PKK'nın yönetici kadrosundan, "Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı" Murat Karayılan ile söyleşinin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Röportajın ilk bölümü 20 Haziran'da, yani dün yayılandı. İkinci bölümü ise Öcalan'ın "tarafsızlık" mesajının Anadolu Ajansı tarafından servis edilmesinden birkaç saat sonra ANF'nin internet sitesine konuldu.
ANF'nin haberine göre Karayılan, Kürtlerin ezici gücünün, İstanbul’da belirleyici olduğunu söyledi, "Eğer birisi Kobani’nin de Efrîn gibi soykırımdan geçirilmesini istiyorsa gidip Binali Yıldırım’a oy verebilir. Vicdanınız buna el vermiyorsa oy vermemelisiniz. Çünkü günahtır" dedi.
Bütün Kürt insanlarımızın ve demokrasiden yana olan bütün Türk, Kürt ve her topluluktan insanlarımızın bu gerçeklikleri düşünerek, ellerini vicdanlarına koyarak AKP-MHP’yi İstanbul’da bir kez daha yeneceklerine inanıyorum. İstanbul seçimleri, aslında bir referanduma dönüştü. Kuşkusuz burada Kürdistan halkı, dostları, demokratik çevreler bunu düşünerek seçime yaklaşacaklardır. Yani bizim bu konuda ayrıca bir çağrı yapmamıza aslında pek gerek yok. Zaten HDP ve diğer demokratik kurumlar, sivil toplum kuruluşları, bu konuda kararlarını vermişlerdir. Faşizme karşı demokratik seçeneği esas alacaklardır. 'Faşizmi yıkalım, Türkiye’yi demokratikleştirelim' sloganı ekseninde hareket edeceklerini kendileri zaten açıklamışlardır. Bizce de bu doğru bir stratejidir.
"Kürtleri sindiremediniz! Kürtleri bitiremediniz! Kürtler bir hakikattir. Sizin köleniz değildir. Eğer birlikte yaşamak istiyorsanız eşit ve özgür yaşamı kabul edeceksiniz. Başka yolu yok! 31 Mart öncesi 'Kürdistan' diyenler için 'defolup gitsinler' diyenler, şimdi Kürdistan demeye başladı. Nedir bunun hikmeti?" diyen Karayalçın'ın mesajlarında öne çıkan bölümler şöyle:
Binali Yıldırım Amed’e gelip de işte Kürdistan’dan bahsetmiş, Kürtçe birkaç kelime konuşmuş. Sen her gün Kürtlüğün kökünü kazıyacaksın, sonra da Kürdistan diyeceksin. Aynı Binali Yıldırım 2016’da Kürt halkına karşı soykırım operasyonunun başlatıldığı Çukurca’ya gelerek “bu bizim için bir istiklal savaşıdır” dedi ve Kürtlere karşı katliam savaşının başını çekenlerden birisiydi.
Nitekim birkaç gün önce İmamoğlu ile çıktıkları ortak panelde kendi kendisini deşifre etti. “Ben zaten o zaman başbakandım, Afrin’i biz temizledik, yanımızdaki mültecilerin beş yüz binini oraya götürüp yerleştirdik” dedi. Bak hele, etnik temizlik yaptık, diyor. Bunu açıkça itiraf ediyor. Üstüne üstlük “bundan sonra da Fırat’ın doğusunda yedi yüz elli kilometrelik uzunluk ve elli kilometre genişliğindeki bir alanı da temizleyeceğiz ve Türkiye’deki diğer mültecileri de oraya yerleştireceğiz” diye ekliyor. Yani “Kobanê ve Qamişlo’yu da tıpkı Efrîn gibi yapacağız” diyor. Böyle diyen birisine Kürtler nasıl oy versin ki?
Benim burada çağrım dindar, imanı bütün, değerli samimi Müslüman Kürtleredir. Yani belki siz şimdiye kadar bir biçimde AKP’ye yakın durmuş olabilirsiniz, oy vermiş de olabilirsiniz. CHP’li, HDP’li olmayabilirsiniz ama burada farklı bir durum var. Bunlara oy vermek yapacakları bu katliamlara ortak olmaktır.
Sevgili annelerimiz beyaz tülbentleriyle aylarca o sokaklarda coplara maruz kalarak direniş sergiledilerse gençler için bir mesajdır. Bu tarihi aşamayı mutlaka olması gerektiği gibi yaklaşarak karşılamalıyız.
Independent Türkçe