Dokuz günlük bayram tatili ve yaz mevsimi olmasının etkisiyle milyonlarca insan sahillere ve su kenarlarına akın edince beraberinde boğulma haberlerinde artış başladı.
Özellikle İstanbul'un Karadeniz kıyılarındaki Şile ve Kilyos'ta yaşanan ölümlerin ardından geçici sürelerle konulan denize girme yasağına bazı kişilerin uymak istememesi sonucu cankurtaranlarla aralarında çıkan kavga medyada geniş yer buldu.
Anadolu Ajansı'nın (AA) yayımladığı son verilere göre, 17-24 Temmuz tarihleri arasında Türkiye'de yaşanan boğulma vakalarında 3'ü yabancı uyruklu, 43'ü yerli olmak üzere 46 kişi yaşamını yitirdi.
Sadece Türkiye'de değil birçok ülkede de bu süreçte boğulma haberleri arttı.
Örneğin Birleşik Krallık'ta bir hafta içerisinde 25 kişi boğulurken, ölümlerin 17'si 17-20 Temmuz arası yaşandı.
Her yıl pek çok insan suda boğularak yaşamını yitiriyor.
Bundan dolayı her yıl 25 Temmuz, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından "Dünya Boğulmayı Önleme Günü" olarak kabul ediliyor, gün kapsamında soruna dair uyarılar yapılıyor.
Boğulma vakaları çalıştayda tartışılmıştı
Suda boğulma olayları, 2018 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi, İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi, Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Afet Yönetimi Bölümü, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'nin işbirliği ve organizasyonuyla "Suda Boğulmalar ve Çeken Akıntılar" adlı bir çalıştayda tartışılmıştı.
Çalıştaydaki sunumlar kitap haline getirilerek internette de yayımlandı.
Kitapta, Türkiye'de suda boğulma olaylarına dair bilgilere yer alıyor.
Boğulma olaylarında en riskli yerler
Kitapta, Karadeniz kıyılarının "çeken akıntı"dan kaynaklı boğulmalar yaşandığına dikkat çekilerek buralar "tehlikeli sahiller" olarak nitelendiriliyor.
Türkiye'de boğulma olayları açısından riskli yerler şöyle sıralanıyor:
İstanbul'un Karadeniz kıyısında Şile ve Ağva plajları, Kocaeli'nde özellikle Kandıra ilçesine bağlı Kefken, Kerpe, Kovanağzı, Sarısu, Cebeci plajları, Bartın'da merkez ilçe Mugada, Büyükkızılkum, Hatipler, Güzelcehisar, İnkumu ile Amasra ilçesi Bozköy, Çakraz ve Göçkün plajları ve Cide sahili, Düzce'nin Akçakoca ilçesi Çuhallı Plajı, Zonguldak'ın Alaplı ile Ereğli ilçe plajıları, Sakarya'nın Karasu ilçesi sahili, Samsun'un Canik ilçesindeki Mert Plajı, İlkadım ilçesindeki Fener Plajı ile Atakum ilçesindeki Adnan Menderes Sahili ile Kızılay Kampı Plajı, Sinop kuzey sahillerinde Kumkapı mevkiinden başlayarak Akliman bölgesine kadar uzanan sahil, Ordu sahilleri, Trabzon sahilleri, Giresun sahili, Ordu'nun Fatsa ilçesi sahili.
Çoğunluğu denizde olmak üzere her yıl 900'e yakın kişi boğuluyor
Boğulma vakalarıyla ilgili rakamlara gelince. Her yıl rakamlar değişse bile Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye'de her yıl ortalama 643 kişi boğuluyor.
Ancak denizler hariç su kanalı, baraj, dere göller de hesaba katıldığında Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre bu sayı yılda ortalama 900 kişiye çıkıyor.
İç bölgelerdeki boğulmalar çoğunlukla sulama kanallarında ve barajlarda
Bu açıdan bakıldığında kıyı bölgeler dışında İç Anadolu Bölgesi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da boğulma olaylarının yaygın görüldüğü yerler.
Buradaki insanlar girdikleri dere, göl, sulama kanalları ve barajlarda boğulma riskleriyle karşılaşıyor.
Özellikle sıcaklığın yüksek olduğu Adana ve Güneydoğu Anadolu'daki baraj, sulama kanalları boğulma olayları açısından Türkiye'de en çok vaka yaşanan yerler arasında.
Dünyada her yıl 372 bin kişi, her bir saatte 40 kişi boğuluyor
Boğulma olayları dünya genelinde de ciddi bir sorun.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Sağlık Örgütü'nün Küresel Boğulma Raporu'na göre her yıl ortalama 372 bin kişinin boğulma sonucu yaşamı yitiriyor.
İstatistiklere göre dünyada her bir saatte 40 kişi boğularak hayatını kaybediyor.
Suda boğularak ölümler, kazara ölümlerde üçüncü sırada yer alırken, yaralanmayla ilişkili ölümlerin ise yüzde 7'sini oluşturuyor.
Yılda yaklaşık 8 bin kişinin suda boğulma nedeniyle öldüğü ABD'de ise kaza kaynaklı ölümler içerisinde boğulma dördüncü sırada.
Türkiye'de erkekler kadınlardan beş kat fazla boğuluyor
Suda boğulanların cinsiyetine göre dağılımına bakıldığında, dünya genelinde erkekler kadınlardan 4, Türkiye'de ise 5 kat daha fazla boğularak ölüyor.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nden Hafize Çoban'ın çalıştayda yer alan sunumundaki bilgilere göre en fazla boğulmanın gerçekleştiği yaş grubu 21-30 yaş aralığı.
Sunumda boğulmanın en fazla görüldüğü ayların ise sırasıyla temmuz, ağustos, haziran ve mayıs olduğu kaydediliyor.
Vakalar genellikle yazın denizde, nehir ve göletlerde olurken; kışın balık tutma amaçlı baraj, gölet ve nehirlerde meydana geliyor.
Bölgelere göre vaka sayıları incelendiğinde en çok vakanın görüldüğü yaz aylarında Karadeniz ve Marmara bölgelerinde boğulma çok olurken, kış aylarında ise Karadeniz ve Ege bölgesinde boğulma vakaları yaşanıyor.
Çeken akıntılar en önemli boğulma nedenlerinden biri
Boğulma olaylarında yüzme bilmemek nedenler arasında iken özellikle Karadeniz kıyılarında görülen çeken akıntılar da Türkiye'deki boğulmaların önemli sebepleri arasında.
RİP yani "içe çeken" olarak da bilinen "çeken" akıntılar, en çok rüzgarlı havalarda görülüyor.
Coğrafi koşullardan dolayı Türkiye'de en çok Karadeniz kıyılarında yaşanıyor.
2007-2016 yılları arasında İstanbul'da jandarma kayıtlarına da giren 33 boğulma olayının incelemesine göre yüzde 67'sinin çeken akıntılardan kaynaklandı.
Hatay Samandağ'da riskli yerlerden
Çeken akıntılardan kaynaklı ölümler çoğunlukla Karadeniz kıyılarında görülüyor dense de örneğin Hatay'ın Samandağ kıyıları da riskli yerler arasında.
2010 ile 2015 arası 30 kişi bu ilçede boğularak öldü.
Sadece Antalya'da her yıl 1000'e yakın kişi cankurtaranlarca kurtarılıyor
Boğularak ölenlerin sayısından belki kat be kat fazla da boğulmak üzereyken kurtarılanlar var.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nin internet sayfasında 22 Temmuz 2019 Perşembe günü yer alan bir haberde itfaiyeye bağlı olan Su Kazalarını Engelleme Merkezi (KOSKEM) cankurtaranlarının 6 haftalık süreçte 10 ayrı plajda 702 kişiyi boğulmaktan kurtardığı iddia edilmiş, bunun 98'inin 15 - 21 Temmuz tarihleri arasında kurtarıldığı bilgisi verilmişti.
Turizmin merkezlerinden Antalya ilinde her yıl en az 1000 kişi cankurtaranlar tarafından kurtarılıyor.
Bu rakamı veren kişi eski milli yüzücü ve Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu'na bağlı METSAV Cankurtarma Eğitim Merkezi Eğitmeni Ertunç Evciler.
Türkiye'de halkın yüzde 70'i yüzme bilmiyor, iyi bilenlerin oranı da yüzde 10-15
Evciler, Türkiye'de nüfusun yüzde 70'inin yüzme konusunda yeterli olmadığını, gerçekten yüzme bilenlerin oranının da yüzde 10-15 oranında olduğunu iddia ederek, bu açıdan bakıldığında Türkler arasında yüzme bilmeme oranının batılı turistlere oranla daha yüksek olduğuna dikkat çekti.
"Türkiye'de yüzme eğitimi zorunlu olmalıdır"
Evciler, bu farkın en temel nedeninin birçok Avrupa ülkesinde yüzme dersinin okullarda verilen zorunlu bir ders olmasından kaynaklandığını kaydederek, şöyle bir çözüm önerisinde bulundu:
Üç tarafımız denizlerle çevrili olmasına karşın yüzme konusunda ciddi eksiklerimiz var. Bundan dolayı yüzme eğitimi Türkiye'de okullarda beden eğitimi derslerinde zorunlu olmalıdır. Çocuk bireylerin yüzmesi konusunda anne ve babaları kendilerini yeterli görmeyip çocuklarına da su konusunda korku yaratmamalılar. Bu konuda hiçbir zaman onların güvenlerini kıracak şekilde davranıp, 'Aman denize girme boğulursun' demek yerine boyunu geçmeyecek risksiz alanlarda , yüzmelerini beraberce pekiştirsinler.
“Boğulmalarda birinci neden panik"
"Suyla, denizle, doğayla kesinlikle şaka olmaz" diyen Evciler, boğulma nedenleriyle ilgili şunları kaydetti:
Boğulmalarda birinci neden panik yapmak. Kendini yeterli bir şekilde yüzme konusunda eğitmemiş kişiler için dalgalı denizde, derin havuzlarda yüzmelerini önermiyoruz. Suyun içinde halk arasında iddia edildiği gibi suyun altına çeken girdap, anafor yoktur. Suyun oluşturduğu ters ve doğrusal akıntılarla beraber dalgaların yükselmesi ve çekilmesiyle oluşan, bunun sonuncunda da suda yüzen kişileri paniğe sürükleyen doğal durumlar vardır. Yüzmek kadar boğulmak da zordur. Boğulmaların nedenleri arasında dikkatsizlik ve aşırı özgüvenle sınırları zorlamak da geliyor. Boğulmaların çoğu panikten ve bunun sonucunda uzun süreli su yutmaktan kaynaklanıyor. Oysa panik olmayıp biraz soğukkanlı olarak bulunduğu durumdan yüzerek belki kendini kurtarmayı başaracak.
"Güvenli ortamlarda yüzme pratikleri yapın"
Evciler, boğulmamak ve suda hayatta kalmakla ilgili olarak da şu tavsiyelerde bulundu:
Yüzme konusunda hiçbir zaman denizlerde, havuzlarda kendinizi riske atmayın. Fırsat buldukça denizde, havuzda güvenli ortamlarda yüzme pratiklerini arttıracak şekilde yüzsünler.
"Boğulanlar arasında yüzme bilen de çok"
Evciler'e halk arasında sıkça dillendirilen "En çok yüzme bilenler boğulur" iddiasını sorduk.
Evciler, bunu şöyle cevaplandırdı:
Çok da yanlış bir iddia değil. Çünkü gerçekten yüzme bilmediği halde yüzme bildiğini sananlar var. Bu kişilerin özgüvenle sınırları zorlamaları, tedbirsiz davranmaları bir risk anında kendilerini kurtarmaya yetmeyebiliyor. Kişiyi zora sokup boğulmasına neden olabiliyor. Ama özelikle yüzme bilmeyenler kendilerini tanıdığından kıyıdan açılmayarak boyunu aşmayan yerlerde, dalganın çok olmadığı zamanlarda risk almayıp, daha az riskli yerlerde yüzüyorlar.
Küçük çocuklar şişme yüzme havuzlarında boğulabiliyor
Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Özgür Karcıoğluna göreyse dünyada boğulma nedeniyle ölenlerin sayısı BM'nin açıkladığı 372 bin sayısından bile fazla.
Karcıoğlu, dünyada her yıl 500 bin kişinin boğulma nedeniyle öldüğünü, bunların çoğunun da genç özellikle de 15 yaş altındaki erkeklerden oluştuğunu kaydederek, az sayıda olmakla birlikte 1-4 yaş arası çocuklarda ev önü şişme yüzme havuzlarında boğulma olaylarının da görüldüğünü söyledi.
Boğulmaktan kurtarılan birine nasıl müdahale edilmeli?
Karcıoğlu, suda boğulma tehlikesi geçiren kazazedelere nasıl müdahale edileceğine dair şu bilgileri verdi:
- Bilinci açık, baygın değilse kıyıya çıkarıldığında yan yatırılır ve kafası hafifçe geriye doğru çekilir. Böylece yutmuş olduğu suyun çıkarılmasına yardımcı olunur.
- Bilinci kapalı ve baygın vaziyetteyse kıyıya çıkarıldığında sırt üstü yatırılır. Solunumu değerlendirilir, solunumu yok ya da yüzeyselleşmişse havayolunu açma manevraları (alt çenesini elimizle kavradıktan sonra, aşağı ve geriye doğru çekerek bu pozisyonda boynunun altına bir yükselti konularak) uygulanır. Eğer kazazede solumaya başlarsa başı yan çevrilerek yutmuş olduğu suyun dışarı çıkmasına yardımcı olunur. Kurtarıcının diğer eli kazazedenin alnına, işaret ve başparmağı ise burnunu kapatacak biçimde yerleştirilir ve kurtarıcı soluk (ağızdan ağıza solunum) uygulanır. Ağız açma manevralarında zorlanıldığı durumlarda ağız-burun solunumu tercih edilebilir. Hava yolunu açma manevraları esnasında kazazedenin ağız içi kontrol edilerek takma diş, yabancı cisim, balgam gibi sıvılar uzaklaştırılmalıdır. Kazazedenin ağzına parmak sokulmamalıdır.
- Ortamın ıslak olması hastanın elektro şoklanmasına engel bir durum değildir.
- Mümkünse hastanın üzeri basit bir şekilde silinerek elektro şok verilebilir.
© The Independentturkish