Tophane'den Galatasaray'a doğru çıkan yokuşta bir dükkanın önünde giderek uzayan bir kuyruk…
Bir yere yetişmek için acelem var ama yine de merakıma yenik düşüp kuyruğun sonundaki hanımefendiye soruyorum: Neyi bekliyorsunuz?
"Kostüm için" diyor genç kadın.
31 Ekim'deki Cadılar Bayramı, diğer ismiyle Halloween içinmiş tüm bu heyecan.
Yaklaşık 1 saatlik işimi bitirdikten sonra aynı yoldan geri dönüyorum.
Az önce konuştuğum hanımefendi içeriye girememiş hâlâ.
Malum.. Pandemi şartları. Dükkan küçük. İçeriye ikişer ya da üçer alınan, uzun uzun kostüm seçmeye çalışanları bekliyor kuyruktakiler.
Kuyruktakileri huzursuz etmemek adına "gazeteciyim" deyip içeri giriyorum.
Dükkan çalışanları ve sahibesi çok kibar karşılıyorlar ancak öyle yoğunlar ki ne o anda, ne sonrasında telefonla sorularıma cevap alamıyorum.
Zira normal 8'de bitmesi gereken mesaileri akşam 11'e kadar uzuyor.
Eve dönünce aklımdaki bir soru var: Cadılar Bayramı Türkiye'de son yıllarda kutlanıyor ama ne zaman saatlerimizi bir kuyrukta harcayacak kadar fenomene dönüştü?
"Cirodaki artış yüzde 1000 ila 1100"
Bu soruyu daha önce arkadaşlarımdan da duyduğum, İstanbul'daki kostüm sektörünün en eskilerinden Garderobe'a soruyorum.
Kostüm satmayıp kostüm kiralayan Garderobe, 1994'ten bu yana bu sektörde.
Tiyatrolar, belediyeler, fotoğraf çekimleri ve özel etkinliklerin yanı sıra "Çok Güzel Hareketler Bunlar", "Arkadaşım hoş geldin" gibi ünlü programların da kostüm temin edicisi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sorularımızı yanıtlayan Alper Birgül, Garderobe'ta yaklaşık 14 bin kostüme sahip olduklarını söylüyor.
Kostümlerin çoğu, anlaşmalı oldukları terziye diktiriliyor. Bir kısmı yurt dışından da getiriliyor ancak dövizin rekor seviyelere çıkması nedeniyle son 1-1,5 yıldır yurt dışı kanalını pek tercih etmiyorlar.
"İhtiyacımız da yok" diyor Birgül ve ekliyor: Ancak yeniden ihtiyaç olursa bir çözüm üretmemiz gerekebilir.
Alper Birgül'e göre her şeyin tepetaklak olduğu, hiçbir etkinliğin yapılmadığı bir pandemi yılından sonra insanların Cadılar Bayramı kutlamalarına yoğun ilgi göstermesi normal.
Halloween etkinliklerine ilginin her zaman yüksek olduğunu söyleyen Birgül, "İnsanların bu konuyla ilgili bilgisi ve konuya alakaları arttıkça ziyaretçilerimizin sayısı da artıyor" diyor.
Sadece Garderobe'un internet sitesine girişler bile normal zamana göre 12-13 kat artmış durumda.
Paralel şekilde şirketin cirosu Cadılar Bayramı haftasında, sıradan günlere göre yüzde 1000 ila 1100 oranında yükseliş göstermiş.
Kostüm kiralarının günlük 200 ile 400 lira arasında olduğunu söyleyen Alper Birgül en fazla vampir ve benzeri korkutucu kostümlere ilgi olduğunu belirtiyor. Ancak Halloween ile aynı dönemde vizyona girmiş filmler varsa bu filmlerdeki karakterlerin kostümleri de ilgi görüyor.
Wonderwoman veya Netflix'te izlenme rekorları kıran Squid Game gibi.
Güney Kore yapımı dizide kullanılan yeşil-mavi eşofmanlara ilgili patlamış durumda.
Seul'de bulunan, 500 metrekarelik bir hazır giyim fabrikasının sahibi Kim jin-ja, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Ekim, genellikle tekstil endüstrisinin hareketli olmadığı bir ay ancak Squid Game ve Cadılar Bayramı sayesinde işe koyulduk" dedi.
Yıllık 1,27 milyon dolar hacminde olan satışların, koronavirüs salgını nedeniyle normalin üçte birine düştüğünü anlatan Kim, "Şimdi yeni yürümeye başlayan bebekler ve çocuklar için 6 bin deniz mavisi eşofman dikiyoruz" ifadelerini kullandı.
Dünyadaki bu fırtınanın yanısıra, Garderobe haricindeki diğer web sitelerini incelediğimizde ise Batman, Hulk, Astronot, Superman kılığına girmek için satın almayı tercih edenlerin en az 1000 lirayı gözden çıkarması gerekiyor.
En fazla tercih edilen cadı şapkaları 30 ile 100 lira arasında değişirken, pelerinler ise 80 liradan başlıyor.
100 kişiden 70'i Cadılar Bayramı'nı kutlayacak
Türkiye'de Cadılar Bayramı için ne kadar harcandığı ile ilgili yayınlanmış bir rapor bulunmuyor.
Ancak ABD'nin Ulusal Perakende Federasyonu'nun (NRF) yayımladığı rakamlar, Halloween'in Noel'den sonra en fazla harcama yapılan tatil dönemi olduğunu ortaya koyuyor.
NRF'nin Prosper Insights & Analytics ile birlikte yürüttüğü 8 binden fazla insanın katıldığı ankete göre 2019'da "Cadılar Bayramı'nı kutlayacağım" diyenlerin oranı yüzde 68'di. Bu oran 2020'de yüzde 58'e geriledi. 2021 için beklenti ise yüzde 65.
Y kuşağı jenerasyona dahil olup şu anda Z kuşağının ebeveynleri olanlar ise yüzde 93 oranında kutlayacaklarını söylüyor.
10 milyar dolarlık ekonomi
NRF'ye göre 2019'da 8,7 milyar dolar olan, 2020'de 8 milyar dolar ile dip seviyeyi gören Cadılar Bayramı harcamaları, 2021'de 10,14 milyar dolara ulaşarak rekor kıracak.
Türkiye'nin turizm gelirleri 2020'de pandemi nedeniyle yüzde 65 oranında azalarak 12,5 milyar dolar olmuştu.
Ankete katılanların Amerikalıların neye ne kadar harcayabileceğini gösteren tahminler ise şöyle:
- Kostümler için 3,32 milyar dolar (2017'den bu yana en yüksek seviye)
- Dekorasyonlar için 3,17 milyar dolar (2020'de 2,59 milyar dolardı)
- Şekerler için 3 milyar dolar (2020'de 2,41 milyar dolardı)
Cadılar Bayramı süresince şeker toplayan 1,6 milyon çocuğun en sevdiği prenses girmesi beklenirken, 1,2 milyon Batman ve diğer süper kahraman meraklısı var.
4,6 milyon yetişkinin (yaklaşık İzmir nüfusu) cadı kostümüyle, 1,6 milyonun vampir, yaklaşık 3 milyon ise hayalet ve korsan kostümüyle Cadılar Bayramı'na katılacağı belirtiliyor.
Amerikalı tüketicilerin kostüm, şeker, dekorasyon, tebrik kartlarına harcaması beklenen ortalama değer ise 102,74 dolar. Bu, çocuklu aileler için 150 dolara kadar çıkıyor.
Cadılar Bayramı nasıl başladı?
Bugün "Kültürümüzde yok", "Hristiyan icadı", "Emperyalist güçler" vs. tartışmasının ortasında kalan Cadılar Bayramı, esasında bir tarım kültürünün ürünü.
İlk Çağ'da yaşayan, Avrupa'nın en eski kavimlerinden Keltler, hasatın bitişini Samhain (İrlanda dilinde "Saovin" şeklinde okunuyor) festivali ile kutluyorlardı.
İrlandacada "yaz sonu" anlamına gelen "Samhradh" kelimesinden türeyen Samhain boyunca, "temizleyici gücü" olduğuna inanılan ateşler yakılır, farklı kostümler ve maskelerle kötü ruhlar "uzaklaştırılırdı".
Zira Keltler, Samhain boyunca ölülerin ve yaşayanların dünyaları arasındaki çizginin bulanıklaştığına, ruhların yaşayanlar arasında kolay girebileceğine inanıyorlardı.
Ancak milattan önce birinci yüzyıldan itibaren Keltler üzerindeki baskısını artıran Roma İmparatorluğu'nun güç kazanmasıyla, pagan ritüellere dayanan Samhain Festivali de form değiştirdi.
Sekizinci yüzyılda Papa Üçüncü Gregory, Hristiyanlığın yayılması amacıyla o güne kadar 13 Mayıs'ta gerçekleşen Hristiyan şehitlerini anma gününü, 13 Mayıs-1 Kasım tarihleri arasına genişletti.
Kelt takviminde yeni yılın ilk günü kabul edilen 1 Kasım ise Katoliklerin "Azizler Günü" oldu.
Azizler Günü'nün bir gün öncesi, yani 31 Ekim ise "tüm kutsalların gecesi" olarak kabul edildi. İngilizcedeki karşılığı "eve of all hallows" ya da "all hallow even" anlamına gelen Kutsallar Gecesi, zamanla "Halloween" adını aldı.
Birleşik Krallık'taki İrlanda, İskoçya, Man Adası, Cornwall, Galler ile Kuzeybatı Fransa'daki Brittany, Kuzeybatı İspanya'daki Galiçya halkları, modern zamanın Kelt ulusları olarak kabul ediliyor.
Hatta Avrupa'da doğan Halloween geleneğinin ABD'ye taşınmasının da, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında Kuzey Amerika'ya göç eden İrlandalı ve İskoçlar aracılığıyla olduğu kabul ediliyor.
Ülkelerindeki kıtlıktan kaçarak Amerika kıtasına gelen İrlandalıların "Tüm Kutsallar Gecesi", 1920'lerde dini motiflerden giderek uzaklaşmaya başladı. Ancak bu sefer de 1930'daki Büyük Buhran'la birlikte vandallıklar baş göstermeye başladı.
31 Ekim gecesi ateşe verilen evler, kırılan camlar, kanlı saldırılar sonrası ABD'de pek çok yerde Cadılar Bayramı yasaklandı.
Yeniden, kontrol altına alınmış şekilde 1950'lerde başlayan kutlamalar, 1980'den itibaren ise hem büyük eğlencelere hem de büyük bir pazara dönüştü.
Cadılar Bayramı'nın en ünlü sembolü bal kabağından fener yapmak da ABD'de başlayan bir gelenek.
Zira Cadılar Bayramı, Kuzey Amerika'ya göçmeden önce Britanya adasının kuzeyindeki kutlamalarda, Araf'ta sıkışıp kalmış ruhları temsil eden şalgam kullanılıyordu.
Bu gelenek de zamanla dini simgesinden uzaklaştı ve anavatanı ABD olan, hasat sonu ürünlerinden bal kabağı kullanılmaya başlandı.
Anavatanı ABD olsa da küreselleşen dünyada bugün en büyük bal kabağı üreticisi Çin.
Çin, 444 bin hektardan fazla alanda 8,1 milyon tonun üzerinde üretim yaparken, ABD bu oranın yaklaşık 16'da biri kadar üretim gerçekleştiriyor.
Teksas'taki bal kabağı üretiminin hemen hepsi süsleme için
ABD Tarım Bakanlığı Ekonomik Araştırma Servisi'nin verilerine göre 2020'de en fazla üretim yapan altı eyalette toplam 453 bin tonluk bal kabağı elde edildi.
En büyük pay, yaklaşık 6500 hektarlık alanda 255 bin 826 ton balkabağı üreten Illinois'nin. Diğer eyaletler Kaliforniya, Indiana, Teksas, Virginia ve Michigan'ın üretimi yaklaşık 45 biner ton oldu.
Illinois'de üretilen bal kabaklarının çoğu, püre ve tatlı yapımında kullanılırken Teksas'taki üretimin yaklaşık yüzde 95'i süslemelerde kullanılıyor.
ABD Tarım Bakanlığı'na göre 2020'de Teksas'da yaşanan kuraklık nedeniyle bu eyalette üretilen bal kabağının değeri (25,9 milyon dolar), diğer tüm eyaletleri geride bıraktı. En büyük üretici Illinois'nin ise 21,3 milyon dolardı.
Yine aynı sebeple en pahalı bal kabağı da Teksas'tan çıktı. Bu eyalette ton fiyatı 500 doları aşarken, Illinois'nin çiftçileri 60 ila 80 dolar ile en düşük ücreti aldılar.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre ise Türkiye'de 2002'de 65 bin ton olan bal kabağı üretimi, 2019'da 92 bin 319 tona çıktı. Marketlerde satılan bal kabağının kilogram fiyatı ise 4 ile 10 lira arasında değişiyor.
Bal kabağının oluşturduğu atık dağı
Cadılar Bayramı'nın eğlencesi ve yarattığı ekonomi bir yana Dünya Ekonomi Forumu (WEF), 2019'da yayımladığı makalesinde farklı bir konuya dikkat çekmişti: Bal kabağı israfı.
WEF, Birleşik Krallık'ta insanların yüzde 42'sinin bal kabağı satın aldığını ancak 18 bin tonluk, yaklaşık 8 milyon adet kabağın çöpe gittiğini söylüyor. Üstelik, bu kabakların çoğu yenilebilir durumda.
Yıllık gıda israfının 1,3 milyar ton olduğunu hatırlatan WEF, bunun büyük bölümünün meyve sebze olduğunu aktarıyor.
ABD Enerji Departmanı'nın verilerine göre bal kabağı atığı çevre dostu da değil. Tarlalarda çürümeye bırakılan bal kabağı metan gazı emisyonuna neden oluyor. Metan gazı, karbondioksitten 20 kat daha fazla küresel ısınma etkisi olan bir madde.
Uzmanlar, bal kabağının pasta ve kek dışında bira yapımında, biyolojik atık olarak enerji üretiminde de kullanılabileceğini söylüyor.
© The Independentturkish