Çin'de pandemi tedbirleri gevşetilirse neler olur?

Dr. Nurettin Akçay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Pandeminin üzerinden neredeyse iki yıl geçti. O günden beri Çin aldığı tedbirleri gevşetmedi ve tam iki yıldır yabancıların Çin'e girmesine izin vermiyor.

Öğrencilerden tutun, Çin'le iş yapan tüccarlara kadar herkes dört gözle Çin'in kısıtlamaları kaldırmasını bekliyor, fakat Pekin yönetimi 2200 yıl sonra yeni bir Çin seddi ile ülkesini tekrar yabancılardan korumaya çalışıyor ve bu konuda asla taviz vermiyor. 

Düşünün iki ay sonra Pekin kış olimpiyatları başlayacak ancak Çin açıklama yaparak ülke dışından hiçbir seyircinin kabul edilmeyeceğini söylüyor.

Böylelikle dünyanın en büyük uluslararası organizasyonlarından biri dünyanın seyirci anlamında en yerel organizasyonuna dönüşüyor.


Yabancılar bir yana, Çin kendi ülkesinde dahi seyahat kısıtlaması getirmiş durumda.

Mesela ben aylardır Pekin dışına çıkamıyorum. Neden, çünkü şehirde 2 vaka çıkmış. Neden, çünkü ülke genelinde son zamanlarda vakalar artmış.

(Günde 30-40 vaka. Hatta şu an onlar da kontrol altına alındı son 2-3 vaka kaldı.) Komedi gibi ama gerçek. Evet, 2 vaka çıkınca dahi bulunduğumuz yerde kalıyoruz.

Tabi şehirdeki ekonomik hayat asla durdurulmuyor. Sadece kendi bulunduğumuz bölgenin dışına çıkamıyoruz. 

Peki, Çin bu kadar sert davranmak zorunda mı?

Fazla mı abartıyorlar acaba?

Ya da şöyle soralım:

Çin bu şekilde davranmasaydı ne olacaktı?

İşte Çinliler de tam olarak bunu merak edip şu soruyu sormuşlar;

ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa'daki gibi tedbirler alsaydık vaka sayılarımız nasıl olurdu?

Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi için Peking Üniversitesi matematikçileri tarafından hazırlanan rapora göre, söz konusu ülkelerin stratejilerinin benimsenmesi halinde;

  • Günlük vakalar yüzbinlerle ifade edilecek,
  • Şiddetli vakalar on binleri geçecek,
  • Ve bu durum Çin'in sağlık sistemi üzerinde yıkıcı bir etki yapıp ülke içinde büyük bir felakete neden olacaktı.

Yapılan araştırmanının detaylarını ve metodolojisini merak edenler makalenin detaylarına CCDC'nin sayfasından ulaşabilirler.

Fakat kısaca değinirsek, araştırma sonuçları Çin için hiç de iyi bir tablo ortaya koymuyor.

Buna göre, örneğin ABD'deki yöntemlerin Çin'de uygulanması durumunda Çin'de günlük vaka sayısının en az 630 binlerde olması ve günlük şiddetli vaka sayısının ise 22 bin 364 olması bekleniyormuş.

İngiltere örneğinde günlük vaka sayısının 275 bin, İsrail örneğinde 442 bin, İspanya örneğinde 319 bin, Fransa örneğinde ise günlük vaka sayısının 454 bini aşması tahmin ediliyormuş. 


Araştırmanın sonuç kısmında ise, Batılı ülkelerde aşılama ile sağlanacak sürü bağışıklığı hipotezine dayanan açılma stratejisinin Çin tarafından benimsenmesinin doğru olmayacağı ifade ediliyor.

Aksi takdirde vaka sayıları ve hasta yatağı taleplerinde yaşanacak patlama nedeniyle Çin'in sağlık sisteminin kaldıramayacağı bir yük oluşacaktı. 


Kısıtlamaların gevşetilmesi için ise daha etkili aşılar ve spesifik bir tedavinin kombinasyonuna ihtiyaç olduğu ifade ediliyor. Yani kesinlikle bir açılma ve gevşeme önerilmiyordu.

Rapordaki vurgular bu şekildeydi. Ne olursa olsun kısıtlamalara ve tecride devam edilmesi gerektiği tavsiye ediliyordu.

Çin'in devasa nüfusu ve kısıtlı sağlık hizmetleri göz önüne alındığında yapılması gereken tek şey buydu Çinli uzmanlara göre. 

Delta'dan sonra Omicron isminde yeni bir varyantla dünya çalkalanırken, Çin şu an nerdeyse sıfır vaka ile hayatına devam ediyor.

Ve Pekin yönetimi salgın için en büyük riski ithal vakalarda görüyor. Bu yüzden kısıtlama ve tecridin daha uzun bir süre devam etmesi gerektiği konuşuluyor. 

Hal böyleyken birden aklıma 2020'nin ilk ayları geldi. 

Tüm dünya korkulu gözlerle Çin'i izliyordu. Zombi istilasına uğramış gibi videolar paylaşılıyordu.

Ama 2022'ye girmek üzere olduğumuz bu günlerde, aradan geçen 2 yıl alınan tedbirler sayesinde Çin'i dünyanın en güvenli bölgesi haline getirmiş durumda.

Ve şimdi Çinliler dünyanın geri kalanını korkulu gözlerle izliyor. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU