yaşanmıştı fakat o zaman örgüt oraları alarak geliyordu kaçarak değil. Şimdi oralardan kaçtığı için Kürtlere saldırıyor. Bu ne demektir? Haşdi Şabi ve Irak Ordusu, Peşmerge güçleri ile uyumlu hareket etmiyor ve tehlikenin Peşmerge tarafına kaymasına yol açıyorlar.
Tahminim odur ki 6 Peşmerge'nin şehit olmasından sonra Mesrur Barzani ve Mustafa el-Kazımi arasındaki telefon görüşmesinden sonra Mahmur'da 10 Peşmerge'nin daha şehit olması üzerine Başbakan apar topar sürpriz bir ziyaretle Mahmur cephesine gitti. Tam olarak bahsini ettiğimiz bölgeye.
Bu gelişme bize Kazımi'nin kurulan komplonun içinde olmadığını gösteriyor. Aksine komplo Kazımi'ye de karşı kuruluyor.
Peşmerge'ye saldırılar düzenlenirken ve 22 Peşmerge şehit edilmişken, PKK medyası "Peşmerge'nin Gerilla bölgesine sevkiyat yaptığı" propagandasını yayıyor. Bununla kalmıyor, Barzani'nin serveti üzerine asparagas haberler yapıyor. Yetmiyor gazetelerinin manşetinde iftiralar sıralıyorlar.
Hızını alamayınca Ortadoğu uzmanlığı gibi ağır unvanları taşıyan isimleri televizyona çıkarıp Belarus-Polonya sınırında yaşananları Barzani'nin servetine bağlama gibi bir garabete imza attırıyor.
İran ve vekil güçleri Haşdi Şabi ise İsrail'in IKB'de üs bulundurduğu ve MOSSAD ajanlarının orada barındığı iddiasını sürekli gündemde tutuyor. Buradan hareketle de Erbil'e birkaç defa füze saldırısı düzenlediğini hatırlayalım.
Bunların yanına Irak Türkmen Cephesi adıyla kurulan ancak bölgedeki Türkmenlerin haklarından çok Kürtlerin topraklarına dönüşünü engellemek için politika geliştiren organizasyonun sözcüleri, özellikle Türkiye medyasına Peşmerge aleyhine yoğun bir algı operasyonu yürüttü.
İşi o dereceye vardırdılar ki, "Peşmerge Kerkük'e dönerse Türkmen katliamı olur" şeklinde akla ziyan iddialar ileri sürdüler.
IŞİD ise, çok açık söyleyeyim Kerkük ve tartışmalı bölgeler söz konusu olduğu için bazı bölge ülkelerinin ve bölgedeki uzantılarının desteğini alarak Kürtlere saldırıyor.
Saddam döneminde bölgeye yerleştirilen bazı Araplar da bunu fırsat bilerek IŞİD'e destek veriyor ve Kürtlerin köylerine saldırıyorlar. Kerkük'ün Sergeran kasabasındaki Liheban köyüne yapılan saldırılan bunun en açık göstergesi.
IŞİD, bölgedeki Arapların da desteğini alarak Kürtlerin yaşadığı Liheban köyüne saldırdı. Köylülerin kendileri önce saldırıya karşı koydu ardından Peşmerge güçleri köye girdi. Peşmerge güçleri müdahale etmese Kürtler o köyü boşaltmak zorunda kalacak ve IŞİD desteğindeki Araplar yerleşecekti.
Peşmerge'nin Kerkük'e dönüşü bazı bölge ülkeleri ve onlara taşeronluk yapan örgütleri rahatsız ediyor. Bu konuda sesi en fazla çıkan Irak Türkmen Cephesi ve onun Haşdi Şabi içindeki hemfikirleri.
Peşmerge komutanlarının bazıları gerekli koordinasyonun olmaması, silahların yetersizliği ve Irak ordusu ile aralarındaki güvenlik boşluğu gibi bir dizi neden sıralıyor.
Peşmerge Komutanı Mahmud Sengawi, 6 Peşmerge'nin şehit olduğu Kuleco saldırısında açık açık hatanın kendilerinde olduğunu söyledi. Yani bir ihmalkarlığın olduğu da çok açık.
Bunun en bariz nedenlerinden birisi de hiç şüphesiz ki 140. Madde kapsamındaki bölgelerde yaşanan belirsizlik. IŞİD oralardan saldırıyor ve Haşdi Şabi ile Irak Ordusu bunlara engel olamıyor/olmuyor.
IŞİD, sene başı, sene ortası ve yılsonuna doğru yaptığı saldırılarla elinde bir coğrafyayı bulundurmasa da bölgeyi istikrarsızlaştırabileceğini gösterdi. Örgüt sadece IKB ve Irak'ta değil, 2020'ye kıyasla 2021'de Afganistan ve Afrika'da da saldırılarını artırmış durumda.
Kazımi Peşmergelerin aileleri ile görüştü ve bir şehit babasını alnından öptü. Kazımi daha önce de Erbil, Duhok ve Halepçe'de Baas rejiminin kurbanları için yapılan anıtları ziyaret etmişti. Buna dair yazdığımız analizlerde Kazımi'nin toplumsal birliğe ve Kürtlerin bu noktadaki rolüne verdiği öneme dikkat çekmiştik.
ABD ve koalisyon güçlerinin Irak'tan çekildiği bir süreçte, Peşmerge ile Irak Ordusu arasında yaklaşık 590 kilometrelik bir güvenlik boşluğu var. İki taraf da birbirine güvenmiyor ve ciddi bir güven sorunu var.
IŞİD saldırılarının durması için tarafların istihbarat alışverişi ve askeri iş birliği yapması gerekiyor. Ancak halihazırda bu gerçekleşmiş değil.
Diğer yandan ABD ve Koalisyon güçleri çekiliyor ancak Peşmerge bir kere daha ağır silahlardan yoksun kalıyor. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, IKB Başbakanı Mesrur Barzani'ye gönderdiği mektupta, Peşmerge Güçlerini teröre karşı mücadelede desteklemeye devam edeceklerini yineledi ancak ABD'nin verdiği sözlerle yetinilmesinin yol açtığı felaketleri geçmiş tecrübelerden çok iyi biliyoruz.
Bu noktada bir kere daha IKB'nin düzenli orduya geçmesi konusunda temas etmek gerekiyor. Bu acil ve hayati bir meseledir. KYB'deki değişimlerin ve Lahor Şeyh Cengi'nin tasfiye edilmesinin ardından bu proje daha hızlı hayata geçirilebilir.
Peşmerge'nin 140. Madde kapsamındaki bölgelere dönüşü orada yaşayan Kürtlerin evlerini, topraklarını, köylerini terk etmemesi açısından çok önemlidir.
Bunun önündeki engeller de yukarıda sıraladığımız gibi Haşdi Şabi, PKK ve bazı bölge ülkelerinin Kürt düşmanlığına dayalı politikalarıdır.
Örneğin PKK Kürtleri koruduğunu iddia ediyor fakat onun Şengal'deki varlığı buradaki halkın dönüşünün önündeki en büyük sorundur. Haşdi Şabi'nin varlığı ise diğer tüm bölgelerde ciddi problemlerin kaynağıdır.
IŞİD'in saldırılarını tekrar artırması ve yönünü IKB'ye çevirmesi malum mahfillerde hazırlanan planlar çerçevesindedir.
Bunun boşa çıkarılması için Bağdat'ta halka dayanan hükümetin hızlıca kurulması, Kürtlerin burada güçlü bir şekilde yer alması, KDP ve KYB'ni birlik içinde hareket etmesi ve Peşmerge'nin düzenli orduya geçişe fiilen başlaması gerekiyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish