Kadıköy'ün güzide mekânlarından Bina'ya doğru yürürken meraklıyım. Benim gibi punk tutkunları için Cry Baby sergisinin afişi çok cazip. Serginin adının afişte punk usulü yazılması bir yana; afiş için seçilen eserden anlaşılıyor ki sergide sokak sanatını çağrıştıran bir şeyler bizleri bekliyor. Birazdan bu afişin sanatseverleri davet ettiği sergiyi görecek, serginin ressamları Bıyıkof ve Kerem Ardahan'la tanışacağım.
Bıyıkof ve Kerem Ardahan: Kim bu sanatçılar?
Daha önce ne Bıyıkof'la ne de Kerem Ardahan'la yüzyüze gelmiştim; Bina'ya varıp buluştuğumuzda karşımda 30'lu yaşların sonunda iki adam buluyorum.
Sergi katına çıkıp sohbet etmeye başladığımızda ise Bıyıkof'un 1979, Kerem Ardahan'ın 1983 doğumlu olduğunu öğreniyorum. İki sanatçı da Ankaralı. Bıyıkof, liseyi TED Ankara Koleji'nde okuduktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Grafik Tasarım bölümünden mezun olmuş. "Sonra yıllarca reklam ajanslarında çalıştım" diyor Bıyıkof.
Kerem Ardahan ise Ankara'da düz lise bitirip Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin Resim bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamlamış. Eğitim hayatını bitirdikten sonra ise tıpkı Bıyıkof gibi o da beyaz yakalı olmuş. Gerçi, "Ben ‘biraz' beyaz yakalı oldum çünkü ofis işi yapmıyordum" diyor Ardahan:
Reklam ve sinema sektöründe 13 yıl boyunca sanat yönetmenliği yaptım, işim prodüksiyonla ilgiliydi ve haliyle hep setlerdeydim.
Sonraları her ikisi de resme ağırlık vermiş. İki yıl önce, bir arkadaşları vasıtasıyla tanıştıklarında ise birbirlerinden zaten haberdarlarmış. "Birbirimizin işlerini takip ediyorduk" diyor Bıyıkof:
Galiba tanışmayı çok istedik.
Kerem Ardahan ise "Bıyıkof'u kıskanıyordum, ‘Ne güzel resim yapıyor,' diyordum işlerini gördükçe. Tarzlarımız da birbirine benziyordu" diye ekliyor.
İlginç olan ise iki ressamın da daha tanıştıkları ilk gün birlikte resim yapmaları. Bıyıkof'un aynı zamanda atölyesi olan evinde gerçekleşen buluşmada Ardahan, Bıyıkof'un daveti üzerine onun resimlerinden birinin üzerini boyamış. Bu, Ardahan için biraz şaşırtıcı da bir deneyim olmuş.
Ardahan o anları, "Şövalede bir resim duruyordu. Bıyıkof ‘Üzerini boyamak ister misin?' diye sordu. Şaşırdım, 'Benim için resimlerim çok özel bir alandır. Emin misin?' dedim. O da, 'Haklısın, özel bir alan sahiden, öyle düşünmemiştim ama sana o özel alanı açıyorum' dedi ve ben resmin üzerini boyama giriştim" diye anlatıyor. Bir sonraki buluşmaları ise "birlikte resim yapma" amacıyla gerçekleşmiş.
"Cry Baby, ortak bir dünya kurmayı başardığımız noktada ortaya çıktı"
13 Kasım'da açılan ve 11 Aralık'a kadar Kadıköy Bina'da sanatseverleri ağırlayacak Cry Baby sergisinde 12 akrilik boya ve sprey çalışması yer alıyor. Bunlardan 15'i tuval üzerine, biri karton üzerine resmedilmiş. Kağıt üzerinde ise 12 kolaj yer alıyor.
İşlerin temelinde Bıyıkof ve Kerem Ardahan'ın geliştirdikleri "ortak dil" yatıyor. Zaten Cry Baby sergisi, kolektif bir çalışmanın ürünü. Yani iki ressam sergideki tüm eserleri aynı anda, birlikte üretmiş. "Birlikte çalışırken kollarımız bazen birbirine karışıyordu" diyorlar:
Ama bir süre sonra o kadar tek kişi gibi olduk ki birimiz düşündüğüne diğeri çoktan başlamış oluyordu.
Bıyıkof'a göre çalışmalarının en zorlayıcı tarafı bu ortak dili oluşturmak. Ancak, tanıştıkları günden beri Ardahan'la çalışırken "hiç yabancı biriyle çalışıyor gibi hissetmediğini" de belirtiyor.
Sahiden, Cry Baby sergisindeki işlerin iki ressamın kolektif çalışması değil de tek bir ressamın işi olduğu söylense inanılır. Üstelik bu sergideki işleri yaparken önceden uzun uzadıya tasarlamamışlar. "Resmi yaparken duygularımızı takip ediyoruz, hiçbir duyguyu kenara koymuyoruz, ne deneyimliyorsak onu resmediyoruz" diyorlar.
Bıyıkof, iki yıldan beri beraber çalıştıklarını ve serginin "bir dünya kurmayı başardıklarını" düşündükleri noktada ortaya çıktığını söylüyor. Bu iki yılın neredeyse her anını birlikte resim yaparak geçirdiklerini söyleyen ikili, "Hemen her gün beraberdik" diyor. Yani Cry Baby sergisindeki işler iki yıllık yoğun, disiplinli bir çalışmanın ürünü ve iki ressamın yeknesak dünyasını temsil ediyor.
Serginin ortaya çıkışıyla ilgili bir ilginç detay da, sergideki en son işin yalnızca bir hafta önce tamamlanması. Üstelik bu çalışma, serginin adını alan "Cry Baby" resmi.
Bu resim, serginin gerçekleşeceği haberini aldıktan sonra ne yapmaları gerektiğini bilemeyen ikilinin "Yazı mı yazalım, ne yapalım?" diye düşündüğü anda, Bıyıkof'un "En iyi yaptığımız işi yapalım, resim yapalım" demesiyle ortaya çıkmış.
Bıyıkof, "Benim için sergideki en özel işlerden" diyor "Cry Baby" için.
Bende 'ınga bebek' hissiyatını en çok o iş uyandırdı.
Cry Baby bize ne anlatıyor?
Cry Baby sergisindeki işlerin ortak izlekleri ve dertleri var. Her işte ağız ve diş motifleri görüyoruz. Bu ortak motifin nasıl ortaya çıktığını sorduğumda, Kerem Ardahan gülüyor:
Birlikte çalışmaya başlamadan önce ikimiz de ağız ve diş çiziyorduk!
İki ressamın ortak izleklerinden olmasının yanı sıra, bu leitmotifin Cry Baby'nin hikâyesinde bir anlamı da var. Cry Baby, "Inga Bebek" demek ve ressamlara göre "Inga, tamamen ilkel, dışavurumcu bir şey. Ağız ve diş motifleri de biraz ilkellikten geliyor; 'ınga'ya dayanıyor, bir bağırtı durumu var."
Özellikle diş motifleri konusunda "savunma mekanizmasını" vurgulayan Ardahan, "Hayvanlarda diş gösterme hareketi korkudan kaynaklanıyor, korkularını gizlemeyip dişlerini gösteriyorlar" diyor:
Biz de resim yaparken hissettiğimiz duygunun üzerine gidiyoruz. O an hissettiğimiz şey korkuysa o korkuyu; endişeyse endişeyi resmi yaparken yaşıyoruz.
Cry Baby, gündelik dili sorgulayan bir sergi. Bıyıkof ve Ardahan'a göre "ınga ifadesi bir eylem biçimi" ve gündelik dilin sınırladığı bir ifade gücünü tüm özgürlüğüyle içinde barındırıyor. Bu bakımdan Cry Baby sergisi, hem iki sanatçının serbest diyaloğunu hem de insanın duygularla çıplak şekilde yüzleşmesini temsil ediyor.
"Sokakta büyüdük, sokaktan beslendik"
Serginin temasındaki ilkellik ve sergideki eserlerin dışavurumculuğu, ister istemez insanın aklına punk estetiğini getiriyor. Bıyıkof, sergideki işlerin "dışavurumcu" olduğunu vurgularken punk'tan doğrudan etkilenmediklerini belirtiyor:
Benim punk'la pek alakam olmadı ama grafik tasarım kitaplarında punk'ın görsel dünyasını keşfettiğimde çok etkilenmiştim.
Kerem Ardahan ise resimlerde punk bir tavrın olduğunu ama punk estetiğine bilerek gönderme yapmadıklarını söylüyor. Ardahan, "Sokaktan büyüdük, sokaktan beslendik. Bir kere, eserlerimizde sprey boya kullanıyoruz. Bu ister istemez graffitileri ve sokak sanatını çağrıştırıyor. Punk'ın görsel tarafıyla kolaj teknikleri bakımından bir alakamız var, punk tavrıyla ise bu sokaktan olma haliyle" diyor ve gülerek ekliyor:
Pek de galeri çocuğu sayılmayız!
Sohbetimizin sonuna doğru, sergideki kağıt üzerine kolaj işlere dair bir parantez açan Ardahan, bu işlerin kendileri için "yeni bir kapı araladığını" söylüyor:
Başka malzemelerle başka işler yapabilme cesareti verdi bize.
Bıyıkof ve Ardahan'ın elinde, Cry Baby sergisindeki işlerden fazlası var. Üstelik birlikte çalışmaya da devam ediyorlar.
Cry Baby, ikili olarak ilk sergimiz. Bundan sonra da birlikte işler yapacağız.
Toplamda 28 parçanın sergilendiği Cry Baby, Kadıköy Bina'nın ikinci katında 11 Aralık 2021 tarihine kadar ziyaretçilere açık.
© The Independentturkish