Küresel ısınmanın etkisiyle ölümcül sıcak hava dalgaları, daha sık ve şiddetli vuku bulacaktır ve hava akımları artık daha düzensiz davranışlar gösterecektir. Atmosferik aşırı uçlar, şiddetlenecektir.
2019 yazında ölümcül sıcak hava dalgası yüzünden Batı Avrupa'da 2,500 insan ölmüştür.
ABD'de 1991 ile 2020 yılları arasında kavurucu sıcaklardan dolayı yılda ortalama 138 ölüme neden olmuştur.
British Columbia, Kanada ölümcül sıcak hava dalgası sırasında ani ölümlerde yüzde 195 artış görülmektedir.
Soğuk iklim bölgesinde olan Kanada 46,5 dereceye yükselen sıcaklardan dolayı can kaybı 486 yükselmiştir ve ölenlerin çoğu yaşlı. ABD'de 60'tan fazla ölüm, Oregon'da ve Washington eyaletinde en az 20 ölüm oldu.
Lytton Meteoroloji İstasyonu, ölçülen sıcaklığı 49,5°C olarak raporlamış ve üst üste üçüncü gün için günlük ve tüm zamanların sıcaklık rekorlarının kırıldığı belirtmiştir.
Küresel ısınma, yaz aylarında soğutmada klima kullanımını tetiklemektedir.
Kavurucu sıcaklara karşı yalıtımsız ve standartlara uygun yalıtılmamış binaların iç mekanlarını soğutmak için daha fazla enerji tüketilmektedir.
Özellikle Asya, Afrika, Amerika ve Akdeniz ülkelerinde soğutmada tüketilen enerji miktarı, ısıtmada tüketilen enerji miktarını geçmiştir.
Dünyada 1 milyar insan, soğutmaya erişim eksikliği nedeniyle yüksek risk altında yaşamaktadır. 2,2 milyar kişi daha temiz ve verimli soğutmaya erişimden yoksundur.
Küresel ısınmanın etkisiyle yükselen sıcaklık ve yaşam standartları nedeniyle, iç mekanları soğutmak için küresel talebin benzeri görülmemiş oranda daha da artması beklenmektedir.
İç mekanları soğutma için küresel enerji tüketimi 1990 ile 2016 arasında üç kat artmıştır ve buna klima (AC) satışlarında muazzam bir büyüme eşlik etmiştir.
IEA (International Energy Agency)'ya göre, 2030 yılına kadar, küresel ısınmanın etkisiyle klima sayısı, bugün kurulu olan 2 milyar üniteyi üçte iki oranında artıracaktır.
Soğutma ekipmanında önemli verimlilik iyileştirmeleri olmazsa, binalarda soğutma için elektrik talebi 2030 yılına kadar küresel ölçekte yüzde 50 oranında artacaktır.
Bunun sonucunda yoğun soğutma sistemlerinin çalıştığı saatlerde şebekeler üzerinde stres ve sık sık arızalar olabilir ve zararlar oluşabilir.
Küresel ısınmanın etkisiyle klimaların, AC'lerin, mevcut 2 milyar ünite sayısının 2050 yılına kadar 5,6 milyara çıkma olasılığının yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
İç mekanları soğutmanın toplam enerji tüketimindeki payı 1990 yılına kıyasla 2018 yılında en az 2 kat artmıştır.
Soğutmada tüketilen fosil yakıt kaynaklı sera gazı CO2 salımı, 1990 yılında yaklaşık 600 milyon ton iken 2018 yılında 1 milyar 250 milyon tonun üzerine çıkmıştır (Şekil 3).
Bugün dünyada binalarda kullanılan toplam elektrik enerjisinin yaklaşık yüzde 20'si özellikle yaz aylarında serinlemek amacıyla klimaların ve elektrikli fanların çalıştırılmasında tüketilmektedir.
Sıcaklık stresi, halk sağlığı üzerinde önemli negatif etkiye sahiptir.
Ölümcül sıcak hava dalgaları, artan şiddet vakalarını tetiklemektedir.
Ölümcül aşırı sıcak hava dalgaları, ekonomiyi bozmakta, özellikle yaşlılar ve sağlık problemleri olanlarda yaygın ölümlere neden olmaktadır.
Aşırı sıcakların üretkenliği azalttığı ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğu arttığı görülmüştür.
2,2 milyar alt ve orta gelir grubu insanlar, temiz ve verimli soğutmaya erişimden mahrumdur.
Dünyada 54 ülkede, kırsal ve kentsel yoksullar arasında 1,02 milyar insan, soğutmaya erişim eksikliği nedeniyle yüksek risk altında yaşamaktadır.
Buna yoksul kırsal alanlarda yaşayan 318 milyon insan ve yoksul kentsel alanlarda yaşayan 699 milyon insan dahildir.
54 ülkede, ısı stresi nedeniyle yıllık ekonomik kaybın şu anda tahminen 630 milyar ABD dolar ve tarım sektöründeki ise 301 milyar ABD dolar olduğu tahmin edilmektedir.
Hindistan, Çin, Endonezya, Nijerya, Pakistan, Brezilya, Bangladeş ve Filipinler'in tümü, klima için yılda 400 terawatt-saat elektrik kullanan bir ülke olan Amerika Birleşik Devletleri'nden daha fazla toplam soğutma derecesi gün maruziyetine sahiptir.
Küresel ısınmanın etkisiyle soğutmada enerji tüketimi Tayland, Endonezya ve Vietnam'da, son 5 yılda, klima satışlarında sırasıyla yüzde 60, 129 ve 159 oranında artış olmuştur.
Arabaları ve nakliye kamyonlarını soğutmak için soğutma ihtiyaçlarını ve mobil soğutmayı hesaba katarsanız, 2050 yılına kadar dünya "toplam 14 milyar soğutma cihazına -temel tahmine kıyasla ek 4,5 milyar cihaza- veya dört kat daha fazla parçaya ihtiyaç duyacaktır."
Soğutma ekipmanı bugün kullanılandan daha fazla olacaktır.
Tipik bir klima, tavan vantilatöründen 20 kat daha fazla elektrik tüketir, bu nedenle klimadaki büyüme toplam elektrik tüketimini önemli ölçüde artırabilir.
Yalnızca Amerika Birleşik Devletleri'nde, soğutma amaçlı olarak klimalarda yılda 400 terawatt-saat elektrik kullanmaktadır.
Bu değer, toplam konut elektrik enerjisi tüketiminin yüzde 17'sini ve toplam ticari elektrik tüketiminin yüzde 12'sini temsil etmektedir.
Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) raporuna göre 328 milyon Amerikalı, tüm Afrika, Latin Amerika, Ortadoğu ve Asya'da (Çin hariç) yaşayan 4,4 milyar insandan daha fazla soğutma enerjisi tüketiliyor.
Bu değer, Afrika'daki 1,2 milyar insanın her şey için tükettiği elektriğin biraz altıda.
Amerika'daki evlerin yaklaşık yüzde 90'ında klima var ve bu da ülkenin tüm konutlarda enerji kullanımının yaklaşık yüzde 6'sını oluşturmaktadır.
ABD'deki klimaların tükettiği enerji yüzünden her yıl yaklaşık 100 milyon ton karbondioksit salımlanıyor.
IEA raporu, 1990'dan bu yana Çin'de artan enerji talebinin yüzde 30'unu alan soğutmanın oluşturduğunu tahmin ederek, onu ABD ile neredeyse aynı seviyeye getirdi.
IEA raporunda, şu uyarıda bulunuyor:
Enerji verimliliğine yönelik eylem olmadan, 2050 yılına kadar alan soğutma için enerji talebi üç kattan fazla artacak ve bugün Çin ve Hindistan'ın tamamı kadar elektrik tüketecek.
Küresel ısınmanın etkisiyle ısınan bir dünyada, sürdürülebilir soğutmaya erişim bir lüks değil bir gerekliliktir.
Herkesin ulaşması gereken bir eşitlik, hakkaniyet ve hizmet meselesidir.
Bir yandan enerji tüketimini azaltmamız gerekiyor, diğer yandan ısınan bir dünyada daha fazla soğutmaya, dolayısıyla daha fazla enerji tüketimine ihtiyacımız oluyor. Ne yaman çelişki.
Sürdürülebilir bir soğutma çözümü için ülkemizdeki binalar AB'deki benzer ülkeler normlarında ve kalitede yalıtılmalı, daha verimli soğutma sistemleri teşvik edilmeli ve soğutmada enerji tüketimi azaltılmalıdır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Türkiye'de binaların yüzde 80'i yalıtımsız. Yani enerji savurgan binalardır. Soğutmada aşırı enerji tüketen binalardır.
Küresel ısınmanın etkisiyle artacak soğutma enerji ihtiyaçlarını azaltmak için mevcut en iyi teknolojileri kullanarak binaların dış zarfının (dış duvarların, çatıların ve zeminlerin) optimize edilerek yalıtılması (mantolanması) ve pencerelerin yüksek performanslı pencereler ile değiştirilmesi gerekir.
Böylece, soğutmada enerji israfına son verilmelidir. İsraf edilen her enerji atıktır ve sera gazı salımı ile küresel ısınmayan katkı verir.
2014 yılı verilerine göre ülkemizde enerjinin yüzde 37'si konutlarda tüketilmiştir. Bunun yüzde 85'i de ısıtma ve soğutma amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Binaların ısıtılmasında ağırlıklı olarak doğalgaz, kömür, odun ve benzeri yakıtlar kullanılmaktadır. Yani bina veya konut bazlı ısıtma yapılmaktadır.
Soğutmada ise elektrik enerjisi tüketilmektedir. Elektrik enerjisinin üretim kaynakları, termik santraller, HES'ler ve yenilenebilir enerji tesisleridir.
Isıtmada kullanılan kazan, soba ve benzeri yakma sistemlerinin enerji verimliliği nispeten daha düşüktür. Soğutmada kullanılan ekipmanların ise enerji verimlilikleri daha yüksektir.
Küresel ısınmanın etkisi baz alınarak soğutma için AB'de benzer iklim kuşağındaki ülkelerin U (dış duvar, çatı, zemin ve pencere) değerleri baz alınarak binalar yalıtılmalı.
Binaların ısıtma ve soğutmada tüketilen gerçek enerji tüketimleri esas alınarak karbon ayak izi hesaplanmaları yapılmalıdır.
AB'liği iklim bölgelerinde hem ısıtma gün derecesi (HDD) hem de soğutma gün derecesi (CDD) sınıflandırılmasının temelinde, günümüzde soğutma ihtiyaçları, özellikle Akdeniz bölgelerinde binanın enerji dengesinin önemli bir bölümünü oluşturduğu için daha gerçekçi sonuçlara yol açmaktadır.
Küresel ısınmanın etkisiyle daha sıcak iklim koşullarının kışın enerji talebinde azalma ve yazın ise artış şeklinde gerçekleşecektir.
Binalarda enerji tüketimi ile sıcaklık arasındaki ilişkiyi tahmin etmenin en basit yolu derece gün kavramıdır. Özellikle ısıtma gün dereceleri (HDD) ve soğutma gün dereceleridir (CDD).
Bu kavram, hem küresel hem de bölgesel ölçekte iklim değişikliği çalışmalarında enerji talebini tahmin etmek için yaygın olarak kullanılmaktadır.
Daha da endişe verici olan şey, küresel ortalama sıcaklık, 2019 yılına kadar sanayi öncesi seviyelerin 1,1 °C'nin üzerinde artmıştır.
Kuraklık, fırtına ve diğer aşırı hava koşullarının artmasıyla birlikte küresel ısınmanın etkileri ciddi boyutlara çıkmıştır.
Avrupa'daki ve tüm dünyadaki insanların sağlığını ve refahını korumak için acil ve sürekli güncel planlar uygulamaya konmalı.
IPCC'nin iklim değişikliği ve 1,5°C'lik küresel ısınma, kara, okyanus ve kriyosfer hakkındaki son raporları, iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımları durdurulmaması halinde ortaya çıkabilecek korkunç etkilerin altı çizilmiştir.
AB vatandaşları giderek daha fazla ve haklı olarak endişelenmektedir. On kişiden dokuzu iklim değişikliğini ciddi bir şekilde endişe duymaktadır.
AB, iklim değişikliğine karşı küresel mücadeleye liderlik etmektedir ve Komisyon, AB'nin şimdi daha fazla önlem alması konusunda kararlıdır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bina yenilemesine (tadilatına) harcanan her bir avronun halk sağlığı maliyetlerinde 0,42 euroluk bir iyileştirme (azalma) getirdiğini tahmin etmektedir.
Mevcut binaların neredeyse sıfır enerjili seviyeye kadar yenilenmesi AB için siyasi bir önceliktir.
Siyasi iklimi değiştirmeliyiz.
Binalarda enerji verimliliği, ısıtma, soğutma, sıcak su ve aydınlatma faturalarını sürdürülebilir bir şekilde düşürmek için hala en iyi çözümdür.
En ucuz enerji, kullanmadığımız enerjidir.
Özellikle kavurucu sıcaklar esnasında yalıtımsız binalarda klimalar, çok yüksek oranda enerji tüketilmekte, elektrik iletim hatları sık sık ısınmakta, arızalanmakta, kesilmekte ve verimliliği düşmekte, enerji üretimi esnasında havaya aşırı miktarda karbondioksit ve diğer sera gazları salımlanmaktadır.
Bazı bölgelerde kavurucu sıcaklardan dolayı elektrik kabloları erimekte ve yollar bükülmektedir. Yol güvenliği tehlikeye girmektedir.
Soğutma ünitelerinin ve bina inşaatının verimliliğini artırmak (mantolamak), evleri serin tutmak için gereken güç miktarını azaltmaya yardımcı olabilir; atmosfere zarar veren soğutucu akışkanları değiştirmek, artan soğutma talebinin etkisini de azaltacaktır.
Küresel ısınmanın artan etkisiyle oluşan kavurucu sıcaklar yüzünden yalıtımsız binalarda soğutmada tüketilen enerji ve klima satışları pik yapacaktır.
Yalıtımsız binalardaki klimalar, şurup gibi soğutma için enerji tüketirler.
Yalıtımsız binalar, kentsel ısı adası etkisini şiddetlendirecektir.
Aşırı sıcakların ve kentsel ısı adasının etkisiyle şehirlerde kavurucu sıcakların etkisi çok yüksek olacaktır.
Havayı, klima ile soğutamazsınız binanızı yalıtın.
İnsanlar, ABD'nin Oregon eyaletinde aşırı sıcaklardan dolayı Portland'da kurulan bir soğutma merkezinde uyuyorlar.
Bölgedeki birçok bina yalıtımsız ve klimasız. Yalıtımsız ve klimasız binalarda yaşayan sakinler, çalışıp akşamları uyuyabileceği stadyumlar gibi klimalı binalar olan soğutma merkezlerine sığınmak zorunda kalmışlardır.
Yalıtımsız binaların iç mekanlarının ısıtılması ve soğutulması esnasında atık enerji miktarı artar.
Küresel ısınmanın insan sağlığı üzerinde etkilerini hafifletmek için ülkemizdeki binalarda AB normlarında mantolama (yalıtım) seferberliği ilan edilmeli ve soğutmada tüketilen enerji tüketimi azaltılmalı.
Sıcak hava dalgalarının hakim olduğu günlerde;
- Bol su içelim ve sulu gıdalar yiyelim.
- Beyaz pamuklu giysiler giyelim.
- Gölgede oturalım.
- Güneşli havada, dışarıda dolaşmayalım ve eksersiz yapmayalım.
- Vücut sıcaklığını düşürmek için, sıcak değil, soğuk su ile duş alalım.
- Klimaları, 24 derece ve üzerinde çalıştıralım.
- Güneye bakan pencerelerin perdelerini veya panjurlarını kapatalım.
- Günün en sıcak saatlerinde fırın, çamaşır makinesi ve kurutucu gibi büyük aletleri kullanmaktan kaçınalım ve kullanılmayan tüm ışıkları ve elektronik cihazları kapatalım.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish