Dönüşen iktidar ve hafıza arayışı: Yediler Teknesi

Mustafa Orman Independent Türkçe için yazdı

İçeriğin tarihsel dönüşümü kadar yazarın ideolojisi de, metnin yönünü belirleyen sınıf ve kültür hafızasına denk düşerek, metnin işleniş biçimini belirler.

Düşüncenin tek başına bir yol belirlemediği, düşünceyi bir yola çıkaran yazarın ideolojik açıdan baktığı yer ile tarih, hafıza ve sınıf ilişkisi, düşüncenin ham halinden ayrılarak eylemselliğe götürür.

Yazarın kurmaca karakterlere tarihin ve hafızanın tasnifiyle eklenen yorum ve üstyorumlarla düşüncenin bir kitleyle buluşması, başlı başına bir eylemselliği gösterir.

Eserin eylemselliğiyle birlikte ortaya çıkacak yorumlamaların tümüyle doğru olduğu söylenemez.

Çünkü sadece eserin kendisi, eserin tarihsel, kültürel bağlamı devreye girmez, yazarın ideolojik perdesi de metnin okunması ve yorumlanması açısından kritik bir nokta belirler.

Her eser gibi her yazar da bu ölçütlerin ışığında yorumlanmaya muhtaç hale gelir.

Politika, sosyoloji, psikoloji, antropoloji unsurları, hem yazarın hem de eserin geldiği noktada üreticinin ve tüketicinin temsil ettiği anlamlar, yansıtmalar ve taklitlerin yorumlanmasıyla iç içe geçer. 


Okurlar ve eleştirmenler baktıkları çerçevelerden, eserin doğuşuyla birlikte ortaya attığı toplumsal, kültürel eleştiriler veya bunları destekleyen anekdotlara yönelir.

Bu eleştiri ve anekdotları göz önünde bulundurarak eserde kendi hayat görüşleriyle ya örtüşmek ya da karşı çıkmak isterler.

Tüm bunların ışığında yorumlanan bir arka bahçenin varlığı görücüye çıkar.

Peki, bu noktadan sonra, yazarın ideolojik duruşuyla bütünleşen eser tüketiciyi tam olarak nerede konumlandırır?

Hem olumsuz hem de olumlu yorumlamada mı, yoksa eserin onları konumlandıracağı karşı çıkışta mı?

Ya da bir son olarak eser her iki tarafı da kendi önünde dizginler mi?

Bunların hepsinin olabilmesi bir geleneğin varlığına ve kültürel bir toplum olabilme bilincindeki koşulun yerine gelmesi gerekir.

Toplumsal kültürden ya da ideolojiden uzak, sadece bunların etrafını dolaşan hiç kimse ne o karşı çıkışın ne de eleştirinin içini doldurabilir.

Nitekim yaslandığı bir yer yoksa karşı çıktıklarıyla ve eleştirileriyle birlikte devrilir.


Yediler Teknesi'nin ideolojik kodları

Abdullah Aren Çelik, Yediler Teknesi romanını hem resmî tarihin çıkmazlarını, hem de kendi ideolojik çerçevesiyle iktidarın dönüşümünü bir hafıza arayışı üzerinden vererek kurgular.

Yediler Teknesi, sadece yazarın değil; bir halkın, resmî tarihe karşı bir tarihin, bir kültürün, bir mekânın, yaşatılmaya çalışılan bir hafızanın eseridir.

Egemen blok içinde, yazarın bu argümanların tümüyle eseri ilişkilendirmesi doğal sonucu haber eder.

Çünkü yazarın yerelde bildiği, duyduğu, gördüğü her şeyin yansıması düşer.
 

abdullaharençelik.jpg
Abdullah Aren Çelik


Toplumun idealize ettiği birçok şeyin dökümü görülürken, mülkiyet bilincini de yine bir coğrafyanın ya da halkın anlamlandırdığı bir yerden kurar.

Kemik imgesi, aynı zamanda hem coğrafyanın hem de o coğrafyada yaşayan halkın mülkiyet bilincini yansıtır.

Öyle ki roman boyunca inşa edilen arayış ve bekleyişler, kemiklerin mülkiyetiyle varlığını dayatır.

Mülkiyetin gün yüzüne çıkmasını engelleyen egemen güç ile mülkiyetin birleşimini sağlamada dönüşen iktidar biçimleri yapı boyunca kendini gösterir.

Ama bu yapıdaki egemen güç, sahipsiz cesetlerle de iktidar bilincini yükler.

Mağdur ile egemenin bu iktidar dönüşümündeki arzu birbirini takip ederken, aynı zamanda birbirini yıkmaya çalışan, ama yıkılmayan iki yapıyla bir hafızanın kendini yaşatmasına da neden olurlar. 
 

 

Karakterlerin düşen iktidarları ve birbirine bağlı hafızalar

Yediler Teknesi romanındaki Eyüp karakteri, egemen iktidarın gölgesini hissederken icat ettiği gemiyle yolculuk amaçlamasının etrafında dönen, gemiyi umut olarak gören ve eksiklikleri olan diğer karakterlerin bir araya gelmesiyle hikayeler de belirmeye başlar.

Eyüp'ün baskınlığının yoğunlukla işlendiği sayfalarda diğer karakterler, eksiklikleri ve yükleriyle romanın ana umut eksenini oluşturmakta.

Kambur bir cüce olan tanburcu da bunu ifade eder:

Bir kadının aşkı uğruna, istikbalimi, hayatımı, inançlarımı bir kenara koydum ve bir kez bile pişmanlık duymadım bundan. Bu utanç, bu aşk ve bu inatçı halimle bu çöldeyim ben de.

Ariflerden biri, 'İnsan eksik doğar, eksilerek büyür, ölünce tamamlanır' derdi.

Eksik doğdum, eksilerek büyüdüm, âşık olunca tamamlandım. Şu dünyada yaşanan onca kötülüğe rağmen cennetim, ilk zamanlar tenburum, sözüm ve sonra da sevdiğim kadın oldu.


Gemi, Eyüp karakterinde hem iktidar hem de hafıza olarak yerleşirken, diğer karakterlerde gelecek ve umut olarak yer bulur.

Eyüp'ün iktidar arzusuna yönelik istenç, mağdurların bedenleri ve geminin inşası akabinde gemiyle yolculuğa çıkma üzerinden şekillenir.

Ama diğer karakterlerin bedensel ve mekansal eksiklikleri iktidarlarını arama amacı da güder.

Aslında bütün karakterlerde beliren şey şu: Geleceği tamamen geçmişin izlerine vararak bulmaya çalışırlar.

Sırasıyla Eyüp'ün gemi yolculuğu üzerinden elde etmeye çalıştığı iktidar, cüce ve kambur olan dünyaya küskünlüğüne tanburuyla direnmeye çalışan Sedat; inançlarını sorgulayan ve kayıp oğlunun peşine düşen imam Talip; Müslüman tanburcu Said ile Ezidi Yezdan'ın tutsak aşkları; dünyaya karanlık bakan gözleriyle Enes, diğer yandan her şeyi unutmuş olan arzuhalci Hacı Kasım hikayenin ana ekseninde gerilimi yükselten yaşamlarıyla romanı kurgusal olarak üst bir yere taşır.


Yediler Teknesi romanı, geleceği yeniden ele alma, yeniden yaratma, gelecekten haber verme ve yolcularıyla Hz. Nuh anlatısına modern bir göndermedir.

Ama bu gönderme tamamen, politik bir üçgen içerisinde, unutulanın hatırlanana, hatırlananın unutulana varma arzusunu taşır:

Sırrım sırlanmış bir ayna gibi karşımda ve görmek istemediğim hatıralarımı zihnimin girdaplarından çıkarıp önüme seriyor.

Korkulu bir telaşla siluetimin kıvrımlarında kendime, mazime, hatıralarıma bakıyorum. Sonra geçip oturuyorum yerime, yüzümü dizlerime gömüyor, kulaklarımı kapatıp düşünmeye başlıyorum.

Yazımın ve yazgımın çift başlı bir kartalın kanatları arasında yok olup gitmesini istiyorum aniden.

Ardından usulca kalbime fısıldıyorum:

Unut her şeyi!
Unut her şeyi!
Unut her şeyi!


Abdullah Aren Çelik, kitabın adından başlayarak dini inanışlarda sıkça yer alan "yedi" sayısıyla birçok göndermede bulunur.

Yedi karakterin yaşamlarındaki eksiklikleri, umutları, arayışları ve iktidarını göstermeye çalışan bir karakterin çıktığı yolculukla cevap bulur.

Çelik, Yediler Teknesi'nde bazı isimlerle ve simgelerle Yunan mitolojisini anımsatan göstergelerle, günümüzde yaşanan olayları ve durumları birleştirerek hem anlatı geleneğini hem de metnin kurgusal matematiğini birçok açıdan yorumlanabilecek bir yere taşır.

Bunu yaparken de, yaşadığı coğrafyadaki olayların muhtevasıyla okuma pratiğini bir arada yürütür. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU