Türk Lirası'nın (TL) yabancı para birimleri karşısındaki değer kaybı, pek çok alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de sıkıntıları beraberinde getirdi.
Türk Eczacılar Birliği (TEB) tarafından geçen ay yapılan açıklamada, ilaçta sabit kurun güncel kurun çok altında kalması (4,57 TL) nedeniyle 645 kalem ilacın piyasada bulunamaz hale geldiği öne sürüldü.
Kasım başında açıklama yapan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ise döviz kuru nedeniyle bazı ilaçlarda tedarik problemi yaşandığına dair haberleri yalanladı.
Geçen süre zarfında Euro/Türk Lirası paritesi daha da yükseldi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Güncel kur, ilaçta devletin belirlediğinin neredeyse 3 katı
Ankara Eczacı Odası (AEO) Başkanı Taner Ercanlı ile Anadolu Eczacı ve Depolar Birliği Başkanı Onur Tokel'e göre çeşitli kurumlardan yalanlama gelse de ilaç krizi yaşandığı bir gerçek ve tedarikteki sıkıntının daha da büyüme riski bulunuyor. Sıkıntının ana nedeninin Sağlık Bakanlığı'nın geçen şubatta ilaçta euro kurunu 4,57'ye sabitlemesi olduğu belirtiliyor.
Ercanlı ve Tokel, devletin acilen harekete geçmesi gerektiği görüşünde. Eczacılar, güncel kurun 13,5 seviyelerinde seyretmesinin yurtdışından ilaç getiren firmaların elini kolunu bağladığı düşüncesinde.
"1000'e yakın ilaç piyasada bulunamıyor"
Ankara Eczacı Odası Başkanı Taner Ercanlı, yerli ilaç sanayinin TL bazındaki oranının, ithal ürünlerin altında olduğunu ve İthal ürünlerdeki fiyatlandırmada euro kuru baz alındığından düşük kaldığını söyledi.
Getirilmesi gereken üründen daha azının ithal edildiğini dile getiren Ercanlı, "Piyasadaki durum, kritik stok seviyesinin altında" yorumunu yaptı.
Bazı yerli ilaç üreticilerinin üretimlerinin aksadığını, buna yabancı ilaçların yokluğu da eklenince sıkıntının daha da büyüdüğünü ifade eden Ercanlı, geçen hafta Eczacılar Birliği'nin piyasada bulunamayan ilaçlara ilişkin açıkladığı "645" sayısının çok daha arttığını savundu.
"1000'e yakın ilaç piyasada bulunamıyor" diyen Taner Ercanlı, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
"Sağlık Bakanlığı, ilaç takip sistemi üzerinden bakarak bu ilaçların olduğunu söylüyor ama Ankara'da bir eczanede 50 tane, 100 tane olması bir anlam ifade etmiyor. İlaçların ülke genelinde bulunurluğunun olması gerekiyor. İlaç takip sisteminde eczane, depo ya da bakanlık kaynaklı hatalar da olabiliyor. Sadece sistemde gözüktüğü için 'ilaç var' demek doğru bir yaklaşım değil. Saha uygulamaları ortada, vatandaş eczane eczane geziyor bulabilmek için. Eczacılar için bir hasta geldiğinde ona 'ilaç yok' demek zulümdür."
"Kronik rahatsızlıklarda kullanılan bazı ilaçlar da bulunamıyor"
Piyasada en çok hangi ilaçları bulmakta sıkıntı yaşandığına ilişkin ise Taner Ercanlı; antigribal ilaçlar, ateş düşürücüler, çocuk şurupları, öksürük şurupları ve bazı antibiyotik şurupları saydı.
Ercanlı, kronik rahatsızlıklarda kullanılan bazı ilaçların da bulunmadığını öne sürdü.
"Yılda 1 değil, 3-4 kez fiyat düzenlemesi yapılmalı"
Neler yapılması gerektiğini sorduğumuz Ankara Eczacı Odası Başkanı, kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri sıraladı. Kur oynaklığı nedeniyle kısa vadede ilaç kararnamesinin değiştirilip fiyat düzenlemesinin senede 1 yerine 3 ya da 4 kez yapılmasının şart olduğunu savunan Taner Ercanlı, üretim tarihinin baz alınmasını ve böylelikle ilaçların yüksek fiyattan piyasaya sürülmesinin de önüne geçilmesi gerektiği görüşünde.
"Türkiye kendi ilacını üretir hale gelmeli"
"İlaçların eczaneye gelene kadar fiyatlarının yükselip, ürün stoklanmasının önüne geçilmeli" diyen Ercanlı'ya göre uzun vadedeki çözüm ise Türkiye'nin kendi ilaçlarını üretir hale gelmesi.
"İthalata dayalı ilaç sistemi sürdükçe her yıl aynı sorunlarla karşılaşacağız"
Piyasada bulunamayan ürünlerin çoğunun ithal ilaçlar olduğunu ve yerli sanayide bu sorunu pek yaşamadıklarını dile getiren Ercanlı, ilaçta dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için orijinal molekül üretebilen ülke konumuna gelmemiz gerektiğini ifade etti.
İthalata dayalı ilaç sistemi sürdükçe her yıl aynı sorunlarla karşılaşılacağının atını çizen Ercanlı, "Türk ilaç sanayisinin daha da güçlendirilmesi ve dışa bağımlılığın kaldırılması gerekiyor. Proje, AR-GE ve klinik çalışmalara destek verilmeli. Şu anda sadece jenerik ilaç üreten konumundayız. Yurtdışında patenti alınmış, patent süresi dolmuş ilaçlar bizde üretiliyor. Yerli ilaç sanayisi çok kutu satıyor ama katma değeri düşük oluyor çünkü bunlar jenerik olduğundan ucuz ilaçlar" değerlendirmesinde bulundu.
"SGK'nın ödediği payın azaltılması için hastalardan daha fazla ilaç farkı ücreti alınıyor"
Bazı ilaçlarda daha önce alınmayan fark ücretinin son dönemde hastalardan alınmasını da sorduğumuz Taner Ercanlı, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) ödediği payın azaltılması adına böyle bir uygulamanın yapıldığını aktararak, "SGK'nın eşdeğer ilaç bandıyla ilgili uygulaması var. SGK en ucuzu baz alıyor ve bant aralığını bu dönem yüzde 5'e düşürdü. Hekim reçete yazdığında en ucuzu değil de hekimin yazdığını tercih ederseniz, fiyat farkını ödemeniz gerekiyor. Kasım ayında çok arttı, hastanın cebinden çıkan parada ciddi artış var" dedi.
"Kur seviyesinde düzenleme öne çekilmezse ilaç bulmakta zorlanacağız"
Anadolu Eczacı ve Depolar Birliği Başkanı Onur Tokel de benzer görüşleri paylaştı.
Şubat 2020'de euro kuru 8'lerde seyrederken devletin 4,57 olarak sabitlediğini, şimdilerde 13,5 seviyesinin görülmesiyle kriz yaşandığını ve bu şekilde ilaç satışının mümkün olmadığını savundu.
"Ağrı kesici, öksürük şurubu, grip ilaçları gibi pek çok şeye ulaşmak zorlaştı"
İlaç üretiminde yerli sanayi kullanılsa bile hammaddenin euro ya da dolarla alındığına dikkati çeken Tokel, yaygın şekilde ihtiyaç duyulan pek çok kalem ilaçta sıkıntı yaşandığını dile getirdi:
"Çocukların kullandığı öksürük şuruplarından ateş düşürücülere kadar her şeyin hammaddesi döviz üzerinden. Geçmişte dönem dönem tansiyon ilaçlarını bulmakta sıkıntı çekilirdi. Şimdilerde ise ağrı kesici, öksürük şurubu, grip ilaçları gibi pek çok şeye ulaşmak zorlaştı. Hele şu sıralar Kovid salgını bir taraftan, diğer taraftan da grip salgını var. Kullanılan çoğu ilaç yerli ama hammadde yabancı."
"Şubat ayına kadar bu yokluk kaldırılabilir gibi değil"
Şubat ayında belirlenmesi beklenen kur düzenlemesinde vakit kaybedilmemesinin şart olduğunu savunan Tokel, "Kur düzenlemesinin acilen yapılması ve zammın erkene çekilmesi şart. Şubata kadar bu yokluk kaldırabilir değil. Kur seviyesinde düzenleme öne çekilmezse ilaç bulmakta zorlanacağız. Buna çare bulunmazsa ilaç firmaları birçok ürünü getirmeyi bırakacak. Kimse mevcut kurla ürün getiremez! Ucuz ürünlere bile ulaşmak zorlaşabilir" yorumunu yaptı.
© The Independentturkish