Altın yumurtlayan tavuğu kesmek!

Prof. Dr. Mete Gündoğan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Halk arasında güzel bir tabir vardır. "Müflis tüccar, -yani iflas eden tüccar- eski defterleri karıştırır" derler. Bunun iki anlamı vardır. 

Birincisi, eski günleri anarak mutlu olmaya çalışır. Tekrar o günlere dönmek için kendisini bir çeşit motive eder. Daha önce oldu yine olacak diye moral toplamaya çalışır. 

İkinci anlamı ise eski defterlere bakarak borcu olan kaldı mı, diye hesapları yeniden inceler.

Kapanmış hesapları yeniden açar. Alacaklarına yeni yorumlar getirmeye çalışır. Ne tutturabilirse almaya, koparmaya çalışır. 

Halk arasında yaygın olarak bilinen anlamı işte bu ikinci anlamıdır. Ancak bu hareketi, o tüccarın battığı işaretini de verir.

Bir tüccar eski defterlerden bir şeyler çıkarmaya ve onların peşinden koşmaya başladı ise bu durum o tüccarın battığının işareti olarak algılanır.

Tabi bu algı onun ticaretinin daha da kötüye gitmesine sebep olur. Üç kuruş elde edeceğim diye uğraşırken ticarî itibarı daha büyük zarar görür. Daha büyük zararlara vesile olur.

Şimdi piyasada tam buna uygun bir şey yaşanıyor. O da otomotiv sektöründe yaşanıyor.

Başka sektörlerde de yaşanıyor olması muhtemeldir. Ben otomotiv sektöründekini tesadüfen öğrendim.

Biliyorsunuz sıfır otomobil satışı yapılan bayilerde aynı zamanda servis hizmetleri, ikinci el satış hizmetleri ve sigorta hizmetleri de verilir. 

Yakın bir zamanda Maliyeciler, otomobil sektörünü incelemeye başlamışlar. Şimdi bu inceleme "bulgular"ından bir örnek verelim. 

Geçmişte yapılan engelli araç satışlarını inceliyorlar. Biliyorsunuz engelli araç satışlarında ÖTV muafiyetleri oldu.

Diyelim ki vergiler dâhil aracın satış fiyatı 330 bin lira. Hesaplamalar bunun üzerinden yapılarak ÖTV indirimi yapılıyor.

Araç, müşteriye kanunların verdiği hakla bu indirimler yapıldıktan sonra satılıyor. Bütün bunlar resmi kayıtlı ve onaylı olarak yapılıyor ve mali yıl hesaplamaları da tamamlanıp kapatılıyor. 

Peki, maliyeci defterleri karıştırınca ne buluyor?

Engelli veya diğer müşteri, aracı alıp gitmeden önce boya koruma, lastik vb. hizmetlerin de yapılmasını istemiş.

Bu özellikler sıfır aracın bir parçası değil. Tabi serviste bu hizmetler de veriliyor. Ayrı olarak da fatura ediliyor. 

Uyanık Maliyeci defterleri karıştırınca işte bunu buluyor. 

Buradan kendisine şöyle bir yol izliyor: Bu boya koruma, aksesuar, vs. fatura bedellerini araç satış bedeline ekliyor. Böylelikle aracın satış bedeli artıyor.

Bu durumda ÖTV indiriminin yapılamayacağına hükmediyor. Sonra da ÖTV'yi üst dilimine çıkararak farkını istiyor. 

Sakın "Bu kadar da olmaz ya hu" demeyin. Bu sadece bir örnek. Bunun gibi farklı yaklaşımlarla oluşturulan yüzlerce dosya var.

Bunlar şu sırada bütün otomotivcilerin önüne yavaş yavaş gelmeye başladı. Onlar da ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Maliye bu şekilde, bayilerden birkaç milyon lira alma derdine düşmüş durumda.

Bunu yapabilirsiniz.

Lakin yaparsanız ne olur?

Şimdi böyle hesaplar yaparak eski defterlerden üçer beşer milyonluk eksik ödeme çıkarabilirsiniz.

Ancak bunun piyasaya verdiği sinyal sizin elde edeceğiniz gelirden çok daha büyük bir zarar getirecektir. 

Bunun sosyoekonomisini öngörebiliyor musunuz?

Öncelikle satışı bitmiş bir arabanın satışından eksik ödeme çıkarıyorsunuz. Bu eksik ödemenin esas muhatabı aracı satın alan kişidir.

Şirketler bunları araç sahiplerine yansıtsalar on binlerce insanı mağdur etmiş olursunuz. 

Diyelim ki şirketler bunu araç sahiplerine yansıtmadı, o takdirde yüzlerce şirkete haksız bir şekilde adeta ceza kesmiş olacaksınız.

Zaten Kovid-19 pandemisi ve 2021 çip krizi ile halihazırda zorda olan ve ayakta durma mücadelesi veren bu şirketleri sakatlamış olacaksınız. 

Dahası, "müflis tüccar" meselesinde olduğu gibi devletin çok zor durumda olduğu sinyalini vermiş olacaksınız. 

Devletten tüccarlara böyle bir sinyal gitmesi demek ekonomik durgunluk demektir. Tüccarlar ve üreticiler böyle durumlarda risk almak istemezler.

Hatta küçülmeye giderler. Bu durum genel ekonomiye daha da olumsuz olarak yansır.

Şu sıralarda finansal göstergeler orta-üst şiddetli bir ekonomik durgunluğa işaret ediyor.

Böyle bir durgunlukta şirketlerin kapanmaması ve ayakta durması için devletin desteğini reel olarak yanlarında görmeleri gerekir. 

Örneğin, tezgâhlar kapanmasın diye maliyeciler şirketlere tek tek gidip devletin desteğinin onlarla birlikte olduğunu hissettirebilirler.

Vergileri belirli bir süreye kadar faizsiz olarak erteleyebilirler. Çok zor durumda olan şirketlerin vergilerini tedrici olarak silebilirler.

Finansal destek paketleri ile şirketlerin ayakta durması için her türlü yardımı yapabilirler. 


Gün, şirketleri ayakta tutma günüdür.

Gün tezgâhların kapanmaması için seferber olma günüdür.

Ama yapılan işlemler bunun tersinin icra edildiğini gösteriyor. Adeta altın yumurtlayan tavuk kesilmeye çalışılıyor. 

Bugün devlet, en yüksek vergiyi otomotivden alır. İki yüz bin liralık bir arabayı vatandaş vergileri ile birlikte altı yüz bin liraya alır. Yani bir araba alan şahıs iki araba parası da devlete öder.

Buna rağmen devlet hala sektörü sıkıştırıp duruyor. Üreticiler yetmiyormuş gibi şimdi bayiler de sıkıştırılıyor. 
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peki, bu nereye kadar böyle gidecek?

Acaba Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a, Honda'nın Türkiye'deki tesislerini kapatma gerekçesi olarak ne söylemişlerdir?

Honda Türkiye'den niçin gitti? 

Toyota Yaris üretim bantını Çekya'ya niçin gönderiyor? 

Renault da bunalmış durumda. Biraz daha sıkarsanız, o da bazı hatlarını ülkemizden gönderebilir! 


Bütün bunların gerekçelerinde Maliye'nin yaklaşımlarının rolü nedir?

Bunun, araştırmaya değer bir konu olduğu aşikârdır.

Devletin görevi ekonominin canlandırılması için şartları oluşturmaktır.

Şirketlerin görevi de oluşan olumlu şartlarda gerekli riskleri alarak ekonomi çarklarını döndürmektir. Tezgâhlarını çalıştırmaktır.

Ekonomi çarklarının sorunsuz döndüğünü ve tezgâhların çalıştığı gören vatandaşlar da alışverişlerini düzenli olarak yapmaya başlarlar. İhtiyaçlarını giderirler.

Bu döngü bu şekilde sürer gider. Herkes kazanır. Herkesin kazandığı yerde devlet daha çok kazanır.

Ancak bu döngünün işleyişine olumsuz etki yapacak müdahaleler, zincirleme olarak her şeyi etkiler.

Hele hele "müflis tüccar" algısı en büyük darbeyi vurur. Ekonomik durgunluğun kapısını aralar. 

Neticede, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olursunuz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU