CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 16 milyon hanenin açlık sınırının altında gelire sahip olduğunu söyleyerek AK Parti hükümetinin israf yaptığını savundu. Kılıçdaroğlu konuşmasında "Sayıştay raporuna göre İBB'de 643 yönetici var. Makam aracı sayısı bin 717. AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. Açlıktan ölen Kübra bebeği ben unutmadım. Vicdanı olan herkesin bunu sorgulaması gerekiyor" dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden satır başları şu şekilde:
"Ekrem İmamoğlu'nun uğradığı haksızlığı İstanbullu kardeşlerimiz giderecek. Milletvekili arkadaşlarımız Ekrem İmamoğlu'na destek vermek için İstanbul'da. Seçimle gelen herkese saygı duymamız gerekir hangi partiden olursa olsun.
'Hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye geri adım atmaz'
Gazetecilik bir kamu görevidir. O görev yaptığı zaman adı yolsuzluğa bulaşmış insanlar bundan rahatsız olabilirler ama gazeteci görevini yapmak zorundadır. Sayın Demirağ'a saldırıya uğradı, saldıranlar serbest bırakıldı. İdris Özyol 15 Mayıs günü saldırıya uğradı, Ergin Çevik 20 Mayıs'ta saldırıya uğradı.
Saldırganlar yine serbest. Hakan Denizli 24 Mayıs'ta saldırıya uğradı, Sabahattin Önkibar saldırıya uğradı, saldırganlar serbest bırakıldı.
Haber yaptı diye bir gazeteciye şiddet uyguluyorsanız ve bunları serbest bırakıyorsanız şiddet uygulandıktan sonra bu gazeteciler artık yazamazlar korkarlar diye düşünüyorsanız sakın düşünmeyin hiçbir namuslu gazeteci dayak yedi diye bir adım geriye atmaz.
Saldırganların hapse girmesi için bu gazeteci arkadaşların öldürülmesi mi gerekiyor? Gazeteci dövülecek raporlar alacak saldırganlar serbest bırakılacak. Eline bari sertifika verin, "Adam dövmekte ustadır" diye. Biz sadece adalet istiyoruz.
'Rabia Naz'ın ne günahı var?'
Şaban Vatan'ın karşısında Ankara'da bir güç var. Failler bulunmasın diye telefon üstüne telefon polisler olayları kapatıyorlar. Binadan atlıyor sözde çocuk. İyi de niye atlasın? Polisler olay yerinde inceleme yapıyorlar.
Bütün yargı camiasına ve polislere seslenmek isterim sizin göreviniz adaleti sağlamaktır delilleri karartmak değil delilleri ortaya çıkartmaktır bir çocuğun göz göre öldürülmesine tanıklık etmek değildir onu yapanları bulup adalete teslim etmektir.
Yargının görevi olayları kapatmak değil adaleti tesis etmektir. Rabia Naz'ın ne günahı var? Babayı akli dengesi yerinde yok diye şikayet ettiler. İnsaf ya. Bizler takipçisi olacağız. Adalet gerçekleşinceye kadar takipçisi olacağız.
'Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir'
Erdoğan 2002'de AK Parti'ni Genel Başkanı olarak seçilerek geldi parlamentoya, daha doğrusu önce seçilemiyordu. Anayasa değiştirilerek geldi. Seversin sevmezsin bir partinin genel başkanı hükümet kuracak bir çoğunlukla geliyorsa onun için anayasayı değiştirmek gerekiyordu. Biz de değişmesine destek verdik ve değişti.
Önce Keçiören'de mütevazi bir evde oturuyordu. Milletvekili lojmanlarına ne gerek var dedi ve lojmanları kapattı. Yönetici haricindeki bütün makam araçlarına son vereceğiz dedi. Sadece İBB'den örnek vereceğim, Sayıştay raporuna göre İBB'de 643 yönetici var. Makam aracı sayısı bin 717. AK Partili kardeşlerimin vicdanına sesleniyorum. Açlıktan ölen Kübra bebeği ben unutmadım. Vicdanı olan herkesin bunu sorgulaması gerekiyor.
Aynı Erdoğan'a bakın yazlık sarayı var, kışlık sarayı var bin 100 odalı, uçan sarayı var. Bir yerden bir yere giderken bir orduyla gidiyor. Savaşa mı gidiyor, hayır Çankırı'ya gidiyor. Nedir bu israf? Harcanan her kuruş fakir fukaranın cebinden gidiyor.
2002'de Keçiören'de oturan Erdoğan bin 100 odalı sarayda oturan bir kibir abidesine dönüştü.
AK Partili kardeşime sesleniyorum, kibir doğrudur diyorsan git AK Parti'ye oy ver.
Çocuk açlıktan ölecek, beyefendi bin 100 odalı sarayda itibar sürecek. Dünyanın hiçbir ülkesinde israf itibar değildir.
Muaviye ile Ebuzer arasındaki konuşmayı dile getirmiştim. Ebuzer kendisine saray yaptıran Muaviye'ye ' Ey Muaviye eğer sen bu sarayı halkın parasıyla yapıyorsan ihanettir, kendi paranla yapıyorsan israftır' demişti.
AK Partili kardeşime soruyorum, Ebuzer mi haklı, Muaviye mi haklı?
Bu bizim paramıza kullanıyor. Ben senin vicdanına seslenmek zorundayım kardeşim.
'17 yıldır ülkeyi yönetiyorlar yoksulluk, yolsuzluk bitti mi?'
2002'de geldi Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nu kurdu. Ben komisyonun üyesiydim, başında AK Partili düzgün bir adam olan Azmi Ateş vardı. Oturduk beraber yolsuzlukları araştırdık. Azmi Ateş bir daha milletvekili olamadı, neden olamadı?
3Y ile mücadele edeceğiz diye geldiler. Yolsuzluklarla, yasaklarla, yoksullukla mücadele edeceğiz diye geldiler. AK Partili kardeşlerime soruyorum bunlar bitti mi? Bırakın mücadele etmeyi, 3 bakanın yolsuzluk dosyası Yüce Divan'a gönderilmedi.
Kul hakkı yiyenleri, devleti soyanları Yüce Divan'a göndermemek ne demektir?
Senin adalet anlayışına seslenmeyeceğim de kimin adalet anlayışına sesleneceğim.
Ne diyorlardı, yoksulluğu bitireceğiz. Allah aşkına bir düşünün yoksulluk bitti mi, 17 yıldır yönetiyorlar ülkeyi.
'Vatandaş da devlet de borç batağında'
17 yılın sonunda nereye geldiler; vatandaş borç batağında. Devletin resmi rakamlarına göre vatandaşın kredi borcu 518 milyar lira. Niye icra dairelerinin sayısını artırıyorlar, vatandaş borç batağında.
Devlet de borç batağında. 81 milyonun ödediği vergiler bir tarafta devlet de borç batağında. İç borç miktarı 653 milyar lira, dış borç da 557 milyar lira. Nereye gitti bu para?
AK Partili kardeşimin adalet duygusuna, ahlakına sesleniyorum. Bu borçlar nereye gitti? Yoksulluk, açlık diz boyu.
Çöp kutularından bir şeyler toplayıp geçimini sağlayan yüz binlerce kadın var. Bu paraları nerelere harcadınız diye sormayacak mısınız kardeşim?
Yönetemiyorlar ülkeyi, devlet vatandaşta alınan her kuruşun hesabını vermekle yönetilir.
'16 milyon hane açlık sınırının altında'
Öyle bir çıkmaza geldiler ki, devletin her şeyini dolara bağladılar. Ne millisi ne yerlisi kardeşim.
Dolar alan yanacak diyorlardı, TL tutan yanıyor. Bankalarda mevduatın yarısından fazlası dolar hesabı. Ne demek bu vatandaş hükümete güvenmiyor.
Memleketi bu hale dış güçler mi getirdi? Dış güçler mi söyledi bu kadar borç al diye. Son 1 yılda 1 milyon 376 bin kişi işsiz kaldı.
Gidiyorsun çocuğunu işsiz bırakana oy vereceğim diyorsun. Ben senin vicdanına sesleneceğim.
Türk-İş'e göre açlık sınırı 2 bin 124 TL asgari ücret 2 bin 20 TL. Açlık sınırının altında asgari ücret mi olur ya?
8 milyon 500 bin kişi asgari ücret ya da onun altında gelir elde ediyor.
Bunlar en azından gelir elde ediyor. Ama 8 milyon 475 bin işsizimiz var. 16 milyon hane açlık sınırının altına gelir elde ediyor.
16 milyon hanede babalar çocuklarına harçlık bile veremiyor. Bayrama giriyoruz ya. Bayram harçlığı verecek para bile bulamayacak babalar.
'Cumhuriyet tarihinde ilk kez millet patates, soğan kuyruğuna girdi'
17 yıldır yönetiyorlar, beylerin bir eli yağda bir eli balda yoksulluk çeken sensin. Sarayda oturan diyor ki herkes iş bulacak diye bir şey yok. Kibir abidesine bakın ya.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu millet soğan, patates kuyruğuna girmiştir. 17 yılın sonunda ülkeyi getirdikleri nokta bu.
Sadece İstanbul'da 1 milyonu aşkın hanenin ya suyu ya doğalgazı ya elektriği kesik.
23 Haziran'da oy kullanacak İstanbullulara sesleniyorum. Siz düşünmeyeceksiniz de kim düşünecek?
Verdiğiniz oya ihanet edenin arkasından neden gideceksiniz?
'Asıl beka sorunu uyuşturucu'
Bakın size bir fotoğraf, bu anneler ne istiyor biliyor musunuz? Çocuklarının uyuşturucunun elinden kurtulmasını istiyorlar. Yol kapatıyorlar, çocuklarımızı kurtarın diyorlar. Saraydakinin umurunda mı, asla değil.
Peki İmamoğlu ne yaptı, uyuşturucuyla ilgili bir komisyon kuralım dedi, reddettiler.
Önce fakir ailelerin çocuklarını uyuşturucuya alıştırıyorlar, sonra satıcı olarak kullanıyorlar. Dış güçler mi yapıyor bunu? Beka sorunu aslında budur.
Yasaklarla mücadele edeceğiz dediler. Hapiste gazeteci mi olur dediler, bunlar darbe döneminde olur dediler.
Avukatlar, aydınlar, gazeteciler hapse atıldı mı atıldı. Bugün hapishanelerde milletvekilleri, gazeteciler, üniversite öğrencileri var mı, var. Bir de fabrika demiyorlar, yeni, modern hapishaneler yapacağız size diyorlar.
Bu gidiş doğru bir gidiş değil. Üstelik hapisten parası olan, Erdoğan'ın avukatını tutan çıkıyor hatta hiç girmiyor. Ama 1-2 milyon dolar gerekiyor. Eren Erdem, Füsun Üstel hapishanede. Barış istiyor diye bir insan hapishaneye atılır mı?
Bu gidişe dur dememiz lazım. Eren Erdem 333 gündür hapiste boşu boşuna yatıyor. Sizin Kenan Evren'den ne farkınız var? O da attı. Osman Kavala 574 gündür hapiste. Ahmet Altan 978 gündür Nazlı Ilıcak bin 30 gündür hapisteler.
AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim elinizi vicdanınıza koyun 17 yılı şöyle bir düşünün. 'Bunlar 17 yılda Türkiye Cumhuriyeti'nin hangi sorununu çözdüler?' deyin."
Independent Türkçe