"Faiz sebep, enflasyon neticedir. Faizi şu anda düşürüyoruz ve enflasyonun da inşallah düştüğünü hep birlikte göreceğiz"
Bu sözleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birçok kere tekrarladı.
En son TRT'deki yayında bir kez daha dile getirdi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye'de faizin nasıl düşürüldüğü herkes tarafından biliniyor.
Erdoğan, "Faiz sebep enflasyon neticedir" dediği sürece bu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından "talimat" olarak algılanıyor ve faiz düşürülüyor.
Ekimden bu yana gerçekleşen toplantılarda faiz düşürüldü.
Merkez Bankası, politika faiz oranını yüzde 19'dan 15'e indirdi.
Zaten faizin indirimine direnen başkan, başkan yardımcıları ve üst düzey bürokratlar da ya istifa etti ya da görevden alındı.
TÜİK: Yüzde 19,89, ENAGrup: Yüzde 49,87
Şimdi enflasyonun da düşürüleceği ileri sürülüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre Türkiye'deki enflasyon oranı yıllık yüzde 19,89.
ENAGrup'a göre ise mevcut enflasyon oranı yüzde 49,87.
Ayrıca "Faiz sebep, enflasyon neticedir" ifadesi tekrarlanıp daha da düşürüleceği mesajı verildikçe ekonomik kriz derinleşiyor.
Sadece son günlerde döviz ve altındaki dalgalanma milyarlarca liraya mal oldu.
Fahiş fiyatlar önlenemiyor, enflasyon oranı artıyor
Döviz, euro ve altın fiyatlarındaki değişikliğin hızına kimse yetişemiyor.
"Fahiş fiyatlarla mücadele edilecek" mesajı verilip zabıta tedbirleriyle marketlerde denetimler yapılmasına rağmen iğneden ipliğe her şeyin fiyatı artıyor.
Peki buna rağmen enflasyon nasıl düşürülecek? Talimatla enflasyonu indirmek mümkün mü? Faiz düşürülmesi konusundaki taktik enflasyonla mücadelede bir yöntem olarak kabul edilir mi?
Ekonomistlere göre, enflasyonun talimatla düşürülmesi imkansız.
"TL ile dolar ve euro karşılaştırması yanlıştır"
Yılların ekonomi profesörü Esfender Korkmaz'a göre, düşük eksi reel faiz ülkeler bazında yani konjonktüre göre değişebilir ama iktidarın düşük faiz konusunda çok bariz bir yanlışı var.
Faiz konusunda yanlış yapıldığını savunan Korkmaz, "Türk Lirası enflasyonu, dolar ve euro enflasyonuyla karşılaştırılıyor" dedi.
Dolar ve euronun tüm dünyada geçerli olan para birimleri olduğunu hatırlatan Korkmaz "Dolayısıyla dolardaki enflasyon bütün dünyayı etkiler. ABD'nin eksi reel faizi ile Türkiye'deki eksi reel faizi karşılaştırarak istikrarın sağlanacağı yahut ABD ve Avrupa'yı örnek vermek ekonomik açıdan doğru değil" değerlendirmesinde bulundu.
"Kurdaki artış enflasyonu arttırıyor"
"Dolar ve euro faizi eksi ama oradaki reel faizler yüzde 1-2, bizde ise eksi reel faiz yüzde 4'e çıktı" diyen Korkmaz, "Türkiye'de eksi reel faiz hemen enflasyona yansıyor. Çünkü kur artışlarına neden oluyor. Kur artışları da enflasyonu yükseltiyor. Dolar için böyle yansıma söz konusu değil. Şimdi Türkiye'de eksi reel faiz uygulanamaz çünkü dalgalı kur sistemi ve piyasanın dar olması nedeniyle hemen enflasyona yansıyor. Eksi reel faiz aynı zamanda hem enflasyonu artırıyor hem kuru artırıyor. Kur artışından ortaya çıkan enflasyon daha yüksek olmasına neden oluyor" diye konuştu.
"Şirketler zor durumda, Türkiye hiper enflasyona doğru gidiyor"
Tüm bunların teorik olarak tartışmanın da anlamsız olduğunu söyleyen Korkmaz, 2018'den beri yaşanan kur şoklarından dolayı Türkiye'nin yaşadıklarına iyi bakmak gerektiği söyledi.
Birincisi hiper enflasyona doğru bir gidişin olduğunu ikincisi ise şirketlerin çok zor duruma girdiğini ifade eden Korkmaz, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin dış borç faizi artıyor, ülke riski artıyor. Ülkenin dış borçlarının temerrüde düşme riski ortaya çıktı. İçerde özel sektörün dövize endeksli borçları var, özel sektörde iflaslar olabilir. Bankaların dönmeyen kredileri artıyor. Daha önemli bir sorun enflasyon riski artıkça geliri sabit işçi ve memurlar yoksullaşıyor. Bu sorunlar ortaya çıkmış olmasına rağmen eksi reel faizde ısrar etmek iktisadi açıdan doğru değil, uygulamada da doğru olmadığı görülür."
"Girişimcilerin önündeki engeller kaldırılmalı"
Ekonomist Prof. Dr. Osman Altuğ da serbest pazar ekonomisinin çok yönlü olduğunu ifade etti.
Birincisi müteşebbislerin serbest bırakılarak istihdamı sağlamaları için önlerinin açılması gerektiğini, ikincisi ise kontrolün yapılmasının bunun iki yönü olduğuna işaret eden Altuğ, "Türkiye'de serbest pazar ekonomisi uygulaması bu yönde değil. Müteşebbisin önündeki tüm engellerin kaldırılması lazım" ifadelerini kullandı.
"Faiz indirmekle ekonomik göstergeler iyileştirilmez"
Girişimcilerin önünde vergi, sigorta, enerji fiyatları gibi engellerin iş verene yük getiren uygulamalar olduğunu vurgulayan Altuğ, "Dolayısıyla serbest pazar ekonomisinde iş verenin rekabet etmesine imkan vermeniz lazım. Uygulanan programda böyle bir şey yok. ‘Sadece 11 milyarlık bir kredi vereceğim' diyor. Dolayısıyla serbest pazar ekonomisi gelişmiş ülkelerde büyük ölçüde bu kurala uygun olarak uygulanır" yorumunda bulundu.
"Üretim ve tüketim arasındaki olumsuz farka enflasyon deriz. Enflasyon zarar demektir" diyen Osman Altuğ, "Zararı indirmek için ne yapılıyor? Zararın unsurlarından olan faizi indiriyorlar. Peki faiz indirildiği zaman insanlar tasarruflarını ne yapsınlar? Faizle yürüyen faizci bir ülke olmuşuz. Sadece faiz indirerek bütün ekonomik göstergeleri iyileştireceğim demek ekonomik yönden tutarlı değildir."
"Enflasyon tabii ki talimatla inmez"
Ekonomist Doç. Dr. Oğuz Demir ise maliyet ve talep koşullarının enflasyonu belirlediği görüşünde.
Piyasanın organize edilemeyecek kadar büyük bir yapı olduğunu ifade eden Oğuz, "Enflasyon tabii ki talimatla inmez. Enflasyonun inmesi için gerekli maliyet ve talep koşullarını oluşturmak gerekir. Bu koşulları oluşturmadığımız sürece de maliyet ve talep arttığı sürece enflasyon da artmaya devam edecektir. Bildiğim dahilinde bu modeli uygulayan ülke yok, olacağını sanmıyorum" yorumunu yaptı.
© The Independentturkish