Kabil'deki TSK tercümanları kaderlerine mi terk ediliyor?

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Taliban'ın ülkede kontrolü ele geçirmesinin ardından pek çok kişi başkentteki Kabil Havalimanı'na akın ediyoR / Fotoğraf: AFP

Tam 153 genç insan. Kabil'deki Türk yetkililerin sivil yerel personel diye tanımladığı kişiler, her biri on yıla yakın bir süre başta Kabil'deki Türk birliği olmak üzere TİKA, Yunus Emre Enistitütsü, Afgan-Türk okulları ve Türk konsolosluğu gibi değişik Türk kurumları için çalışmış.

Şu anda hepsi gergin ve kaygılı bir bekleyiş içerisinde. "Kabil'deki Türk subaylarını aradık, tehlike altında olduğumuzu, bizi de Türk vatandaşlarıyla birlikte Türkiye'ye götürün diye yalvardık, ama ilgilenmediler" diyorlar kaygı dolu bir sesle. 

Bilindiği gibi, başta ABD olmak üzere tüm NATO ülkeleri, Afganistan'da çalıştırdıkları yerel elemanları canları tehlikede olduğu için kendileriyle birlikte götürüyorlar. Nedense bir tek Türkiye, buna yanaşmıyor.

Oysa, bu gençlerin tamamı Özbek ve Türkmen, yani Türk asıllı; her biri 2000'li yıllarda Türkiye'de üniversite eğitimi görmüşler.  

Türk asıllı oldukları için de Türkiye'yi yıllarca ikinci bir vatan olarak görmüşler. Şu anda ise yüzlerinden düşen bin parça, her biri, bir yakını tarafından ihanete uğramış gibi bir ruh hali içerisinde.

"Nasıl olur da kardeş, soydaş ve kendimizden bellediğimiz Türkiye, böyle bir durumda bizi ölüme terk edip gider" diyorlar haklı olarak. 

Bana gönderdikleri yazıda şöyle bir açıklama kaleme almışlar:

"Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, 

Afganistan'ın tamamı Taliban tarafından işgal edilmiştir. Kabil Havalimanı'nda yıllardır Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde tercüman olarak çalışmaktayız. Bizim ve ailelerimizin hayatları yüksek risk altındadır.

NATO ve müttefikleri şu an çekilme sürecindedir. NATO'ya bağlı olarak çalışmamız, can güvenliğimizi tehlikeye atmaktadır. NATO'ya bağlı birlikler, tüm yerli personelini yurt dışına intikal ettirmiştir.

Bizim kim olduğumuz ve nerede çalıştığımız Taliban tarafından bilinmektedir. Bu durum, bizi açık hedef haline getirmiştir. NATO için çalışan yerli Afganlar, Taliban'ın misillemesi ile karşı karşıyadır.

Hayal kırıklığı içindeyiz ve çaresiz durumdayız. Zira saklanabilecek bir yerimiz yok. Geçmişte birçok tercüman, Taliban tarafından öldürülmüştür. 

TSK tercümanlarının tamamı eğitimli insanlardır; birçok yabancı dil bilmektedir ve uzun yıllar Türk ordusuna hizmet etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti'nden tıpkı diğer NATO ülkelerinin kendi tercümanlarına yaptığı gibi bize de yarım etmesini, bize kol kanat germesini beklemekteyiz.

Burada TSK için elimizden geleni yaptık ve gönülden çalştık. Ama şu an çok zor durumdayız. Lütfen bize yaşama şansı tanıyın, bizi ve ailemizi burada yalnız bırakmayın ve ölüme terk etmeyin. 

Yanıtınızı büyük bir endişe, merak ve umutla beklemekteyiz. Yüce Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir zaman zor durumdaki insanları yalnız bırakmayacağına inanıyoruz. 

Saygılarımla

TSK Kabil Türk Tercümanları"


Taliban'ın gözünde, yabancı kuruluşlar, özellikle de ülkedeki yabancı askeri birlikler için çalışan Afgan, yerli işbirlikçi ve hain. Onların da cezası, sorgusuz sualsiz ölüm.

Demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere; en önemlisi de insanca ve onurlu bir yaşama inanmış genç insanların ölüme terk edilmesi, kimsenin vicdanının kaldırabileceği bir şey değildir.

1990'lı yılların ortalarında Hollanda askerlerinin kendilerine sığınan Bosnalı sivilleri Sırp kasaplarının insafına terk etmesi ve sonrasında yaşanan katliam, sanırım herkesin hafızasında olsa gerek.

Şu anda böyle bir katliam tehlikesi söz konusu; eğer Türkiye üzerine düşen insani ve vicdani sorumluluğunu yerine getirmezse. 

Türkiye hem devlet hem de millet olarak her zaman fakirlerin, mazlumların, ezilmişlerin yanında olmuştur. Bu millet, asırlar önce Hıristiyan zulmünden kaçan Yahudilere bile kuçak açan, mazlumu görünce din, dil, ırk ayrımı gözetmeden yardıma koşan bir uygarlığın ve geleneğin mirasçısıdır.

Bosna benzeri bir katliamın vebalini kimse taşıyamaz, benden söylemesi. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU