İran, Kürtlerle yeni bir sayfa mı açmak istiyor?

Serbest Ferhan Sindi Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

İran devleti ile genel olarak Kürtlerin ilişkileri ve iki tarafın birbirine yaklaşımı yılan ile çobanın hikayesidir. Kürtlerde evlat acısı ve İran'da kuyruk sancısı devam ettiği sürece politik alanda güvene dayalı bir münasebet geliştirmeleri çok zor görünüyor. 

Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) ve özellikle de Molla Mustafa Barzani'nin Şah ile ilişkileri yakın denilebilecek seviyedeydi.

Şah, 1975 Cezayir Anlaşması'na kadar da Kürtlere silah ve lojistik destek sağladı. Sonrasında 1979'daki devrimle birlikte de Kürtlerle İran aynı cephede yer almaya devam etti. 


Saddam, Kürtleri İran nedeniyle cezalandırdı

Enfal'daki katliamlar zinciri ve son halkası Halepçe'nin İran nedeniyle olduğunu hatırlatmamıza gerek yok. Saddam, Peşmergelerin İran ile birlikte kendisine karşı savaşması nedeniyle Kürtlerin topyekûn cezalandırma yoluna gitti. 

Erbil ile Tahran, tarihin birçok kesitinde birlikte hareket etmelerine rağmen iki taraf da bir türlü güvene dayalı bir ilişki tesis edememiştir. Çünkü tarihte çok büyük kırılmalar yaşanmıştır ve Kürtler bu devletin iki yüzlü politikalarından çok çekmiştir. 

Kürtler ile Farslar akraba uluslar olmasına rağmen, İran rejimi Kürtlere hiçbir tarihte bu nazarla bakmamış ve politikasını bu temelde belirlememiştir.

İran, daima Kürtleri başka düşmanlara karşı bir koz olarak kullanmış ve yeri geldiğinde onları kurtların pençesine terk etmekte hiçbir beis görmemiştir.


İran, Mesud Barzani'yi "birinci düşman" olarak görüyor

İran, özellikle de Barzaniler ve KDP ile olan uzun serencamı nedeniyle Mesud Barzani'yi çok özel bir yerde konumlandırmaktadır.

Bunu hem yetkililerin beyanatlarından, hem basındaki haberlerden ve kullanılan üsluptan hem de sahadaki fiili askeri hareketlilik-operasyonlardan çok iyi görüyoruz. 

İran rejimi, Mesud Barzani'yi Irak'ta ve Kürtler arasında "birinci düşman" olarak kodlamış ve yok edeceği hiçbir fırsatı kaçırmamıştır. 

İran, bu amaçla Ağustos 1996'da "KDP güçlerine karşı operasyon" bahanesiyle KYB-Celal Talabani'yi de yanına alarak büyük bir askeri güçle Barzani'ye karşı topyekûn bir savaş başlattı ve Barzani'nin şu an bulunduğu Pirmam-Selahaddin'e kadar ilerledi. 

Bu operasyondaki amaç KDP ve Barzani'yi tamamen bitirmek ve tarihten silmekti. O tarihte KDP'nin ustaca manevrasıyla bu saldırı püskürtüldü ve İran geldiği gibi gitmek zorunda kaldı. KYB de ağır bir yenilgi aldı. 


İran 17 Ekim 2017'de Kürdistan Bölgesi'nin statüsünü ortadan kaldırmak istedi

İran, 2017 Eylül'deki referandumun ardından 16 Ekim'de Lahor Şeyh Cengi ve KYB'deki çetesinin de iş birliğiyle ikinci defa Barzani'yi bitirme planını devreye sokmak istedi.

Bu sefer yanına Irak devleti ve Türkiye'yi de almıştı. 1996'da Irak devleti-Saddam ve Türkiye İran'ın yanında değildi ancak bu sefer durum farklıydı. 

16 Ekim 2017'deki Kerkük saldırısı ve ardından yaşanan olaylarda hedef Barzani'nin bitirilmesi ve Erbil ile Duhok'un alınmasıydı. Bu amaç artık çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. 

Peşmergenin Pirde-Sihela-Mahmudiye'deki büyük direnişi olmasaydı Türkiye ve Irak devleti destekli İran Pasdarları, Pirde'den Erbil'e, Sihela'dan da Duhok'a ilerleyecek ve Barzani'yi ortadan kaldırarak, Irak Kürdistan Bölgesi'nin statüsüne son verecekti.

Bunun komplo teorisi olmadığını İran, Türkiye ve Irak yöneticilerinin beyanatlarından anlamak mümkündür.

Ayrıca Haşdi Şabi adı altındaki pasdarların neden Süleymaniye'ye doğru ilerlemediği de burada ciddi bir soru işaretidir…

İran ile Kürtler ve aslında KDP-Barzani ilişkileri hem bahsini ettiğimiz olaylar hem de öncesindeki yaşananlar nedeniyle yılan ile çoban hikayesidir… Ancak reel politika her şeye rağmen ilişkileri belli bir seviyede tutma sanatıdır.


İran, Tahran'da Kürdistan bayrağı açarak Ankara'ya mesaj verdi

Neçirvan Barzani'nin 5 Ağustos'taki Tahran ziyaretinde Irak Kürdistan Bayrağı ile karşılanması, ilişkilerde yeni bir sayfanın açılması anlamına gelmiyor. Çünkü yaşanan tecrübelerin ardından Kürtlerin İran'a güvenmesi çok zayıf bir ihtimaldir.

Peki, Neçirvan Barzani'nin bayrakla ve resmi protokolle karşılanması ne anlama geliyor?

Bunu İran'ın, Türkiye'ye bir mesajı olarak okuyorum şahsen. İran, Türkiye'nin Irak'taki hareketliliğinden rahatsız ve bunu oradaki paramiliter güçleri üzerinden açık açık ilan ediyor. 

Türkiye, halihazırda izlediği milliyetçi-Türkçü söylemi devam ettirir, Kürt karşıtı politikalarını beka-varlık meselesi görmeye devam eder ve Irak'taki stratejisinden de geri adım atmazsa İran, Ankara'ya karşı muhtelif planları devreye sokacaktır. 

Bunlar ne olabilir?

Birincisi, Kürdistan Bölgesi'ne ve hükümetine daha fazla imkanlar verebilir ve bağımsızlık meselesiyle ilgili bazı adımlar atabilir.

Ayrıca Türkiye'nin Türkmen kartını boşa düşürecek şekilde tartışmalı bölgelerdeki Kürt varlığının daha da güçlenmesine destek verebilir.

Nitekim bunun ilk emarelerini de görüyoruz. Irak ile Erbil arasında tartışmalı bölgelerde ortak birliklerin kurulması için anlaşma sağlandı. KDP, uzun aradan sonra tartışmalı bölgelerde ve Kerkük ile Musul'da ofis açıyor. 


Peşmerge-Haşdi Şabi işbirliği artabilir

Haşdi Şabi'nin Başkanı Falih Feyyaz, 11 Ağustos'ta Erbil'de Mesud Barzani'yi ziyaret ederek Peşmerge ile Haşdi Şabi arasındaki koordinasyonun artırılmasını görüştü. Bu gelişme özellikle sahadaki karşılığı nedeniyle önemliydi.
 


İran, karşılamada IKB Bayrağı ile sadece bir mesaj verdi. Bu mesajın gereğinin yapılıp yapılmayacağını da Türkiye'nin izleyeceği siyaset, Kürtlerin tutumu ve buna benzer gelişmeler belirleyecek. 

İKDP'nin İran'daki saldırıları artırması ve Erbil'de İran istihbaratının İKDP yöneticisine suikast düzenlemesini de tarafların birbirlerini tarttığı olaylar şeklinde okumak lazım.

İki taraf da sahadaki kartlarını oynuyor ve masada elini güçlendirmeye çalışıyor. 

ABD'nin askerlerini çekmesinin ardından oluşacak güvenlik boşluğu ve İran'ın elinin daha da güçleneceğini dikkate aldığımızda Erbil-Tahran hattındaki gelişmelerin önümüzdeki süreçte daha da önem kazanacağını söylemek mümkün. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU