Cübbeli Ahmet'in imam-hatip ve ilahiyatlarla ilgili sözlerine yanıt: Bazı cemaatler, mensuplarını tek tipleştirmeye çalışıyor

Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet" olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü'nün, imam-hatip ve ilahiyatlarla ilgili sözleri bu okulları yine gündeme taşıdı. Cemaatlerin bu okullardan rahatsız olduğu söyleniyor

"Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün bir televizyon programında, imam-hatip okulları ve ilahiyat fakülteleriyle ilgili sözleri, bu okulları tekrar gündeme taşıdı.

Ünlü, CNNTürk'teki programda "Çocuklarınızı imam-hatiplere göndermeyin, düz ortaokul ve liselere gönderin, daha az hasarla çıkarlar" diyerek imam-hatiplerdeki eğitimcilerin hadisleri ve mezhepleri inkar ettiğini ileri sürdü ve "Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik akımı, reformistlik akımı, mealcilik akımı… Neyse, orayı empoze etmeye çalışıyor. Bugün ilahiyatta benim reddiye yaptığım adamlardan, 'Kur'an değişsin' diyen adam şu an Ankara İlahiyat'ta hoca" dedi.

Sosyolog Erol Erdoğan, Ünlü'nün sözlerini, "Bu yaklaşım yaygın olmasa da eskiden beri vardı" diyerek yorumladı.

Bu tercihin "cemaatsel" olduğuna değinen Erdoğan, "Amaç kendi dini yorumunu sürdürmek ve mensuplarının alternatif anlayışlarla karşılaşmasını engellemektir. Daha önce Süleymancılar böyle diyordu" ifadelerini kullandı.

 

 

 

Karaman: Sakıncalı ifadeler

Fıkıh profesörü Hayrettin Karaman, "Şu grup daha iyi, şu cemaat daha kötü, mektep iyi, medrese kötü ya da medrese iyi mektep kötü" anlamına gelen beyanları çok "sakıncalı" bulduğunu ifade etti.

"Bunlar bölücü ayrıştırıcı, bizim muhtaç olduğumuz birlik ve beraberliğin köküne kibrit suyu salan yaklaşımlar. Bu, kimden gelirse gelsin böyle. Mektepliden de medreseliden de tarikatlıdan da tarikatsızdan da gelse fark etmez" diyen Karaman, "Herkes kendi bulunduğu yerde en iyi olmaya çalışmalı. İyi niyetle kim çalışıyorsa Allah ondan razı olsun ama şahsen benim tercihim, çalışma grubum Diyanet, imam-hatipler ve ilahiyatlardır" diye konuştu. 

 

Hayrettin Karaman.jpg
Prof. Dr. Hayrettin Karaman

 

"Keşke dini yorumlarımızda ekolleşmeden ve derinleşmeden söz edebilsek"

Peki imam-hatip ve ilahiyatlardaki hocaların farklı ekollere mensup olmaları cemaatleri rahatsız eden bir husus mu? Cemaatler bu okullardan rahatsızlık mı duyuyor?

"Türkiye'nin İlahiyat Sorunu" kitabının yazarı Prof. Dr. Adnan Demircan, imam-hatiplerde ve ilahiyatlarda bir ekolleşmeden ziyade kişisel tercihlerden ve tercihleri birbirine yakın insanlardan bahsetmenin daha isabetli olacağını belirtti. 

"Keşke dini yorumlarımızda ekolleşmeden ve derinleşmeden söz edebilsek" ifadelerini kullanan Demircan, "O zaman bu kurumlar dini hayatımıza daha fazla canlılık getirirlerdi. Tarihte İslam medeniyetinin zirvede olduğu dönemlerde farklı dini yorumları savunan birçok âlim vardı. Bunların çoğu diğerlerini dışlayıcı bir tutumu reddediyor, farklılıkları beşer olmamıza bağlı özelliğimiz ve hakkımız olarak değerlendiriyorlardı" dedi. 
 

Türkiye'nin ilahiyat sorunu.jpeg
Türkiye'nin İlahiyat Sorunu, Adnan Demircan imzasıyla 2015'te Beyan Yayınları'ndan çıktı

 

Tek tip bir imam-hatip ve ilahiyat profili yok

 Demircan, şunları söyledi:

"İslam ilim geleneğinde nassın olmadığı yerde ve hatta nassın yorumunda içtihat alanı insana bırakılmıştır. Bu da kaçınılmaz olarak farklı görüşlerin ortaya çıkmasını mümkün kılar. İslam medeniyeti gibi dünyanın her tarafında her milletten mensubu olan bir medeniyetin bağlılarının tek tip olmasını beklemek gerçekçi değildir. Esasen bunun tarihte de bir karşılığı yoktur. Aslında ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde cemaatlere ve tarikatlara mensup insanlar da var. Buralarda toplumun renklerini görmek mümkün. Tek tip bir imam hatip ve ilahiyat profili yok. Birbirlerine zıt fikirleri savunan insanlar genellikle birlikte birbirlerine saygı göstererek yaşıyorlar ki bunun geliştirilmesi tahammülsüzlüğün hakim olduğu, insanları kurşun asker gibi görmek isteyenlere karşı iyi bir mesaj olur." 

"Cemaatlerin bir kısmı mensuplarını tek tipleştirmeye çalışıyor"

Cemaatlerin bir kısmının imam-hatip ve ilahiyatların birikimlerinden yararlanmak istediklerini kaydeden Demircan, "Bir kısmı ise mensuplarını belirledikleri bir çerçeve içinde tutmaya ve tek tipleştirmeye çalışıyorlar. Bu sebeple bağlılarının başka kaynaklardan beslenmesini istemiyorlar. Elbette bunu tercih edenler olabilir. İnsanlar buralara bağlı olarak dini hayatlarını şekillendirebilirler. Bu, onların tercihi… Ancak onların genellemeci olumsuz yaklaşımları imam hatip ve ilahiyatları tanımlamaya yetmez. Dahası maalesef bu konularda ileri geri konuşanlar ilahiyatları ve birikimlerini bildikleri için değil zihinlerinde olumsuz imaj çizen tekil örnekler üzerinden değerlendirme yapıyorlar. Her zaman olduğu gibi genellemeler ise İslam'ın zandan sakınma emrine aykırı bir tutuma sebep oluyor" değerlendirmesinde bulundu. 

 

adnan demircan.jpeg
Prof. Dr. Adnan Demircan / Görsel: TVNET

 

"Zan altında bırakmak doğru değil"

İmam-hatip okulları ve ilahiyat fakültelerinin "hasarlı" insan yetiştirme gibi bir misyonlarının olamayacağını ifade eden Demircan, "Belki bazıları için imkanları ve şartları sebebiyle hedeflerini tam olarak gerçekleştiremeyen kurumlardan söz edilebilir. Ancak İHL ve ilahiyatlar için genelleme yaparak burada yetişen insanları zan altında bırakmak, onlar hakkında olumsuz bir algı oluşturmak doğru değil" ifadelerini kullandı.

"Sayıları milyonları bulan bir camiaya tek tip bir elbise giydirmeye çalışmak, onlar hakkında kötü bir algı oluşturmak haksızlık olur. Elbette birçok eğitim kurumunda yetişen insanlar, hedeflerin dışında bir çizgiye sahip olabilirler. Hatta bazıları aldıkları eğitimin zıddına bir çizgiyi benimsemiş olabilir" diyen Demircan şunları kaydetti:

Örneğin klasik usulde eğitim almış, yani imam-hatip ve ilahiyat okumamış, din hizmetlerinde bir süre çalışmış, fakat ilerleyen yıllarda kendisini ateist olarak tanımlayan insan var. Bu tekil örnek üzerinden klasik eğitim alanların hepsinin böyle olduğunu söylemek mümkün mü? Bütün klasik eğitim alanlar dünyaya aynı pencereden mi bakıyor? Onlardaki farklılıklar kadar imam-hatip ve ilahiyat mezunları arasında da farklılıklar olabilir. Hatta buralardan mezun olanlardaki farklılıkların bir kısmı biraz önce arz ettiğim gibi cemaatlere bağlılıklarından kaynaklanıyor.

Büyük bir birikim var, algı operasyonuna kalkışmak insaflı değil

İmam-Hatipler ve ilahiyatlar ülkemizin önemli bir kazanımıdır. Bunların birikimi bugün dini ve kültürel hayatımızın vazgeçilmezleridir. İmam-hatiplerde yüzbinlerce öğretmen, ilahiyat ve İslami ilimlerde binlerce hoca ve araştırmacı çalışıyor. İSAM Kütüphanesi 'ilahiyat Makaleler veri tabanını' veya ülkemizde dini alandaki ilmi yayınları incelerseniz, son elli yılda ilahiyat ve İslami ilimler fakültelerinde görev yapan hocaların yazdıkları on binlerce makale ve kitap olduğunu görürsünüz. Bu birikimi ceffelkalem reddetmek, yok saymak, onlar üzerinde algı operasyonuna kalkışmak insaflı bir yaklaşım değildir. 

Soru soran, sorabilen insan, insanlığa hizmet eder, kendisini geliştirir, daha iyiye ulaşmak için çaba harcar. Tarihte hep böyle olmuştur. Geçmişte dini hayat dinamik olduğu gibi bugün de dinamiktir. Onu statik bir hale getirme teşebbüslerinin başarılı olacağı kanaatinde değilim. İlahiyatlarda ekol değil tercihler var. İleride bu tercihlerin ekolleşmesi ve çağdaş insanın sorunlarına ve sorularına çözüm üretecek bir seviyeye gelmesi temennimdir. Umarım insanımız farklılıkları kabullenerek birbirlerine saygı göstererek iyi ve salih insan olma yolunda yaşamlarını sürdürürler. İnsanları dini tercihlerinde rahat bırakırsak hem kendimiz için hem de onlar için daha iyi bir iş yapmış oluruz. Görüş ve değerlendirme hakkı her insan için saklıdır.

ÖNDER Başkanı Ceylan: İmam-Hatipler, İslam dünyasında model haline geldi

ÖNDER İmam-Hatipliler Derneği Genel Başkanı Abdullah Ceylan, "Ülkemiz ve İslam dünyası için önemli eğitim kurumlarından biri olan imam hatip okullarımız, geçmişte olduğu gibi bugün de milletimizin tarafından üzerinde mutabık olunan, sahiplenilen ve güvenle çocuklarını emanet ettikleri kurumlardır" dedi.

Bu okulların "mutedil Müslüman" yetiştirme amacıyla hareket ettiğini, gençlere hem fen bilimleri ve sosyal bilimler hem de İslami eğitimler alanında donanım kazandırdığını aktaran Ceylan, "70 yıllık süreçte bir değer olarak oturmuş, Türkiye'de ve İslam dünyasında model okullar haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.

 

resized_7728a-1c46aef742636645.jpeg
ÖNDER Başkanı Abdullah Ceylan / Fotoğraf: AA

 

"İmam-Hatiplere homojen bir yapı olarak yaklaşmak yanlış"

Türkiye'de ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim de dahil olmak üzere eğitimin her kademesinde sorunlar olduğunu söyleyen Ceylan şunları söyledi:

Bu sorunlar, ülkemizdeki genel eğitim sisteminin, sistemin tümündeki devasa sorunların yansımasıdır. Diğer okullarda ne tür avantajlar ve ne tür sıkıntılar varsa imam hatip okulları da olumlu veya olumsuz anlamda bundan nasibini almaktadır. Öte yandan, imam hatip okullarını bir bütün olarak ele almak, homojen bir yapı olarak yaklaşmak sık sık içine düşülen bir yanılgıdır. İmam hatip okullarının bugün 1 milyon 400 bin öğrencisi, yüzbinleri olan eğitimcisi mevcuttur. Bunlardan birinin yaptığı bir yanlış, içine düştüğü bir yanılgı tüm camiadaymış gibi göstermek en iyimser tabirle büyük bir sıkıntıdır. 

Toplumda söz sahibi olan, sivil toplum kuruluşu, dernek, vakıf gibi yapıların öncüleri, kanaat önderleri, ülkemizin geleceği ve çocuklarımız için hizmet eden eğitim kurumlarımıza bu şekilde bir bakış açısı ve üslupla yaklaşması yanlıştır. Onlardan beklenen daha mutedil, daha yapıcı bir dil kullanmak; adaletli, merhametli, insaflı ve hakkaniyetli olmak, daha da önemlisi ise doğru bilgi ve verilerle hareket etmektir. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU